16) Son Resmi Vâris (Mustafa Sabri Efendi) -İşi Vaktinden Çok Olanlar
Vložit
- čas přidán 31. 03. 2013
- Sosyal Doku Vakfı & Derneği
-Web sitelerimiz:
l www.sosyaldoku.com/
l www.sosyaldoku.tv
l www.fetvameclisi.com
l www.ailehayati.com
l www.gencdoku.com
l www.nureddinyildiz.kim
l www.tahlilyayinlari.com
-
Video kanallarımız:
ll / sosyaldokudernegi
ll / nurettinyildiz
ll www.vimeo.com/sosyaldokuvideo
ll www.dailymotion.com/sosyaldoku
ll / nureddinyildiz
-
Sosyal ağlarımız:
* / nurettinyildiz
* / nureddinyildiz
*. / sosyaldoku
* / sosyaldoku
* / sosyaldokutv
* / sosyaldokutv
* / sosyaldoku
* www.google.com/+sosyaldoku
* / fetvameclisicom
* / fetvameclisicom
* / ailehayati
* / ailehayati
* / gencdokudergi
* / gencdokudergi
* / elifelifdergisi
* / elifelifdergisi
* / sosyaldoku
-
Sohbetlerimizin tümüne ulaşmak için: ll www.sosyaldoku.tv
Google Group'a abone olmak için: groups.google.com/forum/?hl=t...
Ali Ulvi Kurucu Hoca Efendinin hatıralarında gözyaşları içinde okudum merhumun durumunu. Allah bize şuur versin.
hangi video acaba
Hocam çok güzel anlatiyorsun seyhulislam mustafa sabri efendiyi Allahim onun gibi alimleri bizlere nasib eylesin
10 sene sonrası için söylediği sözler, 30 sene sonrası için söylediği sözler, o 30 sene sonra insanların zor anladığı şeyler. Zaten büyük insanların temel özelliklerinden biri ileriyi görmeleridir, önüne bakmazlar hiç, önünü herkes görüyor, görmeye gerek yok basınca çukur olduğunu anlıyorsun zaten, ileriyi görebilmek meziyettir Allah’ın büyük dostları ve dine iyi hizmetler yapmış, yatırımı büyük insanlar ileriyi çok iyi görmüşler Mustafa Sabri Efendi de de bu özellik var. Kardeşler bir başka özelliği anormal derece de arapçası var normal değil bunaltıcı, yani arapça'sını okurken iki insanın arapçasından sözlük ihtiyacı da hissediyorum, paragrafı bir daha okuma hissediyorum bazen, biri Seyyid Kutup’dur bir de Mustafa Sabri Efendidir, arapçası ta ilk cahiliye zamanında kullanılan Arapçadır, bu adam hiç arap ülkesi görmemiş hayatında arapça öğrenirken, Kayseri’nin araplarla ne ilgisi var Tokat'ın araplarla ne ilgisi var, ama zeki basiretli her şeyi bir defa duyan, bir defa düşünmesi yeterli olan kimselerden. Kardeşler Mustafa Sabri Efendi rahmetullahi aleyh hilafetin kaldırılması tehlikesine karşı yani Osmanlı’nın tarihe gömülmesine karşı Osmanlı padişahı Vahdettinden önce uyanmış ve çok enteresandır Sultan Vahdettin rahmetullahi aleyhin oda Mümin bir padişah, bunun düşündüklerini düşünemediğini şöyle yapalım böyle yapalım demeye başladığını görünce sultanım demiş ben bu görevden istifa edeyim istediğini yap sen demiş istifa etmiş gitmiş. Sonra Sultan Vahdettin rahmetullahi aleyh yaptığı hatayı anladı iş işten geçti, vatandaşlıktan sürüldükten sonra yani Osmanlı hanedanı yurtdışına sürüldükten sonra sultan Vahdettin yaptığı hatayı anladı da İş işten geçti, o da kendi hatıratında hatıralarını zikrettiği yazılarında Mustafa Sabri Efendi ne kadar uyarmıştım onu diyor hiç sözümü dinlemedi diyor, özellikle padişahın yani bu hilafetin ilgası padişahlığın kaldırılmasından önceki son 3 gece hep beraber olmuşlar, ikaz etmiş rica etmiş bakmış ki padişah da tabii bunu da ayıklayacak bir durumda değiliz can gırtlağa gelmiş çünkü yapacak hiçbir şey yok hissediliyor. Kardeşler Mustafa Sabri Efendi bir İslam devleti'nin Osmanlı devleti'nin padişahtan sonraki en güçlü koltuklarından birisinde oturan birisi olduğu halde cumhuriyet ile beraber ülkesini terk etmiş, Mümin kimliğini muhafaza etmek için ciddi zorluklara katlanmış bir mücahittir muhacirdir. Allah için hicret etmiştir eğer kalacak olsaydı ve de ya hakikaten siz doğru söylüyormuşsunuz diyecek olsaydı yeni yönetime bunu ipek giydirir törenlerle getirip götürürlerdi evinden. Çünkü Mustafa Sabri Efendiden daha cılız halkın daha tanımadığı insanları bile de böyle debdebelerle ayakta tuttular cumhuriyetin ilk yıllarında, çünkü din destekçisine ihtiyaçları vardı. Yani hocalar da bizimle canım meclisi beraber açtık diyecek bir zeminde lazımdı, Mustafa Sabri Efendi hafif esnek davransaydı yani 30 yıl 40 yıl yazdığı konuştuğu şeyleri yalasaydı eğer abad olmuştu ama hicret etmeyi yeğeledi, Romanya’ya hicret etti orada barındırmadılar Yunanistan’a hicret etti, 5 yıl Yunanistan’da kaldı, Yunanistan’da 5 yıl kaldı orada Ankara Yunanistan’a baskı yaptı, barış istiyorsanız Mustafa Sabriyi atacaksınız dedi, Mustafa Sabri Efendiyi Yunanistan da attı, hiçbir İslam ülkesi kabul etmedi Türkiye’den korktular bir de Türkiye’yi İslam'ın modernizasyon görmüş ciddi yeni bir hali kabul ediyorlardı o zaman. Mustafa Sabri Efendiyi sadece Mısır konsolosluğu Mısır'a girmesi için kabul etti, o da 1932 yılında Mısır'a hicret etti, Mısır'da kahire sokaklarında domateslerle karşıladılar onu protesto ettiler.
