Ömer Aygün, Aristoteles, Peri Psykhê Okumaları, 1. Seminer

Sdílet
Vložit
  • čas přidán 7. 05. 2019

Komentáře • 8

  • @rumeysaakyurek27
    @rumeysaakyurek27 Před 3 lety +2

    Çok güzel bir seminer olmuş emeğinize sağlık

    • @ekremsin8060
      @ekremsin8060 Před 3 lety

      Aristoteles kategoriler ve 2. Çözümlemeler okumalısın.

  • @setasene
    @setasene Před 3 lety +13

    "alacakaranlık bir rasyonalite".
    Aristoteles, Sokrates'in bıraktığı yerden başarılı biçimde doğaya dönmüştür. Sırtını doğaya çevirmek zorunda kalan, logosa, insanlara, gençliğe ve etiğe dönen Sokrates'ten farklı olarak Aristoteles, doğada da rasyonalite bulunabileceğini söylemiştir. (Aristoteles sanki Phaidon'da ilk kez gözükmüş gibidir.)
    Platon ve Aristoteles, anlatılandan çok daha hemfikirdir ve karşı karşıya değildir. İlla bir karşıtlık üretilecekse, Platon ve Aristoteles bir yanda, diğer yanda ise Sofistler, tragedyalar, atomistler bulunabilir. Platon ve Aristo karşıtlığına ihtiyatla yaklaşmak gerekir.
    Aristo için her şey MEKANSAL OLARAK sınırı(kapalılığı-sonluluğu) üzerinden anlaşılabilir-rasyonalite arzedebilir (âlem, cümle, metin). ZAMANSAL OLARAK ise sınırsızlık(kapalılık, sonsuzluk) ve ezeli-ebedilik söz konusudur (evren zamansal olarak ezeli-ebedidir). "Evrenin ucu", Küresel ve yer-merkezlidir.HİYERARŞİKtir (yerin merkezinde olması da hiyerarşinin gereğidir). Yer'in "ortada-olması" bir zorunluluktur, keyfî değildir (bu Anaksimandros'ta da vardır). Hiyerarşi, her şeyin düzenli olması sebebiyle her-yerde'dir (Sadece fark'lar yoktur, o farklara iliştirilmiş değer yargıları da vardır).
    Kosmos (mundus) hem düzen'i, hem süslü ve güzel dünyayı (KOZMETİK) imler. Gelenekte de dünyanın süslü ve güzel bir varlık olduğu fikri mevcuttur ve bu Aristocu bir fikirdir (aslen Pitagorasçılardan kalma bir fikir): Düzen güzeldir, bir hikmeti vardır; dünyanın düzeni doğru, güzel, optimaldir. Bu fikir, gelenekte de çokça benimsenen çerçeve bir fikirdir. Özetle Aristoteles'in Evren'i -varlık karşısında bunaltı yaşayan, özne ve nesne arasında bir yabancılaşma gören trajik ve varoluşçu insan'a kıyasla(post-Kartezyen felsefe)- kozmetik bir evrendir. Dünyaya bakma, Aristoteles'te bir yabancılaşma üzerinden değil, bir hayranlık üzerinden gerçekleşir.
    Aristo'nun Ruh (Psykhe - Nefs? 53:35) Üzerine'deki tutumu bir anlamda anti-trajiktir. Aristoteles için bilgi -hele ruhun bilgisi- güzel bir şeydir, "acı vermez". Aristo insanın bilgiye ulaşabileceği konusunda da, bilginin mutluluk getireceği noktasında da çok iyimserdir. O'na göre "doğayı incelemek coşkunluk vericidir; doğanın her köşesinde bir güzellik vardır". Bu anti-trajik, anti-modern ve pre-Kartezyen bir tutum olarak düşünülebilir.
    Aristoteles'te Evren'in hiyerarşik özelliğine göre iki yöre vardır: Ayaltı ve Ayüstü.
