Taşra Üniversiteleri Ne İşe Yarıyor? Başarısızlığın Sebebi Ne? | Kafa Kafaya 1
Vložit
- čas přidán 25. 02. 2023
- Vahit ve Yaşar yeni bir seriye başlıyor. Her bir seriye bir kitabı merkeze alarak o kitabın argümanlarını tartışmaya açıyor, kitabı bir basamak olarak kullanarak tartışmalarını zenginleştiriyorlar.
Seriinin ilk bölümünde Tuğba Tekerek tarafından 8 yılda 150 üniversite öğrencisi, akademisyeni ve idarecisiyle röportaj yapılarak yazılmış Taşra Üniversiteleri Ak Parti'nin Arka Kampüsü kitabını konuşuyorlar.
Yaşar ve Vahit şu soruların cevabını hep birlikte arıyor. Yeni kurulan üniversiteler ne kadar kaliteli? Yeni kurulan üniversitelerin akademik performansı nasıl? Taşra üniversiteleri iktidar tarafından nasıl kullanılıyor? Bu üniversiteler, öğrencilere kendi bireyselliklerini bulması için bir alan yaratıyor mu? Ve üniversite nedir?
Taşra siyasetinin gerçekliklerinden evrenseliği temsil eden üniversitenin 21.yy'da ne anlama geldiğine uzanan bu sohbeti umarım keyifle izlersiniz.
Size kahvenizi/çayınızı içerken de eşlik edebilir miyiz? Özel kupamız artık satışta! Şimdi bize kupamızı alarak da destek olabilirsiniz.
☕️ shopier.com/10606682
Ayrıcalıklardan yararlanmak için bu kanala katılın:
/ @49w
Ya da aşağıdaki bağlantı üzerinden patronumuz olun.
/ kirkdokuzw
Sosyal Medya:
/ discord
/ kirkdokuzw
/ kirkdokuzw
/ kirkdokuzw
/ kirkdokuz
Sadece taşra üniversitelerini değil, ‘üniversite’ kavramının kendisini de tartışmaya açan güzel bir sohbet. Ben de bu sistem içinden geçmiş biri olarak; kendi gözlemlerim üzerinden Türkiye’de üniversitelerin problemlerini birkaç maddede özetlemeye çalışayım:
1- Türkiye’de ‘üniversite’ büyük bir ‘bürokratik’ kurumdur. Yurtdışındaki muadilleriyle karşılaştırınca en büyük fark bu noktada ortaya çıkıyor. Üniversite akademik kadrosu; yasal olarak da zihniyet olarak da ‘memur’lardan oluşur. Bu da Türkiye’de üniversitelerin; düşüncenin ve bilimin ‘özgürce’ gelişebileceği bir ortamı yaratmasının önündeki en büyük engeldir. Bireysel olarak istisna teşkil edecek akademisyenler her kurum içinde olabilir. Ama yapının kendisi bir büyük bürokratik kafestir. Bilim ve özgür düşünce de; sınırları / yapısı daha gevşek yapılanmış adem-i merkeziyetçi (merkezi olmayan) yapılarda daha kolay gelişir.
2- Türkiye’deki her bürokratik organizasyonda olduğu gibi, üniversite denilen bürokratik yapının aktörleri de (akademisyenler) genel olarak ‘memur’ gibi düşünür. Yükselme kriterleri; tamamen sayısal/niceliksel göstergelere (SCI/SSCI vb. indexli dergilerde yayınlanmış yayın sayısı, konferans/bildiri sayısı, vb.) indirgendiği için; niteliksel olan (iyi ders verme, birçok farklı paydaşla (iş dünyası, kamusal alanda faaliyet gösteren organizasyonlar, vs.) iletişim içinde olma, siyasal/kamusal alanda söz sahibi olma vb.) rahatlıkla göz ardı edilir. Amaç; her bürokratik kurumda/işletmede/şirkette olduğu gibi en kısa ve hızlı yoldan yükselmektir. Türkiye’de akademideki yükselme kriterleri de buna göre yapılandırılmıştır. Bundan dolayı; ‘benim memurum (yani akademisyenim) işini bilir’ felsefesine uygun bir şekilde faaliyet gösteren akademisyenimiz; gerçekten yeni/orjinal bir çıktı üretecek tek bir yayın üretmektense (ki bu çok emek gerektirir), daha az emekle daha çok sayıda yayın üretmeyi tercih eder.