30:03
çok üzüldüm kendi halimize ne çile çeken alimlerimiz var bizse kendimizi bırakmışız
ALLAH razı olsun 🤲🏻
Hocam sizi ilk defa dinliyorum. Agziniza emeginize gonlunuze saglik. Ben 40 ina merdiven dayamis bir tokatli olarak hocaefendiyi henuz yeni tanidim. Cunku bize kendi tarihimizi degerlerimizi ve de degerlilerimizi oyle unutturdular ki acinasi haldeyiz. Gectigimiz haftalarda sabri efendinin dogdugu koye tefafuken gitmistim ozaman kendisinden bi haberdim tabii. Orada insanlarla sohbet ederken bu koyden seyhulislam bile cikmistir demislerdi. Kim oldugunu hangi donemde ciktigini ogrenemedim zira ama rabbim nasip etti bikac hafta sonra bir video da osmanlinin son seyhulislaminin tokatli oldugunu ogrendim ve arastirmaya basladim. Meger o koylulerin bahsettigi zat efendi hazretleriymis. Sozun kisasi hocam sohbetinizin bir bolumunde tokat nere arapca nere tokatin araplarla arapcayla ne alakasi var diye bahsettiniz ama sunu bilmenizi isterim. Ben sabri efendiye yakin bi koyde dogdum. Haliyle o bolgenin sivesini ve konusma tarzini iyi bilirim. Bizim cogu kelimelerimiz bugun bile turkiyenin hicbiyerinde konusulmayan unutulmus arapca ifadelerle doludur. Hatta benim rahmetli dedemin kardesi oglum bizim aslimiz araptir. Biz buraya misirdan gelmisiz derdi. Bu bolge eskiden rum diyariydi anadolunun islamlastirmaya gelen komutanlar buralari fethetmis. E haliyle buralara musluman ahali yerlestirilmistir. Bu insanlarda buralara yerlestirilen insanlardir. Bi not daha tokatin cogunlugu sunni bile degil dediniz. Bu yanlis bir bilgidir. Tokat fazlasiyla sunni nufusa sahiptir. Kaniti sudur istiklal mahkemelerinin en cok baski uyguladigi 3-5 sehirden biridir. Saygilar hurmetler sunarim hocama ve tum dinleyenlere.
Allâh sizden ebediyyen razı olsun hocam!
Allah razı olsun, Rabbim sizlerden razı olsun
seneler nasıl geçiyor, 12 yıl geçmiş ve geçiyor, nurettin hoca ömrünü gayet bereketli yaşıyor sanırım, adamın eski videoları 2008-2009 vs. daha halen dinleyebiliyorum , öğrenebiliyorum bir şeyler, youtube de tam bir hoca kendisi ama izlenmesi düşük, bizim kültürü dini adam gayet saf olduğu gibi anlatıyor , bu sebepten sanırım bazılarının işine gelmiyor.
Dedirtecekler ama Allah’ın sözü var Batras öyle biri adaymış, Kahire ve İskenderiye tekrar Kahire, önce Kahire’ye gidiyor taş atıyorlar buna yuh cumhuriyeti beğenmez zalım adam diyorlar İskenderiye’ye kaçıyor, İskenderiyeden sonra 2 sene sonra tekrar Kahire’ye geliyor rahmetullahi aleyh. Arkadaşlar kolay değil cennet bize cennet kolay oldu hemen ölüyorsun 3 defa şefaat ya Resulallah, 7 defa firdevs diyorlar giriyorsun, bir de telkin veriyorlar zaten otomatik şimdi kolay oldu bu işin hakikatini bilenlere göre kolay değildi cennet. Osmanlı'nın son şeyhülislamı Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin son resmi varisi yaşadığı hayata bakınız, kaç şehri dolaşmış, Romanya’da ittihat ve terakkiciler adam gönderip tutuklattırıyorlar, elleri kelepçeli olarak Romanya’dan İstanbul’a kadar getiriyorlar. Burada elhamdülillah sonra ittihat ve terakki Birinci dünya savaşı sonundaki akıbet, felaketi üzerlerine bindiği için onunla uğraşamıyorlar, Bilecik’te bir miktar göz önünde tutuyorlar sonra serbest bırakıyorlar. Her halükarda kardeşler Mustafa Sabri Efendi bütün Müslümanların varlığı ile iftihar edeceği Allah dostlarından mücahitlerden birisidir. İlimle siyaseti, siyasetle cihadı, cihatla ciddiyeti, ciddiyetle söz gücünü birleştirmiş büyük bir insandır. 85 yıl yaşamış 86. yaşının başında vefat etmiş, fakat 8 asırda çekilmeyecek sıkıntılar çekmiş ve 20 yaşında söylediği sözle ki 23 yaşında yazdığı kitaplar var 23 yaşında kitaplar var, 83 yaşında yazdığı kitap arasında fark yok arkadaşlar tek söz söylemiş o sözle devam etmiş, bu arada padişahlar görmüş mesela sultan Abdülhamid'in de özel kütüphanesinin baş sekreteri bu, çok kitap okuyor diye bunu Abdülhamit Yıldız sarayı'ndaki kütüphanesinde kütüphane sorumlusu yapmış. Oraya gidince kendini cennette hissetmiş akşam kapıları kapatıyor herkes evine gidiyor, bu sabaha kadar kitap okuyor kandilin dibinde orada doya doya kitap okumuş. Yani Abdülhamiti görmüş, sonraki padişahları görmüş, fakat her halükarda ecdadımız olması bakımından medayi iftiharımızdır. Yani Allah eğer onun naaşını bu topraklara gömmeyi nasip etmediyse o değil buradakiler üzülsün, gitti imamı Şafii'nin kabrinin yanına gömüldü, ama onun bulunmaması bu ümmet için kaybedilmiş bir değerdir dileriz boşluğu doldurulur inşaallah. Türkiye'den 3 tane talebe yetiştirmiş arkadaşlar. Nerede 1930'dan sonra Mısıra gittiğinde 3 tane talebe yetiştirmiş üçüne de icazet vermiş; bunlardan biri ali ulvi kurucu hocaefendidir hatıratını yakında okudunuz, Ali Ulvi Kurucu hoca efendi'nin Medine’de yaşadığı dönem de Suudi Arabistanlı bir öğrenci Mustafa Sabri Efendi ile ilgili master tezi yapacaktı Ali Ulvi Kurucu hocaefendi ile gitti özel hocalık hatıralarını dinledi, hatırasında yok bunlar o ayrı. Ali ulvi kurucu kurucu bir de ona anlattı master tezi konusunu anlattı onu broşür de bulacaksınız, 2. Talebesi Ali Yakup Cenkçiler hocaefendidir, o da 1980'li yıllarda vefat etti rahmetullahi aleyh istanbul'da yani Mısır'a gitmiş dönemdeki talebelerdendir, 3. talebesi de Emin Saraç hoca efendi'dir rahmetullahi aleyh hala fatih'tedir ben de Allah lütfetti elhamdülillah Emin Saraç hoca Efendi'nin kanalıyla onun kitaplarını okuyup talebesinin talebesi olmak gibi bir şeref Allah nasip etti elhamdülillah, hocaefendi'nin yani bu Mustafa Sabri efendi'nin bir Osmanlı hoca efendisi, bir medrese dersiamı olarak kitapları maalesef Türkçe değil, yani araplara hitaben yazdığı için kitaplarını arapça olarak yazmış, sadece arap harflerinin kıymeti ve arapça konuşmanın Türkçeye suikast yapmanın zararları konusunda sebil yayınları'nda çıkmış bir kitabı vardır onun dışında kitaplarının büyük bölümü Arapçadır, fakat Türkiye’de tercüme ediliyor edilmiyor bilmiyorum konuları ağır yalnız.
