Can Veren Pervaneler - 4.Bölüm

Sdílet
Vložit
  • čas přidán 6. 09. 2024
  • Her biri ayrı bir dünyanın penceresini aralayan divan edebiyatının en güzel şairleri ve en unutulmaz beyitleri, daimi konuk Hayati İnanç'ın kendine has üslubuyla Can Veren Pervaneler'de.
    Abdullah Pak’ın sunduğu Can Veren Pervaneler yeni yayın döneminde Diyanet TV'de.
    En yeni içerikler ve güncel videolar için kanalımıza abone olmayı unutmayın.
    Kanalımıza Abone Olmak İçin: www.youtube.co...
    ►Web Sitemiz www.diyanet.tv
    ►Facebook www. trtd...
    ►Twitter / trtdiyanet
    ►Instagram : / trtdiyanet TRT

Komentáře • 16

  • @BeyzaByza
    @BeyzaByza Před 4 lety +27

    Aldığım notlardan siz de istifade etmek isterseniz buyurun:
    • Rind: Kalender. Aldırışsız, dünya işlerini hoş gören. Dünyayı umursamayan. Dış görünüşü laübali olduğu halde, aslında kâmil olan kimse.
    • Tevriye sanatı
    • Tahmis: Beşleme
    • tahmis (beşleme), tesdis (altılama), müsebba (yedileme) müsemmen (sekizleme), muaşşer (onlama)
    • Sâkî kavramı, tasavvufta mutlak ve sonsuz feyiz ve bolluğun kaynağı olan Allâh ve mürşid-i kâmil anlamlarına gelir Aslında âşık, sâkînin mahmur gözünden sarhoş olabiliyorsa bu, daha önce bu sarhoşluğu tatmasındandır. Başka bir deyişle, ruh elest meclisinde sâkîyi görünce nasıl sarhoş olmuşsa bu dünyada da âşıkların canları sevgilinin ya da sâkînin yüzünü veya bu yüzün kadehteki yansımasını görünce sarhoş olur. Sevgilinin ya da maşukun yüzünü görmekten kaynaklanan sarhoşluk konusunun geçmişi oldukça eskidir.
    BÂKİ (1526- 1600) (Sultanüş'şuâra) (Mahmud Abdülbâkî)
    Hattım hisabın bil dedin gavgalara saldın beni
    (Hat: Hat sanatı. Yüzdeki ayva tüyleri)
    Zülfüm hayalin kıl dedin sevdalara saldın beni

    Vaslım dilersin çün dedin lutf edeyin olsun dedin
    Yarın dedin bir gün dedin ferdalara saldın ben
    (Ferda: Yarın, ertesi gün.)