3- Türkiye’de üniversitenin en önemli/en hayati paydaşı/hamisi/fon sağlayıcısı; ne iş dünyasıdır, ne yerel halktır, ne de farklı sosyal/ekonomik çıkar gruplarıdır. Doğrudan devlettir / merkezi hükümettir. Onun politikalarından ve siyasal amaçlarından bağımsız bir üniversite yapılanması; Türkiye’nin tarihsel/siyasi/kültürel şartları gereği imkansızdır. Bu bakımdan; Türkiye’de üniversite, Batı’daki örneklerine dış görünüş olarak benzese de, işleyiş olarak ülkedeki diğer devlet kurumlarından çok da bir farkı yoktur. Büyük bir lise gibi faaliyet gösterir. Ölçek farkı vardır. Bu açıdan; kitapta anlatılan taşra üniversitelerindeki bu problemler de şaşırtıcı değildir. Daha farklı olması da beklenemezdi.
4- Üniversitede bilim yapmak, özellikle doğa bilimleri alanında, büyük fonların/bütçelerin varlığına bağlıdır. İngiltere’de çalıştığım üniversiteden örnek verecek olursam; laboratuvarların, büyük araştırmaların vs. fonları AB bünyesindeki büyük araştırma fonlarından, büyük şirketlerin desteklerinden, vs. karşılanır. Merkezi hükümet / devlet bu noktada çok az rol oynar. Tüm para akışının devletten / merkezi hükümetten geldiği bürokratik bir yapıda, bu projeleri yürütmek imkansızdır.
5- Türkiye’de; halkın üniversiteden beklentisi meslek sahibi olmak ve bu şekilde sınıf/statü atlamaktır. Halbuki; üniversite ideasının/fikrinin kendisi; bağımsız ve özerk bir şekilde bilim ve bilgi üretmektir. Evrensel bilim mirasını aktarmaktır. Üniversite; ‘universitas’/’evrensel’ olanı çağrıştıran bir kök anlama sahiptir. Türkiye’deki toplumsal ve siyasal beklentiler; üniversiteyi meslek yüksek okulu seviyesinden ötede bir noktada görmeye izin vermez. Toplumsal ve dolayısıyla siyasal bilinç; evrensel olanı değil yerel olanı önceler. Bundan dolayı; büyük bir oksimoron örneği olacak şekilde, falanca ilçenin filanca esnafı da iş yapsın diye fakülte/yüksek okul açılabilir.
Gibi gibi. Burada daha çok Türkiye’de üniversitenin neden özüne uygun işleyemediğine dair kök sebeplere değinmeye çalıştım. Kitabı okudum. Verilen örnekler bu kök sebeplerin doğurduğu sonuçları güzel anlatmış. Ama kök sebeplere yeterince eğilememiş. Türkiye’de üniversiteyi; içinde bulunduğu toplumsal/kültürel/siyasal/ekonomik yapının dışında anlamlandıramayız.
Eyyorlamam bu kadar…
İçerikleriniz ve güzel / akılcı ve akıcı sohbetleriniz için teşekkürler…
5. Madde için soruyorum, geçen bir haber gördüm big4 olarak anılan şirketlerinin birinin ik uzmanı diyor ki işe aldığımız kişinin ikameti İstanbulda olmalı, İstanbulda barınabilmeli, aynı şekilde eğitimi stajı referansı tecrübe vs vs de olmalı ama en önemli şartı da İstanbulda olması. Yani şimdi benim anlamadığım İstanbulda yeni bir hayat kurmak için ev tutacağım örneğin, kira depozito emlakçı komisyonu. 2. El eşyalar iş bulana kadar cepten yemeler falan. Daha iş bulmamış para kazanamamış 22 yasındaki benin elimde nereden bi anda 100bin lira geçecek nasıl olacak bu? Bana küçük şehirde doğmuş büyümüş birisi olarak devlet memurluğu dışında bir olanak kalmıyor ki. Tarla bahçe hayvan da yokki güdelim. Ya da burada yüksek maaş veren fabrikada yok. Ataması kolay bir üniversite bölümü okurum en azından aç kalmam, tek yol olarak bunu koymuşlar çünkü. Geçen şehirker arası otobüs şoförü ile konusutordum bizim oralarda il yok atanamazsan, asker polis bekçi bim a101 sok market uzun yol soforu getir kargo gibi işler ya da varsa aileden bir ticaret işi olur tarla bahçe hayvan olur onlar. Bu da yoksa iş yok diyordu. İstanbulda yaşayan arkadaşlara bakıyorum adam sadece İngilizce bildiği için bile iş bulabiliyor
