ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUK ANISI: BALIKLARI SUYA ATTIM Bir gün Makbule ile Naciye'yi yanıma alarak çiftliğin yakınındaki gölette balık tutmaya gittim. Ben oltayla balık yakaladıkça Naciye ağladı, yalvardı, balıkları suya atmamı istedi. Naciye ağlamasın diye, balıkları suya attım ve erkenden çiftliğe döndük. Zaten hastaydı, hastalığının ilerlemesinden korkuyordum. Çiftlikte elimdeki kovanın boş olduğunu gören dayım bana şöyle dedi: " Vay Mustafa , bakıyorum göletteki bütün balıkları yakalamışsın. Bu kadar balık bize çok, yarısını köye verelim. Hani balıklar, oltana yakalanmak için, atılırlardı. Hani avladığın balıkları şanslı sayardın. Giderken bir kova daha istiyordun. Sen önce bu kovayı doldur da sonra ikinci kovayı iste. " Dayım konuşmasına devam edecekti fakat Makbule araya girdi: " Mustafa abim, yakaladığı balıkları suya atmasaydı iki kova dolardı. " Bunun üzerine dayım: " Nee, abin yakaladığı balıkları suya mı attı? Ama neden? " diye sordu. Makbule bu soruya şöyle cevap verdi: " Çünkü Naciye balıklara acıdı ve her balık yakalandıktan sonra ağladı. " Naciye: " Ben ağladım diye abim bir dolu balığı suya attı. " dedi. Dayım: " Affet beni Mustafa.. Durup dururken haksız yere sana laf söyledim. Senin boşa konuşmayacağını anlamalıydım. Yarın ikimiz gideriz balık tutmaya. Yanımıza dört kova alırız. " dedi. Dayım konuşmasını bitirince bir an Naciye ile göz göze geldik. Kardeşim yalvaran bakışlarla bana bakıyordu. Ertesi gün sabah kahvaltısından sonra dayım çiftlikte beni çok aradı. Bulamazdı tabi ki çünkü samanlığa saklanmıştım. Dayım, Mustafa, Mustafa, neredesin? diye bağırdıkça yanımdaki Makbule ile Naciye kıkır kıkır güldüler. Benim Adım Atatürk - Puslu Yayıncılık - Sayfa: 21-23 Bir Öğretmenin Kaleminden ATATÜRK-Doğan Egmont - Sayfa: 21-22 ----------------------------------------------------------------- ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUK ANISI: ELBİSE KAVGASI Çocukluğumda yaşadığım anılardan biri de Makbule ile Naciye arasındaki elbise kavgasıdır. Komşu kızın üstünde yeni elbiseyi gören Makbule ile Naciye, anneme, biz de yeni elbise isteriz, dediler. Annem: " Tabi olur, benim güzel çocuklarım. Ölçünüzü alır, size yeni birer elbise dikerim. Şunun şurasında bayrama ne kaldı? Bayram günü de yeni elbiselerinizle gezersiniz. " Birkaç günde elbiseler hazırdı. Makbule ile Naciye yeni elbiseleriyle kıvanarak gezdiler. Bir hafta sonra kız kardeşlerim eski elbiselerine dönüş yaptılar. Annem de yeni elbiseleri yıkayıp, ütüledi ve elbise dolabına astı. Aradan zaman geçti ve arefe gününden bir gün önce evde bir gürültüdür koptu. Naciye bayramlık elbisesini giymek istemiş, üstüne olmamış, dar gelmiş ve bir yaş büyük ablası Makbule'nin elbisesini giymiş. Bunun gören Makbule Naciye'den elbisesini çıkarmasını isteyip sesini yükseltmiş. Araya giren annem Naciye'ye neden ablasının elbisesini giydiğini sordu. Bunun üzerine Naciye: " Ama anne, benim elbisem üstüme olmadı, çok dar geldi. Bir de ablamın elbisesini deneyeyim dedim. Tam geldi. Bayramda ben bunu giyeyim ha, ne dersin? " Annem daha sonra elbiseyi Makbule'ye giydirmeye çalıştı ama dar geldi. Annem: " Tabi dar gelir. Siz büyüme çağındasınız. İki ay önce diktiğim elbisenin şimdi dar geleceğini düşünemedim. O zaman bayramda Naciye bu elbiseyi giyer, ben Makbule'ye iki gün içinde yeni elbise dikerim. " Annem aynen öyle yaptı. İki günde elbiseyi dikti ve Makbule bayramda bu elbiseyi giydi. Beni sorarsanız annemden rica etmiştim ve beni kırmadı. Bana bayramlık alınmadı. Babamın yokluğunda zaten kıt kanaat geçiniyorduk. Annemi zor durumda bırakmak istemedim. Öğretmenim Atatürk - Bilgi Yayınevi - Sayfa: 21-22 Bir Öğretmenin Kaleminden ATATÜRK-Doğan Egmont - Sayfa: 16-17
Ellerinize sağlık çok güzel olmuş ama halay olsa daha güzel olacak birşey
Valla çok güzel olmuş elinize sağlik çocuklar
Güzel olmuş elinize sağlık:) müziğin linkini paylaşabilir misiniz?
