Video není dostupné.
Omlouváme se.

Lokman Hekimin Öğütleri Şehrezuri Bilgeler Tarihi İslam Felsefesi

Sdílet
Vložit
  • čas přidán 16. 02. 2024
  • Lokman Hekimin Öğütleri Şehrezuri Bilgeler Tarihi İslam Felsefesi
    “Sevgili oğlum! Bedbaht, iğrenç ve hayâsız adam eğer konuşursa dili
    onu rezil eder, sussa meramını ifade edememesi onu rezil eder. Bir amel
    işlese kötü yapar, bir iş yapsa zayi eder. Zengin olsa taşkınlık yapar,
    fakir olursa ümitsizliğe düşer. Sevinse şımarır, korksa saklanır, üzülse
    ye’se kapılır. Gücü yeterse çirkinleşir, yenik düşerse sövüp sayar. İsterse
    ısrarcı davranır, istenirse cimri davranır. Gülerse anırır, ağlarsa böğürür.
    Öğüt verilirse öfkelenir; kovarsa kaba saba olur. Verirse başa kakar,
    ihsan edilirse nankörlük eder. Kendisine bir sır verirsen sana ihanet
    eder, kendisi sana bir sır verirse seni töhmet altında bırakır. Senden
    aşağıda olursa seni imalı sözlerle karalar, senden üstte olursa seni ezer.
    Arkadaşlık edersen seni yorar, yalnız bırakıp terk edersen seni bırakmaz.
    Ne kendi hikmeti onu belirler, ne de başkasının hikmeti ona bir fayda
    sağlar. Ne kovulmaktan kurtulur, ne de kendisini kovanlar ondan
    kurtulur. Verdiği eğitim bitmek bilmez, öğretmeni boş kalmaz. Ne ailesi
    onunla sevinir, ne de onlara verdiği üzüntü biter. Ailenin en büyüğü ise
    küçükleri sıkıntıya sokar, en küçüğü ise büyüklere çektirir. Yol gösterilse
    yola gelmez. Amirine itaat etmez, dostlarını mutlu etmez. Onu terk
    eden emin olmaz. Söylerse isabet etmez, kendisine söylense anlamaz.
    Bollukta iktisatlı değildir, darlıkta sabretmez. İstemede iffet bilmez. Ne
    iyilik yapar, ne kimseye teşekkür eder. Hilekârlığı terk etmez. Nasihat
    edenden bir şey kabul etmez. Bilgeler ona katılmasa da [kendince] pek
    güvenilirdir, âlimler ona katılmasa da kendi ilmini pek beğenir. Kötü
    olsa da iyi biriyim diye düşünür. Acizliğini zekilik, şerrini hayır, aşırılığını
    kemâl, cahilliğini de hilm olarak görür. Nefsinin beğendiğinden alır,
    hoşlanmadığını terk eder. Hak onun arzusuna uygun düşerse onu
    metheder ve onunla övünür, ama hak onun arzusuyla örtüşmezse onu
    yalanlar ve bir tarafa atar. Hakka muhtaç olursa onu ister, ama hak
    kendisinden istendiğinde vermez. Hak ehlinin yanında bulunduğunda
    onları destekler, yanından uzaklaştıklarında kendi yanlışında kalır.
    Âlimlerin meclisinde bulunduğunda saygılı olmaz ve onları sessizce
    dinlemez. Kendisinden aşağı insanlarla birlikte otururken onlara karşı
    övünür ve onlarla alay eder. Hakkı söyler, işi hakka terstir. İyiliği emreder,
    kendisi günahkârdır. Hakkı emreder, kendisi batıl üzeredir. Kendisi için
    razı olmadığı şeyleri insanlara yapar. İhsana yönlendirir, kendisi ondan
    kaçar; kötülüğü yasaklar, kendisi ona uyar. Sağduyulu olmayı emreder,
    kendisi zayi eder. Sözü eylemine uymaz, içi dışını tutmaz. Gerçeği
    ancak övülmek için söyler. Din dışında bir amaç için tahsil eder, amel
    etmekten başka bir amaç için eğitim alır. Ahiret ameliyle dünyayı gözetir.
    Âlimsen sana karşı büyüklenir, öğrenmeye burun kıvırır. Cahilsen seni
    küçümser ve sana bir şey öğretmez. Güçlüysen zorbalık atfeder, zayıfsan
    seni aciz bırakır, zenginsen adını azgın koyar, fakirsen sana darboğazdaki
    adam der. İyilik yapmaya hırslı isen senin zoraki yüklendiğini söyler.
    Ağır kalırsan senin kararlılığı olmayan bir zayi edici olduğunu
    söyler. İyilik yaparsan gösterişçi olduğunu yayar, kötülük edersen
    sırrını insanlara açar. Verirsen adını savurgan koyar, vermezsen eli
    sıkı der. İnsanlara karşı cana yakın olup yakınlık gösterirsen “Ne
    kadar da yağcısın!” der, onların arasından ayrılıp gidersen “Ne kadar
    da kibirlisin!” der. O halde ahmak adam eskimiş elbise gibidir ki
    bir tarafına yama yapsan diğer taraftan yırtılır; şişe gibidir ki ne
    parçalanır, ne yamalanır.”
    “Sevgili oğlum! Bil ki bahtiyar bir bilgenin ahlâkı vakar, sükûnet,
    iyilik, adalet, yumuşak huyluluk, ağır başlılık, ihsan etme, ilim,
    amel, dikkatli ve sağduyulu olma, takva, maruf, affetme, tevazu ve
    iffettir. Eğer konuşursa bilgiyle konuşur, susarsa hilmi nedeniyle
    susar. Gücü yetse Allah’tan korkar. Haksızlık edilirse bağışlar.
    İstediğinde ısrarcı olmaz. İstenirse cimrilik etmez. Söylerse bilgiyle
    söyler, söylenirse kavrar. Kendisinden aşağıdakilere öğretirse
    nezaketle davranır. Öğrenmek isterse meseleyi güzelce sorar. İyilik
    edilirse teşekkür eder. İyilik etmeye gücü yetiyorsa iyilik eder. Bir
    kötülük yapılırsa affeder. İlim bakımından üsttekiyle oturursa ona
    sorar, aşağıdakiyle oturursa ona öğretir. Sırrını verirsen sana hıyanet
    etmez. Sana bir sırrını verirse güvenir. Sana verirse başına kakmaz,
    sen ona bir şey verirsen sana teşekkür eder. Kendisi için neye razıysa
    insanlar için de ona razıdır. Zenginlikte iktisatlı davranır, fakirlikte
    iffetli olur. Servet onu Allah’tan alıkoymaz, fakirlik de Allah’ı
    anmaktan onu meşgul etmez. İlminden faydalanır, kendisine öğüt
    vereni dinler. Yukarıdakiyle tartışmaz, aşağıdakini küçük görmez.
    Kendisinin olmayanı talep etmez. Malını zayi etmez. Bilmediğini
    söylemez. Bildiğini saklamaz. Kendi hakkından vazgeçer ama
    insanların eşyasının değerini eksiltmez. İnsanlar ondan yana huzur
    içindedirler ama kendi, kendi nefsinden yana sıkıntıdadır.

Komentáře • 2