Karlı kayın ormanında Yürüyorum geceleyin Efkarlıyım, efkarlıyım Elini ver nerde elin Memleket mi yıldızlar mı Gençliğim mi daha uzak Kayınların arasında Bir pencere sarı sıcak Ben ordan geçerken biri Amca dese gir içeri Girip yerden selamlasa Hane içindekileri Yedi tepeli şehrimde Bıraktım gonca gülümü Ne ölümden korkmak ayıp Ne de düşünmek ölümü
Üzerimde Beşiktaş formamla Galatasaraylı kardeşimle sabahtan çıktık yola Anadolu yakasından Kadıköy vapuruyla, Beşiktaş iskeleden iner inmez Dolmabahçe Sarayı’nın orada polisler vapurdan iner inmez üzerimize biber gazı sıktı. “Bize neden sıkıyorlar vapurda çocuklu aileler vardı” diye sinirlendim içten içe. Gözlerimiz yaşarmıştı koşuşturmacada kendimizi Barbaros Caddesinde bir tekel dükkanın önünde bulduk. Bakkal abi dükkanın kapsını kapatmış içeri kalabalığın girmesini engelliyor bir yandan camı açıyor herkese ücretsiz yarım litrelik su ve kesilmiş yarım limon veriyordu.”Bu için dedim” oradakilere, “Gözünün etrafına sür” dediler. O güne kadar hiç biber gazından yanmamıştı gözlerim. Utanmıştım aslında bunu hiç yaşamadığım için. Her zaman haberlerden izlemiştim isyan edenlerin görüntülerini, oysa bu gaza bağışıklık kazanmışlardı bile. Maçka parkından Taksim’e yürüdük. Akşam üzeri Gezi Parkı’nda hayatımda daha sonra belki de hiç göremeyeceğim bir şenlik gördüm. Müthiş bir dayanışma örneğiydi. Annem yaşında teyzeler sardıkları sarmaları saklama kaplarına koymuş Gezi Parkı’nın merdivenlerine dizmişlerdi. Sarmalar, patates salataları, kısırlar ; onları yemek için plastik çatal ve kaşıklar. Ve bu kaplardan yüzlerce vardı. Yine merdivenlere koyulmuş poşetinde dürüm adana, döner, çiğköfteler… Gezi Parkı’nın içinde kurulmuş yüzlerce çadır, önlerinde meşela yakan, şarkı söyleyen gençler… İddia ediyorum orada değilseniz daha güzel havai fişek görmemişsinizdir hayatınızda. İhtişamından değil, tüm elektrikleri kesen resmi kurumlara inat karanlıkta AKM’ nin üstünde parlayan havayi fişekleri gördüm ben. O gece hiç kimse karanlıkta kalmamıştı. Hepimizin ya elşnde mum vardı ya da gözlerimiz parıldıyordu. Piyano eşliğinde türküler söyleniyor kimisi bira içiyor kimisi ayran,cola içiyordu. Hatta bir teyze bize termosla demli çay ikram etmişti. Kurtarılmış bölge diyordu kalabalık Taksim’e, hiç polis ya da güvenlik yoktu çünkü. Birden uzaktan kalabalıktan Beşiktaş’a yardım gerek sesleri gelmeye başladı. Maçka parkından aşağı koşar adım gittiğimizde Beşiktaş Stadı’nın önünde resmen bir savaş gördük. “Bu nasıl olur neden böyle” diyerek üzülmüştüm. İki genç arkadaşımla bana maske verdi. “Bu ne için bu bizi gazdan korur mu?” diyerek sordum şaşkınlıkla, genç “abi gaz için değil, mobeseler kayıt alıyor” Bir adamın hırsı yüzünden emirlerine uymak zorunda olab emir kulu polisler belki de arkadaşına kuzenine biber gazı sıkıyor ve malesef plastik mermi atıyordu. Beşiktaş Stad’ının yıkılması için kenara çekilmiş stada giriş barikatlarını