Betül BEYAZ link yok malesef
@@serhatbalkaya2215 teşekkür ederim
Betül BEYAZ malesef
Müziğini nerden bulabiliriz bu gösterinin
Merhabalar bende bu gösteriyi yapacağım ama gösterinin diyaloğunu nerden bulabilirim yardımcı olabilir misiniz acaba
Leylasizgen233 internete alahaci ortaokulu yaz sonra alt yazıları aç
ŞİMDİ BU BAYRAM KUTLAMASI MI OLMUŞ? Keşke daha faydalı, anlamalı şeyler öğretilse okullarda, kutlamalarda...
🤣🤣🤣🤣🤣🤣🤣🤣🤣🤣🤣🤣🤣köbekli çok çok çok çok çok çok komik
Merhaba çok güzel bir gösteri olmuş arka fondaki kareografi müziğini paylaşabilirmisiniz rica etsem bende okulumda böyle bir gösteri yapmak istiyorum
Bulabildiniz mi hocam
@@Esranurdemir27 malesef 😔 bilgi paylaştıkça güzeldir. Sağlık olsun
@@dramasalcanan yinede teşekkür ederim. Bu video müziğiyle de ekleyebilirsiniz. Ben denedim iyi oldu.
@ çok teşekkür ediyorum çok sağolun
merhaba bende yapmak istiyorum arkadaki müziğin linkini nerden bulabilirim acaba
Hocam bulabildiniz mi
Çok beyendim eğlenceli.ve komik😂😂
Müziği nereden bulabiriz. Bizde yapmak istiyoruz.
Müziği bulduysanız benimle de paylaşabilir misniz bende yaptırıcam aynı gösteriyi .
merhaba müziği nerden bulabiliriz acaba
Hocam bulabildiniz mi
Merhaba arkadaki müziği nerden bulabiliriz?
Hocam bulabildiniz mi
@@fatmacitak3843 hayır maalesef
Bence alahacı okulu daha iyi yapmıs
merhaba gösterinin arkasındaki diyaloğu nereden bulabilirim ?
Merhaba bulabildiniz mi acaba
ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUK ANISI: BALIKLARI SUYA ATTIM
Bir gün Makbule ile Naciye'yi yanıma alarak çiftliğin yakınındaki gölette balık tutmaya gittim. Ben oltayla balık yakaladıkça Naciye ağladı, yalvardı, balıkları suya atmamı istedi. Naciye ağlamasın diye, balıkları suya attım ve erkenden çiftliğe döndük. Zaten hastaydı, hastalığının ilerlemesinden korkuyordum. Çiftlikte elimdeki kovanın boş olduğunu gören dayım bana şöyle dedi: " Vay Mustafa , bakıyorum göletteki bütün balıkları yakalamışsın. Bu kadar balık bize çok, yarısını köye verelim. Hani balıklar, oltana yakalanmak için, atılırlardı. Hani avladığın balıkları şanslı sayardın. Giderken bir kova daha istiyordun. Sen önce bu kovayı doldur da sonra ikinci kovayı iste. "
Dayım konuşmasına devam edecekti fakat Makbule araya girdi:
" Mustafa abim, yakaladığı balıkları suya atmasaydı iki kova dolardı. "
Bunun üzerine dayım: " Nee, abin yakaladığı balıkları suya mı attı? Ama neden? " diye sordu.