50:08
Rabbim razı olsun sizi selamete çıkarsın inşallah hocam
Allah razı olsun inşaallah
Allah razı olsun hocam
Allah razı olsun Hocam
Bizim ihvanlar neden , ısrarla bizde siyaset yok diyorlar hocam .ve bugün Fatih Erbakana destek vermiyorlar. Aynı Erbakan hocama verdikleri küçük bı destek .onuda çok kısa sürede geri çektiler. Temiz siyaset yapanlara, ve onlara destek verenlere , selam olsun.kiymetli hocam
Niye o zaman ben alim ismini taşıyorum ki diyor, böyle de yürekli cesaretli, dolayısıyla bugün eğer biz yani boş ver miraç diye bir şey mi varmış diyecek durumda değilsek elbette Allah bin bir sebep halk etmiştir, edecektir o ayrı bir konu Mustafa Sabri Efendi'nin Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin mucizelerini, gayba imanı, koruma noktasındaki mücadelesinin ürününü yiyoruz arkadaşlar şu anda Allah ondan razı olsun. Çok basiretli bir insan Seyyid Kutub'un 1950'de bir makalesini görmüş ilk defa Seyyid kutup o zamana kadar sosyalizmden etkilenmiş bir insan, yeni ilk defa İslami makale yazmış, ilk makalesini de bu görmüş 1951'de bastığı mevkiifull akl isimli kitabına not düşmüş; Seyyid Kutub diye birisinin makalesini gördüm diyor bakın arkadaşlar 1966'da Seyyit Kutup şehit oldu kendi deyimi ile 15 yıl önce İslamileştim diyor, o ilk makalesinde yaptığı yorumda diyor ki bunun geleceği çok parlak diyor, çok müthiş zeki bir insan bu diyor, umarım İslama hizmet eder diyor. Seyyid kutubu vefatından 50 sene sonra hala Müslümanlar anlayamadılar, o ilk gördüğü makalesinde puan vermiş ona bu adamda iş var demiş, dolayısıyla hoca Efendimiz Mustafa Sabri Efendi rahmetullahi aleyh kelam ilminde bir numara, iki kadın konusunda ilk çıkışı yapan alimdir. Kadın konusunda ilk çıkış yapan ilk açıklık karma hayat ve kadınlar üzerinde oynanan oyunlar, mesela 1932'de o Mısır'a yeni gittiğinde Mısır parlamentosunda kadınların da uygun yerlerde erkeğin bulunmadığı yerlerde çalışabilmesine dair kanun teklifi çıkmış, bu tutmuş Mısır vatandaşı değil bir şey değil bunu yapmanın ileride kadınları ticari meta olarak kullanma anlamına geleceğini yorumlayan kadınlar hakkında sözüm diye bir kitap yazmış, Mısır prensinin o zaman kraliyetle yönetiliyordu Mısır, Mısır prensinin şoförü bu kitabı görmüş kütüphaneden almış Mısır prense götürmüş, prens okumuş Allah Allah kim bu adam demişler Türkiye’den Osmanlı’dan kaçan adam işte falan derken kanunu geri çekmek zorunda kalmışlar. Adam orada misafir ama o kitabı hala Ankara ilahiyat fakültesinde Kuran’a göre Mustafa Sabri’nin terslikleri diye cevap hazırlıyorlar ona, yani çünkü kadın açılmadı mı onların hoşuna gitmiyor, açıklık saçıklık kadın konusunda çok ciddi çıkışları var. 1950'de arkadaşlar Mısır'da ne kadar açıktı kadınlar tahmin edebiliyor musunuz şimdi bile İstanbul gibi değil Mısır, 1950'de İstanbul’da zaten o kadar berbat değildi, bakın 1950'de o kitabın mukaddimesinde diyor ki Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem diyor Miraç'ta cehennemi gördüm diyor, cehennemde kadınlar çoğunluktaydı diyor, benim diyor bu hadisin mucize olduğuna imanım vardı diyor, sadece bu asırdaki çıplaklıklarını baz alsak diyor kadınların cehennemi doldurmaları için başka günaha gerek yok diyor, bu asırdaki fuhuşla kalabalıkla kadınlar cehennemi doldurur diyor. Böyle kadınlar konusunda muhteşem çıkışları var, bir başka özellikle ilgilendiği alan siyasi alandır arkadaşlar, siyasete müthiş ciddi bir şekilde ilgilenmiş, hicret etmek zorunda, açlık, sefalet içerisinde, gittiği yerde çocuklarının bir tek oğlu kalmış, sonra bir kızının yanında misafir kalmış hanımı ölmüş vesaire bir sürü fakr-u zaruret sefalet içinde olduğu halde rahmetullahi aleyh, sürekli Türkiye konsolosluğu bu adamı atın bu adamı atın diye devamlı Mısırı sıkıştırıyor, onlar da hani nezaketen alim bir adam dokunmayalım diye veyahut da siyasi gerekçe ile Allah lütfediyor orada kalıyor, bu durduğu yerden cevaplar yazıyor; işte falan kanun niye çıktı, filan niye yapıldı, Mısırlılar önce ayıplıyorlar bir iki sene sonra bakıyorlar ki bu adam doğru söylüyor falan diyorlar, müthiş bir siyasi basireti var. Yani burada kameraların önünde ona ait sözlerin bir kısmını konuşmakta sakınca var ama özellikle beni söylemiş sayın siz, yani hangi konularda neler söylediğini basiretli bir Müslüman anlar.
