Sayın hocam ankara ünüversitesi hukuk fakültesinden görme engelli bir öğrenci olarak kıymetli anlatımlarınızdan istifade ediyorum. Emeklerinize sağlık. Ayrıca bu dersin başında anlattığınız hikayeye bir cümle ile katkı yapmak istiyorum. Büyük usta veysel baba der ki güzelliğin on para etmez bu bendeki aşk olmasa. Fiziksel çirkinliğin görme engeliyle aklanmasının şirketler hukukunda manevi bir karşılığı var mıdır doğrusu onu pek anlayamadım. Saygılarımı sunarım.
Ahmet bey, bunu Sadi'ye sormak gerek. Kaldı ki benim düşüncemde gönül gözünün görmemesi asıl sorundur yoksa şu taşıdıklarımızın değil. Kaldı ki, Veysel babadaki göz sahip olsak bu gözleri çoktan çıkarıp atardık hepimiz. Bu arada podcast haline de getiriyoruz dersleri. Umarım daha yararlı olur. Çok selam ve başarılar.
Enes Zeyrel'in sorusu: 1-Hocam merhabalar. Videolar için teşekkürler. Eğer ortaklıkta, kamu tüzel kişisi pay sahibiyse ve yönetim kuruluna kamu tüzel kişisi de seçilmiş ise işbu kamu tüzel kişisini bir gerçek kişi temsil edecek. Bu gerçek kişiyi, görev süresi bitmeden kamu tüzel kişisi görevden alıp yerine kendisinin belirleyeceği birini atayabilir mi yoksa bu gerçek kişiyi görevden alıp yerine bir başkasını atamak ortaklık genel kurulun görevi midir? 2-Bir sorum daha var. Kamu tüzel kişisini temsil eden gerçek kişi vefat etti yada kısıtlandı. Ortaklık Yönetim kurulu geçici olarak atanacak/atanan üyeyi kamu tüzel kişisine mi onaylatacak yoksa ortaklık genel kuruluna mı? Cevaplarınız için şimdiden teşekkürler hocam. CEVAP: Tüzel kişi temsilcisini tüzel kişi değiştirebilme imkanına sahiptir. TTK.m. 334/2'ye göre bu yetki zaten tüzel kişiye aittir. Yine ölüm, istifa vs. gibi hallerde tüzel kişinin YK üyeliği devam edeceği için sadece temsilciyi değiştirecektir. Yoksa YK kooptasyon uuslü ile üye atamaz. Mantık şu: Zaten YK'daki tüzel kişinin temsilcisidir. Selamlar
Hocam Merhaba, öncelikle derslerden çok istifade ediyoruz, emeğinize sağlık. benim sorum, YK üyesi olunabilmesi için şartları konuşurken belli tip şirketler (sigorta ve bankalar vs.) için kanun tarafından özel şartların arandığından bahsedildi. Bu noktada bu şirketlere kayyum atamaları yapılmak suretiyle YK üyesi belirlendiğinde de yine bu şartlar aranmakta mıdır?
Atayan merciler bakımından ve geçmiş deneyimlerimize (TMSF) atamalarına bakınca aynı şartların aranmadığını bunun için de bir yasal düzenleme olmadığını görmekteyiz. Belki de bu konuda Türkiye'de TMSF düzenli bir şekilde hayatımızda yer aldığına ve sık sık kayyım atamaları olduğuna göre bir yasal düzenlemeye de ihtiyaç duyulduğu görülüyor. Selamlar
Çok teşekkürler hocam, ben de tam olarak bu noktayı sormak istemiştim, ilginiz için teşekkürler, bu noktada kanuna aykırı atamalar dolayısıyla kayyımların yapmış olduğu işlemlere karşı dava açılabilmesi söz konusu olabilecektir, diyebiliriz miyiz o zaman hocam
Merhaba Hocam, öncelikle videolar için çok teşekkür ederim. Sorum kaydın 32. dakikasındaki ifadeniz “Kalan bir üyenin yapması gereken şey, genel kurulu toplantıya çağırmaktır” (czcams.com/video/a9Ik_lszBmY/video.html) üzerine. TTK m.410/2 gereği bu tek pay sahibine verilmiş bir imkan değil midir? Toplantı ve karar nisabını yitirmiş bir kurulda tek yk üyesi genel kurulu doğrudan toplantıya çağırabilir mi?
Öncelikle dikkatiniz ve uyarınız için çok teşekkürler. Doğrudur, YK üyesinin tek başına genel kurulu toplantıya çağırma yetkisi bulunmamaktadır. Burada dersteki kayıtla söylediğim husus, bir an önce genel kurulu toplantıya çağırmak için girişimlerde bulunmaktır. Uygulamada bu gibi durumlarda az pay sahipli şirketlerde YK üyesi TTK.m. 410'daki prosedüre gerek kalmaksızın da genel kurulu -çağrısız- toplayabilmektedir. Ama bunun dışında pay sahiplerini TTK.m. 410/2'deki usulü kullanmaya teşvik etmeli, çağrı yapmalı diye anlaşılmalıdır.