    Baki sıfat verdin elem ettin gözüm yaşını yem
    Kıldın garik-i bahr-ı gam deryalara saldın beni
    (Garik: Batmış, boğulmuş)
    BÂKİ
    Kadrini seng-i musallada bilüb ey Bâkî
    (Seng: Taş)
    Durub el bağlayalar karşuna yâran saf saf
    (Sağlığında kıymetin bilinmedi Baki, ama bu insanlar seni musalla taşına yatırdıklarında kıymetini bilecekler.)
    BÂKİ-GAZEL’DEN
    Minnet Hudâya devlet-i dünyâ fenâ bulur
    (Minnet: Allahü teâlâya hamd ve senâ etmek, şükretmek; Fenâ: Yok olma, yokluk. "Beka"nın zıddı. (Tasavvufta maddî varlıktan sıyrılıp hakka ulaşma). Kendini yok görmek. Mâsivâyı, Allahü teâlâdan başka her şeyi unutmak, mahlûkların (yaratılmışların) sevgi ve düşüncesini gönülden çıkarmak. Allahü teâlâyı çok zikir (anma) netîcesinde meydana gelen kendini unutma hâli.)
    Bâkî kalur sahîfe-i 'âlemde adumuz
    (Ben Allah’a teşekkür ederim ki devlet sahipleri unutulacak, ama acizane biz unutulmayız)
    BÂKİ
    Âvâzeyi bu 'âleme Dâvûd gibi sal Bâkî
    (Yüksek sesini bu aleme Davut gibi sal)
    (Âvâze: Yüksek ses.Nam, şöhret, ün.)
    Kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş
    (Çünkü bu gök kubbede baki kalan ancak hoş bir seda imiş)
    YAHYA KEMAL BEYATLI- Rindlerin Ölümü’nden
    Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde;
    Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.
    Ve serin serviler altında kalan kabrinde
    Her seher bir gül açar; her gece bir bülbül öter
    FUZULİ-Su Kasidesinden
    Ohşadabilmez gubarını muhharir hattına
    Hame tek bakmaktan inse gözlerine kare su
    (Gözlerine bakmaktan hattatın gözlerine kalem gibi kara su inse de gubârî yazısını Senin yüzündeki tüylere benzetemez.)
    BÂKİ
    Baş eğmeziz edâniye dünyâ-yı dûn için.
    (Alçaklara, alçak dünya için alçalmayız.)
    BÂKİ
    Ne sende mihr-ü vefa var ne bende sabr ü karar.
    (Mihr: Sevgi. Güneş)
    O yok bu yok ne acep bizden içtinab ettin.
    (İctinâb etmek: Kaçınmak, uzak durmak, çekinmek)
    (Sende sevgiye vefa yok, bendede sevgiyi (sükûta dönüştürerek) kararlı bir şekilde gizleyecek sabır yok. Sen sevgiyi açığa çıkarmıyorsun, bense gizleyemiyorum daha niye bende uzak durdun.)
    BÂKİ
    N’ola kim nefy-i ebed azm-i bülend oldunsa ey Bâkî
    (Nefy: Sürgün etmek; Ebed: Ebedîlik. Zevalsizlik. Sonu olmamak; Azm: Gayret, kararlılık; Bülend: Yüksek, büyük)
    Bilesin ki cihân mülkü değil Süleymân’a bâkî
    Şahâ! Azminde isbât-ı tehevvür eyledin ammâ
    (İsbât: Bâki ve pâyidar eylemek. Delil göstererek hakikatı ortaya koyma.; Tehevvür: Çok kızmak, çok öfkelenmek. Gadabın, kızmanın aşırısı. Korkusuzlukla düşünmeden hareket etmek. Sonunu düşünmeden birden bire karar vermek.)
    Buna çarh-ı felek derler, ne sen bâkî ne ben bâkî
    (Çarh: Devreden, dönen, Çark, Tekerlek)
    BÂKİ
    Baş eğme gönül hergiz dahi ac olmadan
    (Hergiz: Aslâ, kat'iyyen. Hiçbir suretle)
    Yeğdir ölmek merd olan nâ-merde muhtâc olmadan
    (Mert adam namerde muhtaç olacağındansa ölmesi daha iyidir.)
    NEFİ: Öyle büyüksün ki sultanım seni benim gibi bir şair övmektedir
    BÂKİ
    Gül gülse dāim ağlasa bülbül acep değil
    Zîrā kimine ağla demişler kimine gül
    BÂKİ-Kanuni’ye Tahmisinden
    Câme-i sıhhat Hudâ'dan halka bir hil'at gibi