kullnarak kendine yeni bir hat yapmıştı gençler. Nasıl oldu anlamadım. Polis kolumdan tuttu, “Bunu da alın” diyerek çektiler beni, 3-5 tane Çarşı’lı beni çekti aldı polislerin elinden. İtişme de gözümğn kenarından yaralanmıştım. Gezi gazisi oldum dedim gülerek arkadaşıma, Stadı yıkmaya gelen kepçenin içinde cevval bir Beşiktaşlı kepçeyi tomaya doğru sürdü. Polislerin tarafında birer birer ambulans bizim tarafa geçiyorken vicdanlı devlet görevlileri var bizdeki yaralıları alacak dedik içimizden. Ancak ambulans kapısı açılınca içinde harekatçı polisler çıkıverdi. Tabi kalabalığı stada doğru bastırdı. Dolmabahçe Cami’ne sığındık. Hani diyorlar ya camiye ayakkabıları ile girip biraz içtiler diye, ayakkabımıxla girdik evet ama kşmse bira içmiyordu. Camideki tek alkol içlerinde doktor hemşire olan çarşılıların kullandığı ilaçlardı. Kimisinin bacağı kanıyor kimisinin kafası yarılmış mğdahale ediyorlardı. Sonunda polis geri çekildi. Sabahın neredeyse 4 üydü. İstanbul valisi vicdana gelmiş olsa gerek ki ya da kalabalık artık evine gitsin diye belki de metrobüs seferini açtı. Bir şekilde sabah evdeydim. Ertesi gün işe gitmek için belki 2 saat uyudum. O sıralar Devlet’in önemli bir makamında müfettiştim. Gerçekten teftiş edilmesi gereken vaziyet belki de Gezi Parkı ve Beşiktaş olaylarıydı. Tabi örtbas edildi malesef. Mesele gerçekten ağaç değildi ve bu yanlış değildi. Mesele özgürlüktü…
O gece Taksim Gezi Parkı'nda olan gençler şimdi yurt dışında bu videoları izliyorlar. Gezi Parkı her şeye rağmen park, Nazım sürülmesine rağmen hep Taksimde.
Algı yapma gezi her şeye rağmen haklıydı Gezi sadece 3 ağaç değildi aynı zamanda 3 fidanın meselesiydi 3 fidanı savunan fidanlar hakkını savunduğu mazlumun hakkını gasp etmez. Edenler olsa olsa geziyi kirletmek isteyen kliklerdir.
10 yıl öncesi ama şimdi ne kadar geriyiz.. çok üzülüyorum, gezi videolarını her izlediğimde o ruhu tekrardan yaşıyorum..
işte türkiye'nin aydınlık yüzleri. helal olsun.
Ne guzeldi.. Simdi Taksim Suriye’liden gecilmiyor. .
Ah be içim hüzünlendi insanın ağrına gidiyor.
Onca mücadele suriyelilerin alanı olsun diye gitti.
gurur duyuyorum böyle bir nesile sahip olduğumuz için!
Karlı kayın ormanında
Yürüyorum geceleyin
Efkarlıyım, efkarlıyım
Elini ver nerde elin
Memleket mi yıldızlar mı
Gençliğim mi daha uzak
Kayınların arasında
Bir pencere sarı sıcak
Ben ordan geçerken biri
Amca dese gir içeri
Girip yerden selamlasa
Hane içindekileri
Yedi tepeli şehrimde
Bıraktım gonca gülümü
Ne ölümden korkmak ayıp
Ne de düşünmek ölümü
Vay be 18 yaşındaydım şimdi 24 oldum ne güzel di lise çıkışı akşama kadar orda olmak
Ben de 16 yaşında ailemden gizli gidiyodum şimdi 25 yaşındayım
Tüylerim diken diken oldu. Yıllardır hep aynı heyecanla dinlediğim tek parçadır bu (gülpembe de dahil tabi)
Gezinin 6. yıl dönümünde kendimi burada buldum. Tüm yoldaşlara selam olsun
Vay be bugünde 7. Yıld dönümü gezi şehitleri unutulmayacak!!!