40:01
Şimdi böyle değerler yetişmiyor. ALLAH bize akıl fikir versin
Allah razı olsun
25:02
10 sene sonrası için söylediği sözler, 30 sene sonrası için söylediği sözler, o 30 sene sonra insanların zor anladığı şeyler. Zaten büyük insanların temel özelliklerinden biri ileriyi görmeleridir, önüne bakmazlar hiç, önünü herkes görüyor, görmeye gerek yok basınca çukur olduğunu anlıyorsun zaten, ileriyi görebilmek meziyettir Allah’ın büyük dostları ve dine iyi hizmetler yapmış, yatırımı büyük insanlar ileriyi çok iyi görmüşler Mustafa Sabri Efendi de de bu özellik var. Kardeşler bir başka özelliği anormal derece de arapçası var normal değil bunaltıcı, yani arapça'sını okurken iki insanın arapçasından sözlük ihtiyacı da hissediyorum, paragrafı bir daha okuma hissediyorum bazen, biri Seyyid Kutup’dur bir de Mustafa Sabri Efendidir, arapçası ta ilk cahiliye zamanında kullanılan Arapçadır, bu adam hiç arap ülkesi görmemiş hayatında arapça öğrenirken, Kayseri’nin araplarla ne ilgisi var Tokat'ın araplarla ne ilgisi var, ama zeki basiretli her şeyi bir defa duyan, bir defa düşünmesi yeterli olan kimselerden. Kardeşler Mustafa Sabri Efendi rahmetullahi aleyh hilafetin kaldırılması tehlikesine karşı yani Osmanlı’nın tarihe gömülmesine karşı Osmanlı padişahı Vahdettinden önce uyanmış ve çok enteresandır Sultan Vahdettin rahmetullahi aleyhin oda Mümin bir padişah, bunun düşündüklerini düşünemediğini şöyle yapalım böyle yapalım demeye başladığını görünce sultanım demiş ben bu görevden istifa edeyim istediğini yap sen demiş istifa etmiş gitmiş. Sonra Sultan Vahdettin rahmetullahi aleyh yaptığı hatayı anladı iş işten geçti, vatandaşlıktan sürüldükten sonra yani Osmanlı hanedanı yurtdışına sürüldükten sonra sultan Vahdettin yaptığı hatayı anladı da İş işten geçti, o da kendi hatıratında hatıralarını zikrettiği yazılarında Mustafa Sabri Efendi ne kadar uyarmıştım onu diyor hiç sözümü dinlemedi diyor, özellikle padişahın yani bu hilafetin ilgası padişahlığın kaldırılmasından önceki son 3 gece hep beraber olmuşlar, ikaz etmiş rica etmiş bakmış ki padişah da tabii bunu da ayıklayacak bir durumda değiliz can gırtlağa gelmiş çünkü yapacak hiçbir şey yok hissediliyor. Kardeşler Mustafa Sabri Efendi bir İslam devleti'nin Osmanlı devleti'nin padişahtan sonraki en güçlü koltuklarından birisinde oturan birisi olduğu halde cumhuriyet ile beraber ülkesini terk etmiş, Mümin kimliğini muhafaza etmek için ciddi zorluklara katlanmış bir mücahittir muhacirdir. Allah için hicret etmiştir eğer kalacak olsaydı ve de ya hakikaten siz doğru söylüyormuşsunuz diyecek olsaydı yeni yönetime bunu ipek giydirir törenlerle getirip götürürlerdi evinden. Çünkü Mustafa Sabri Efendiden daha cılız halkın daha tanımadığı insanları bile de böyle debdebelerle ayakta tuttular cumhuriyetin ilk yıllarında, çünkü din destekçisine ihtiyaçları vardı. Yani hocalar da bizimle canım meclisi beraber açtık diyecek bir zeminde lazımdı, Mustafa Sabri Efendi hafif esnek davransaydı yani 30 yıl 40 yıl yazdığı konuştuğu şeyleri yalasaydı eğer abad olmuştu ama hicret etmeyi yeğeledi, Romanya’ya hicret etti orada barındırmadılar Yunanistan’a hicret etti, 5 yıl Yunanistan’da kaldı, Yunanistan’da 5 yıl kaldı orada Ankara Yunanistan’a baskı yaptı, barış istiyorsanız Mustafa Sabriyi atacaksınız dedi, Mustafa Sabri Efendiyi Yunanistan da attı, hiçbir İslam ülkesi kabul etmedi Türkiye’den korktular bir de Türkiye’yi İslam'ın modernizasyon görmüş ciddi yeni bir hali kabul ediyorlardı o zaman. Mustafa Sabri Efendiyi sadece Mısır konsolosluğu Mısır'a girmesi için kabul etti, o da 1932 yılında Mısır'a hicret etti, Mısır'da kahire sokaklarında domateslerle karşıladılar onu protesto ettiler.
Mustafa Sabri Efendi hakikaten muhteşem birisidir , Mekanı Cennet olsun, Allah rahmet eylesin.
Kardeşim Mustafa Sabri Efendi ile alâkalı her yerde seni görüyorum 😂 Çok mu seviyorsun üstadı.
@@AbdullahbinMubarek. Valla onu okuyan ve tanıyan net sever bence , ayrıca seni buralara ne getirdi 😁😂
@@mustafasabrii İki buçuk senedir ben de üstadla, kitapları vesilesiyle, mülakî oluyorum. O buraya getirdi. Yani seni getiren sebep beni de getirdi 🤣 3 sene önce Ali Ulvi Kurucu üstadın hatıralarını okurken tanıdım Mustafa Sabri Efendi ve Zahidül Kevseri gibi üstadları. Tanıdıkça daha çok sevdim. Sevdikçe kitaplarıyla hemhal oldum. Allah rahmet eylesin hepsine.
@@AbdullahbinMubarek. Amin mekanları cennet olsun:)
1 hafta falan önce İsrafil Balcı diye biri Mustafa Sabri Efendiyi kötüleyen bir video paylaştı, istersen ona da bakabilirsin uzun uzun yazdım cevap olarak 😁
İsrafil Balcı Mustafa Sabri yazarsan çıkar, birkaç kelime sen de yazıvergari 😁
Heheheh inşaallah kardeşim 😁 Bir bakayım.