    (Sıhhat elbisesi, Allahu Teala’dan kullarına giydirdiği bir elbise gibidir.)
    (Câme: Evde giyilen bol elbise. Elbise, çamaşır. Sevb, libas; Hil'at: Yüksek makamdaki zatların beğendiği kimseye ve takdir edilen zevata giydirdiği kıymetli, süslü elbise. Kaftan)
    Bir libâs-ı fâhir olmaz cisme ol kisvet gibi
    (Onun kadar başka övülesi bir kıyafet olamaz.)
    (Fâhir: Övünen, iftihar eden. Şerefli, onurlu; Kisvet: Elbise Özel kıyafet. Yağlı güreş yapan pehlivanların giydikleri, meşinden ve dar paçalı olan pantolon. Kisbet)
    Var iken baht u saâdet kuvvet ü kudret gibi
    (O kişide makam rütbe olsa da olmasa da bahtiyarlık için kafidir.)
    Halk içinde mu'teber bir nesne yok devlet gibi
    (Halk içinde devlet çok büyük sanılıyor ama)
    (Mu'teber: İ'tibar edilen, kıymet verilen)
    Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi
    (Sıhhat daha üstündür)
    BÂKİ
    Sıhhat-ü canı beden senden cüdadır akıbet.
    (Bedeninin sıhhati sana emanettir)
    Bâdı sarsardır fena alem akıbet
    (Bâd: Rüzgar)
    ? Yâr-ı bâkî ister isen ey Muhibbî fâriğ ol Olmaya râhat makâmı kûşe-i uzlet gibi
    BÂKİ
    Akıl oldur gelmeye dünya metan’ından gurur
    (Metâ: insanın elde edip yararlanmak istediği her türlü maddî değer ve ihtiyaç maddesi)
    (Dünya makam veya servetinden dolayı gururlanmayanlar akıllıdır.)
    Müddet-i devr-i felek bir demdir adem bir nefes
    (Dem: Nefes, an, Zaman; Adem: Yokluk, olmama, bulunmama, İnsan)
    (Bu dünyadaki hayatın bir an gibidir, bir nefes gibidir.)
    ŞEYH GALİP
    Geçti gün ferdâyı ko sâat bu sâat dem bu dem
    (Dün geçti, yarın gelir mi gelmez mi belli değil; saat bu saattir, an bu an.)
    YAHYA KEMAL’DEN BÂKİ 'NİN GAZELİNİ TAŞTÎR
    Fermân-ı aşka cân iledir inkıyâdımız
    (İnkıyâd: boyun eğme, itaat etme)
    Pürdür hayâl-i yâr ile her lâhza yâdımız
    (Pür: dolu; Lâhza: An.Göz açıp kapayacak kadar kısa zaman; Yâd: hatırda tutma)
    (Yarın hayaliyle doludur her an hatırımız)
    Mevkûfdur o mâha samîm-î fuâdımız
    (Mevkûf: hapsolma, tutuklu olma; Mah: Ay, güzellik; Samim: içten; Fuâd: gönül)
    (Hapsolmuştur o güzelliğe içten gönlümüz)
    Âhır varınca haddine hestî-i şâdımız
    (Âhır: son; Hestî: mevcudiyet; Şâd: Sevinçli, şen, bahtiyar)
    Hükm-î kazâye zerre kadar yok inâdımız
    (Hükm-î kazâ: Allah tarafından verilen hüküm)
    Bâş eğmeziz edâniye dünyâ-yı dûn içün
    (Edâni: Alçak,bayağı; Dûn: Aşağılık)
    Ettik fedâ zevâhiri şevk-î derûn içün
    (Zevâhir: Yüksek şan ve şerefler; Şevk: şiddetli arzu; Derûn: kalb.)
    Sattık metâ-ı ömrü mey-î lâ'lgûn içün
    (Metâ: Kıymetli eşya; Mey: Şarap, içki; La'l-gun: al renkli, kırmızı)
    Nevbet çalınca rıhlet-i milk-î sükûn içün
    (Nevbet: askerî muzıka takımının hükümdarın saray veya otağı önünde davul vurarak icra ettiği
    mûsiki. sabah, ikindi, yatsı zamanlarında çalınan askeri mızıka.Türkler’de nevbet
    Hunlar ve Göktürkler’den beri hâkimiyet alâmeti olarak benimsenmiş ve bu
    gelenek Osmanlılar’a kadar sürmüştür. nöbet, sıra; Rihlet: göçmek, ölmek; Milk:
    Mülk; Sükûn: Sakin ve huzurlu ortam)
    Allaha'dır tevekkülümüz itimâdımız.
    !DEVAMINI BU YORUMUN YORUMUNDA YAZDIM,ORADAN DEVAM EDEBİLİRSİNİZ