Bebce halk açısından en en önemli madde 5. maddedir. Aç karna bilim nasıl yapacaz üniversitede hoca ödev veriyor wordten yaz gönder diyor, hiç bilgisayarın var mı diye soran yok, telefondan yazıyordum
Adıyaman Üniversitesi'nde 1 ay kadar kalmıştım. Her akşam üniversitede gezerdim, sosyal ortamı gözlemek için, halı sahalar kyk yurdunun kapanmasından sonra 1 saat kadar açık kalıyordu.3 halı sahada sürekli maç yapılıyor ve öğrencilerin hiçbirisi 'kanka' şeklinde bizim jenerasyonun kullandığı sıfatları kullanmıyordu(kullananları tabiki gördüm halı sahada görmedim). Birbirilerine sadece 'hoca' diyorlardı. Bunun cemaatle ilgili olduğunu varsaymıştım(futbol maçı cemaatçiler için en sosyal yerdir). Taşra üniversiteleri mahallelerinde çok fazla cemaat yurdu olduğunu düşünüyorum. Genel sosyal yaşama gelince yurtlar kapana kadar insanlar sevgilileriyle üniversite içinde oturuyordu çoğu zaman birbirilerine sarılarak, kıyafet olarak Adıyaman merkeze göre özgür bir yerdi kadınların neredeyse yarısı modern (crop,şort vs.) giyiniyordu erkeklerin çoğu uzun saçlı dar ve kasları göstere, bir kısmı ise hip-hop tarzı modern ve postmodern kıyafetlerle geziyorlardı. 1 ay boyunca geceleri polis görmedim. Analiz konusunda sizi beğenirim ama bu bölümde taşrayı anlama konusunda dışarıdan baktığınızı düşünüyorum. Çünkü cemaatlarsiz taşra üniversiteleri olmaz :)
Taşra üniversiteleri dediğiniz gibi o bölgeyi ekonomik ve sosyal olarak gelişmeye zorluyor, yeterli öğretim elemanı olmasa bile oradaki gençleri bilgiyle buluşmaya itebiliyor. Fakat burada kaçırılmaması gereken önemli bir husus da var; teknik bölümler. Üniversite sınavında mühendislik bölümleri için 300 bin sıralama sınırı var ve son zamanlarda ekonomik sebeplerle sıralaması düşen ve her üniversitede bulunan inşaat mühendisliği bölümüne taşra üniversitelerinde eksi matematik, fizik netleriyle 250-300 bin sıralamalarla girmek mümkün. Bu da oldukça yetersiz bölümlerde, profesör bile görmeden ittire kaktıra 7 senede bir şekilde bütlerle mezun olan birçok vasıfsız mühendisin yine vasıfsız şirketlerde cüzi maaşlarla çalıştırılarak yalnızca imza yetkilerinden faydalanılmasını sağlıyor. Bütün bu vasıfsızlığın üstüne bir de bu sene mezun olan bir mühendisin 2 senesini online eğitimle geçirdiğini ve bu taşra üniversitelerinde girdikleri sınavlarda herhangi bir denetime maruz kalmadıkları gerçeği de eklenince insan canını ve kamusal düzeni etkileyen düzeneklerde karar mekanizmasında bulunan insanların kalitesinde dramatik bir düşüş gözlemlenmesi kaçınılmaz.
Aslında önceden okuyacağınız kitapları paylaşsanız bazılarını okuyarak takip edebiliriz🖐
hem konu hem video çok güzel, teşekkürler
Oldukça geniş ve anlamlı bir video olmuş. Elinize sağlık arkadaşlar.
Az önce bu kitaba yazdığım incelemeyi dergiye gönderdim, sizden de bu konuda bir video bekliyordum çok iyi denk geldi:)
fikir çok iyi, diğer konuları merakla bekliyoruz
Zihin açıcı bir program olmuş. Devamını bekleriz. Emeklerinize saglik
harika icerikler lutfen devami gelsin. hem konu hem kitap ustune tartisma olmasi kalici bilgiler, bakis acilari katiyor kesinlikle.