Geçen aylarda da başka yerli sözüm ona bir ilahiyatçı (yerli oryantalist) vatan haini diye bir video paylaşmış.
Ulan Mustafa Sabri Efendi ve Zahidül Kevserinin ilminin zekâtını veremeyecek adamlar, ilmen onların paçasında bile dolaşamayacak "adamlar" üstadları taşlıyor. Kimlerle aşık attıklarının farkında bile değiller hadsizler.
Allah.ebeden razı olsun.
30:03
İslam devletine karşı sen kaçtın kaçaksın gibi müthiş bir evinden çıkamadı günlerce, 1954'te vefat edinceye kadar Mısır'da kaldı rahmetullahi aleyh ama 1940'lara gelindiğinde Mustafa Sabri Efendi'nin tuttuğu altın oldu ama iş işten geçti, Mısırlılar baş tacı yaptılar Mustafa Sabri Efendiyi ama olan olmuş iş işten geçmişti. Yani Mustafa Sabri Efendi'nin Mısır'a geldiğinde ki Mısırlıların ona gösterdiği tepkinin nedeni Mısırlılar İslam'a düşün insanlar, yani Türkiye İslam'ı yüceltecek büyük bir yeni hamle yaptı falan gibi algıladılar onu, sonra ezanın yasaklandığını vesaire duyunca, Kuran’ın yasaklandığını duyunca Mustafa Sabri Efendi kıymete bindi ama yapacak hiçbir şey olmadı. Kardeşler bunlar Mustafa Sabri Efendi'nin özel hayatı ile ilgili ayrıntılar ama bizi ilgilendiren en önemli bölümü yani Mustafa Sabri Efendi'nin rahmetullahi aleyh İslam alemine yaptığı hizmeti arkadaşlar o dönemde 1900'de 1960 yılları arasında yaygın hale gelen İslam'ı içinden çürütme saldırılarına karşı en güçlü kalemdir en güçlü ama. Çünkü fitnenin başında Mısırlı Ezher şeyhleri var, yani Ezher şehirlerinden birisi çıkıyor diyor ki ya diyor Miraca falan inanmanın ne gereği var diyor, bu adam 30 sene 40 sene tefsir okutmuş şimdi de aynı fitne var, benzeri fitneler şimdi de var, Mısır'da 30 sene Ezherde tefsir okutmuş birisi Miraca inanmaya ne gerek var canım aklımızı mı inkar edeceğiz falan, işte Fil suresini yorumluyorlar diyorlar ki Fil suresinde Allah mikrobik bir hastalık gönderdi kuş muş yok ortada falan, ya ayet var diyorsun e canım o ayeti de yoksay diyorlar sana bu kadar basit, adamlar sarıklı sakallı ve bunların başında da Muhammed abduh isimli birisi vardır. Mustafa Sabri Efendi rahmetullahi aleyh Mısır'a gittiği zamana kadar Muhammed abduh yeni bir peygamber gibiydi adeta o geldi İslam kurtuldu Müslümanlar kurtulduydu, Mustafa Sabri Efendi'nin sadece 3-4 makalesi ile Muhammed abduh tarihe gömüldü bitti. Çünkü ona söz atmaya cevap vermeye kimse cesaret edemiyordu Mustafa Sabri Efendi yabancı birisi, hicret etmiş misafir birisi olduğu halde hiç taviz vermeden kendisini Osmanlı’nın payitahtın da şeyhülislamlık makamında hissederek yazdığı yazılara dayanamadılar. Muhammed abduh ve bugün Türkiye’de pek çoğunun kitabı böyle aydın Müslüman kitabı falan olarak okunan insanlara ciddi cevaplar verdi, bu cevapları yaklaşık olarak 7-8 cilttir yani verdiği cevaplar, hiçbir Allah kulu çıkıp sen bu cümleyi arapçayı yanlış kullandın demedi, bil hassa akide konularında bir miktarda fıkıh konularına da değinmiş, akide konularında Mustafa Sabri Efendi kelam ilminin bu asırdaki en büyüğü kabul ediliyor, kelam ilminin en büyüğü kabul ediliyor ve bu Taftazaniler var meşhur bu ilim dalının büyükleri, onların emsalleri kabul ediliyor bu asır da. Gerçekten Mustafa Sabri Efendi'nin eserleri okunduğunda o eserlerden bakıyoruz ki çok ciddi bir şekilde alimlerin modernizasyona karşı gevşek davranmalarına büyük saldırılar yapmış, yani bu alimlerin alim olmalarının nedeni zalimlerin yanında susmak mıdır diyor? Ve susan alimi zalim kadar suçlu görüyor. Çok enterasan bir cümlesi var; diyor ki bana diyorlar yahu sen Mısır'da gurbettesin bir sürü de açlık çekiyor zaten, maaş yok, bir şey yok, sadaka kabul etmez, gururlu izzeti nefsine sahip bir insan, kimseden sadaka almaz, hediye almaz, böyle enteresan bir tip, acıktıkça kitaplarından bir tanesini satıyor geçiniyor böyle. Şimdi diyorlar ki diyor ki bana diyorlar yahu sussana diyorlar sus da rahat et da burada zaten zorla duruyorsun, yahu eğer ben konuşmayacaksam Allah bana niye ilim verdi diyor.
Rabim bizlere iman afiyeti versin.
Muhteşemdi
Değerli arkadaşlar hocamızın sohbetinin tamamını World ortamında yazıya aktardık , Mevlam istifade etmeyi cümlemize nasip eylesin. Amin.
السلام عليك و رحمة الله و بركاته
Allah razı olsun kardeşim. Rabbim sizi hayırla mükafatlandırsın. Peki nereden bulabilirim? Söylerseniz çok müteşekkir olurum.
Selamün aleyküm hocamızın elinde bulunduğu notları nerede bulabilirim bilgisi olan varsa yardımcı olabilir mi çok rica ediyorum çok istiyordum
Trabzonlu bir talebesinin ona olan saygısından dolayı Tokat tarafına arakasını dönüp yatmamaya bile dikkat ediyormuş.
