Oğuz Kağan Zülkarneyn mi TÜRK Tarihi

Sdílet
Vložit
  • čas přidán 28. 08. 2024

Komentáře • 211

  • @user-uf8pm6ur5d
    @user-uf8pm6ur5d Před 5 lety +17

    Damarımdakı kanım, canım Türk kardeşlerime selam olsun!!!

  • @atillaattila8900
    @atillaattila8900 Před 6 lety +30

    Azerbaycandan Salam olsun BUTUN TURK dunyasina )))
    melumatlara gore tesekkurler

  • @zulkarneynhan708
    @zulkarneynhan708 Před 4 lety +5

    Zülkağan gibi zaten zülkarneyn harfler bile eşit gibi Oğuz Kağan Atamız ruhun şad olsun

  • @lddinhmdov1280
    @lddinhmdov1280 Před 4 lety +17

    Rusiyada yadasayan Azerbaycan vetendaslari olan Oguz turkleri selamliyor!Tesekkurler!="Ergenokon".

    • @sergeoramos3460
      @sergeoramos3460 Před 4 lety +1

      Ulan azerberyjanlar nasil oguz oluyorlan oguzlar turkuuu milletleri siz turku millet dilsiziniz

    • @Amsterdam.1
      @Amsterdam.1 Před 4 lety

      Ələddin Əhmədov Ergenekonun Oğuzlar ile alakası yoktur!!!Çok tafsilatlı bir konudur sen zaten anlamazsın...

  • @bilale722
    @bilale722 Před 2 lety +3

    Miraç kandili mübarek olsun, Rabbim cümlemize bu mübarek gecede Razıyım dediği Kullarından olmayı nasip etsin inşallah

  • @bilale722
    @bilale722 Před 2 lety +3

    Allah Türk'e yâr olsun

  • @berkturkoglu3668
    @berkturkoglu3668 Před 4 lety +2

    TÜRKLERİN DİNİ GÖKTENGRİ DİR ARAŞTIRIN ŞİMDİYE KADAR DOĞAYA VE İNSANA EN SAYGILI EN MODERN DİN DİR BÜYÜK KOMUTANIMIZ METEHAN ATAMIZ M. KEMAL ATATÜRK YAŞASIN GÖKTENGRİ

  • @soneracar9227
    @soneracar9227 Před 4 lety +3

    Adam en azından çabalamış birşeyler için eline diline emeğine sağlık çaba göstermiş kafa yormuş bence çok güzel bir makale olmuş Allah razı olsun 🙏

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali Před rokem +1

      Zü'l-Karneyn Oğuz Han mıdır?
      Osmanlı Tarihçilerinden biri olan Neşri “Zü'l-Karneyn belki de Oğuz Handır" demiştir.
      Yine Osmanlı devrinde yazılmış tarih kitaplarından bir diğeri olan Rüstem Paşanın; "Tevârih-i Âl-i Osman" adındaki eserinde şöyle denilmektedir; " Kur'an-ı Kerimde bahsedilen Zülkarneyn meğer bu Oğuz Han’dır.
      Türk âlimi ve müfessiri Vanî M. Efendi şöyle demiştir; "Türkler Kuranda bahsi geçen Zü'l-Karneyn'den maksat Oğuz Han olduğunu söylerler ki; bu hususta tereddüt edilecek bir şey yoktur.
      İbn İshak Zü’l-Karneyn’in yafesin Türk adındaki oğlunun soyundan gelindiğini” söylemiştir.Ayrıca,
      Hızır aleyhi’sselam; Zülkarneyn’in askerlerinin önünde yürüdü, onun öncü komutanı idi. Onun baş müşaviri, sanki hükümdarın veziri makamında bir kimse idi.” Demiştir. “Hızır’ın; Hazreti İbrahim’in teyzesinin oğlu olduğu, Zü’l-Karneyn’in onu, kendisine baş danışman tayin ettiği ve önemli konularda onunla istişarelerde bulunduğu ve bu sayede birçok zaferler kazandığı bildirilmektedir.”
      Zü’l-Karneyn; gelmiş geçmiş en büyük Dünya Fatihlerinden biridir. Asıl Adı Oğuz Handır. Hazreti İbrahim zamanında yani Milattan önce 18. asırda yaşamıştır. Onun telkin ve irşadı ile, Haniflik dinini kabul etmiş ve onu Tûran Yurdu merkez olmak üzere Büyük Okyanustan Nil Nehri sahillerine kadar yayılan koca bir îmân hâkimiyeti hâline getirmiştir.
      Zü’l-Karneyn’i Cihan Oğuz Han’ın, milli kaynaklarımızda 116 sene yaşadığı kaydedilmektedir. O, bir asrı geçen bu uzun zaman şeridi içinde, Batı, Doğu”, “Kuzey”, “Güney” istikametinde birçok ilâhi büyük askeri seferlere çıkmış, kendi kurduğu bu devletin sınırlarını; batıda Akdeniz kıyıları ve Mısır , doğuda; Çin denizi, Büyük Okyanus , kuzeyde, Don Volga boyları ve geniş Sibirya ovaları , güneyde ise; Masar Kağanlığı Afganistan ve Hindistan ’ın içlerine kadar genişletmiş ve yeryüzünde ilk defa bir îmân hâkimiyeti ve bir büyük barış imparatorluğu kurmuştur. Bu bakımdan kendisine Zü’l-Karneyn unvanı verilmiş, Kur’ân-ı Kerim ve vahyinin muhatabı olmuş ve “Salih Kullar” zümresine katılmıştır
      Oğuz Han "Haniflik" ve Hazreti İbrahim:
      Gerçekte; Oğuz Han'ın, Hazreti İbrahim'le çağdaş olması değil dini, milli kaynaklarımız tarafından bile ifâde edilmektedir. Nitekim Neşri; Oğuz Han ve onun mücâdele hayatını dolduran olaylardan bahsederken aynen şöyle demektedir; "Bütün bu hâdiseler İbrahim Halilullah (s.a.s.) zamanında oldu. Zaten o; ona iman getirmişti.
      Mamafih, milli kaynaklarımızda Oğuz Han’la Hazreti İbrahim arasındaki bu görüşmelerin Oğuz Han’ın Şam seferi sırasında gerçekleştiği ve daha sonra ikisinin birlikte hacca gittikleri bildirilmektedir.
      İ.S. Cem; "Hazreti İbrahim'in Mezopotamyada eski "Ur" şehrinde dünyaya geldiğini, oysa buraların çoktan Asyalı bir kavim olan Sümerler tarafından yurt tutulduğunu açıklamıştır.
      Nahle Kalfat da şöyle demiştir; Oğuz Han; adı geçen bu Hakan İbrahim Halil asrında yaşamıştı.
      Oğuz Han Devletinin Yıkılışı ve Oğuz Boyları:
      Oğuz Han'ın vefatından yaklaşık bin sene sonra Oğuz yurtlarında çok büyük kargaşalıklar çıktığı anlaşılmaktadır. Evet bir kısım tarihçilerin indi hesaplarına göre, bu şekilde on asırdan fazla siyâsî iktidarını devam ettiren büyük "Oğuz Kağan Devleti" milâttan önce XVII. asırda yıkılmıştır.
      YECÜC MECÜC SEDDİNİN YAPILIŞI
      “İşte Zü’l-Karneyn bu dağların önünde öyle bir kavim buldu ki onlar laf söz dinlemeyen kendilerine güvenen oldukça gururlu ve medeni bir kavim idi.”
      Onlar; demir ve kömürü sosyal hayatlarında, çok büyük bir medeniyet unsuru olarak kullandıkları gibi, ayrıca Türklere has demircilik sanatını da çok iyi biliyorlardı. Bu takdir de onların katıksız bir Türk kavmi olmaları gerekmektedir. Onlar, Türkç e konuşuyorlardı. Ne var ki, aynı dili konuşmalarına rağmen Zü’l-Karneyn’le konuşurken şive zorluğu çekiyorlardı. Bu da gösteriyor ki, bu âyetin özünde de Oğuz Han ve Türkistan’ın geniş doğu sınırlarındaki Türk kavimleri bulunmaktadır.
      Harzemli büyük Türk Müfessiri Allâme Zemahşeri,i Yecüc-Mecüc seddini yapanların bir Türk kavmi olduklarını söylemiştir. Hamdi Yazır Hoca da, muhtemelen ez-Zemahşeri’ nin bu görüşünü esas almış ve “ekser müfessirlerin görüşüne dayanarak onların Türk olduklarını” söylemiştir. İbn Kesir, Osmanlı Âlimi Ebu’s-Suud Efendi, Bursalı İsmail Hakkı ve Âlûsi gibi, daha birçok İslâm âlim ve müfessirleri seddi yapanların bir Türk kavmi olduklarını beyan etmiştir.
      Zîra demircilik, bu Türklerin tarihin derinliklerinden kopup gelen bir ata mesleği idi. Şâyet Zü’l-Karneyn; Ye’cüc ve Me’cüce karşı aşılması güç bir Sed yapacaksa, bu Seddi ancak onların bu husustaki üstün hünerleri, iş âletleri, insan gücü hülasa her türlü yardım ve destekleri ile yapabilirdi. Zü’l-Karneyn’den malzemeleri kendilerinden olmak üzere Ye’cüc ve Me’cüc denilen bir kavmin önüne aşılması çok zor bir Sed inşa etmesi için çok sıkı bir iş birliğine girişmişler ve bunda muvaffakta olmuşlardır. Bütün bunlar, onların Allah’ın rızasına mazhar ve hoşnutluğunu kazanmış bir kavim olduklarını göstermektedir.
      Yazır, konumuza esas olan bu tespitlerinde aynen şöyle demektedir; “Allahu a’lem, Kur’ân’ın haber verdiği bu redim (sed); Zü’l-Karneyn’den onun yapılmasını talep eden kavmin bu sayede teşkil ettikleri heyet-i içtimaiyeleri olsa gerektir ki, onlar demir kütleleri gibi salebetli olan (milli) unsurlarına akıtılan Feyz-i Rabbâni ile teşekkül etmiş maddi ve manevi bir sed demek olur. Eğer bu kavim (birçok) müfessirlerin naklettikleri vechile Türk (kavmi) idiyse, burada Zü’lKarneyn’e kuvvetle yardım eden Türklerin mazide yeryüzünü fesaddan kurtarmak için ettikleri hizmetin ehemmiyeti işar edilmiş olduğu gibi, Hazreti Muhammed’in bütün insanlığa Peygamber olarak gönderilmesin)den sonra, onların İslâm’a yapacakları hizmete de işaret edilmiş demektir.
      Şu hâlde, TÜRKLER’in inkırazı, Ye’cüc ve Me’cüc seddinin yıkılması ve nizam-ı arzım fesadı demek olacaktır ki (bu) eşrat-ı saattendir (kıyâmetin kopması şartlarından). Hasılı şark ve garbı dolaşan Zü’l-Karneyn’in (Oğuz Han) en büyük işi, mahza bir rahmet-i rabbaniye olan bu redimin inşasıdır ki, onun yıkılması yeryüzünde beşeriyetin pek büyük bir felaketi olacaktır.
      Sedde Ne Olmuştur
      Bizim bu soruya vereceğimiz cevap, onun manevi yönü hariç, maddi bakımdan koca bir “Hiç! ” tir. Zîra bir çağlayan gibi asırlardır akıp giden zaman nehri, bu nehrin yaptığı ağır hasarlar, yağan yağmur ve karlar, esen fırtına ve rüzgârlar her şey için olduğu gibi bu Zü’l-Karneyn Seddine de en büyük darbeyi vurmuş ve onu, un ufağı gibi ufaltmış ve bir toz yığını hâline getirmiş ve ondan artık hiçbir iz, eser kalmamıştır.
      Nitekim Kur’ân-ı Kerim’in söz konusu âyetleri de onun, bu feci akıbetini bize bu seddi inşa eden Zü’l-Karneyn’in ağzı ile haber vermiş ve şöyle demiştir: “Rabbim’in va’di geldiğinde onu yerle bir edecektir. Zaten Rabbimin bu husustaki va’di de bir gerçektir.
      Ne var ki onun manevi varlığı, şer odaklarının karşısındaki ilâhi ve heybetli durumu bir rahmet-i ilâhiye olarak kıyâmete kadar devam edecek ve Cenâb-ı Hak kendi dini ve mümin kullarını bu şer odaklarına karşı yeni, yeni Zü’l-Karneyn ve onları yapacakları surlar, yani hizmet-i îmâniye ile koruyacak ve bu şer odakları ile Müslümanlar arasında her zaman bir Sedd-i Zü’l-Karneyn halk edecektir. Bunda asıl görev Oğuz Han’ın soyundan gelen yeni Zü’l-Karneyn’lere düşecekti. Nitekim öyle de olmuş ve onun soyundan daha bir nice Zü’l-Karneyn-i Cihanlar gelmişler bu küfür dalgaları karşısında bir îmân kalesi ve bir Sedd-i Zü’l-Karneyn olmuşlardır. Bu böyle XX. asrın başlarına kadar devam etmiştir.
      Ye’cüc ve Me’cüc kimlerdir ve Onları Sonu Ne Olmuştur?
      Ye’cüc ve Me’cüc bize göre; Çinlileri n geliştirmeye muvaffak oldukları bu akıl almaz ve insanlık için bir felaket olan bu teknoloji ve onun insanlığın ortak medeniyet, din ve kültürünü , kendi haris emelleri pahasına yıkmak için kullanan ve her türlü kötülüğün sembolü olan o şer güçlerinin adıdır. Zaten Hazreti Peygamber, birçok hadislerinde de bunları bütün ayrıntıları ile bu şekilde akıl almaz yaratıklar olarak izah etmişlerdir. Hazreti Peygamber’ in bu muhtevadaki hadislerinden öğrendiğimize göre; bu günkü Çinliler, teknik ve teknolojik yoldaki bu akıl almaz ilerlemelerine devam edecekler, yeni, yeni akıl almaz birçok araç ve gereçler o kadar ki insana benzer akıllı robotlar, verilen emri acımasızca yapan araçlar, icat edecekler ve bunları daha sonra “Star Harplerinde” gördüğümüz gibi, insanlığın başına bela ve koca bir dünyayı istila edeceklerdir. Ancak vakt-i merhunu geldiğinde bunlar, Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerim’in de haber verdiği gibi yine “Doğu cihetinde” yani Asya Kıtasının, Büyük Okyanus’a yakın en uç sahillerinde bir kere daha ortaya çıkacaklar, çok süratli bir şekilde çoğalacaklar ve önlerine çıkan bütün engelleri aşarak bir çağlayan gibi akacaklar, dünyayı bir kere daha fesada verecekler ve her türlü ahlaksızlıkları yeryüzünde bir kere daha hâkim kılmaya çalışacaklardır.