Unutulmuyor. Hiç unutulmayacaklar.
Üzerimde Beşiktaş formamla Galatasaraylı kardeşimle sabahtan çıktık yola Anadolu yakasından Kadıköy vapuruyla, Beşiktaş iskeleden iner inmez Dolmabahçe Sarayı’nın orada polisler vapurdan iner inmez üzerimize biber gazı sıktı. “Bize neden sıkıyorlar vapurda çocuklu aileler vardı” diye sinirlendim içten içe. Gözlerimiz yaşarmıştı koşuşturmacada kendimizi Barbaros Caddesinde bir tekel dükkanın önünde bulduk. Bakkal abi dükkanın kapsını kapatmış içeri kalabalığın girmesini engelliyor bir yandan camı açıyor herkese ücretsiz yarım litrelik su ve kesilmiş yarım limon veriyordu.”Bu için dedim” oradakilere, “Gözünün etrafına sür” dediler. O güne kadar hiç biber gazından yanmamıştı gözlerim. Utanmıştım aslında bunu hiç yaşamadığım için. Her zaman haberlerden izlemiştim isyan edenlerin görüntülerini, oysa bu gaza bağışıklık kazanmışlardı bile. Maçka parkından Taksim’e yürüdük. Akşam üzeri Gezi Parkı’nda hayatımda daha sonra belki de hiç göremeyeceğim bir şenlik gördüm. Müthiş bir dayanışma örneğiydi. Annem yaşında teyzeler sardıkları sarmaları saklama kaplarına koymuş Gezi Parkı’nın merdivenlerine dizmişlerdi. Sarmalar, patates salataları, kısırlar ; onları yemek için plastik çatal ve kaşıklar. Ve bu kaplardan yüzlerce vardı. Yine merdivenlere koyulmuş poşetinde dürüm adana, döner, çiğköfteler… Gezi Parkı’nın içinde kurulmuş yüzlerce çadır, önlerinde meşela yakan, şarkı söyleyen gençler… İddia ediyorum orada değilseniz daha güzel havai fişek görmemişsinizdir hayatınızda. İhtişamından değil, tüm elektrikleri kesen resmi kurumlara inat karanlıkta AKM’ nin üstünde parlayan havayi fişekleri gördüm ben. O gece hiç kimse karanlıkta kalmamıştı. Hepimizin ya elşnde mum vardı ya da gözlerimiz parıldıyordu. Piyano eşliğinde türküler söyleniyor kimisi bira içiyor kimisi ayran,cola içiyordu. Hatta bir teyze bize termosla demli çay ikram etmişti. Kurtarılmış bölge diyordu kalabalık Taksim’e, hiç polis ya da güvenlik yoktu çünkü. Birden uzaktan kalabalıktan Beşiktaş’a yardım gerek sesleri gelmeye başladı. Maçka parkından aşağı koşar adım gittiğimizde Beşiktaş Stadı’nın önünde resmen bir savaş gördük. “Bu nasıl olur neden böyle” diyerek üzülmüştüm. İki genç arkadaşımla bana maske verdi. “Bu ne için bu bizi gazdan korur mu?” diyerek sordum şaşkınlıkla, genç “abi gaz için değil, mobeseler kayıt alıyor” Bir adamın hırsı yüzünden emirlerine uymak zorunda olab emir kulu polisler belki de arkadaşına kuzenine biber gazı sıkıyor ve malesef plastik mermi atıyordu. Beşiktaş Stad’ının yıkılması için kenara çekilmiş stada giriş barikatlarını kullnarak kendine yeni bir hat yapmıştı gençler. Nasıl oldu anlamadım. Polis kolumdan tuttu, “Bunu da alın” diyerek