Hocam çok güzel anlattınız. Allah razı olsun. Keşke Mustafa Sabri Efendinin Milli Mücadeleye karşı tutumunu da İsman dini açısından değerini de anlatsaydınız. Ben Kuran ı kerimde ALLAHTAN BAŞKA DOST EDİNMEYİN. YAHUDİLERİ HRİSTİYANLARI DOST EDİNMEYİN. SAKIN ALLAH ADI İLE SENİ ALDATMASINLAR. Olarak okumuştum. Acaba çeviriyi yanlış mı yapmışlar.
45:02
Dedirtecekler ama Allah’ın sözü var Batras öyle biri adaymış, Kahire ve İskenderiye tekrar Kahire, önce Kahire’ye gidiyor taş atıyorlar buna yuh cumhuriyeti beğenmez zalım adam diyorlar İskenderiye’ye kaçıyor, İskenderiyeden sonra 2 sene sonra tekrar Kahire’ye geliyor rahmetullahi aleyh. Arkadaşlar kolay değil cennet bize cennet kolay oldu hemen ölüyorsun 3 defa şefaat ya Resulallah, 7 defa firdevs diyorlar giriyorsun, bir de telkin veriyorlar zaten otomatik şimdi kolay oldu bu işin hakikatini bilenlere göre kolay değildi cennet. Osmanlı'nın son şeyhülislamı Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin son resmi varisi yaşadığı hayata bakınız, kaç şehri dolaşmış, Romanya’da ittihat ve terakkiciler adam gönderip tutuklattırıyorlar, elleri kelepçeli olarak Romanya’dan İstanbul’a kadar getiriyorlar. Burada elhamdülillah sonra ittihat ve terakki Birinci dünya savaşı sonundaki akıbet, felaketi üzerlerine bindiği için onunla uğraşamıyorlar, Bilecik’te bir miktar göz önünde tutuyorlar sonra serbest bırakıyorlar. Her halükarda kardeşler Mustafa Sabri Efendi bütün Müslümanların varlığı ile iftihar edeceği Allah dostlarından mücahitlerden birisidir. İlimle siyaseti, siyasetle cihadı, cihatla ciddiyeti, ciddiyetle söz gücünü birleştirmiş büyük bir insandır. 85 yıl yaşamış 86. yaşının başında vefat etmiş, fakat 8 asırda çekilmeyecek sıkıntılar çekmiş ve 20 yaşında söylediği sözle ki 23 yaşında yazdığı kitaplar var 23 yaşında kitaplar var, 83 yaşında yazdığı kitap arasında fark yok arkadaşlar tek söz söylemiş o sözle devam etmiş, bu arada padişahlar görmüş mesela sultan Abdülhamid'in de özel kütüphanesinin baş sekreteri bu, çok kitap okuyor diye bunu Abdülhamit Yıldız sarayı'ndaki kütüphanesinde kütüphane sorumlusu yapmış. Oraya gidince kendini cennette hissetmiş akşam kapıları kapatıyor herkes evine gidiyor, bu sabaha kadar kitap okuyor kandilin dibinde orada doya doya kitap okumuş. Yani Abdülhamiti görmüş, sonraki padişahları görmüş, fakat her halükarda ecdadımız olması bakımından medayi iftiharımızdır. Yani Allah eğer onun naaşını bu topraklara gömmeyi nasip etmediyse o değil buradakiler üzülsün, gitti imamı Şafii'nin kabrinin yanına gömüldü, ama onun bulunmaması bu ümmet için kaybedilmiş bir değerdir dileriz boşluğu doldurulur inşaallah. Türkiye'den 3 tane talebe yetiştirmiş arkadaşlar. Nerede 1930'dan sonra Mısıra gittiğinde 3 tane talebe yetiştirmiş üçüne de icazet vermiş; bunlardan biri ali ulvi kurucu hocaefendidir hatıratını yakında okudunuz, Ali Ulvi Kurucu hoca efendi'nin Medine’de yaşadığı dönem de Suudi Arabistanlı bir öğrenci Mustafa Sabri Efendi ile ilgili master tezi yapacaktı Ali Ulvi Kurucu hocaefendi ile gitti özel hocalık hatıralarını dinledi, hatırasında yok bunlar o ayrı. Ali ulvi kurucu kurucu bir de ona anlattı master tezi konusunu anlattı onu broşür de bulacaksınız, 2. Talebesi Ali Yakup Cenkçiler hocaefendidir, o da 1980'li yıllarda vefat etti rahmetullahi aleyh istanbul'da yani Mısır'a gitmiş dönemdeki talebelerdendir, 3. talebesi de Emin Saraç hoca efendi'dir rahmetullahi aleyh hala fatih'tedir ben de Allah lütfetti elhamdülillah Emin Saraç hoca Efendi'nin kanalıyla onun kitaplarını okuyup talebesinin talebesi olmak gibi bir şeref Allah nasip etti elhamdülillah, hocaefendi'nin yani bu Mustafa Sabri efendi'nin bir Osmanlı hoca efendisi, bir medrese dersiamı olarak kitapları maalesef Türkçe değil, yani araplara hitaben yazdığı için kitaplarını arapça olarak yazmış, sadece arap harflerinin kıymeti ve arapça konuşmanın Türkçeye suikast yapmanın zararları konusunda sebil yayınları'nda çıkmış bir kitabı vardır onun dışında kitaplarının büyük bölümü Arapçadır, fakat Türkiye’de tercüme ediliyor edilmiyor bilmiyorum konuları ağır yalnız.
Hocam rabbim razi olsun bizleride bu buyuklerin ayak izlerini takip etmeyi nasip etsin
Hocam agzina saglik.