    • @BeyzaByza
      @BeyzaByza Před 4 lety +7

      devamı:
      Biz müttekâ-yı zerkeş -i câhe dayanmazız
      (Mütteka: yaslanmağa yarayan şey. Tefekkür bastonu(dervişin çile esnasında uyanık kalmak için başını dayadığı baston); Zerkeş: altın kakmalı, altın işlemeli; Cah: makam, itibar)
      (Biz altın işlemeli makam bastonuna dayanmayız(?))
      Bâlîn-i bahtı cây-i mübâhât sanmazız
      (Balin: yastık, Koltuk; Cây: yer, makam, mevki. Değer, layık; Mübahat: öğünmek)
      (Makam koltuğunu övünmeye değer sanmayız)
      Pervâne-vâr şem'-i mükâfâte yanmazız
      (-var: Gibi, -li, kere, defa, sahib, malik, layıklık); Şem: Mum, ışık; Mükâfât: Berâberlik, Ödül)
      (Pervane gibi mükafat mumuna yanmayız)
      İkbâl içün mevâid-i iblîse kanmazız
      (İkbâl: Mutluluk.Baht açıklığı. Talih. Refah; Mevaid: vaadler)
      (Refah için şeytanın vaadlerine kanmayız)
      Hakkın kemâl-i lûtfunadır istinâdımız
      (Kemâl: fazilet, değer, mükemmellik, kusursuzluk; İstinad: dayanma, güvenme
      (Hakk’ın lütfunun eksiksizliğinedir güvenmemiz.)

      Minnet Hudâ'ye devlet-i dünyâ fenâ bulur
      (Fena: Yok olma)
      Elhak gazelde neşve-i Bâkî bekâ bulur
      (Elhak: Hakikaten, doğrusu; Neşve: Sevinç, Bir şeyi tekrarlamak, İyice duyup vâkıf olmak, hoş koku)
      (Hakikaten gazelde Baki’nin tekrarlanması(?/hoş kokusu/sevinci/ mest oluşu) ölümsüz olur.)
      Ahlâf o nazm'e gûş tutarken safâ bulur
      (Ahlaf: halefler, sonra gelenler; Guş tutmak: kulak vermek; Safa: Rahat, huzur. Gönül rahatlığı, gönlün şen olması)
      (Sonra gelenler şiire kulak verirken huzur bulur.)
      Teştîrimiz bu sâyede az çok bahâ bulur
      (Teştir: Taştir(Bir gazeldeki beyitlerin mısraları arasına başka bir şair tarafından üç mısra eklenmesiyle oluşan bir nazım şeklidir. Eklemeler, asıl gazelin anlamı, teması, vezin ve kafiyesiyle uyuşmalıdır; Bahâ: kıymet, değer)
      (Taştirimiz bu sayede az çok değerlenir de)
      Bâkî kalur sahîfe-i âlemde âdımız.
      (Ölümsüz kalır alem sayfasında adımız)
      (Kısaca Yahya Kemal; şeytan bizi kandırmak için tuzaklar kuracak.(İnsanlar gençlikte şehvetin, yaşlılıkta şöhretin esiri olur.) bize isabet eden makamı da keyfimize göre yaşamak için fırsat telakki etmeyiz.(telakki etmek: değerlendirmek))
      BÂKİ168
      4Mansıb-ı ‘izz ü ‘alâ’ikdan ‘alâka kat’iden
      (Mansıb: Memuriyet. Mevki, konum, rütbe; İzz: Kıymet. Değer; Alaik: İlgi, Kıymet. Değer; alâka; Kat: Kesme)
      (Kıymetli makamlardan ve ilgilerden alakayı kesen)
      Merd-i dânâdur be-gâyet hüsn-i hâl üstindedür
      (Merd: Mert. İnsan. Sözünün eri; Dana: Bilgili, âlim; Be-: -de, -den; Gayet: son derece; Hüsn: Güzellik. İyilik. Eksiksizlik. Cemal ile kemal)
      (alim adamdır, son derece güzel bir hal üzeredir)
      5Yire geçse yiridür ehl-i fazîlet çünki âh
      (Yere geçse yeridir fazilet sahibi için çünkü
      ‘İzz ü câhuñ hâr u has deryâ-misâl üstindedür
      (İzz: Kıymet. Değer; Har: Çay ve havuz diplerinde olan balçık. Aşağılık, adi; Has: Çöp
      (Kıymet ve makamda balçık ve çöp deniz misali üsttedir)
      (Fazilet sahipleri dururken liyakatsizlerin yükselmesine şaşma. Dünyadır bu, bak denize ibret al; çer çöp üstte, inci dipte.Dünya makamlarına sırt çevirene aferin, yiğit insanmış, çok güzel yol tutmuş.)
      6‘Unfuvân-ı sıhhate ey Bâkî magrûr olma kim
      (Unfuvân: Gençlik ve güzelliğin başlangıcı, en parlak zamanı)
      (Sağlığının gençlik zamanındaki hallerine aldanma ey Baki)
      Lâ-cerem her hayy-i dânâ irtihâl üstindedür
      (La: Yoktur; Cerem: Ayrılmak. Hayy: Canlı, sağ; Dana: Bilgili, âlim; İrtihal: Göçme, ölme)
      (ayrılmayan yoktur her yaşayan alim de ölüm yolculuğundadır.)