    AYÜSTÜ, ortada olan dünyanın ve onun yörüngesindeki ayın ötesinde kalan bütün-alan'ı kapsayan bir yöredir. Aristoteles için gökyüzündeki düzen hiç değişmemiş gibidir. Düzen, Ayüstüne ait/dair bir özelliktir. Ayüstü yörenin en büyük özelliği, oradaki tüm hareketlerin dairesel olmasıdır. Daire yalnızca geometrik bir form değil, aynı zamanda kendi-kendini-sürdürülebilirliğin (self-sustainability) formudur; dairesel hareketi yeniden başlatmanıza gerek yoktur, o MÜKEMMELdir(yetkindir) ve DÜZENLİdir; aynı zamanda ZORUNLUdur. Bu bakış, dünyaya emniyetli bakıştır. Bu düzende bir sarsılma öngörülmez.
    Aristoteles, bu döngünün neden değişmez olduğunu sorgular. O'na göre Bu döngüyü "arkadan iten bir şey" olamaz. Zira o "arkadan iten"i de iten başka bir varlık olması gerekirdi. Oysa bunun bir yerde bitmesi lazımdır. Şu anda eğer hareket varsa, sürecin belli bir noktasında, "kendisi arkadan itilmeyen ve hatta başkasını fiziksel olarak itmeyen ama başka şeyleri hareket ettiren bir hareket ettirici" olmalıdır ve bu da Tanrı'dır. Peki Tanrı bunu nasıl yapabilir?: AŞK İLE. Varolan her şeyi çekmeyecek ama onu "tahrik edecek (güzelliği karşısında kendisi gibi olmaya çabalanacak kadar güzel olunması sağlanacak)" varlıktır Tanrı. Özetle, Aristoteles'te gök cisimlerinin sabitliliği ve düzenliliği, Tanrı'nın "mükemmelliğine" bir övgüdür. "İşler" O'nun aşkına/uğruna/hesabına "olur". Öyleyse Aristoteles'in cevabına göre, dairesel hareket içinde düzenli ve mükemmel "dönen" her canlı, "Tanrı'ya yakınsamak için" bu işi yapar. Aristoteles Sebeb'i Tanrı'ya dayandırır (Karıncalar ya da gök cisimleri, Tanrı'ya yakınsar).
    Ayüstü yöre'nin malzemesi Esîr'dir (pürüzsüz, süper teflon, saydam). Gökyüzünde tek element/tek unsur (esîr) olduğu için "bozulma" yoktur. Oluş ve bozuluş, bir elementten diğerine geçişle gerçekleşir (Aristoteles bunu açıkça söylemez).
    AYALTI yöre de büyük ölçüde düzenli ama görece bir kaos içindedir. Ayaltı'nda elementler birbirine dönüşebildiği için, yokoluş vardır. Dairesel (kendikendinisürdüren) yapıların yerini ÇİZGİSEL (kendikendinisürdüremeyen) yapılar alır. Topraksı nesnelerin yaptığı hareket SONLU, ÇİZGİSEL ve bir YÖNü (aşağıdaki toprak (sonra su hava ateş küreleri)) vardır. Bu sebeple ayaltı yörede OLUŞ ve BOZULUŞ vardır. Buna bağlı olarak GÖRECE BİR DÜZENSİZLİK vardır. Ayüstü yöredeki yetkinlik'ten farklı olarak, ayaltı yörede de bir güç ve yetkinik (kuvve ve fiil) vardır. Bu, potansiyel (inşaî) bir yetkinliktir. Ayaltı yörede madde-form ikiliği (hilomorfik analiz) vardır. Burada bir ZORUNSUZLUK vardır. Kusurlu olmasına rağmen ayaltı'nı belirleyen şey de görece-MÜKEMMELLİKtir ve yine "kendinegöre bir zorunluluğu" vardır. "Çoğunlukla" bir zorunluluk'tur bu (Üçgenlerin üç kenarı "vardır" ama koyunlar dört bacaklı "olur"[zira üç-beş bacaklı koyun mümkündür ama bu, koyunların dört bacaklı olduğu gerçeğini sarsmaz. Bu istisnayı kabul etmezsek Biyoloji yapamayız. Matematik mümkündür, peki Biyoloji mümkün müdür sorusudur bu. Aristoteles ayaltı unsurların bilimini yapabilmek ister. Platon için bu mümkün değildir. Tekboynuzlu at-unicorn- doğada görülmez örneğin, ki görülseydi Aristoteles onun incelenebileceğini söylerdi]. Bu önermeler arasında doz farklılığı mevcuttur. İlki ayüstü yöredeki zorunluluğa ilişkin iken, ikincisi