Makbule bu soruya şöyle cevap verdi: " Çünkü Naciye balıklara acıdı ve her balık yakalandıktan sonra ağladı. "
Naciye: " Ben ağladım diye abim bir dolu balığı suya attı. " dedi.
Dayım: " Affet beni Mustafa.. Durup dururken haksız yere sana laf söyledim. Senin boşa konuşmayacağını anlamalıydım. Yarın ikimiz gideriz balık tutmaya. Yanımıza dört kova alırız. " dedi.
Dayım konuşmasını bitirince bir an Naciye ile göz göze geldik. Kardeşim yalvaran bakışlarla bana bakıyordu.
Ertesi gün sabah kahvaltısından sonra dayım çiftlikte beni çok aradı. Bulamazdı tabi ki çünkü samanlığa saklanmıştım. Dayım, Mustafa, Mustafa, neredesin? diye bağırdıkça yanımdaki Makbule ile Naciye kıkır kıkır güldüler.
Benim Adım Atatürk - Puslu Yayıncılık - Sayfa: 21-23
Bir Öğretmenin Kaleminden ATATÜRK-Doğan Egmont - Sayfa: 21-22
-----------------------------------------------------------------
ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUK ANISI: ELBİSE KAVGASI
Çocukluğumda yaşadığım anılardan biri de Makbule ile Naciye arasındaki elbise kavgasıdır. Komşu kızın üstünde yeni elbiseyi gören Makbule ile Naciye, anneme, biz de yeni elbise isteriz, dediler.
Annem: " Tabi olur, benim güzel çocuklarım. Ölçünüzü alır, size yeni birer elbise dikerim. Şunun şurasında bayrama ne kaldı? Bayram günü de yeni elbiselerinizle gezersiniz. "
Birkaç günde elbiseler hazırdı. Makbule ile Naciye yeni elbiseleriyle kıvanarak gezdiler. Bir hafta sonra kız kardeşlerim eski elbiselerine dönüş yaptılar. Annem de yeni elbiseleri yıkayıp, ütüledi ve elbise dolabına astı.
Aradan zaman geçti ve arefe gününden bir gün önce evde bir gürültüdür koptu. Naciye bayramlık elbisesini giymek istemiş, üstüne olmamış, dar gelmiş ve bir yaş büyük ablası Makbule'nin elbisesini giymiş. Bunun gören Makbule Naciye'den elbisesini çıkarmasını isteyip sesini yükseltmiş.
Araya giren annem Naciye'ye neden ablasının elbisesini giydiğini sordu. Bunun üzerine Naciye: " Ama anne, benim elbisem üstüme olmadı, çok dar geldi. Bir de ablamın elbisesini deneyeyim dedim. Tam geldi. Bayramda ben bunu giyeyim ha, ne dersin? " Annem daha sonra elbiseyi Makbule'ye giydirmeye çalıştı ama dar geldi.
Annem: " Tabi dar gelir. Siz büyüme çağındasınız. İki ay önce diktiğim elbisenin şimdi dar geleceğini düşünemedim. O zaman bayramda Naciye bu elbiseyi giyer, ben Makbule'ye iki gün içinde yeni elbise dikerim. "
Annem aynen öyle yaptı. İki günde elbiseyi dikti ve Makbule bayramda bu elbiseyi giydi. Beni sorarsanız annemden rica etmiştim ve beni kırmadı. Bana bayramlık alınmadı. Babamın yokluğunda zaten kıt kanaat geçiniyorduk. Annemi zor durumda bırakmak istemedim.
Öğretmenim Atatürk - Bilgi Yayınevi - Sayfa: 21-22
Bir Öğretmenin Kaleminden ATATÜRK-Doğan Egmont - Sayfa: 16-17
bu gösteriyi bende yapmak istiyorum yardımcı olursanız sevinirim
Müziği bulabil diniz mi
Nasıl bişey bu yaa
böyle birşey yapan varmı