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali Před rokem

      bazı tarihçiler, Süleyman Şah’ın soyunun kırkıncı göbekten İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını kaydetmişlerdir. (Kısas-ı Enbiya, VI, s. 152).
      -------------
      Sahih-i Müslim, XI, s. 359, İbn Kesir, K. an-Nihâye vel-Fiten vel-Melâhım, Tah. T.M. ez-Zeynî, I, s. 56.
      Ebû Hureyre’den rivâyet edildiğine göre Hz.Peygamber ; “-Siz hiçbir tarafı kara bir tarafı denizlerle çevrilmiş bir şehir duydunuz mu?” buyurmuşlardır. çevresindekiler de “-Evet Ey Allah’ın Rasûlü demişlerdir.Hz.Peygamber devamla: İshak oğullarından yetmiş bin kişi işte bu şehre gaza edip aldırmadıkça kıyamet kopmayacaktır.
      -------------
      İstanbul’un fethi ile ilgili ve bizim konumuza esas olan en önemli hadislerden bir diğer de şüphesiz Ebu Hureyre tarafından nakledilmiştir.hadisi şerifte, İstanbul’un İshak Peygamberin soyundan gelen ve 70 bin kişiden oluşan bir ordu tarafından fethedileceği anlatılmaktadır.
      -------------
      İshak Oğullarından maksat Oğuz Han ve onun soyundan gelenlerin ta kendisidir. Bilindiği gibi, Oğuz Han, Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve onun Hz. İshak’ın kızının soyundan gelen çocuklarına Hz.Peygamber birçok hadislerinde “ İshak Oğulları “ adını vermiş ve onları bu isimle zikretmiştir. Nitekim A.C. Paşa, Süleyman Şah’ın kırkıncı göbekten soyunun İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını söylediği gibi, Müneccim Başı’na göre ise, Ertuğrul’un nesebi, Ays b İshak b. İbrahim’e ulaşmaktadır.Bunun gibi, Hz.Peygamberin; İstanbul’un surlarının sadece tekbir sesleri ile yıkılacağını haber vermesi de böyledir. Beni İshak’tan maksat yukarı dada ifade edildiği gibi, Oğuz Hanın zevcesi Hz. İshak’ın soyundan gelen Oğuz Neslidir.