ayaltı yörenin görece-zorunluluğuna ilişkindir). Öyleyse ayaltı yörede zorunsuzluk olduğu söylense de bir zorunluluk vardır; keza çizgisel olduğu söylense de bu çizgisellik içinde gizli bir dairesellik vardır. Örneğin neslin devamı(üreme), mevsimler dairesel süreçlerdir. Aristoteles'in tür anlayışı (ayaltı yöredeki bitkiler ve hayvanlar) evrimle çok zıttır. Evrim tartışmasında en temel tartışma da, fiksizm (fixism-türlerin sabit olduğu fikri)dir. Aristoteles'te türler sabittir ve de sabit olmalıdır. (Öyleyse türler, Tanrı'nın mükemmelliğini taklit düzeyinde, mimik(mimetik) hareket eder.) Ayaltında cansız varlıklar çizgisel bir harekete sahiptir. ama canlı varlıklar, bir tür "çizgisellik-içinde-dairesel" hareket içindedir. RUH BURADA DEVREYE GİRER.
    Aristoteles'in Empodokles'ten devraldığı ve sistematikleştirdiği anâsır-ı erbaa (dört unsur- su, hava, ateş ve toprak) fikri döngüseldir (Galenos'tan itibaren bu dörtlü, ahlât-ı erbaa'ya ve tıbba, sonraları psikolojiye ve mevsimlere kadar uygulanmıştır).
    "Kuvve Fiil Ayrımı" Doktrini dolayımında, Aristoteles'e göre değişim algılanabilen bir şeydir. Aristoteles, değişim'i ve hareket'i anlayabilmek için KUVVE ve FİİL diye iki kavram oluşturur. Buna göre, varlık denilen şey'in, "varolan şey"'in tek modu "fiilî mod" değildir. Bilfiil varolan şeyler vardır, ama bunların dışında da "başka tarzda varoluş biçimleri"(bilkuvve) vardır. Bu ayrım -bir yere kadar- "Madde-Biçim Ayrımı"'na da denk düşer.
    Zamansal olarak düşünüldüğünde kuvve'nin fiil'i öncelediği düşünülür (yumurta-tavuk, odun-masa, çocukluk-olgunluk vs.). OYSA Aristoteles "Kuvve fiilden önce gelmez" der; aksine "FİİL KUVVEDEN ÖNCE GELİR" demektedir (Yani, yumurtanın bir tavuk yumurtası olduğu bilgisi olmuş olmasaydı, onu bir tavuk yumurtası olarak anlamlandıramazdık. Demek ki fiilî olan varlık olmuş olmasaydı (tavuk/horoz), kuvveyi (yumurta) anlamlandıramazdık.) Yavru köpek, (yetişkin) köpeğin dolayımında anlamlandırılan bir şeydir. Yavru köpek ismi, zorunlu olarak bizi (yetişkin-tam) köpek'e iletir. Özetle, Aristoteles'in -kendinden öncekilere kıyasla- yenilik olarak getirdiğini söylediği ayrım, Kuvve-Fiil ayrımıdır. Bu ayrım sayesinde canlı ve cansız, bu ayrımdan ve doktrinden yoksun bir açıklama modelinden çok daha iyi bir şekilde ayırt edilebilir.

  • @semihaozdemir7343
    @semihaozdemir7343 Před 10 měsíci

    Emeğinize sağlık 🙂

  • @alperzeybek7467
    @alperzeybek7467 Před 3 lety

    Harika

  • @KamilFatsa
    @KamilFatsa Před 3 lety

    43:52 Neden nokta peki?😊

  • @tablettablet6303
    @tablettablet6303 Před 5 měsíci

    Eski yunan ve latin metinlerin günümüze kadar nasıl ulaştığını anlatan bir çalışma eser var mı?

    • @umitduranist
      @umitduranist Před 3 měsíci +2

      Kitap formatında ilk aklıma gelenler bunlar oldu;
      Süheyla Bayrav - Filolojinin Oluşumu
      Dimitri Gutas - Yunanca Düşünce Arapça Kültür
      Maas, Bordalejo & Witkam - Stemmatik: Tenkitli Metin Neşrinde Soy-Ağacı Yaklaşımı
      Burke & Hsia - Erken Modern Avrupa'da Kültürel Çeviri