Merhaba, Ben Boğaziçi’de okudum. Beni de eğitim hayatımda tutunduran sadece bir iki hoca oldu… Boğaziçi ise şu garanti, bu aşılmış, o da dert mi… gibi bir beklenti olmasın yani😅
ÇOK GÜZEL VİDEO OLMUŞ VAHİT ABİYLE OLAN İÇERİKLER HEP ÇOK GÜZEL OLUYOR. ;)
İnşaat Mühendisi örneği tam beni anlattı. İnşaat sektörü için konuşacak olursam, iyi kötü bir okuldan mezun olan inşaat mühendislerinin çalışacağı yerler kurumsal gelişimini tamamlamamış, tek adam önderliğinde yönetilen işletmeler. Bu işletmeler az biraz sermaye edinmiş ve salt kar odaklı iş yapmaya çalışan işletmeler. Bir çok mühendis bu tip işletmeler tarafından emek sömürüsü olarak kullanılıyor ya da yürüyen diploma olarak görülüp, inşaatlara imza attırılıyor. Umarım gelecekte tüm sektördeki işletmeler kurumsal yapısını oturtur ve çalışanlarının hakkını verir.
twitter'da görüp bende almıştım yaşar paylaştıktan sonra incelemesi güzel olmuş böyle bir seri olacak ise iktisadi sosyal bilimler daha açıklayıcı olabilir pasif devrim'den bahsetmiştiğiniz daha önce koç yayınlarından çıkan sırada ki video olarak iyi olabilir
Buram buram kalitenizi yansıtan bir video olmuş. Durumun ülkemizde kamu yokluğunun olmamasından kaynaklandığı bariz belli.
Benim düşünceme göre taşradaki üniversiteleri ''3İ'' temelli özetleyebiliriz:
1- İHALE
2- İNŞAAT
3- İSTİHDAM
Ne kadar tatlısınız, nezaketinizden birbirinizin iddialarını savunur halde bulabiliyorsunuz kendinizi :)
Hocam muhteşem bir video olmuş. Serinin devamı gelsin. Kafa Kafaya ❤ Ben
Çok güzel video olmuş. Ateşölçerden iyi. Devamı gelsin. :D
@@kadironline5422 neden böyle yazdığımı bilmeden konuşma.
Ben Çankırı Karatekin Üniversitesinde Hukuk okuyorum 3 yıl önce açılmış yeni bir bölüm kendisine ait bir binası yok İslami ilimler-peyzaj mimarlığı ve tarihin bir kısmı olmak üzere 4 bölüm bir binada okuyoruz (en büyük sorun kendisine ait binasının olmaması) akademik olarak bence yeni açılan bir bölüme göre çok iyi hocaların çoğu Ankara/Marmara gibi yerlerden mezun hepsi rahatlıkla konusabileceginiz kisiler hepsinin bölümlerine göre yabancı dilleri var (1.siniflarin hocaları tam bir tek 3.siniflarin bir dersinde hoca eksikliği var)
Aslında bana kalırsa üniversiteyi bilginin üretildiği ve dağıtıldığı kurum olarak okumak özellikle tarihsel anlamda (bir zamanlar ilahiyatın merkeziydiler) daha doğru. Üniversitenin, yaygın eğitimden en büyük farkı bu süreçselliğinde yatıyor, makbul vatandaşa hazır bilgiyi aşılama kurumları değiller. Özgürleşme gibi kavramlar aslında üniversitenin bu öncü konumunun yan etkisi, öbür türlü özgürlüğü de dikte etmiş oluruz ve üniversiteyi biz de ideolojik aygıtlara çeviririz. Yani muhafazakar olmak yanlış, üniversite de bunun ilacı gibi bir yere varabilir. Özellikle Amerika'da da bizdekinin tam tersi şekilde üniversitesiler ideolojik aygıt oldu mesela. Özellikle sosyal bilimlerde muhazafakarlara çok ciddi baskı olduğunu heterodox academy çalışmalarından biliyoruz. Gerçi ülkemizde bunu tartışmaya çok var ama, aslında bizde de bir zamanlar aşırı siyasallaşmış ve bu yüzden çözülemeyen başörtüsü sorunu vardı. Kısacası kurumlara politik anlamlar yüklemek konusunda elimizi ağırdan almalıyız bence, çünkü böyle olursa biçim içeriği dayatıyor. Video için de elinize sağlık.