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali Před rokem

      bu konuda kaynakları kanalımda paylaştım. kitapları indirip okuyabilirsiniz

  • @hakanbeler9084
    @hakanbeler9084 Před 6 lety +5

    Maşşallah gururduydum.. inşallah daha çok isteriz ecladımızı tanımayı

  • @TarihFanKanali
    @TarihFanKanali Před rokem +1

    Zü'l-Karneyn Oğuz Han mıdır?
    Osmanlı Tarihçilerinden biri olan Neşri “Zü'l-Karneyn belki de Oğuz Handır" demiştir.
    Yine Osmanlı devrinde yazılmış tarih kitaplarından bir diğeri olan Rüstem Paşanın; "Tevârih-i Âl-i Osman" adındaki eserinde şöyle denilmektedir; " Kur'an-ı Kerimde bahsedilen Zülkarneyn meğer bu Oğuz Han’dır.
    Türk âlimi ve müfessiri Vanî M. Efendi şöyle demiştir; "Türkler Kuranda bahsi geçen Zü'l-Karneyn'den maksat Oğuz Han olduğunu söylerler ki; bu hususta tereddüt edilecek bir şey yoktur.
    İbn İshak Zü’l-Karneyn’in yafesin Türk adındaki oğlunun soyundan gelindiğini” söylemiştir.Ayrıca,
    Hızır aleyhi’sselam; Zülkarneyn’in askerlerinin önünde yürüdü, onun öncü komutanı idi. Onun baş müşaviri, sanki hükümdarın veziri makamında bir kimse idi.” Demiştir. “Hızır’ın; Hazreti İbrahim’in teyzesinin oğlu olduğu, Zü’l-Karneyn’in onu, kendisine baş danışman tayin ettiği ve önemli konularda onunla istişarelerde bulunduğu ve bu sayede birçok zaferler kazandığı bildirilmektedir.”
    Zü’l-Karneyn; gelmiş geçmiş en büyük Dünya Fatihlerinden biridir. Asıl Adı Oğuz Handır. Hazreti İbrahim zamanında yani Milattan önce 18. asırda yaşamıştır. Onun telkin ve irşadı ile, Haniflik dinini kabul etmiş ve onu Tûran Yurdu merkez olmak üzere Büyük Okyanustan Nil Nehri sahillerine kadar yayılan koca bir îmân hâkimiyeti hâline getirmiştir.
    Zü’l-Karneyn’i Cihan Oğuz Han’ın, milli kaynaklarımızda 116 sene yaşadığı kaydedilmektedir. O, bir asrı geçen bu uzun zaman şeridi içinde, Batı, Doğu”, “Kuzey”, “Güney” istikametinde birçok ilâhi büyük askeri seferlere çıkmış, kendi kurduğu bu devletin sınırlarını; batıda Akdeniz kıyıları ve Mısır , doğuda; Çin denizi, Büyük Okyanus , kuzeyde, Don Volga boyları ve geniş Sibirya ovaları , güneyde ise; Masar Kağanlığı Afganistan ve Hindistan ’ın içlerine kadar genişletmiş ve yeryüzünde ilk defa bir îmân hâkimiyeti ve bir büyük barış imparatorluğu kurmuştur. Bu bakımdan kendisine Zü’l-Karneyn unvanı verilmiş, Kur’ân-ı Kerim ve vahyinin muhatabı olmuş ve “Salih Kullar” zümresine katılmıştır
    Oğuz Han "Haniflik" ve Hazreti İbrahim:
    Gerçekte; Oğuz Han'ın, Hazreti İbrahim'le çağdaş olması değil dini, milli kaynaklarımız tarafından bile ifâde edilmektedir. Nitekim Neşri; Oğuz Han ve onun mücâdele hayatını dolduran olaylardan bahsederken aynen şöyle demektedir; "Bütün bu hâdiseler İbrahim Halilullah (s.a.s.) zamanında oldu. Zaten o; ona iman getirmişti.
    Mamafih, milli kaynaklarımızda Oğuz Han’la Hazreti İbrahim arasındaki bu görüşmelerin Oğuz Han’ın Şam seferi sırasında gerçekleştiği ve daha sonra ikisinin birlikte hacca gittikleri bildirilmektedir.
    İ.S. Cem; "Hazreti İbrahim'in Mezopotamyada eski "Ur" şehrinde dünyaya geldiğini, oysa buraların çoktan Asyalı bir kavim olan Sümerler tarafından yurt tutulduğunu açıklamıştır.
    Nahle Kalfat da şöyle demiştir; Oğuz Han; adı geçen bu Hakan İbrahim Halil asrında yaşamıştı.
    Oğuz Han Devletinin Yıkılışı ve Oğuz Boyları:
    Oğuz Han'ın vefatından yaklaşık bin sene sonra Oğuz yurtlarında çok büyük kargaşalıklar çıktığı anlaşılmaktadır. Evet bir kısım tarihçilerin indi hesaplarına göre, bu şekilde on asırdan fazla siyâsî iktidarını devam ettiren büyük "Oğuz Kağan Devleti" milâttan önce XVII. asırda yıkılmıştır.
    YECÜC MECÜC SEDDİNİN YAPILIŞI
    “İşte Zü’l-Karneyn bu dağların önünde öyle bir kavim buldu ki onlar laf söz dinlemeyen kendilerine güvenen oldukça gururlu ve medeni bir kavim idi.”
    Onlar; demir ve kömürü sosyal hayatlarında, çok büyük bir medeniyet unsuru olarak kullandıkları gibi, ayrıca Türklere has demircilik sanatını da çok iyi biliyorlardı. Bu takdir de onların katıksız bir Türk kavmi olmaları gerekmektedir. Onlar, Türkç e konuşuyorlardı. Ne var ki, aynı dili konuşmalarına rağmen Zü’l-Karneyn’le konuşurken şive zorluğu çekiyorlardı. Bu da gösteriyor ki, bu âyetin özünde de Oğuz Han ve Türkistan’ın geniş doğu sınırlarındaki Türk kavimleri bulunmaktadır.
    Harzemli büyük Türk Müfessiri Allâme Zemahşeri,i Yecüc-Mecüc seddini yapanların bir Türk kavmi olduklarını söylemiştir. Hamdi Yazır Hoca da, muhtemelen ez-Zemahşeri’ nin bu görüşünü esas almış ve “ekser müfessirlerin görüşüne dayanarak onların Türk olduklarını” söylemiştir. İbn Kesir, Osmanlı Âlimi Ebu’s-Suud Efendi, Bursalı İsmail Hakkı ve Âlûsi gibi, daha birçok İslâm âlim ve müfessirleri seddi yapanların bir Türk kavmi olduklarını beyan etmiştir.
    Zîra demircilik, bu Türklerin tarihin derinliklerinden kopup gelen bir ata mesleği idi. Şâyet Zü’l-Karneyn; Ye’cüc ve Me’cüce karşı aşılması güç bir Sed yapacaksa, bu Seddi ancak onların bu husustaki üstün hünerleri, iş âletleri, insan gücü hülasa her türlü yardım ve destekleri ile yapabilirdi. Zü’l-Karneyn’den malzemeleri kendilerinden olmak üzere Ye’cüc ve Me’cüc denilen bir kavmin önüne aşılması çok zor bir Sed inşa etmesi için çok sıkı bir iş birliğine girişmişler ve bunda muvaffakta olmuşlardır. Bütün bunlar, onların Allah’ın rızasına mazhar ve hoşnutluğunu kazanmış bir kavim olduklarını göstermektedir.
    Yazır, konumuza esas olan bu tespitlerinde aynen şöyle demektedir; “Allahu a’lem, Kur’ân’ın haber verdiği bu redim (sed); Zü’l-Karneyn’den onun yapılmasını talep eden kavmin bu sayede teşkil ettikleri heyet-i içtimaiyeleri olsa gerektir ki, onlar demir kütleleri gibi salebetli olan (milli) unsurlarına akıtılan Feyz-i Rabbâni ile teşekkül etmiş maddi ve manevi bir sed demek olur. Eğer bu kavim (birçok) müfessirlerin naklettikleri vechile Türk (kavmi) idiyse, burada Zü’lKarneyn’e kuvvetle yardım eden Türklerin mazide yeryüzünü fesaddan kurtarmak için ettikleri hizmetin ehemmiyeti işar edilmiş olduğu gibi, Hazreti Muhammed’in bütün insanlığa Peygamber olarak gönderilmesin)den sonra, onların İslâm’a yapacakları hizmete de işaret edilmiş demektir.
    Şu hâlde, TÜRKLER’in inkırazı, Ye’cüc ve Me’cüc seddinin yıkılması ve nizam-ı arzım fesadı demek olacaktır ki (bu) eşrat-ı saattendir (kıyâmetin kopması şartlarından). Hasılı şark ve garbı dolaşan Zü’l-Karneyn’in (Oğuz Han) en büyük işi, mahza bir rahmet-i rabbaniye olan bu redimin inşasıdır ki, onun yıkılması yeryüzünde beşeriyetin pek büyük bir felaketi olacaktır.
    Sedde Ne Olmuştur
    Bizim bu soruya vereceğimiz cevap, onun manevi yönü hariç, maddi bakımdan koca bir “Hiç! ” tir. Zîra bir çağlayan gibi asırlardır akıp giden zaman nehri, bu nehrin yaptığı ağır hasarlar, yağan yağmur ve karlar, esen fırtına ve rüzgârlar her şey için olduğu gibi bu Zü’l-Karneyn Seddine de en büyük darbeyi vurmuş ve onu, un ufağı gibi ufaltmış ve bir toz yığını hâline getirmiş ve ondan artık hiçbir iz, eser kalmamıştır.
    Nitekim Kur’ân-ı Kerim’in söz konusu âyetleri de onun, bu feci akıbetini bize bu seddi inşa eden Zü’l-Karneyn’in ağzı ile haber vermiş ve şöyle demiştir: “Rabbim’in va’di geldiğinde onu yerle bir edecektir. Zaten Rabbimin bu husustaki va’di de bir gerçektir.
    Ne var ki onun manevi varlığı, şer odaklarının karşısındaki ilâhi ve heybetli durumu bir rahmet-i ilâhiye olarak kıyâmete kadar devam edecek ve Cenâb-ı Hak kendi dini ve mümin kullarını bu şer odaklarına karşı yeni, yeni Zü’l-Karneyn ve onları yapacakları surlar, yani hizmet-i îmâniye ile koruyacak ve bu şer odakları ile Müslümanlar arasında her zaman bir Sedd-i Zü’l-Karneyn halk edecektir. Bunda asıl görev Oğuz Han’ın soyundan gelen yeni Zü’l-Karneyn’lere düşecekti. Nitekim öyle de olmuş ve onun soyundan daha bir nice Zü’l-Karneyn-i Cihanlar gelmişler bu küfür dalgaları karşısında bir îmân kalesi ve bir Sedd-i Zü’l-Karneyn olmuşlardır. Bu böyle XX. asrın başlarına kadar devam etmiştir.
    Ye’cüc ve Me’cüc kimlerdir ve Onları Sonu Ne Olmuştur?
    Ye’cüc ve Me’cüc bize göre; Çinlileri n geliştirmeye muvaffak oldukları bu akıl almaz ve insanlık için bir felaket olan bu teknoloji ve onun insanlığın ortak medeniyet, din ve kültürünü , kendi haris emelleri pahasına yıkmak için kullanan ve her türlü kötülüğün sembolü olan o şer güçlerinin adıdır. Zaten Hazreti Peygamber, birçok hadislerinde de bunları bütün ayrıntıları ile bu şekilde akıl almaz yaratıklar olarak izah etmişlerdir. Hazreti Peygamber’ in bu muhtevadaki hadislerinden öğrendiğimize göre; bu günkü Çinliler, teknik ve teknolojik yoldaki bu akıl almaz ilerlemelerine devam edecekler, yeni, yeni akıl almaz birçok araç ve gereçler o kadar ki insana benzer akıllı robotlar, verilen emri acımasızca yapan araçlar, icat edecekler ve bunları daha sonra “Star Harplerinde” gördüğümüz gibi, insanlığın başına bela ve koca bir dünyayı istila edeceklerdir. Ancak vakt-i merhunu geldiğinde bunlar, Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerim’in de haber verdiği gibi yine “Doğu cihetinde” yani Asya Kıtasının, Büyük Okyanus’a yakın en uç sahillerinde bir kere daha ortaya çıkacaklar, çok süratli bir şekilde çoğalacaklar ve önlerine çıkan bütün engelleri aşarak bir çağlayan gibi akacaklar, dünyayı bir kere daha fesada verecekler ve her türlü ahlaksızlıkları yeryüzünde bir kere daha hâkim kılmaya çalışacaklardır.

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali Před rokem +1

      bazı tarihçiler, Süleyman Şah’ın soyunun kırkıncı göbekten İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını kaydetmişlerdir. (Kısas-ı Enbiya, VI, s. 152).
      -------------
      Sahih-i Müslim, XI, s. 359, İbn Kesir, K. an-Nihâye vel-Fiten vel-Melâhım, Tah. T.M. ez-Zeynî, I, s. 56.
      Ebû Hureyre’den rivâyet edildiğine göre Hz.Peygamber ; “-Siz hiçbir tarafı kara bir tarafı denizlerle çevrilmiş bir şehir duydunuz mu?” buyurmuşlardır. çevresindekiler de “-Evet Ey Allah’ın Rasûlü demişlerdir.Hz.Peygamber devamla: İshak oğullarından yetmiş bin kişi işte bu şehre gaza edip aldırmadıkça kıyamet kopmayacaktır.
      -------------
      İstanbul’un fethi ile ilgili ve bizim konumuza esas olan en önemli hadislerden bir diğer de şüphesiz Ebu Hureyre tarafından nakledilmiştir.hadisi şerifte, İstanbul’un İshak Peygamberin soyundan gelen ve 70 bin kişiden oluşan bir ordu tarafından fethedileceği anlatılmaktadır.
      -------------
      İshak Oğullarından maksat Oğuz Han ve onun soyundan gelenlerin ta kendisidir. Bilindiği gibi, Oğuz Han, Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve onun Hz. İshak’ın kızının soyundan gelen çocuklarına Hz.Peygamber birçok hadislerinde “ İshak Oğulları “ adını vermiş ve onları bu isimle zikretmiştir. Nitekim A.C. Paşa, Süleyman Şah’ın kırkıncı göbekten soyunun İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını söylediği gibi, Müneccim Başı’na göre ise, Ertuğrul’un nesebi, Ays b İshak b. İbrahim’e ulaşmaktadır.Bunun gibi, Hz.Peygamberin; İstanbul’un surlarının sadece tekbir sesleri ile yıkılacağını haber vermesi de böyledir. Beni İshak’tan maksat yukarı dada ifade edildiği gibi, Oğuz Hanın zevcesi Hz. İshak’ın soyundan gelen Oğuz Neslidir.

  • @zulkarneynhan708
    @zulkarneynhan708 Před 4 lety

    Oktan Keleş üstad Yüce Allahıma dilerimki sen istediğin yere gel sen gibi adamlar çoğalsın tarih bakanı olucak adamsın

  • @tunahan7523
    @tunahan7523 Před 5 lety +3

    Türk yaratılış mitolojisini açıp okursanız islamiyetin aynısıdır sadece isimleri değişiktir tarifleri görevleri özellikleri yaptıkları bire bir aynıdır türk tarihi dinlerden öncesine dayanır. Biz zaten binlerce yıldır islam dininin aynısını yaşardık gok tengri inancına sahiptik.

    • @fy7651
      @fy7651 Před 4 lety +1

      İslam zaten hz muhammedin dini degil sadece onda n öncede peygamberler geldi

    • @Erlik34
      @Erlik34 Před 3 měsíci

      Bilmeden konuşmak bu Dünya'da çok büyük zarar açar.
      Söyle bakalım hangisi daha vardı. TÜRK, ilahı Dinler.
      Öyle her önüne gelene Bilgin zanneden olma.
      1950😂😂😂😂😂😂😂 Mustafa Kemal bile bu Tarihten önce Araştırmalara başlamıştır. Biraz Atatürk okusun.

  • @Amsterdam.1
    @Amsterdam.1 Před 4 lety +1

    Çok geniş bir konudur fakat Zülkarneyn=Oğuzkağandır...Eğer Oğuzkağan destanını okursanız meseleye daha fazla vakıf olursunuz...

  • @user-qo1kv2rl3o
    @user-qo1kv2rl3o Před 8 měsíci

    Anjy manjy manas dastanynda

  • @nurmuhammetorazgeldiyew318

    Eh adam zulkarneyn bir başka oğuzhan bir başka

  • @turaneller4857
    @turaneller4857 Před 6 lety +2

    Güneşin Battığı yerden Doğduğu yere kadar hükmeden bir millet var. Kadının sorusu neden Anadolu üzerine yapmamışlar.