Hocam Mehmet Akif Ersoy’u sizden dinlemek isteriz. 🌙🌙🌙
Mustafa Sabri efendiye selam olsun
35:00
Niye o zaman ben alim ismini taşıyorum ki diyor, böyle de yürekli cesaretli, dolayısıyla bugün eğer biz yani boş ver miraç diye bir şey mi varmış diyecek durumda değilsek elbette Allah bin bir sebep halk etmiştir, edecektir o ayrı bir konu Mustafa Sabri Efendi'nin Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin mucizelerini, gayba imanı, koruma noktasındaki mücadelesinin ürününü yiyoruz arkadaşlar şu anda Allah ondan razı olsun. Çok basiretli bir insan Seyyid Kutub'un 1950'de bir makalesini görmüş ilk defa Seyyid kutup o zamana kadar sosyalizmden etkilenmiş bir insan, yeni ilk defa İslami makale yazmış, ilk makalesini de bu görmüş 1951'de bastığı mevkiifull akl isimli kitabına not düşmüş; Seyyid Kutub diye birisinin makalesini gördüm diyor bakın arkadaşlar 1966'da Seyyit Kutup şehit oldu kendi deyimi ile 15 yıl önce İslamileştim diyor, o ilk makalesinde yaptığı yorumda diyor ki bunun geleceği çok parlak diyor, çok müthiş zeki bir insan bu diyor, umarım İslama hizmet eder diyor. Seyyid kutubu vefatından 50 sene sonra hala Müslümanlar anlayamadılar, o ilk gördüğü makalesinde puan vermiş ona bu adamda iş var demiş, dolayısıyla hoca Efendimiz Mustafa Sabri Efendi rahmetullahi aleyh kelam ilminde bir numara, iki kadın konusunda ilk çıkışı yapan alimdir. Kadın konusunda ilk çıkış yapan ilk açıklık karma hayat ve kadınlar üzerinde oynanan oyunlar, mesela 1932'de o Mısır'a yeni gittiğinde Mısır parlamentosunda kadınların da uygun yerlerde erkeğin bulunmadığı yerlerde çalışabilmesine dair kanun teklifi çıkmış, bu tutmuş Mısır vatandaşı değil bir şey değil bunu yapmanın ileride kadınları ticari meta olarak kullanma anlamına geleceğini yorumlayan kadınlar hakkında sözüm diye bir kitap yazmış, Mısır prensinin o zaman kraliyetle yönetiliyordu Mısır, Mısır prensinin şoförü bu kitabı görmüş kütüphaneden almış Mısır prense götürmüş, prens okumuş Allah Allah kim bu adam demişler Türkiye’den Osmanlı’dan kaçan adam işte falan derken kanunu geri çekmek zorunda kalmışlar. Adam orada misafir ama o kitabı hala Ankara ilahiyat fakültesinde Kuran’a göre Mustafa Sabri’nin terslikleri diye cevap hazırlıyorlar ona, yani çünkü kadın açılmadı mı onların hoşuna gitmiyor, açıklık saçıklık kadın konusunda çok ciddi çıkışları var. 1950'de arkadaşlar Mısır'da ne kadar açıktı kadınlar tahmin edebiliyor musunuz şimdi bile İstanbul gibi değil Mısır, 1950'de İstanbul’da zaten o kadar berbat değildi, bakın 1950'de o kitabın mukaddimesinde diyor ki Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem diyor Miraç'ta cehennemi gördüm diyor, cehennemde kadınlar çoğunluktaydı diyor, benim diyor bu hadisin mucize olduğuna imanım vardı diyor, sadece bu asırdaki çıplaklıklarını baz alsak diyor kadınların cehennemi doldurmaları için başka günaha gerek yok diyor, bu asırdaki fuhuşla kalabalıkla kadınlar cehennemi doldurur diyor. Böyle kadınlar konusunda muhteşem çıkışları var, bir başka özellikle ilgilendiği alan siyasi alandır arkadaşlar, siyasete müthiş ciddi bir şekilde ilgilenmiş, hicret etmek zorunda, açlık, sefalet içerisinde, gittiği yerde çocuklarının bir tek oğlu kalmış, sonra bir kızının yanında misafir kalmış hanımı ölmüş vesaire bir sürü fakr-u zaruret sefalet içinde olduğu halde rahmetullahi aleyh, sürekli Türkiye konsolosluğu bu adamı atın bu adamı atın diye devamlı Mısırı sıkıştırıyor, onlar da hani nezaketen alim bir adam dokunmayalım diye veyahut da siyasi gerekçe ile Allah lütfediyor orada kalıyor, bu durduğu yerden cevaplar yazıyor; işte falan kanun niye çıktı, filan niye yapıldı, Mısırlılar önce ayıplıyorlar bir iki sene sonra bakıyorlar ki bu adam doğru söylüyor falan diyorlar, müthiş bir siyasi basireti var. Yani burada kameraların önünde ona ait sözlerin bir kısmını konuşmakta sakınca var ama özellikle beni söylemiş sayın siz, yani hangi konularda neler söylediğini basiretli bir Müslüman anlar.
Biz neler kaybettik bize neler kaybettirdiler mustafa sabri efendi allame ileri görüşlü bir ülkeyi muassir medeniyetler seviyesine çıkarabilecek nice alimlerimizden biri allah rahmet etsin onu anlamayı öğrenmeyi bize nasip etsin
20:01
Yani tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş diyeceğim ama bu da bir tencere çeşidi, şurada notlar da göreceksiniz Tokat'taki 1875 yılında hocasını tarif ediyor, hafızlık yaptığı hocasını anlatıyor; yani arkadaşlar hepimiz için ders var burada tabii, bir hocanın çocuğu önüne oturttuğunda ki tavırları ki 1948 yılında Mısır'da yazmış bu notunu, tercümetül kuran isimli bir kitabı var, o zamanki fitnelerden bir tanesi Kuran’ın kendi dilinden herkes Kur’an dan okusun Arapça okumak şart değil diye bir fiskos çıkardı şimdi değil o fitne yani o zaman vardı, 1920'lerde çıktı o dönemde onlara cevap için yazdığı tercümetül Kur'an isimli bir kitabı var, orada arkadaşlar hafızlık yaptığı hocasına ait bir hatırasını anlatıyor bakınız nasıl ağacın dibine düşüyor armut, armut ağacın dibine düşüyor; Orada diyor ki küçüklüğüm de anadolu şehirlerinden biri olan şehrimiz Tokat'ta Kur'an ezberliyorum 9 yaşındaydım ne zaman hafıza başlamış 10 yaşında bitirdiğine göre 8 yaşında başlamış 2 sene de hafız olmuş çünkü. Ders okuduğum hocam benimle beraber üç veya 4 kişiyi daha aynı anda