Hocam merhaba Adana'da avukatlık yapıyorum dersleriniz benim için çok faydalı çok teşekkür ediyorum
Sayın hocam ankara ünüversitesi hukuk fakültesinden görme engelli bir öğrenci olarak kıymetli anlatımlarınızdan istifade ediyorum. Emeklerinize sağlık. Ayrıca bu dersin başında anlattığınız hikayeye bir cümle ile katkı yapmak istiyorum. Büyük usta veysel baba der ki güzelliğin on para etmez bu bendeki aşk olmasa. Fiziksel çirkinliğin görme engeliyle aklanmasının şirketler hukukunda manevi bir karşılığı var mıdır doğrusu onu pek anlayamadım. Saygılarımı sunarım.
Ahmet bey, bunu Sadi'ye sormak gerek. Kaldı ki benim düşüncemde gönül gözünün görmemesi asıl sorundur yoksa şu taşıdıklarımızın değil. Kaldı ki, Veysel babadaki göz sahip olsak bu gözleri çoktan çıkarıp atardık hepimiz. Bu arada podcast haline de getiriyoruz dersleri. Umarım daha yararlı olur. Çok selam ve başarılar.
Enes Zeyrel'in sorusu: 1-Hocam merhabalar. Videolar için teşekkürler. Eğer ortaklıkta, kamu tüzel kişisi pay sahibiyse ve yönetim kuruluna kamu tüzel kişisi de seçilmiş ise işbu kamu tüzel kişisini bir gerçek kişi temsil edecek. Bu gerçek kişiyi, görev süresi bitmeden kamu tüzel kişisi görevden alıp yerine kendisinin belirleyeceği birini atayabilir mi yoksa bu gerçek kişiyi görevden alıp yerine bir başkasını atamak ortaklık genel kurulun görevi midir? 2-Bir sorum daha var. Kamu tüzel kişisini temsil eden gerçek kişi vefat etti yada kısıtlandı. Ortaklık Yönetim kurulu geçici olarak atanacak/atanan üyeyi kamu tüzel kişisine mi onaylatacak yoksa ortaklık genel kuruluna mı? Cevaplarınız için şimdiden teşekkürler hocam.
CEVAP: Tüzel kişi temsilcisini tüzel kişi değiştirebilme imkanına sahiptir. TTK.m. 334/2'ye göre bu yetki zaten tüzel kişiye aittir. Yine ölüm, istifa vs. gibi hallerde tüzel kişinin YK üyeliği devam edeceği için sadece temsilciyi değiştirecektir. Yoksa YK kooptasyon uuslü ile üye atamaz. Mantık şu: Zaten YK'daki tüzel kişinin temsilcisidir. Selamlar
Hocam Merhaba, öncelikle derslerden çok istifade ediyoruz, emeğinize sağlık. benim sorum, YK üyesi olunabilmesi için şartları konuşurken belli tip şirketler (sigorta ve bankalar vs.) için kanun tarafından özel şartların arandığından bahsedildi. Bu noktada bu şirketlere kayyum atamaları yapılmak suretiyle YK üyesi belirlendiğinde de yine bu şartlar aranmakta mıdır?
Atayan merciler bakımından ve geçmiş deneyimlerimize (TMSF) atamalarına bakınca aynı şartların aranmadığını bunun için de bir yasal düzenleme olmadığını görmekteyiz. Belki de bu konuda Türkiye'de TMSF düzenli bir şekilde hayatımızda yer aldığına ve sık sık kayyım atamaları olduğuna göre bir yasal düzenlemeye de ihtiyaç duyulduğu görülüyor. Selamlar
Çok teşekkürler hocam, ben de tam olarak bu noktayı sormak istemiştim, ilginiz için teşekkürler, bu noktada kanuna aykırı atamalar dolayısıyla kayyımların yapmış olduğu işlemlere karşı dava açılabilmesi söz konusu olabilecektir, diyebiliriz miyiz o zaman hocam
Merhaba Hocam, öncelikle videolar için çok teşekkür ederim. Sorum kaydın 32. dakikasındaki ifadeniz “Kalan bir üyenin yapması gereken şey, genel kurulu toplantıya çağırmaktır” (czcams.com/video/a9Ik_lszBmY/video.html) üzerine. TTK m.410/2 gereği bu tek pay sahibine verilmiş bir imkan değil midir? Toplantı ve karar nisabını yitirmiş bir kurulda tek yk üyesi genel kurulu doğrudan toplantıya çağırabilir mi?
Öncelikle dikkatiniz ve uyarınız için çok teşekkürler. Doğrudur, YK üyesinin tek başına genel kurulu toplantıya çağırma yetkisi bulunmamaktadır. Burada dersteki kayıtla söylediğim husus, bir an önce genel kurulu toplantıya çağırmak için girişimlerde bulunmaktır. Uygulamada bu gibi durumlarda az pay sahipli şirketlerde YK üyesi TTK.m. 410'daki prosedüre gerek kalmaksızın da genel kurulu -çağrısız- toplayabilmektedir. Ama bunun dışında pay sahiplerini TTK.m. 410/2'deki usulü kullanmaya teşvik etmeli, çağrı yapmalı diye anlaşılmalıdır.
@@hukukart9182 Hocam zaman ayırıp cevap vermeniz büyük incelik, çok teşekkür ederim,
Ayrıca HukukArtı kanalı için de müteşekkiriz, saygılar sunuyorum,
Hocam :)