Ağzınıza sağlık çok güzel bir tartışma olmuş, toplumu bu kadar tüketime iten bir ülkenin maliye politikası (taşradaki üniversitelerin bile kurulma sebeplerinden birisi insanları tüketime yönlendirmek) ne kadar doğru sizinde fikirlerinizi merak ediyorum
merhaba ben tobb etüde iktisat hazırlık öğrencisiyim ve okulumdan pek fazla memnun değilim sosyal imkanlar vs. ve yarı bursluyum
( 71k yapıp girdim) her yıl artan fiyatlardan dolayı devlette okumayı daha çok istiyordum. Ben seneye okulu bırakıp sınava hazırlanmak istiyorum odtü iktisat veya ankara hukuk için yaşım şu an 19 sizce buna değer mi kapasitem var çalışsam yapabileceğimi düşünüyorum pek fazla çalışmadan 71k yapmıştım (şu an keşke çok çalışsaydım diyorum içimde pişmanlık çok fazla) Tavsiyelerinizi bekliyorum
8.13 durdurdum benim durumuma benziyor, bircok acidan dusunup tasindim istanbul uygun gelmedigi icin ankara yazdim..ankarada okuyorum...
Soyledikleriniz cok dogru tesekkur ederiz.Bogazici universitesi de Uluslararasi alanda da ayni (tasra ) durumunda.
Bizim bir tane doçent hocamız var ve bize Türkiye'deki enflasyonun sebebi 3 tane marketmiş öyle dedi.
Hocana , Mahfi Eğilmez, Atila Yeşilada,... gibi ekonomistleri takip etmesini söylemelisin.
Cehalet ancak güncel bilgi ile yenilir..
Sakarya üniversitesi fen edebiyat fakültesi tarih bölümüne 1.likle girdim. İstanbul Ankara ve İzmiri tabikide rahat rahat kazaniyordum ancak hemsire olarak çalıştığım için sakaryada sakarya üniversitesini tercih ettim. İlk sene dersleri mükemmeldi arkeoloji Bizans tarihi vs dedim tamam doğru yerdeyim ancak 2. Sınıftan itibaren yoğun osmanli tarihi alanına maruz kalıp çoğu ders verilmedi cumhuriyet tarihi hocaları eski Türk Tarihi hocaları çok çok azdı ve kendinizi geliştirmek isterseniz osmanli tarihi dışında bi bölümden imkansız gibi birseydi. Çok zorlar ve idealist olursanız bu mümkün olabilirdi oda belki diyorum.
Kaliteli 2 3 hoca vardı onlarda başka üniversiteye kaçtılar diyim zaten sakaryada bölümde kapatıldı varın siz düşünün okuduğum üniversitenin durumu ve kalitesini
Yorumlarınız çok güzel farklı açılardan bakmışsınız ama olayın bir de şu boyutu var. Taşra üniversitesi dediğimiz yerlerdeki kontenjanlar tamamen dolu yökatlastan inceleyebilirsiniz örneğin bingöl bartın üniversitesi işletmeyi baz alalım akademik seviyesi düşük, üniversitenin bir prestiji yok en fazla bimde kasiyer olur veya devletten atama bekler. Gençler neden 4 yılını burada heba ediyor? Evet buralara üniversite açılması hata ama sen niye buraları tercih edip en verimli yıllarını feda ediyorsun? Bunun sosyolojik sebebi nedir? Eğer tunceli üniversitesi açık olsa ve oraya hiçkimse gitmese devlet oraları daha da güçlendirmek öğrencileri oraya çekmek için çaba sağlamaz mı? Kesinlikle yarardan çok zararı olduğunu düşünüyorum kültürel olarak bir çevre kazanır falan gibi yorumlar yapmışsınız da herhangi bir öğrenci avm bile bulunmayan karamanda hangi kültürü kazanacak ki kaynak israfı tamamen
kardesim adamlar is kolu yarat(a)madigi icin gidiyor lise mezunu da işsiz uni mezunu da meslek lisesi okuyan da asgari aliyor
İlk yüz bine giremeyen tercih yapmasın.. Zanaat öğrensin..
Ben de şuan Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesinde okuyorum. Yeni açılmış bir üniversite ve yavaş yavaş gelişiyor ve okulun hocaları da bu konuda istekli ve çalışkan insanlar. Aslında Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi yarı taşra diyebiliriz çünkü videoda anlattığınız bir çok şey Anadolu ve Güneydoğu Anadolu taşra üniversitelerine özgü şeyler. Bölgenin politik duruşu da önemli. Keza Bandırma küçük bir yer ama konum olarak, imkan olarak güzel bir yer. Okuduğum bölümde ise tüm hocalar kendi alanlarından mezun ve gerekli yeterliliğe sahip, bize farklı düşündüren ve dünya görüşümüze az çok katkıda bulunmuş insanlar. Demek istediğim Batıdaki yarı taşra üniversitelerle ülkenin diğer diğer yarısındaki taşra üniversiteleri bir değil.
