MANEVİ HAVANIN MUHAFAZASI
İnsan, içinde yaşadığı ortamdan müspet veya menfi olarak etkilenir. Maddi hava bozulduğunda bazı hastalıklar baş gösterdiği gibi, manevi havanın bozulmasıyla da manevi, kalbî ve ruhî hastalıklar insanı kuşatır.
Üç ayların gelmesiyle manevi havanın kulluk ve ahiret namına değiştiği, şuurumuzun arttığı, ibadet ve tâatlerle Rabbimize karşı duruşumuzun daha net hale geldiği bir süreç yaşadık. Genel havanın değişmesiyle ibadet eder, manevi havadan rahat ve kolaylıkla istifade eder hale geldik.
Oruçla maddi-manevi sağlığımıza katkı sağlarken göz, kulak, dil gibi azalarımızı kötülüklerden korumaya özen gösterdik. Hissettiğimiz açlıkla mağdur ve mazlumların halini anlayıp toplumsal meselelere daha duyarlı hale geldik. Sadece kendimizin değil, başkalarının ihtiyaçlarının da farkında olmakla onların yardımına koştuk.
Manevi baharı yaşadığımız ve pek çok cihetten fayda gördüğümüz üç ayları geride bıraktığımız şu günlerde, dikkatinizi çekmek istediğimiz konu, üç aylarda elde ettiğimiz güzellikleri muhafaza etmektir.
Evet, üç aylarda kazandığımız manevi alışkanlıkları devam ettirmek son derece önemlidir. Kazanılan bu alışkanlıklar, ancak tekrar etmekle kalıcı hale gelir. Bu tekrarlar vesileyle de insan, kötü alışkanlıklarından ve istenmeyen davranışlarından kurtulur.
Bu manevi alışkanlıkların başında namaz geliyor. Namaz, Allah’ın emir ve yasaklarına itaat etmeye alıştırmakla insanı çirkin işlerden ve kötülüklerden alıkoyar.
Ramazan ayında tuttuğumuz oruç ibadeti ise, açlık vesilesiyle nefs-i emmarenin istek ve arzularını kırar. Kul olduğumuzu hatırlatır, başına buyruk hareket etmemizi önler. Kazandığımız bu hal tevbe, istiğfar, dua ve tevekkülle devam eder. Çünkü dua ve tevekkül yani Allah’a güvenmek, hayır işlemeye büyük bir kuvvet verdiği gibi istiğfar ve tevbe dahi şer ve günaha olan istek ve arzuyu kırar.
Üç aylarda hususen Ramazan ayında haramlardan ve boş işlerden uzak tutmaya alıştırdığımız, kendilerine mahsus ibadetlere sevk ettiğimiz göz, kulak, kalp, hayâl, fikir gibi aza ve duyuların her birisinde bu hali devam ettirmek, şahsımıza ve topluma fayda sağlar.
Meselâ, dilini yalandan, gıybetten ve kötü sözlerden uzak tutmakla tilâvet-i Kur’ân ve zikir ve tesbîh ve salavât ve istiğfâr gibi şeylerle meşguliyete devam etmek güzeldir.
Meselâ, gözünü harama bakmaktan ve kulağını fena şeyleri işitmekten menedip, gözünü ibret almaya ve kulağını Kur’ân ve güzel sözler dinlemeye devam ettirmek faydalıdır.
Yine Ramazan ayında öğrendiğimiz, her önüne geleni rahatça yememek, bizleri, haram ve şüpheli yiyecek ve içeceklerden uzak durmaya alıştırır. Bu hali devam ettirmek, maddi-manevi hayatımız için son derece önemlidir. Zira insanın yediği ve içtiği şeylerin bedenin sıhhati, maneviyat ve ruh üzerinde doğrudan etkisi vardır.
Fert ve toplum olarak rahat ve huzurlu hayat sürmek için Ramazan-ı Şerifte kazandığımız güzellikleri devam ettirmek her bir Müslümanın sorumluluğudur. Manevi havanın değişmesiyle alışkanlıklarımızı da değiştirmemek, bilakis onları muhafaza etmek son derece önemlidir. Bu da manevi atmosferi devam ettirmekle mümkündür. Yani namazlarımıza dikkat etmek, günlük, haftalık Kur’ân okumayı ihmal etmemek, arada oruç tutmak, imanî ders ve sohbetleri takip etmek bu açıdan faydalı olacaktır.
Şunu da unutmayalım ki, Peygamber Efendimiz (sav), Allah'ın en çok sevdiği ibadetin, az da olsa devamlı yapılan ibadet olduğunu bildirmiştir.
Videoyu beğenip, kanalımıza abone olarak videolarımızı takip edebilirsiniz.
© Hayrat Vakfı
🏠 www.hayratvakfi.org
📺 www.hayrat.tv
🔊 www.hayratmp3.com
🌍 Sosyal Medya hesaplarımız:
hayratvakfi
hayratvakfi
hayratvakfi