dinlerdi, yani hocası önüne oturtuyor çocukları 4 kişi birden dinliyormuş. Dinlemeye başladığında gözlerini kapatırdı, bizden biri yanlış okuyunca gözlerini açar ona bakardı, yanlış falan demiyor hoca gözünü açıp kime baktıysa yanlış okuduğunu anlıyor, ne müthiş bir iletişim kurmuş talebeleriyle hoca dikkat ediyor musunuz kardeşler, o gözlerini kapattığı zaman bizi göremediği için ona bakabilirdik korkmazdık, hocalarına da bakmaya cesaretleri yok, neden çünkü hoca Cebrail Aleyhisselam gibi adam oturmuş oraya, Kuran'la haşır neşir olmuş hoca belki ihtiyar sana bir şey yapamıyor ama Allah hocaya heybet vermiş, talebi açıp gözünü bakamıyor, hoca gözünü kapatınca hocalarına bakabiliyorlar, ashabı kiram da Efendimize bakmaya kıyamazlardı arkadaşlar, o hal onlarda da vardı. Allah ona rahmet etsin. Mağfiret bulutlarından yağdırsın ona kendini Kuran'a verirdi, bakardık koca bir damla bir gözünden damlardı, sonra da öbür gözünden, ders dinlerken hocası gözyaşları yanaklarından uzun sakalına doğru akar dururdu, onu her gün böyle gördük, biz okurken onu ağlatan şey Kuran'a saygısı sevgisi ve Allah'ın ona verdiği Kur'an'dan etkilenme ve zevk alma özelliği idi. 9 yaşında bir çocuk hocasına ait hatırasına dikkat edin arkadaşlar, hocası bir defa kendisini nasıl Kuran'a vermiş ki 4 tane çocuk önünde oturuyor, biri Bakara suresini okuyor, biri Ali İmran suresini okuyor, biri Maide suresini okuyor, gözlerini kapatıp onları dinliyor. Babamı tanıyanlar da bilirler o da 6 kişi dinlerdi, 6 kişiyi önüne oturtur, ellerini masanın üzerine koyar, her talebenin 1 parmağı vardı, o parmağı kaldırdı mı onun yanlış okuduğu anlaşılır, o da gözünü açmazdı kimseye. Yani sen bir mukabele dinliyorsun bu arada cep telefonu ile konuşuyorsun, sonra da Kur'an bana etki etmedi diyorsun, bu hocanın da hali bir başka hoca eğer talebesini dinlerken cep telefonu ile konuşup, bilgisayardan interneti izlerse onun talebesi de Mustafa Sabri değil başka Sabri olur. Ya şimdi Mustafa Sabri Efendi'nin rahmetullahi aleyh en önemli özelliklerinden biri bu hocaların elinde yetişmiş ve arkadaşlar asıl vurgulamak istediğim şey bu hoca sultan Fatih'in, Akşemsettin'in arkadaşı değil, bu yıkılış döneminin, berbat bir dönemin yokluk döneminin İstanbul’daki de değil, Konya’daki de değil, Tokat gibi nüfusunun büyük oranı da sünni olmayan bir diyardaki bir hocaefendi bu, Allah ona da rahmet eylesin, yetiştirdiği talebe biraz sonra göreceğiz arkadaşlar Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin akidesini bir asır için yeniden ayağa kaldıran müthiş bir insan rahmetullahi aleyh. Mustafa Sabri Efendi arkadaşlar bir başka mesele basiret meselesi.
Allahu Ekber
🌹🌹
🤲
Imam safinin kabrinin yanina gomuldu
Ikinci talebesi Ali yakup cenkciler Hoca efendi
Bir yolla İttihatçılardan kurtuldu diyorsunuz kactıysa kaçtı deyin
Olurse papazlar tarafindan gomuldu diye propagande yapacak kadar soylenmesi çok ac bir durum 😔
Cumhuriyetle beraber GG WP olmuş
#sosyaldoku
#nureddinyıldız
50:08
Çünkü Mısır şeyhleriyle Ezherin hocaları ile tartıştıyor, avam için ağır konular her halükarda iftihar edeceğimiz kendimize bir insan gurbette de olsa aç da olsa, sefil de olsa, dinini nasıl savunabileceğini ve Ezher arkadaşlar 1065. senesinde dünyanın Zeytüna üniversitesi'nden sonra en eski üniversitesidir. Hocaefendi Ezher de konuşmayın yanlış söylüyorsunuz batıl söylüyorsunuz dediği zaman Ezher 1010. Senesindeydi, 1010 sene İslama hizmet etmiş alim yetiştirmiş bir ilim merkezinde gidiyorsun sen Tokat'ın köyünde arapça öğrenmişsin, geliyorsun bak Kahire de adamları konuş tutturmuyorsun, güç bu büyüklük burada, kendi çöplüğünde herkes ötüyor ama Kahire de konuşmak mesele. Konuşuyorsun ve herkes susuyor onun için Zahidül Kevseri rahmetullahi aleyh o da onun gibi yüzelliliklerden oda Mısır'da vefat etti, Gurratu aynil mücahidin diyor onun için, Mücahitlerin gözbebeğidir Mustafa efendi diyor, onun yaptığı cihat çok müthiş bir cihat, Zahidül Kevseri de rahmetullahi aleyh ciddi yazılar yazmıştır o da Osmanlı meşihatı İslamiyesinin vekalet makamında bulunmuş ama Zahidül Kevseri Müslümanların iç meseleleriyle ilgili hadis ilmiyle fıkıh ilmi ile konular da yazmış, Mustafa Sabri Efendi oturduğu yerden Aristoyu tenkit etmiş, madem sizin kaynağınız Aristodur Aristo da yanlış söyledi diye Aristoyu tenkit etmiş diğer filozofları tenkit etmiş. Bir şey dikkatimi çekti selefiler yani selefi deyimi ile mezhep bağlantısı olmadan hadisle amel edenler kolay kolay insan beğenmezler alim beğenmezler. Ya okumuş ama bir şey bildiği yok gibi bakarlar böyle bir bakış tarzları vardır, bu yeni ortamda neler söylenmiş Mustafa Sabri Efendi için diye baktım yani selefi insanlar bile Mustafa Sabri Efendi ki onlar kelam ilmine şiddetle karşılar, Mustafa Sabri Efendiye ümmetin şeyhülislamı Allah rahmet eylesin diye hitap etmek zorunda kalmışlar. Bileğin güçlü oldu mu düşmanın da seni itiraf ediyor rahmetullahi aleyh, zaten tipini de görürseniz arkadaşlar bir heybet boyu o kadar kısa adam var mı ben emin hocamdan tarifini dinlemiştim 13 yaşında bir çocuk kadar küçücük boyu var, kafa fazla büyük olduğu için beden büyümemiş kiminin de bedeni büyük kafa küçük kalmış böyle tezat bir oluyor bazen. Rahmetullahi aleyh.
53:01
Allah razı olsun hocam
Allah razı olsun
🤲
Allah razı olsun
Allah razı olsun