Istanbul dışı taşradır.
iki kişininde ses düzeyini elitleşeydiniz iyi olurdu
İlave bilgi: Tekniker, teknisyen gibi memurların mühendis kadrosu alabilmeleri için alternatif bir fırsat kapısı da oldu...
Tamini olarak taşra üniversiteleri sadece meslek edinme için olabilir ya da maddi olarak. Mesela mekanik, elektronik, maden müh, muhasebe ve ziraat gibi bölümler her şehirde olmalı, diğer akademik mesleki bölümler o şehrin istihraçlarına göre açılmalı. Örnek olarak edebiyat felsefe matematik gibi bölümler büyük şehirlerde açılmalı.
ankarada üniversite okuyorum ama hiç arkadaşım olmadığına göre ve herhangi bir hocamla konuşmadığıma göre aldığım verim %5 filan sanırım
Iğdır üniversitesi bilgisayar mühendisliği bölümünün kadrosu en son baktığımda full yurtdışı doktoralı hocalardan oluşuyordu
Yök nedeniyle ilerlemiyor .Üniversitede her şey bürokrasi nedeniyle ilerlemiyor .Kağıtla her şeyi çözebilirler.Ama sistem öyle işlemiyor.Kütüphanesi olmayan üniversiteler var.Yetismis kaliteli yeterli personel var mı tartışılır.Öğretim üyeleri nasıl alınıyor konusu var .Yine de her şey öğrenci de bitiyor.İkinci üniversite hayalim var ama kazansam okuyabilir miyim tartışma konusu.Maddiyattan zor.Her şey bir yana kız çocuklarının okuması onların kaderini değistirebilir.İnsan kalitesini olumlu yönde etkileyip toplumu değiştirir mi düşüncesi var.En büyük sistem eksiği şu an ülkede yeterli sayıda meslek lisesi yok.Olsa yeterli hoca var mı o da var.İnsan gücü çok yanlış planlandı.İnsan gücü boşa harcanıyor .
tüketim ekonomisi bölgesel bir ekonomik büyüme sağlayabilir ancak ulusal bazda hiçbir etkisi yoktur. bir bölgeyi kalkındırmak için üniversite kurmak eğitime ne kadar az değer verildiğini ve cehaletin her alana yayıldığını gösteriyor. bir bölgeyi kalkındırmak amaçlanırsa o bölgeye fabrika kurulur ve yeni işletmeler açılması için gerekli finansal ve altyapı desteği sağlanır. bu böyle olmalıdır. yeni üniversiteler kurularak mevcut köklü üniversitelere de ihtiyacından az kaynak aktarılmasına sebep olunuyor. böylece yüksek düzeyde eğitim veren üniversitelerin de eğitim kalitesi düşmüş oluyor. Ayrıca üniversite okutmak demek 4 yıl boyunca bir insanı işgücünden çekmek demek aynı zamanda devletin ve ailenin de kaynaklarını ayırması demek. taşra üniversitelerinden mezun olanlar niteliksiz bir eğitim için boşuna yıllarını harcadıklarını iş hayatında kaliteli bir meslek sahibi olamadıklarında anlıyorlar. Bu sistem herkes için zarar demek.
90 ve 2000 sonrası açılan üniversiteler iyi değil. Eğitim olarak, sosyal ile kültürel yapı olarak, öğrenci profili olarak iyi değil. İyi bir eğitim almadıkça ve iyi bir ortam oluşmadıkça kendimizi geliştirmek de pek mümkün olmayacaktır. Bu üniversitelerde görev yapan öğretim görevlilerinin kendilerine ait makaleleri, projeleri, tezleri, düzenlemiş olduğu konferansları pek yok. Yani bize verecekleri eğitim de pek iyi olmayacak. 250 puana, 260 puana ve 290 bin puana mühendislik bölümlerinin olması mantıklı mıdır? Mesela fizikten 5-6 net yapan birini kim işe alır?