  • @kemalturkmen149
    @kemalturkmen149 Před 6 lety +2

    İlk insan Türk'tür

    • @kangang337
      @kangang337 Před 5 lety +4

      ilk insanın bir ırkımı var Hz Adem aleyhi selam tek başına ırkmı yaptı o zaman herkes türk

    • @sametmeto1646
      @sametmeto1646 Před 5 lety

      Hz Ademdir

    • @warus76
      @warus76 Před 5 lety

      hahahahaha

  • @remaxconsultantjacob3656
    @remaxconsultantjacob3656 Před 4 lety +2

    🇹🇷🤘🇦🇿

  • @bulentklnc5583
    @bulentklnc5583 Před 6 lety

    kılık arama kullukta tanrı her kılıkta

  •  Před 6 lety +1

    Zulkarneyn ile ilgili herşey sırdır.

  • @hakankoc83
    @hakankoc83 Před 6 lety +1

    Pembeli harbi giyimine göre konuşuyor diycem ama bir gruba hakaret ediyor gibi olurum diye üzülüyorum ama onlarda anladı ne demek istediğimi sanırım.

  • @oguzhankaracan1715
    @oguzhankaracan1715 Před 5 lety

    Biz adem Peygamberimizin babamızın 3oglundan 1siyiz

  • @sebatkarfedai
    @sebatkarfedai Před 6 lety

    Tüm dünya diye bir şey yok bulunduğu cografya.nin en uzak köşeleri var.

  • @S---gns43721
    @S---gns43721 Před 5 lety +4

    Allah Aşkın’a madem Konuk çağırıyorsun ikinci kişi’ye ne lüzum vardı , araya Maydonoz...😬😬😬

  • @user-wz8dj3dh9f
    @user-wz8dj3dh9f Před 7 lety +1

    ESKI INSANLARIN DAHA UZUN YILLAR YASADIKLARINI UNUTMAYINIZ

  • @selahattinklc562
    @selahattinklc562 Před 6 lety

    Bilgi dolu su adam videoyu izleyim derken sunlara küfretmekten günahkar oldum ....

  • @hanp2205
    @hanp2205 Před 6 lety +2

    oguz kaganin hz zulqarneyn ile bir kan bagi var ama o oguz kagan mi orasini bilmiyorum veya onun soyundan mi geliyor oyleyse hz zulqarneynde hz nuhun soyundan olabilir

    • @fy7651
      @fy7651 Před 4 lety +1

      Öyle zaten...Hz ibrahimin üçüncü eşi ketura türk bölgesinde nmis.tum peygamverlerin soyu ibrahime ordan da Nuh as a dayaniyo yani

    • @computerengineer5014
      @computerengineer5014 Před 3 lety

      Din eğitimlerinde sorulan bir soru vardır : Kimin milletindensin
      Cevap: ibrahim aleyhisselamın
      Ayrıca insanlık tarihi icin 2 baslangiç vardır.
      Hz Adem ve Hz Nuh ile baslar

  • @mustafaburdurlu9216
    @mustafaburdurlu9216 Před 3 lety +2

    Adamı konuk ediyorsunuz ama tam heyecanlı yerine gelince konuşmayı bölüp başka konulara atlamasına sebep oluyorsunuz ne biçim program yönetiyorsunuz..? Tamamen sihir bozucu bir durum bırakın adam bir konuyu bitirmeden başka konuya geçiştrrmeyin...

  • @Vermllon
    @Vermllon Před 4 lety +1

    ''Senden önce gönderdiğimiz elçiler sadece vahyettiğimiz erkeklerdi. Bilmiyorsanız o Zikri bilenlere[*] sorun.''(Enbiya/7)Hani peygamber değildi

  • @yusufkaymaz2658
    @yusufkaymaz2658 Před 5 lety

    Pelin piramitlere takmış konuyu ne zaman değiştirmek şstese beyaz piramitler😂

  • @hakansalman758
    @hakansalman758 Před 6 lety +9

    israil meselesine ndn deynmedi sunucu nedn konuyu degistrdi

  • @BeRZaMi
    @BeRZaMi Před 6 lety

    Zaten dünyaya gelmiş tüm kahramanlar türk sizin için :)

  • @chicagola6679
    @chicagola6679 Před 4 lety +1

    Umarim neden Türklere degilde Araplara peygamber geldi diye isyan edip kendini saman dinine kabul edenlerin akli basina gelmistir. Allah her millete peygamber gönderdigi gibi Türklere gönderdi Elbette. Önemli olan Peygamberlerin hepsini kabul edip, Son Peygamber HZ Muhammed sav. i kabul edip onun yolundan gitmek

  • @ahmetkara1797
    @ahmetkara1797 Před 6 lety +1

    Biz ona bir arac verdik acaba bu arac ne asil önemi olan arac cünkü bilim adamlari dediniz kisiler cern da zülkarneynin aracini arasdiriyor cern zülkarneyn karn cern iste ya anliyan anlar neyse asil ben o aracin pesindeyim

    • @kubrakilic8672
      @kubrakilic8672 Před 4 lety

      Aynen öyle. Onlar uzayda solucan deliği açıp yecüc ve Mecüc ü dünyaya getirmeye çalışıyorlar. Amaç haşa Tanrıyı kıyamete zorlamak. Bu Zülkarneyn As ın aracı Kuran da Sebep olarak geçer büyük ihtimalle bu araç uzayda ışık hızında ya da daha hızlı bir şekilde yol alan dolayısı ile zamanda çok hızlı gidebilen bir araçtı.

  • @k.teymen512
    @k.teymen512 Před 6 lety

    sayın yazıcı1 aydan getirdikleri taşlar dan ayın yaşını hesablamadılar mı?

  • @batureis77
    @batureis77 Před 6 lety +1

    Hz.Osman 4. halife olduğuunu ilk defa duyuyorum 3 . değil miydi

    • @mehmetceylan4014
      @mehmetceylan4014 Před 6 lety +2

      Batu Han 3. Halife

    • @batureis77
      @batureis77 Před 6 lety

      Bu adam profösör olacak Hz.Osmana 4.Halife diyo Allahım ne günlere kaldık ya

    • @aristo9842
      @aristo9842 Před 3 lety

      @@batureis77 kardeşim haşa ilah değil her insan hata yapabilir

  • @s58bkl70
    @s58bkl70 Před 7 lety +1

    BUGÜN DE GÜNÜMÜZ DE 120 YASINDA INSANLAR VAR

  • @cnytshn40
    @cnytshn40 Před 5 lety +1

    ÖK- tanrıya inanan,Uz-Kişi,Kişiler demektir(Oğuz).Ne öküzünden bahsediyorsun üstad. .?🐺🐺

  • @ceyhunali
    @ceyhunali Před 5 lety

    Teyyul arz edib deyen olmadi

  • @bashimcharyyev4479
    @bashimcharyyev4479 Před 4 lety

    Oguz Han Turkmendir!!!

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali Před rokem

      kanalımda Oğuz Kağan ın Zülkarneyn olduğu ile ilgili kaynak kitaplar ve videolar paylaştım. indirip okuyabilirsiniz.

