#18) Eşâri'ler bizemi muhalefet ediyor, yoksa selefemi! {Mehmet ÖZKAYA}

Sdílet
Vložit
  • čas přidán 8. 09. 2024

Komentáře • 5

  • @ubeydullahesad7594
    @ubeydullahesad7594 Před měsícem +1

    Allah razı olsun . Allah ilmini artırsın ve ayaklarını sabit kılsın

  • @vahdetaras8821
    @vahdetaras8821 Před 6 dny

    Senin gibi meseleleri tafsilatlı anlatan izlenmesine bak bi de diğer youtubur olmuş tırolara bak.inan bu körü körüne tekfir dinini benimseyenler seni izlese mesele cozulcekte.ama onlar ilmi değil cehlini tercih ediyorlar.maasallah sana

  • @Cafer-bin-tayyar..
    @Cafer-bin-tayyar.. Před měsícem

    Bence bu işler de senin işin değil Sen kendine başka iş bul

  • @mp.2091
    @mp.2091 Před měsícem +1

    Peki Neda yayınlarından çıkan "sünnet ve eser ehlinin akidesine dair risaleler" isimli kitapta İbn Süreyc'in akidesi bölümünde "manasına dair soru sorulmaz" ibaresine not düşüp ibn sürecin sizin anladığınız şekilde demek istemediğini söylemesine nasıl cevap verebilirsiniz ? Çünkü sizin bu iddianıza karşı bu kitaptaki not ile karşılık veriyorlar

    • @el-itisam
      @el-itisam  Před měsícem +1

      Birinci olarak bizim o noktadaki tüm vurgularımız "kendi anlayışımız" değil, "eş'ari anlayışı nasıl bakar meseleye" vurgusudur. Bu süreçte anlaşılmamaktan daha fazla beni muzdarip eden bir durum söz konusu değildir!
      İkinci olarak şunu söyleye bilirimki; o dönem'de yaşayan zatlar içerisinde bir eş'ari sırtını ibn sureycden daha sağlam bir zata dayaması mümkün değil. Zira ibn sureycin ifadelerinde bir eş'arinin bodoslama dalıp "işte bak benim tafvid akidemi destekleyen net ifadeler" diyeceği bir çok şey var. Mesela ibn sureycin muradını çok net bir şekilde ortaya koyan ifadelerinden biriside şudur o diyorki;
      ولا نترجم عن صفاته بلغة غير العربي
      *"Biz allah'ın sıfatlarını arap dilinden başka bir manaya tercüme etmeyiz"* diyor.
      Biz ve eserlere tabi olduğunu söyleyen kardeşlerimizde dahil, sıfatların hakiki manası üzerine olduğunu söyleyen herkes bu ifadelerin tefvid akidesine ait olduğunu ifade ederiz, ibn sureyc her nekadarda ifadenin hemen devamında "rasulün, sahabenin, imamların tefsir ettiklerini tefsir ederiz" desede. Başta, sıfatları hakiki manasına hamleden mezhebin kullanmadığı bir ilke koymuş ve "başka dile tercüme edilmez bu sıfatlar" demiştir. Sonradan söylemiş olduğu "tefsir edilenleri tefsir ederiz" ifadesi ise yine başta koyduğu usulu bozmamaktadır, zira başta kendisi "tercüme edilmez" diye umumi bir ilke koymaktadır. Sonrasında tefsir edilenleri tahsis etmiş olsada, imamların hakikat manası üzerine hamledip tefsiri üzerinde dumadıkları sıfatlar çok'tur, bu sıfatların tümü ibn sureycin umum ifadesine döner ve "başka dile tercüme edilemezler" şeklinde koymuş olduğu asli ve umumi kural gereği başka dile tercüme edilmez.
      Dolayısıyla İbn sureycin "tefsir ediliğini bilmediğimiz sıfatları başka dile tercüme etmeyiz" ifadesi kesinlikle "sıfatların hakiki manası üzerine olduğunu" söyleyen bizlerin mezhebi değil, tefvid akidesini destekleyen kimselerin mezhebidir. Ki raziler cuveyniler tafviz akidesini ele alırken "bunlar arap dilinden başka dile tercüme edilmezler" diye bas bas bağırırlar.
      Şunada vurgu yapmak isterimki, ibn sureycin devamında "biz falanların, falanların ve eş'arilerin yaptıkları tevilleri yapmayız" ifadelerine gelince, ibn sureyc ve ebul hasen el'eşarinin ölüm tarihlerine bakılırsa bu ifadede bir müşkilat olduğu sezilir. Zira ebul hasen el'eşari ile ibn sureycin vefatı arasında ortalama 20 yıl vardır. Dolayısıyla ibn sureyc öldüğünde ebulhasen el'şari 40 küsür yaşlarında. Ebul hasen el'eşari sürekli bu ekol üzerede değil, ömrünün ekseriyyeti itizal üzerinde geçti. Ennetice; ibn sureycin ifadesi kitabında "ebul hasen el'eşarinin tevili gibi tevil etmeyiz" şeklinde olsaydı burda bir müşkilat olmazdı. Ancak kendisnin ifadesi kitapta komple bir meshepten bahsederek "eş'arilerin tevilleri gibi tevil yapmayız" şeklinde gelince bir işkal olmuşmaktadır. Çünkü bu süreç içerisinde eşariyye akidesinin bir mezhep olarak tesis edilmiş olması mümkün değildir. Zira dediğimiz gibi ibn sureyc öldüğünde 40 yaşlarında olan ebulhasen el'şarinin tarihi süreci buna müsaade etmiyor. Bunun çocukluk süreci var, ekseriyyetini itizalde geçirdiği bir olgunkuk ömrü var. Ne ara eşari akidesini tesis ettide, o daha 40 yaşındayken ölen ibn sureyc "eşariyye akidesi" diye bahsetti!
      Bu sonda zikrettiğimiz işkal tamamen ek bir tezdir. Mevzunun aslı olarak zikrettiğimiz bişey değildir. Bu mümkün bile olsa ibn sureycin başta zikretmiş olduğu "tefsir edilmeyen sıfatları, başka dilde tercüme etmeyiz" ifadesinin "sıfatları hakiki manasına hamlederiz" mezhebiyle uzaktan alakası yoktur. Dediğim gibi. Tafvid akidesini destekleyen razilerin kitaplarında destekledikleri bir mezheptir.