çektiler beni, 3-5 tane Çarşı’lı beni çekti aldı polislerin elinden. İtişme de gözümğn kenarından yaralanmıştım. Gezi gazisi oldum dedim gülerek arkadaşıma, Stadı yıkmaya gelen kepçenin içinde cevval bir Beşiktaşlı kepçeyi tomaya doğru sürdü. Polislerin tarafında birer birer ambulans bizim tarafa geçiyorken vicdanlı devlet görevlileri var bizdeki yaralıları alacak dedik içimizden. Ancak ambulans kapısı açılınca içinde harekatçı polisler çıkıverdi. Tabi kalabalığı stada doğru bastırdı. Dolmabahçe Cami’ne sığındık. Hani diyorlar ya camiye ayakkabıları ile girip biraz içtiler diye, ayakkabımıxla girdik evet ama kşmse bira içmiyordu. Camideki tek alkol içlerinde doktor hemşire olan çarşılıların kullandığı ilaçlardı. Kimisinin bacağı kanıyor kimisinin kafası yarılmış mğdahale ediyorlardı. Sonunda polis geri çekildi. Sabahın neredeyse 4 üydü. İstanbul valisi vicdana gelmiş olsa gerek ki ya da kalabalık artık evine gitsin diye belki de metrobüs seferini açtı. Bir şekilde sabah evdeydim. Ertesi gün işe gitmek için belki 2 saat uyudum. O sıralar Devlet’in önemli bir makamında müfettiştim. Gerçekten teftiş edilmesi gereken vaziyet belki de Gezi Parkı ve Beşiktaş olaylarıydı. Tabi örtbas edildi malesef. Mesele gerçekten ağaç değildi ve bu yanlış değildi. Mesele özgürlüktü…
O gece Taksim Gezi Parkı'nda olan gençler şimdi yurt dışında bu videoları izliyorlar. Gezi Parkı her şeye rağmen park, Nazım sürülmesine rağmen hep Taksimde.
süpersiniz!!! Taksim bizim gururmuzdur!!! almanyadan tam destekk
her bir bireyin donanımlı bır dunya vatandası olmayı ilke edınmıs medeni bır topluluk ve bende sizinle aynı fıkırdeyım supersınız....
Tüyler diken diken..
GEZİ DİRENİŞİ güzeldi arkadaş kim ne derse desin..
Gezi çok özeldi herkes anlayamaz
Orada olmak isterdim. Her yer Taksim...
allahına kurban be
Tùrkiyenin aydınlık yùzù...özlemle
Unutursam yüreğim kurusun
7. Yıl
cok yasa gezi parki cok yasa gezi ruhu
CAN sınız siz
Seni çok seviyorum Burcu'm. Devrim aşkına ❤️
Taksim seni bizimsin ulan! 🌈
Mültecilerin
gusel
Şose tren yolu ova 25 km'den pırıl pırıldır Moskova.
Çok güzel (liberalim)
🙏🙏🙏🙏🙏
vay beee 2 yıl oldu
koskoca 4 yıl...
:)
vay be 5 yıl oldu
6 yıl
6 dayız
😭😭😭
Gezinin amacı doğa olduğu zaman katılmıştım sonra caniliğe dönünce bir daha gitmedim milletin dükkanını talan etmek direniş drğildi bence.
Algı yapma gezi her şeye rağmen haklıydı
Gezi sadece 3 ağaç değildi aynı zamanda 3 fidanın meselesiydi
3 fidanı savunan fidanlar hakkını savunduğu mazlumun hakkını gasp etmez.
Edenler olsa olsa geziyi kirletmek isteyen kliklerdir.
Evet ortada bir canilik vardı o da iktidarın caniliğiydi
Aboneliklere patladım hahahahahaha sen muhtemelen o zaman Minecraft felan oynuyordun uzaaaa