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali Před rokem

      Zü'l-Karneyn Oğuz Han mıdır?
      Osmanlı Tarihçilerinden biri olan Neşri “Zü'l-Karneyn belki de Oğuz Handır" demiştir.
      Yine Osmanlı devrinde yazılmış tarih kitaplarından bir diğeri olan Rüstem Paşanın; "Tevârih-i Âl-i Osman" adındaki eserinde şöyle denilmektedir; " Kur'an-ı Kerimde bahsedilen Zülkarneyn meğer bu Oğuz Han’dır.
      Türk âlimi ve müfessiri Vanî M. Efendi şöyle demiştir; "Türkler Kuranda bahsi geçen Zü'l-Karneyn'den maksat Oğuz Han olduğunu söylerler ki; bu hususta tereddüt edilecek bir şey yoktur.
      İbn İshak Zü’l-Karneyn’in yafesin Türk adındaki oğlunun soyundan gelindiğini” söylemiştir.Ayrıca,
      Hızır aleyhi’sselam; Zülkarneyn’in askerlerinin önünde yürüdü, onun öncü komutanı idi. Onun baş müşaviri, sanki hükümdarın veziri makamında bir kimse idi.” Demiştir. “Hızır’ın; Hazreti İbrahim’in teyzesinin oğlu olduğu, Zü’l-Karneyn’in onu, kendisine baş danışman tayin ettiği ve önemli konularda onunla istişarelerde bulunduğu ve bu sayede birçok zaferler kazandığı bildirilmektedir.”
      Zü’l-Karneyn; gelmiş geçmiş en büyük Dünya Fatihlerinden biridir. Asıl Adı Oğuz Handır. Hazreti İbrahim zamanında yani Milattan önce 18. asırda yaşamıştır. Onun telkin ve irşadı ile, Haniflik dinini kabul etmiş ve onu Tûran Yurdu merkez olmak üzere Büyük Okyanustan Nil Nehri sahillerine kadar yayılan koca bir îmân hâkimiyeti hâline getirmiştir.
      Zü’l-Karneyn’i Cihan Oğuz Han’ın, milli kaynaklarımızda 116 sene yaşadığı kaydedilmektedir. O, bir asrı geçen bu uzun zaman şeridi içinde, Batı, Doğu”, “Kuzey”, “Güney” istikametinde birçok ilâhi büyük askeri seferlere çıkmış, kendi kurduğu bu devletin sınırlarını; batıda Akdeniz kıyıları ve Mısır , doğuda; Çin denizi, Büyük Okyanus , kuzeyde, Don Volga boyları ve geniş Sibirya ovaları , güneyde ise; Masar Kağanlığı Afganistan ve Hindistan ’ın içlerine kadar genişletmiş ve yeryüzünde ilk defa bir îmân hâkimiyeti ve bir büyük barış imparatorluğu kurmuştur. Bu bakımdan kendisine Zü’l-Karneyn unvanı verilmiş, Kur’ân-ı Kerim ve vahyinin muhatabı olmuş ve “Salih Kullar” zümresine katılmıştır
      Oğuz Han "Haniflik" ve Hazreti İbrahim:
      Gerçekte; Oğuz Han'ın, Hazreti İbrahim'le çağdaş olması değil dini, milli kaynaklarımız tarafından bile ifâde edilmektedir. Nitekim Neşri; Oğuz Han ve onun mücâdele hayatını dolduran olaylardan bahsederken aynen şöyle demektedir; "Bütün bu hâdiseler İbrahim Halilullah (s.a.s.) zamanında oldu. Zaten o; ona iman getirmişti.
      Mamafih, milli kaynaklarımızda Oğuz Han’la Hazreti İbrahim arasındaki bu görüşmelerin Oğuz Han’ın Şam seferi sırasında gerçekleştiği ve daha sonra ikisinin birlikte hacca gittikleri bildirilmektedir.
      İ.S. Cem; "Hazreti İbrahim'in Mezopotamyada eski "Ur" şehrinde dünyaya geldiğini, oysa buraların çoktan Asyalı bir kavim olan Sümerler tarafından yurt tutulduğunu açıklamıştır.
      Nahle Kalfat da şöyle demiştir; Oğuz Han; adı geçen bu Hakan İbrahim Halil asrında yaşamıştı.
      Oğuz Han Devletinin Yıkılışı ve Oğuz Boyları:
      Oğuz Han'ın vefatından yaklaşık bin sene sonra Oğuz yurtlarında çok büyük kargaşalıklar çıktığı anlaşılmaktadır. Evet bir kısım tarihçilerin indi hesaplarına göre, bu şekilde on asırdan fazla siyâsî iktidarını devam ettiren büyük "Oğuz Kağan Devleti" milâttan önce XVII. asırda yıkılmıştır.
      YECÜC MECÜC SEDDİNİN YAPILIŞI
      “İşte Zü’l-Karneyn bu dağların önünde öyle bir kavim buldu ki onlar laf söz dinlemeyen kendilerine güvenen oldukça gururlu ve medeni bir kavim idi.”
      Onlar; demir ve kömürü sosyal hayatlarında, çok büyük bir medeniyet unsuru olarak kullandıkları gibi, ayrıca Türklere has demircilik sanatını da çok iyi biliyorlardı. Bu takdir de onların katıksız bir Türk kavmi olmaları gerekmektedir. Onlar, Türkç e konuşuyorlardı. Ne var ki, aynı dili konuşmalarına rağmen Zü’l-Karneyn’le konuşurken şive zorluğu çekiyorlardı. Bu da gösteriyor ki, bu âyetin özünde de Oğuz Han ve Türkistan’ın geniş doğu sınırlarındaki Türk kavimleri bulunmaktadır.
      Harzemli büyük Türk Müfessiri Allâme Zemahşeri,i Yecüc-Mecüc seddini yapanların bir Türk kavmi olduklarını söylemiştir. Hamdi Yazır Hoca da, muhtemelen ez-Zemahşeri’ nin bu görüşünü esas almış ve “ekser müfessirlerin görüşüne dayanarak onların Türk olduklarını” söylemiştir. İbn Kesir, Osmanlı Âlimi Ebu’s-Suud Efendi, Bursalı İsmail Hakkı ve Âlûsi gibi, daha birçok İslâm âlim ve müfessirleri seddi yapanların bir Türk kavmi olduklarını beyan etmiştir.
      Zîra demircilik, bu Türklerin tarihin derinliklerinden kopup gelen bir ata mesleği idi. Şâyet Zü’l-Karneyn; Ye’cüc ve Me’cüce karşı aşılması güç bir Sed yapacaksa, bu Seddi ancak onların bu husustaki üstün hünerleri, iş âletleri, insan gücü hülasa her türlü yardım ve destekleri ile yapabilirdi. Zü’l-Karneyn’den malzemeleri kendilerinden olmak üzere Ye’cüc ve Me’cüc denilen bir kavmin önüne aşılması çok zor bir Sed inşa etmesi için çok sıkı bir iş birliğine girişmişler ve bunda muvaffakta olmuşlardır. Bütün bunlar, onların Allah’ın rızasına mazhar ve hoşnutluğunu kazanmış bir kavim olduklarını göstermektedir.
      Yazır, konumuza esas olan bu tespitlerinde aynen şöyle demektedir; “Allahu a’lem, Kur’ân’ın haber verdiği bu redim (sed); Zü’l-Karneyn’den onun yapılmasını talep eden kavmin bu sayede teşkil ettikleri heyet-i içtimaiyeleri olsa gerektir ki, onlar demir kütleleri gibi salebetli olan (milli) unsurlarına akıtılan Feyz-i Rabbâni ile teşekkül etmiş maddi ve manevi bir sed demek olur. Eğer bu kavim (birçok) müfessirlerin naklettikleri vechile Türk (kavmi) idiyse, burada Zü’lKarneyn’e kuvvetle yardım eden Türklerin mazide yeryüzünü fesaddan kurtarmak için ettikleri hizmetin ehemmiyeti işar edilmiş olduğu gibi, Hazreti Muhammed’in bütün insanlığa Peygamber olarak gönderilmesin)den sonra, onların İslâm’a yapacakları hizmete de işaret edilmiş demektir.
      Şu hâlde, TÜRKLER’in inkırazı, Ye’cüc ve Me’cüc seddinin yıkılması ve nizam-ı arzım fesadı demek olacaktır ki (bu) eşrat-ı saattendir (kıyâmetin kopması şartlarından). Hasılı şark ve garbı dolaşan Zü’l-Karneyn’in (Oğuz Han) en büyük işi, mahza bir rahmet-i rabbaniye olan bu redimin inşasıdır ki, onun yıkılması yeryüzünde beşeriyetin pek büyük bir felaketi olacaktır.
      Sedde Ne Olmuştur
      Bizim bu soruya vereceğimiz cevap, onun manevi yönü hariç, maddi bakımdan koca bir “Hiç! ” tir. Zîra bir çağlayan gibi asırlardır akıp giden zaman nehri, bu nehrin yaptığı ağır hasarlar, yağan yağmur ve karlar, esen fırtına ve rüzgârlar her şey için olduğu gibi bu Zü’l-Karneyn Seddine de en büyük darbeyi vurmuş ve onu, un ufağı gibi ufaltmış ve bir toz yığını hâline getirmiş ve ondan artık hiçbir iz, eser kalmamıştır.
      Nitekim Kur’ân-ı Kerim’in söz konusu âyetleri de onun, bu feci akıbetini bize bu seddi inşa eden Zü’l-Karneyn’in ağzı ile haber vermiş ve şöyle demiştir: “Rabbim’in va’di geldiğinde onu yerle bir edecektir. Zaten Rabbimin bu husustaki va’di de bir gerçektir.
      Ne var ki onun manevi varlığı, şer odaklarının karşısındaki ilâhi ve heybetli durumu bir rahmet-i ilâhiye olarak kıyâmete kadar devam edecek ve Cenâb-ı Hak kendi dini ve mümin kullarını bu şer odaklarına karşı yeni, yeni Zü’l-Karneyn ve onları yapacakları surlar, yani hizmet-i îmâniye ile koruyacak ve bu şer odakları ile Müslümanlar arasında her zaman bir Sedd-i Zü’l-Karneyn halk edecektir. Bunda asıl görev Oğuz Han’ın soyundan gelen yeni Zü’l-Karneyn’lere düşecekti. Nitekim öyle de olmuş ve onun soyundan daha bir nice Zü’l-Karneyn-i Cihanlar gelmişler bu küfür dalgaları karşısında bir îmân kalesi ve bir Sedd-i Zü’l-Karneyn olmuşlardır. Bu böyle XX. asrın başlarına kadar devam etmiştir.
      Ye’cüc ve Me’cüc kimlerdir ve Onları Sonu Ne Olmuştur?
      Ye’cüc ve Me’cüc bize göre; Çinlileri n geliştirmeye muvaffak oldukları bu akıl almaz ve insanlık için bir felaket olan bu teknoloji ve onun insanlığın ortak medeniyet, din ve kültürünü , kendi haris emelleri pahasına yıkmak için kullanan ve her türlü kötülüğün sembolü olan o şer güçlerinin adıdır. Zaten Hazreti Peygamber, birçok hadislerinde de bunları bütün ayrıntıları ile bu şekilde akıl almaz yaratıklar olarak izah etmişlerdir. Hazreti Peygamber’ in bu muhtevadaki hadislerinden öğrendiğimize göre; bu günkü Çinliler, teknik ve teknolojik yoldaki bu akıl almaz ilerlemelerine devam edecekler, yeni, yeni akıl almaz birçok araç ve gereçler o kadar ki insana benzer akıllı robotlar, verilen emri acımasızca yapan araçlar, icat edecekler ve bunları daha sonra “Star Harplerinde” gördüğümüz gibi, insanlığın başına bela ve koca bir dünyayı istila edeceklerdir. Ancak vakt-i merhunu geldiğinde bunlar, Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerim’in de haber verdiği gibi yine “Doğu cihetinde” yani Asya Kıtasının, Büyük Okyanus’a yakın en uç sahillerinde bir kere daha ortaya çıkacaklar, çok süratli bir şekilde çoğalacaklar ve önlerine çıkan bütün engelleri aşarak bir çağlayan gibi akacaklar, dünyayı bir kere daha fesada verecekler ve her türlü ahlaksızlıkları yeryüzünde bir kere daha hâkim kılmaya çalışacaklardır.

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali Před rokem

      bazı tarihçiler, Süleyman Şah’ın soyunun kırkıncı göbekten İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını kaydetmişlerdir. (Kısas-ı Enbiya, VI, s. 152).
      -------------
      Sahih-i Müslim, XI, s. 359, İbn Kesir, K. an-Nihâye vel-Fiten vel-Melâhım, Tah. T.M. ez-Zeynî, I, s. 56.
      Ebû Hureyre’den rivâyet edildiğine göre Hz.Peygamber ; “-Siz hiçbir tarafı kara bir tarafı denizlerle çevrilmiş bir şehir duydunuz mu?” buyurmuşlardır. çevresindekiler de “-Evet Ey Allah’ın Rasûlü demişlerdir.Hz.Peygamber devamla: İshak oğullarından yetmiş bin kişi işte bu şehre gaza edip aldırmadıkça kıyamet kopmayacaktır.
      -------------
      İstanbul’un fethi ile ilgili ve bizim konumuza esas olan en önemli hadislerden bir diğer de şüphesiz Ebu Hureyre tarafından nakledilmiştir.hadisi şerifte, İstanbul’un İshak Peygamberin soyundan gelen ve 70 bin kişiden oluşan bir ordu tarafından fethedileceği anlatılmaktadır.
      -------------
      İshak Oğullarından maksat Oğuz Han ve onun soyundan gelenlerin ta kendisidir. Bilindiği gibi, Oğuz Han, Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve onun Hz. İshak’ın kızının soyundan gelen çocuklarına Hz.Peygamber birçok hadislerinde “ İshak Oğulları “ adını vermiş ve onları bu isimle zikretmiştir. Nitekim A.C. Paşa, Süleyman Şah’ın kırkıncı göbekten soyunun İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını söylediği gibi, Müneccim Başı’na göre ise, Ertuğrul’un nesebi, Ays b İshak b. İbrahim’e ulaşmaktadır.Bunun gibi, Hz.Peygamberin; İstanbul’un surlarının sadece tekbir sesleri ile yıkılacağını haber vermesi de böyledir. Beni İshak’tan maksat yukarı dada ifade edildiği gibi, Oğuz Hanın zevcesi Hz. İshak’ın soyundan gelen Oğuz Neslidir.

  • @bekirbesparmak1104
    @bekirbesparmak1104 Před 4 měsíci

    Asla , yecüc ve mecüc aleyhine Allahın kelamı yoktur. Okumanızı yenileyin

  • @yusufkaymaz2658
    @yusufkaymaz2658 Před 5 lety

    Kadın susuyo konu israile gelince konuşuyo😂

  • @erdalyurukoglu8563
    @erdalyurukoglu8563 Před 6 lety

    ozaman bede size decalı söyliyeyim yapay zeka yani teminetör filindeki Skynet tek gözlü yani ekran monutör sizce canlı kanlı bişey olsa yok edilemezmi edilir ama yapay zeka olsa nasıl yok edicen

  • @noraarrowood4712
    @noraarrowood4712 Před 5 lety

    BU 4 SEEN ESKISI

  • @ercansari4843
    @ercansari4843 Před 4 lety

    25:30 abla neyin kafasını yaşıyor acaba

  • @wolverineumitkarakus9760

    Vay be iyice kava kucalici bir belgesel 😱😒😂

  • @abuzertanirgan1159
    @abuzertanirgan1159 Před 4 lety

    Pembeli arkadaş aradan çık harbiden parazit yapıyorsun

  • @suleymanvali6696
    @suleymanvali6696 Před 5 lety +3

    Allah degil- tengri.tanrı yani.