O kadar haklısın ki , taşra üniversitelerinde hukuk , ve mühendislikler kapatılsın
ADAMLARR
Ağrı İbrahim Çeçen üniversitesi ne gidip de bu videoya denk gelen :
36. dakika civarinda siyaset bilimi okuyan kisinin alaninda en iyi olmasi gerekmiyor ama belli sartlari karsilamasi gerekiyor tarzi konustunuz ancak bir yapi mühendisi olarak söylemeliyim ki Türkiye'de Türkce deprem yönetmeligini gercekten anlayabilen mühendis sayisi sayilidir. Buna Türkiye'nin en iyi sayilan üniversitelerinden mezun ve 20-30 yillik deneyimli mühendisler de dahil. Hatta Türkiye'deki en iyi üniversitelerdeki profesörlerin dahi yeterliligi rezil seviyede. Bu sartlarda bir de anadoluya acilan Türkiye icin dahi oldukca yetersiz üniversiteleri savunabilmek büyük basari bence.
Bizimde bir hocamız vardı adam histolojiden mikrobiyolojiyi kadar her dersi anlatıyordu :D
kitap hakkında eleştirilecek çok şey var. belli bir yerden sonra altını çizmeyi bıraktım. fıkranın bitmesini bekledim. belli bir ön kabul ile yola çıkılmış. öğrenci profili üzerine tespitler o kadar yanıltıcı ki. neyse boşverin neresini düzelteyim.
Abi düşünsenize Menzil'de turizm ve otelcilik myo kuruluyor asdfghjkl
devrimler serisi ne oldu?
soldaki arkadaş, türkiyenin daha fazla üniversiteye ihtiyacı var deyince kapattım
Solcu o ciddiye alma.
O adam ÜNIVERSITE diyor
Fırat üniversitesi okudum ve yazılım mühendisiyim memnunum
bu kitabı en son Nevşin Mengü'nün yayınında görmüştüm
Quality over quantity unless you are poor.
Yine ömer haklı
dokuz eylül gibi bir yerde okuyorum.. hoca diyebileceğim insan yok resmen. liyakatsizlik örneğiler resmen.
yaşar bilekliği nerden aldın?
başlığı değiştirdiğinizi görmedik sanmayın ahahahashsah
Aferin çocuklar.
Ya neden ömer yok ?
Aga noluya aga, Ömer nerede?
Harbi ya ömer harika olurdu bu videoya
@@drstrange8377 hocam bir süredir buluşmada ve videolarda yok. İnşallah ayrılmamıştır.
@@backatleden0812 bizimkiler buradayken ömer Fransa'da olabilir belki de bu yüzden yoktur
@@backatleden0812 ömer ayrılmaz ya. Bir meşguliyeti vardır kesin
Nasıl çözülür
Sn. Tekerek mi yazdı.
Üniversitenin bana kattığı tek şey en iyi arkadaşlarım onun dışında hiç bir faydası , yararı vs. olmadı
Gitmesinler öğrencilerde burada sorumlu olmalu
34.30 👏🏻👏🏻👏🏻
Bartın üniversitesi besyo nun başarısını görmezden geliyorsunuz, tek tük de olsa taşra dediğiniz yerde mükemmel bölümler de oluyor
Kimse olmuyor demiyor zaten. Ancak astarı yüzünden pahalı hale geliyor. 3 5 10 20 artık o sayı her neyse başarılı öğrenci çıkacak diye on binlerce öğrenci boşuna okuyor ve kaynaklar boşa harcanıyor.
@@zumbarto besyoda oluyor
@@alperren tamam besyoda oluyordur. Geri kalan bölümler ne olacak onu soruyorum
@@zumbarto onlarda zor evet besyo iyi
@@alperren besyo iyi olmak
41 dk vahit hiç çekilebilecek gibi durmuyor
Vahit yorumu niye sildim takılıoduk ne güzel
Çekilir mi ciddi soruyorum 5 dakika oldu kapatmamak İçin zor tutuyorum
Sosyal bilimler kaldırır ama mühendislik tıp kaldırmaz.
Bomboş bir çaba üniversite açmak
psikolojik danışmanlık ve rehberlik alan dışı değildir, psikoloji bölümünde ders verebilir, aynu şekilde psikoloji mezunu hocalar da psikolojik danışmanlık ve rehberlik bölümüne ders verebilir.
Taşra diyene kadar özel üniversitelerdeki psikoloji bölümleri taşra üniversitesi dediğiniz üniversitelerden bile daha rezil.