  • @ugursoku
    @ugursoku Před 5 lety +11

    Kıskanmak bile bir mertebe, kıskanmak için önce ne yazdığını anlamak lazım... Mükemmel bir ifade :))

  • @muhammethamzaoglu96
    @muhammethamzaoglu96 Před 2 lety +2

    Emeği geçenlere teşekkürler. Sırayla izliyorum👍👍

  • @yasarberk2052
    @yasarberk2052 Před 5 lety +4

    Yuce Rabbim Ebeden Daima Razi olsun insallah saygideger Muhterem Hocalarim

  • @sinancakrca6245
    @sinancakrca6245 Před 5 měsíci

    B ismillâh Esselâmu aleykum
    ALLÂH razı olsun

  • @sinancakrca6245
    @sinancakrca6245 Před 2 měsíci

    B ismillâh
    Esselâmu aleykum
    ALLÂH Razı olsun

  • @YKP7821
    @YKP7821 Před 5 lety +7

    Sen nasil bi yeteneksin üstad

  • @yakupavc7524
    @yakupavc7524 Před 5 lety +4

    teşekkür ederim.

  • @soyyusuf4637
    @soyyusuf4637 Před rokem

    🌹🌹🌹

  • @ferayoncel3438
    @ferayoncel3438 Před rokem

    🌹

  • @metalchrome4547
    @metalchrome4547 Před 4 lety +4

    Hayati hoca her zamanki gibi on numara ama sunucu olduruyor akisini programin

  • @dftgg5919
    @dftgg5919 Před 5 lety +12

    Serdar Tuncer spiker olsaydı keşke

  • @gamzeerkalkan6053
    @gamzeerkalkan6053 Před 5 lety +3

    Elinize emeğinize sağlık eksik olmayin

  • @mukaddesinozu
    @mukaddesinozu Před 2 lety

    👏🤲🏻🙏🧿♥️💯🌷

  • @mustafaates6664
    @mustafaates6664 Před 3 lety +1

    Spikerrr de Bos degil