  • @ceyhunali
    @ceyhunali Před 5 lety

    Zulkarneyn mekodonyali isgenderde ola bilir

    • @ahmetmarasl8521
      @ahmetmarasl8521 Před 4 lety +2

      İskender homoseksüel bir kafirdir. Zülkarneyn mü'mindir. İskender'in Zülkarneyn olma ihtimali dahi yoktur.

    • @__W2
      @__W2 Před 4 lety +1

      Hayır, Zülkarneyn, Allah'a inanıyordu, Büyük İskender ise putperesttir.

  • @solarpunk92
    @solarpunk92 Před 6 lety

    ak kaşık

  • @yazicib1
    @yazicib1 Před 6 lety +2

    Şaka mısın hocam sen. Taşların üzerinde 731 yılında dikildikleri yazılıyor. Bilge Kağan’ın diktiği de yazıyor. Kuran’dan 100 sene sonra... 4500 sene nereden çıktı? Sallamadan önce okumak lazım biraz...
    Zülkarneyn’in kim olduğu kesin olmamakla birlikte en geçerli teori Makedonya Kralı Büyük İskender’dir

    • @korkmazsaltan2595
      @korkmazsaltan2595 Před 6 lety +3

      yazicib1 malmısin sen birader çok bilmişlik taslıyorsun burda

    • @k.teymen512
      @k.teymen512 Před 6 lety +7

      taşlar üzerinde yapılan karbon testlerinden 4500 yıllık olduğu tesbit ediliyor.sen anlatılanları tam dinleyememişsin.o 731 yılını çin kaynakları belirtiyor.

    • @yazicib1
      @yazicib1 Před 6 lety +1

      k. teymen taşlar üzerinde organik madde olmadığından karbon testi yapılamaz bu bir... o tarih direk taşların üzerinde yazıyor çinlilerle alakası yok bu da iki...

    • @aliyesil64
      @aliyesil64 Před 6 lety +4

      Ashab-ı kehf en büyük putperest senin gibiler..

    • @kamasullahbillur1314
      @kamasullahbillur1314 Před 6 lety +2

      bence git bir araştır ashab-ı keyfi

  • @yusufkaymaz4739
    @yusufkaymaz4739 Před 3 lety

    Kadın ne kadar boş konuşuyor ya😂

  • @selimkahraman5582
    @selimkahraman5582 Před 4 lety

    yav bi sus adam konuşsun

  • @kurtbaslsancagaandolsun8620

    Oğuzkaan 5 vakit namaz da kılardı... Daha isa musa Muhammed ortada yok iken 🤣🤣🤣🤣🤣

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali Před rokem +2

      namaz eski ümmetlere de farz kılınmıştı. kabe i zaten Hz.İbrahim aleyhisselam inşa etti. Zülkarneyn Oğuz Kağan bunla ilgili kitaplar ve videolar paylaştım indirip okuyabilrisniz

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali Před rokem +1

      Zü'l-Karneyn Oğuz Han mıdır?
      Osmanlı Tarihçilerinden biri olan Neşri “Zü'l-Karneyn belki de Oğuz Handır" demiştir.
      Yine Osmanlı devrinde yazılmış tarih kitaplarından bir diğeri olan Rüstem Paşanın; "Tevârih-i Âl-i Osman" adındaki eserinde şöyle denilmektedir; " Kur'an-ı Kerimde bahsedilen Zülkarneyn meğer bu Oğuz Han’dır.
      Türk âlimi ve müfessiri Vanî M. Efendi şöyle demiştir; "Türkler Kuranda bahsi geçen Zü'l-Karneyn'den maksat Oğuz Han olduğunu söylerler ki; bu hususta tereddüt edilecek bir şey yoktur.
      İbn İshak Zü’l-Karneyn’in yafesin Türk adındaki oğlunun soyundan gelindiğini” söylemiştir.Ayrıca,
      Hızır aleyhi’sselam; Zülkarneyn’in askerlerinin önünde yürüdü, onun öncü komutanı idi. Onun baş müşaviri, sanki hükümdarın veziri makamında bir kimse idi.” Demiştir. “Hızır’ın; Hazreti İbrahim’in teyzesinin oğlu olduğu, Zü’l-Karneyn’in onu, kendisine baş danışman tayin ettiği ve önemli konularda onunla istişarelerde bulunduğu ve bu sayede birçok zaferler kazandığı bildirilmektedir.”
      Zü’l-Karneyn; gelmiş geçmiş en büyük Dünya Fatihlerinden biridir. Asıl Adı Oğuz Handır. Hazreti İbrahim zamanında yani Milattan önce 18. asırda yaşamıştır. Onun telkin ve irşadı ile, Haniflik dinini kabul etmiş ve onu Tûran Yurdu merkez olmak üzere Büyük Okyanustan Nil Nehri sahillerine kadar yayılan koca bir îmân hâkimiyeti hâline getirmiştir.
      Zü’l-Karneyn’i Cihan Oğuz Han’ın, milli kaynaklarımızda 116 sene yaşadığı kaydedilmektedir. O, bir asrı geçen bu uzun zaman şeridi içinde, Batı, Doğu”, “Kuzey”, “Güney” istikametinde birçok ilâhi büyük askeri seferlere çıkmış, kendi kurduğu bu devletin sınırlarını; batıda Akdeniz kıyıları ve Mısır , doğuda; Çin denizi, Büyük Okyanus , kuzeyde, Don Volga boyları ve geniş Sibirya ovaları , güneyde ise; Masar Kağanlığı Afganistan ve Hindistan ’ın içlerine kadar genişletmiş ve yeryüzünde ilk defa bir îmân hâkimiyeti ve bir büyük barış imparatorluğu kurmuştur. Bu bakımdan kendisine Zü’l-Karneyn unvanı verilmiş, Kur’ân-ı Kerim ve vahyinin muhatabı olmuş ve “Salih Kullar” zümresine katılmıştır
      Oğuz Han "Haniflik" ve Hazreti İbrahim:
      Gerçekte; Oğuz Han'ın, Hazreti İbrahim'le çağdaş olması değil dini, milli kaynaklarımız tarafından bile ifâde edilmektedir. Nitekim Neşri; Oğuz Han ve onun mücâdele hayatını dolduran olaylardan bahsederken aynen şöyle demektedir; "Bütün bu hâdiseler İbrahim Halilullah (s.a.s.) zamanında oldu. Zaten o; ona iman getirmişti.
      Mamafih, milli kaynaklarımızda Oğuz Han’la Hazreti İbrahim arasındaki bu görüşmelerin Oğuz Han’ın Şam seferi sırasında gerçekleştiği ve daha sonra ikisinin birlikte hacca gittikleri bildirilmektedir.
      İ.S. Cem; "Hazreti İbrahim'in Mezopotamyada eski "Ur" şehrinde dünyaya geldiğini, oysa buraların çoktan Asyalı bir kavim olan Sümerler tarafından yurt tutulduğunu açıklamıştır.
      Nahle Kalfat da şöyle demiştir; Oğuz Han; adı geçen bu Hakan İbrahim Halil asrında yaşamıştı.
      Oğuz Han Devletinin Yıkılışı ve Oğuz Boyları:
      Oğuz Han'ın vefatından yaklaşık bin sene sonra Oğuz yurtlarında çok büyük kargaşalıklar çıktığı anlaşılmaktadır. Evet bir kısım tarihçilerin indi hesaplarına göre, bu şekilde on asırdan fazla siyâsî iktidarını devam ettiren büyük "Oğuz Kağan Devleti" milâttan önce XVII. asırda yıkılmıştır.
      YECÜC MECÜC SEDDİNİN YAPILIŞI
      “İşte Zü’l-Karneyn bu dağların önünde öyle bir kavim buldu ki onlar laf söz dinlemeyen kendilerine güvenen oldukça gururlu ve medeni bir kavim idi.”
      Onlar; demir ve kömürü sosyal hayatlarında, çok büyük bir medeniyet unsuru olarak kullandıkları gibi, ayrıca Türklere has demircilik sanatını da çok iyi biliyorlardı. Bu takdir de onların katıksız bir Türk kavmi olmaları gerekmektedir. Onlar, Türkç e konuşuyorlardı. Ne var ki, aynı dili konuşmalarına rağmen Zü’l-Karneyn’le konuşurken şive zorluğu çekiyorlardı. Bu da gösteriyor ki, bu âyetin özünde de Oğuz Han ve Türkistan’ın geniş doğu sınırlarındaki Türk kavimleri bulunmaktadır.
      Harzemli büyük Türk Müfessiri Allâme Zemahşeri,i Yecüc-Mecüc seddini yapanların bir Türk kavmi olduklarını söylemiştir. Hamdi Yazır Hoca da, muhtemelen ez-Zemahşeri’ nin bu görüşünü esas almış ve “ekser müfessirlerin görüşüne dayanarak onların Türk olduklarını” söylemiştir. İbn Kesir, Osmanlı Âlimi Ebu’s-Suud Efendi, Bursalı İsmail Hakkı ve Âlûsi gibi, daha birçok İslâm âlim ve müfessirleri seddi yapanların bir Türk kavmi olduklarını beyan etmiştir.
      Zîra demircilik, bu Türklerin tarihin derinliklerinden kopup gelen bir ata mesleği idi. Şâyet Zü’l-Karneyn; Ye’cüc ve Me’cüce karşı aşılması güç bir Sed yapacaksa, bu Seddi ancak onların bu husustaki üstün hünerleri, iş âletleri, insan gücü hülasa her türlü yardım ve destekleri ile yapabilirdi. Zü’l-Karneyn’den malzemeleri kendilerinden olmak üzere Ye’cüc ve Me’cüc denilen bir kavmin önüne aşılması çok zor bir Sed inşa etmesi için çok sıkı bir iş birliğine girişmişler ve bunda muvaffakta olmuşlardır. Bütün bunlar, onların Allah’ın rızasına mazhar ve hoşnutluğunu kazanmış bir kavim olduklarını göstermektedir.
      Yazır, konumuza esas olan bu tespitlerinde aynen şöyle demektedir; “Allahu a’lem, Kur’ân’ın haber verdiği bu redim (sed); Zü’l-Karneyn’den onun yapılmasını talep eden kavmin bu sayede teşkil ettikleri heyet-i içtimaiyeleri olsa gerektir ki, onlar demir kütleleri gibi salebetli olan (milli) unsurlarına akıtılan Feyz-i Rabbâni ile teşekkül etmiş maddi ve manevi bir sed demek olur. Eğer bu kavim (birçok) müfessirlerin naklettikleri vechile Türk (kavmi) idiyse, burada Zü’lKarneyn’e kuvvetle yardım eden Türklerin mazide yeryüzünü fesaddan kurtarmak için ettikleri hizmetin ehemmiyeti işar edilmiş olduğu gibi, Hazreti Muhammed’in bütün insanlığa Peygamber olarak gönderilmesin)den sonra, onların İslâm’a yapacakları hizmete de işaret edilmiş demektir.
      Şu hâlde, TÜRKLER’in inkırazı, Ye’cüc ve Me’cüc seddinin yıkılması ve nizam-ı arzım fesadı demek olacaktır ki (bu) eşrat-ı saattendir (kıyâmetin kopması şartlarından). Hasılı şark ve garbı dolaşan Zü’l-Karneyn’in (Oğuz Han) en büyük işi, mahza bir rahmet-i rabbaniye olan bu redimin inşasıdır ki, onun yıkılması yeryüzünde beşeriyetin pek büyük bir felaketi olacaktır.
      Sedde Ne Olmuştur
      Bizim bu soruya vereceğimiz cevap, onun manevi yönü hariç, maddi bakımdan koca bir “Hiç! ” tir. Zîra bir çağlayan gibi asırlardır akıp giden zaman nehri, bu nehrin yaptığı ağır hasarlar, yağan yağmur ve karlar, esen fırtına ve rüzgârlar her şey için olduğu gibi bu Zü’l-Karneyn Seddine de en büyük darbeyi vurmuş ve onu, un ufağı gibi ufaltmış ve bir toz yığını hâline getirmiş ve ondan artık hiçbir iz, eser kalmamıştır.
      Nitekim Kur’ân-ı Kerim’in söz konusu âyetleri de onun, bu feci akıbetini bize bu seddi inşa eden Zü’l-Karneyn’in ağzı ile haber vermiş ve şöyle demiştir: “Rabbim’in va’di geldiğinde onu yerle bir edecektir. Zaten Rabbimin bu husustaki va’di de bir gerçektir.
      Ne var ki onun manevi varlığı, şer odaklarının karşısındaki ilâhi ve heybetli durumu bir rahmet-i ilâhiye olarak kıyâmete kadar devam edecek ve Cenâb-ı Hak kendi dini ve mümin kullarını bu şer odaklarına karşı yeni, yeni Zü’l-Karneyn ve onları yapacakları surlar, yani hizmet-i îmâniye ile koruyacak ve bu şer odakları ile Müslümanlar arasında her zaman bir Sedd-i Zü’l-Karneyn halk edecektir. Bunda asıl görev Oğuz Han’ın soyundan gelen yeni Zü’l-Karneyn’lere düşecekti. Nitekim öyle de olmuş ve onun soyundan daha bir nice Zü’l-Karneyn-i Cihanlar gelmişler bu küfür dalgaları karşısında bir îmân kalesi ve bir Sedd-i Zü’l-Karneyn olmuşlardır. Bu böyle XX. asrın başlarına kadar devam etmiştir.
      Ye’cüc ve Me’cüc kimlerdir ve Onları Sonu Ne Olmuştur?
      Ye’cüc ve Me’cüc bize göre; Çinlileri n geliştirmeye muvaffak oldukları bu akıl almaz ve insanlık için bir felaket olan bu teknoloji ve onun insanlığın ortak medeniyet, din ve kültürünü , kendi haris emelleri pahasına yıkmak için kullanan ve her türlü kötülüğün sembolü olan o şer güçlerinin adıdır. Zaten Hazreti Peygamber, birçok hadislerinde de bunları bütün ayrıntıları ile bu şekilde akıl almaz yaratıklar olarak izah etmişlerdir. Hazreti Peygamber’ in bu muhtevadaki hadislerinden öğrendiğimize göre; bu günkü Çinliler, teknik ve teknolojik yoldaki bu akıl almaz ilerlemelerine devam edecekler, yeni, yeni akıl almaz birçok araç ve gereçler o kadar ki insana benzer akıllı robotlar, verilen emri acımasızca yapan araçlar, icat edecekler ve bunları daha sonra “Star Harplerinde” gördüğümüz gibi, insanlığın başına bela ve koca bir dünyayı istila edeceklerdir. Ancak vakt-i merhunu geldiğinde bunlar, Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerim’in de haber verdiği gibi yine “Doğu cihetinde” yani Asya Kıtasının, Büyük Okyanus’a yakın en uç sahillerinde bir kere daha ortaya çıkacaklar, çok süratli bir şekilde çoğalacaklar ve önlerine çıkan bütün engelleri aşarak bir çağlayan gibi akacaklar, dünyayı bir kere daha fesada verecekler ve her türlü ahlaksızlıkları yeryüzünde bir kere daha hâkim kılmaya çalışacaklardır.