Psikiyatri bölümünden hocalar psikoloji bölümünde ana dersleri veriyor ve sadece slayt okuyorlar, ben bunun yerine psikolojik danışmanlık ve rehberlik mezunu hocayı tercih ederim çünkü daha yetkin
Yurtdışında klinik psikoloji ve psikolojik danışmanlık bölümü farkları tartışılırken Türkiyede dümdüz psikoloji bölümü ile onun alt alanı olan psikolojik danışmanlık ve rehberlik bölümü klinik psikoloji üzerine yüksek lisans yapnalı mı yapmamalı mı, terapi yapabilir mi, gibi saçma konular tartışılıyor
Rehberlik öğretmen değil ayrıca onun adı, psikolojik danışman ve rehber öğretmen. Arada fark var. Pdr mezunu ise bu iki unvanı da kullanabilir. Ama psikoloji sosyoloji felsefe rehberlij kursu gibi alan dışı eğitimleri bitirdiyde sadece rehber öğretmen unvanını kullanabilir.
Canım sıkkın cidden, Gelecek kaygısı yedi bitirdi bizleri ...
can sıkcak birşey yok hangi mesleği yapmak istiyorsan bölüm farketmeksizin kendini geliştir üniversite hiçbir şey katmıyor kendini geliştirmeye odaklan kendine bir yol çizerek işe başla.
mük
Gençlik demek devrimdir
Ailesi fakir olup İstanbulda başarısıyla okuyan krallar bu dünyayı yönetcek okkkey
Taşra üniversiteleri bence faydalı. ancak istanbulda 80 adet üniversite olması çok büyük bir aldatmaca.
.
Hype
Selamün aleyküm.Önce ben bir sene Atatürk Üniversitesi ve sonra malesef 4.5 sene Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi İkinci Öğretim mezunuyum.Videonuzun çoğuna katılıyorum.Zaten hükümetin üniversite politikasına eleştirim çok vardır zaten.Ama benim tecrübem şu bakın hiçbir ideolojiye baglı kalmadan objektif bir şekilde anlatacam.Sonra yok sen şucusun bucusun değil.Bir Atatürk Üniveristesi inanılmaz bir eğitim seviyesi ve eğitim kadrosu var.Akademisyenlerle görüşme fikir görüsü rahatlıkla alabilirdim.Prof.a bile rahatça çıkabilirsin.İdeolojinin yerine eğitim hakimdi.Tabi arka tarafta ne dönüyor bilmem.Öğrenciler egemenliğini ülkücüler etkiliydi.Şu.an ne bilmiyorum.Ama O dillere destan diye anlatılan Dokuz Eylül eğitim 10-15 sene öncekinden resmen berbat yok desem yeridir.Diyelim ben orada 20 tane akademisyen okutuysa gerçek kalitede akademisyen 5-10 arasıydı.Bazı akademisyenlerle rektör arasında ideolojik soğuk savaş vardı.Bazı akademisyenler bazı öğrencilere not verirken ideolojilerine bakarak not verme durumu olduğunu duydum.Bu da şöyle oluyor.Öğrenci not istiyor hoca direkt makamında direkt ideolojin ne diyebiliyor İslamcıysan yandın not vermiyor ona karsı olduğunu rahatlıkla söylüyor.Ve en çok nefret ettiğim şey öğrencileri müşteri gözüyle bakmaları Atatürk Üniversitesinde yaşadım 1 sene boyunca ama malesef Dokuz Eylül Covid dönemine kadar bu zihniyette akademisyenler var malesef.Yaz okuluna cocukları bilerek bırakıp arabalarını yenileyenler olduğunu duyduk çok.Ve burada akademisyenler iletişim çok bozuktu.Araştırma görevlilerin bir kısmı öyle egoluydu ki sanki prof.Sadece gerçek anlamdaki akademisyenlerle iletişim iyiydi.Tavsiyem Dokuz Eylüle gitmeyin size eğitim vermiyorlar.Evet diploması çok kaliteli ama ortalamanın altında.Bizim fakülte için.
Atatürk Üniveritesin akademisyenler müsteri gözüyle değil öğrenci gözüyle bakıyorlar.
Kardes yanlis anlamada 9 eylulun iibf olarak bir artisi ne kamuda ne ozelde yok Ozel sektor istanbulda kamuda ankarada iibf icin konusuyorum kamunun buyuk cogunlunu ankaradaki okullardan mezunlar dolduruyor. Ozelde buyuk firmalarin coguda istanbuldaki okullardan mezunlar dolduruyor.
Dandik taşra üniversitleri övme argümamınız vay akademisyen çıkmış mı cidden? Türkiyede prof olmak için dahi torpilin olması ve biraz para harcaman yeterli.Akademisyen de ne kadar akademisyen acaba? Ne üretmiş ne kadar düzgün kaliteli yayın yapmış?