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali Před rokem

      bazı tarihçiler, Süleyman Şah’ın soyunun kırkıncı göbekten İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını kaydetmişlerdir. (Kısas-ı Enbiya, VI, s. 152).
      -------------
      Sahih-i Müslim, XI, s. 359, İbn Kesir, K. an-Nihâye vel-Fiten vel-Melâhım, Tah. T.M. ez-Zeynî, I, s. 56.
      Ebû Hureyre’den rivâyet edildiğine göre Hz.Peygamber ; “-Siz hiçbir tarafı kara bir tarafı denizlerle çevrilmiş bir şehir duydunuz mu?” buyurmuşlardır. çevresindekiler de “-Evet Ey Allah’ın Rasûlü demişlerdir.Hz.Peygamber devamla: İshak oğullarından yetmiş bin kişi işte bu şehre gaza edip aldırmadıkça kıyamet kopmayacaktır.
      -------------
      İstanbul’un fethi ile ilgili ve bizim konumuza esas olan en önemli hadislerden bir diğer de şüphesiz Ebu Hureyre tarafından nakledilmiştir.hadisi şerifte, İstanbul’un İshak Peygamberin soyundan gelen ve 70 bin kişiden oluşan bir ordu tarafından fethedileceği anlatılmaktadır.
      -------------
      İshak Oğullarından maksat Oğuz Han ve onun soyundan gelenlerin ta kendisidir. Bilindiği gibi, Oğuz Han, Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve onun Hz. İshak’ın kızının soyundan gelen çocuklarına Hz.Peygamber birçok hadislerinde “ İshak Oğulları “ adını vermiş ve onları bu isimle zikretmiştir. Nitekim A.C. Paşa, Süleyman Şah’ın kırkıncı göbekten soyunun İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını söylediği gibi, Müneccim Başı’na göre ise, Ertuğrul’un nesebi, Ays b İshak b. İbrahim’e ulaşmaktadır.Bunun gibi, Hz.Peygamberin; İstanbul’un surlarının sadece tekbir sesleri ile yıkılacağını haber vermesi de böyledir. Beni İshak’tan maksat yukarı dada ifade edildiği gibi, Oğuz Hanın zevcesi Hz. İshak’ın soyundan gelen Oğuz Neslidir.

  • @osmankoca6823
    @osmankoca6823 Před 4 lety

    Bu sunucularin ikiside bos insan

  • @aselmekanik38
    @aselmekanik38 Před 6 lety

    bence cengizhandır zülkarney tarihi celiskili anlatıyorlar

    • @turknur6044
      @turknur6044 Před 6 lety +3

      ABDULLAH DAĞ cengizhan olmasına imkan yok,Kur an ayetleri tek tanrı inancı ile benim buyruguma göre hareket edip dünya da düzen sağladı der.Oysa o dünya yı yakip yikmistir.

    • @MrDelikurt75
      @MrDelikurt75 Před 5 lety

      Cengizcmoğoldur

    • @kubrakilic8672
      @kubrakilic8672 Před 4 lety

      Alakası yok.

    • @Leonturko
      @Leonturko Před 2 lety

      @@MrDelikurt75 Cengizhan Turktur fakat Turk ve Mogol milletine hakan olmustur

  • @haydi735
    @haydi735 Před 4 lety

    Kord olmasin

    • @ahmetmarasl8521
      @ahmetmarasl8521 Před 4 lety

      Kordlar cahil dağlı bir halk. Türkler kordları çook uzun asırlar boyunca yönetmişlerdir.

  • @suleymanvali6696
    @suleymanvali6696 Před 5 lety

    Böyle saçmalık hiç tuymadım.

  • @suleymanvali6696
    @suleymanvali6696 Před 5 lety

    Saçma.zülkarnayn- aleksandr makedonskiy.makedon.

    • @ahmetmarasl8521
      @ahmetmarasl8521 Před 4 lety +2

      İskender homoseksüel bir kafirdir. Zülkarneyn mü'mindir. İskender'in Zülkarneyn olma ihtimali dahi yoktur. Asıl İskender'in Zülkarneyn olduğuna inanmak saçmadır.

  • @vuralhazirci7034
    @vuralhazirci7034 Před 6 lety

    Zülkarneyn büyük iskenderdır.

    • @ahmetmarasl8521
      @ahmetmarasl8521 Před 4 lety

      İskender homoseksüel bir kafirdir. Zülkarneyn mü'mindir. İskender'in Zülkarneyn olma ihtimali dahi yoktur.

    • @__W2
      @__W2 Před 4 lety

      Zülkarneyn, Allah'a inanıyordu, Büyük İskender ise putperesttir.

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali Před rokem

      Zü'l-Karneyn Oğuz Han mıdır?
      Osmanlı Tarihçilerinden biri olan Neşri “Zü'l-Karneyn belki de Oğuz Handır" demiştir.
      Yine Osmanlı devrinde yazılmış tarih kitaplarından bir diğeri olan Rüstem Paşanın; "Tevârih-i Âl-i Osman" adındaki eserinde şöyle denilmektedir; " Kur'an-ı Kerimde bahsedilen Zülkarneyn meğer bu Oğuz Han’dır.
      Türk âlimi ve müfessiri Vanî M. Efendi şöyle demiştir; "Türkler Kuranda bahsi geçen Zü'l-Karneyn'den maksat Oğuz Han olduğunu söylerler ki; bu hususta tereddüt edilecek bir şey yoktur.
      İbn İshak Zü’l-Karneyn’in yafesin Türk adındaki oğlunun soyundan gelindiğini” söylemiştir.Ayrıca,
      Hızır aleyhi’sselam; Zülkarneyn’in askerlerinin önünde yürüdü, onun öncü komutanı idi. Onun baş müşaviri, sanki hükümdarın veziri makamında bir kimse idi.” Demiştir. “Hızır’ın; Hazreti İbrahim’in teyzesinin oğlu olduğu, Zü’l-Karneyn’in onu, kendisine baş danışman tayin ettiği ve önemli konularda onunla istişarelerde bulunduğu ve bu sayede birçok zaferler kazandığı bildirilmektedir.”
      Zü’l-Karneyn; gelmiş geçmiş en büyük Dünya Fatihlerinden biridir. Asıl Adı Oğuz Handır. Hazreti İbrahim zamanında yani Milattan önce 18. asırda yaşamıştır. Onun telkin ve irşadı ile, Haniflik dinini kabul etmiş ve onu Tûran Yurdu merkez olmak üzere Büyük Okyanustan Nil Nehri sahillerine kadar yayılan koca bir îmân hâkimiyeti hâline getirmiştir.
      Zü’l-Karneyn’i Cihan Oğuz Han’ın, milli kaynaklarımızda 116 sene yaşadığı kaydedilmektedir. O, bir asrı geçen bu uzun zaman şeridi içinde, Batı, Doğu”, “Kuzey”, “Güney” istikametinde birçok ilâhi büyük askeri seferlere çıkmış, kendi kurduğu bu devletin sınırlarını; batıda Akdeniz kıyıları ve Mısır , doğuda; Çin denizi, Büyük Okyanus , kuzeyde, Don Volga boyları ve geniş Sibirya ovaları , güneyde ise; Masar Kağanlığı Afganistan ve Hindistan ’ın içlerine kadar genişletmiş ve yeryüzünde ilk defa bir îmân hâkimiyeti ve bir büyük barış imparatorluğu kurmuştur. Bu bakımdan kendisine Zü’l-Karneyn unvanı verilmiş, Kur’ân-ı Kerim ve vahyinin muhatabı olmuş ve “Salih Kullar” zümresine katılmıştır
      Oğuz Han "Haniflik" ve Hazreti İbrahim:
      Gerçekte; Oğuz Han'ın, Hazreti İbrahim'le çağdaş olması değil dini, milli kaynaklarımız tarafından bile ifâde edilmektedir. Nitekim Neşri; Oğuz Han ve onun mücâdele hayatını dolduran olaylardan bahsederken aynen şöyle demektedir; "Bütün bu hâdiseler İbrahim Halilullah (s.a.s.) zamanında oldu. Zaten o; ona iman getirmişti.
      Mamafih, milli kaynaklarımızda Oğuz Han’la Hazreti İbrahim arasındaki bu görüşmelerin Oğuz Han’ın Şam seferi sırasında gerçekleştiği ve daha sonra ikisinin birlikte hacca gittikleri bildirilmektedir.
      İ.S. Cem; "Hazreti İbrahim'in Mezopotamyada eski "Ur" şehrinde dünyaya geldiğini, oysa buraların çoktan Asyalı bir kavim olan Sümerler tarafından yurt tutulduğunu açıklamıştır.
      Nahle Kalfat da şöyle demiştir; Oğuz Han; adı geçen bu Hakan İbrahim Halil asrında yaşamıştı.
      Oğuz Han Devletinin Yıkılışı ve Oğuz Boyları:
      Oğuz Han'ın vefatından yaklaşık bin sene sonra Oğuz yurtlarında çok büyük kargaşalıklar çıktığı anlaşılmaktadır. Evet bir kısım tarihçilerin indi hesaplarına göre, bu şekilde on asırdan fazla siyâsî iktidarını devam ettiren büyük "Oğuz Kağan Devleti" milâttan önce XVII. asırda yıkılmıştır.
      YECÜC MECÜC SEDDİNİN YAPILIŞI
      “İşte Zü’l-Karneyn bu dağların önünde öyle bir kavim buldu ki onlar laf söz dinlemeyen kendilerine güvenen oldukça gururlu ve medeni bir kavim idi.”
      Onlar; demir ve kömürü sosyal hayatlarında, çok büyük bir medeniyet unsuru olarak kullandıkları gibi, ayrıca Türklere has demircilik sanatını da çok iyi biliyorlardı. Bu takdir de onların katıksız bir Türk kavmi olmaları gerekmektedir. Onlar, Türkç e konuşuyorlardı. Ne var ki, aynı dili konuşmalarına rağmen Zü’l-Karneyn’le konuşurken şive zorluğu çekiyorlardı. Bu da gösteriyor ki, bu âyetin özünde de Oğuz Han ve Türkistan’ın geniş doğu sınırlarındaki Türk kavimleri bulunmaktadır.
      Harzemli büyük Türk Müfessiri Allâme Zemahşeri,i Yecüc-Mecüc seddini yapanların bir Türk kavmi olduklarını söylemiştir. Hamdi Yazır Hoca da, muhtemelen ez-Zemahşeri’ nin bu görüşünü esas almış ve “ekser müfessirlerin görüşüne dayanarak onların Türk olduklarını” söylemiştir. İbn Kesir, Osmanlı Âlimi Ebu’s-Suud Efendi, Bursalı İsmail Hakkı ve Âlûsi gibi, daha birçok İslâm âlim ve müfessirleri seddi yapanların bir Türk kavmi olduklarını beyan etmiştir.
      Zîra demircilik, bu Türklerin tarihin derinliklerinden kopup gelen bir ata mesleği idi. Şâyet Zü’l-Karneyn; Ye’cüc ve Me’cüce karşı aşılması güç bir Sed yapacaksa, bu Seddi ancak onların bu husustaki üstün hünerleri, iş âletleri, insan gücü hülasa her türlü yardım ve destekleri ile yapabilirdi. Zü’l-Karneyn’den malzemeleri kendilerinden olmak üzere Ye’cüc ve Me’cüc denilen bir kavmin önüne aşılması çok zor bir Sed inşa etmesi için çok sıkı bir iş birliğine girişmişler ve bunda muvaffakta olmuşlardır. Bütün bunlar, onların Allah’ın rızasına mazhar ve hoşnutluğunu kazanmış bir kavim olduklarını göstermektedir.
      Yazır, konumuza esas olan bu tespitlerinde aynen şöyle demektedir; “Allahu a’lem, Kur’ân’ın haber verdiği bu redim (sed); Zü’l-Karneyn’den onun yapılmasını talep eden kavmin bu sayede teşkil ettikleri heyet-i içtimaiyeleri olsa gerektir ki, onlar demir kütleleri gibi salebetli olan (milli) unsurlarına akıtılan Feyz-i Rabbâni ile teşekkül etmiş maddi ve manevi bir sed demek olur. Eğer bu kavim (birçok) müfessirlerin naklettikleri vechile Türk (kavmi) idiyse, burada Zü’lKarneyn’e kuvvetle yardım eden Türklerin mazide yeryüzünü fesaddan kurtarmak için ettikleri hizmetin ehemmiyeti işar edilmiş olduğu gibi, Hazreti Muhammed’in bütün insanlığa Peygamber olarak gönderilmesin)den sonra, onların İslâm’a yapacakları hizmete de işaret edilmiş demektir.
      Şu hâlde, TÜRKLER’in inkırazı, Ye’cüc ve Me’cüc seddinin yıkılması ve nizam-ı arzım fesadı demek olacaktır ki (bu) eşrat-ı saattendir (kıyâmetin kopması şartlarından). Hasılı şark ve garbı dolaşan Zü’l-Karneyn’in (Oğuz Han) en büyük işi, mahza bir rahmet-i rabbaniye olan bu redimin inşasıdır ki, onun yıkılması yeryüzünde beşeriyetin pek büyük bir felaketi olacaktır.
      Sedde Ne Olmuştur
      Bizim bu soruya vereceğimiz cevap, onun manevi yönü hariç, maddi bakımdan koca bir “Hiç! ” tir. Zîra bir çağlayan gibi asırlardır akıp giden zaman nehri, bu nehrin yaptığı ağır hasarlar, yağan yağmur ve karlar, esen fırtına ve rüzgârlar her şey için olduğu gibi bu Zü’l-Karneyn Seddine de en büyük darbeyi vurmuş ve onu, un ufağı gibi ufaltmış ve bir toz yığını hâline getirmiş ve ondan artık hiçbir iz, eser kalmamıştır.
      Nitekim Kur’ân-ı Kerim’in söz konusu âyetleri de onun, bu feci akıbetini bize bu seddi inşa eden Zü’l-Karneyn’in ağzı ile haber vermiş ve şöyle demiştir: “Rabbim’in va’di geldiğinde onu yerle bir edecektir. Zaten Rabbimin bu husustaki va’di de bir gerçektir.
      Ne var ki onun manevi varlığı, şer odaklarının karşısındaki ilâhi ve heybetli durumu bir rahmet-i ilâhiye olarak kıyâmete kadar devam edecek ve Cenâb-ı Hak kendi dini ve mümin kullarını bu şer odaklarına karşı yeni, yeni Zü’l-Karneyn ve onları yapacakları surlar, yani hizmet-i îmâniye ile koruyacak ve bu şer odakları ile Müslümanlar arasında her zaman bir Sedd-i Zü’l-Karneyn halk edecektir. Bunda asıl görev Oğuz Han’ın soyundan gelen yeni Zü’l-Karneyn’lere düşecekti. Nitekim öyle de olmuş ve onun soyundan daha bir nice Zü’l-Karneyn-i Cihanlar gelmişler bu küfür dalgaları karşısında bir îmân kalesi ve bir Sedd-i Zü’l-Karneyn olmuşlardır. Bu böyle XX. asrın başlarına kadar devam etmiştir.
      Ye’cüc ve Me’cüc kimlerdir ve Onları Sonu Ne Olmuştur?
      Ye’cüc ve Me’cüc bize göre; Çinlileri n geliştirmeye muvaffak oldukları bu akıl almaz ve insanlık için bir felaket olan bu teknoloji ve onun insanlığın ortak medeniyet, din ve kültürünü , kendi haris emelleri pahasına yıkmak için kullanan ve her türlü kötülüğün sembolü olan o şer güçlerinin adıdır. Zaten Hazreti Peygamber, birçok hadislerinde de bunları bütün ayrıntıları ile bu şekilde akıl almaz yaratıklar olarak izah etmişlerdir. Hazreti Peygamber’ in bu muhtevadaki hadislerinden öğrendiğimize göre; bu günkü Çinliler, teknik ve teknolojik yoldaki bu akıl almaz ilerlemelerine devam edecekler, yeni, yeni akıl almaz birçok araç ve gereçler o kadar ki insana benzer akıllı robotlar, verilen emri acımasızca yapan araçlar, icat edecekler ve bunları daha sonra “Star Harplerinde” gördüğümüz gibi, insanlığın başına bela ve koca bir dünyayı istila edeceklerdir. Ancak vakt-i merhunu geldiğinde bunlar, Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerim’in de haber verdiği gibi yine “Doğu cihetinde” yani Asya Kıtasının, Büyük Okyanus’a yakın en uç sahillerinde bir kere daha ortaya çıkacaklar, çok süratli bir şekilde çoğalacaklar ve önlerine çıkan bütün engelleri aşarak bir çağlayan gibi akacaklar, dünyayı bir kere daha fesada verecekler ve her türlü ahlaksızlıkları yeryüzünde bir kere daha hâkim kılmaya çalışacaklardır.

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali Před rokem

      bazı tarihçiler, Süleyman Şah’ın soyunun kırkıncı göbekten İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını kaydetmişlerdir. (Kısas-ı Enbiya, VI, s. 152).
      -------------
      Sahih-i Müslim, XI, s. 359, İbn Kesir, K. an-Nihâye vel-Fiten vel-Melâhım, Tah. T.M. ez-Zeynî, I, s. 56.
      Ebû Hureyre’den rivâyet edildiğine göre Hz.Peygamber ; “-Siz hiçbir tarafı kara bir tarafı denizlerle çevrilmiş bir şehir duydunuz mu?” buyurmuşlardır. çevresindekiler de “-Evet Ey Allah’ın Rasûlü demişlerdir.Hz.Peygamber devamla: İshak oğullarından yetmiş bin kişi işte bu şehre gaza edip aldırmadıkça kıyamet kopmayacaktır.
      -------------
      İstanbul’un fethi ile ilgili ve bizim konumuza esas olan en önemli hadislerden bir diğer de şüphesiz Ebu Hureyre tarafından nakledilmiştir.hadisi şerifte, İstanbul’un İshak Peygamberin soyundan gelen ve 70 bin kişiden oluşan bir ordu tarafından fethedileceği anlatılmaktadır.
      -------------
      İshak Oğullarından maksat Oğuz Han ve onun soyundan gelenlerin ta kendisidir. Bilindiği gibi, Oğuz Han, Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve onun Hz. İshak’ın kızının soyundan gelen çocuklarına Hz.Peygamber birçok hadislerinde “ İshak Oğulları “ adını vermiş ve onları bu isimle zikretmiştir. Nitekim A.C. Paşa, Süleyman Şah’ın kırkıncı göbekten soyunun İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını söylediği gibi, Müneccim Başı’na göre ise, Ertuğrul’un nesebi, Ays b İshak b. İbrahim’e ulaşmaktadır.Bunun gibi, Hz.Peygamberin; İstanbul’un surlarının sadece tekbir sesleri ile yıkılacağını haber vermesi de böyledir. Beni İshak’tan maksat yukarı dada ifade edildiği gibi, Oğuz Hanın zevcesi Hz. İshak’ın soyundan gelen Oğuz Neslidir.