2013 06 17 Bamteli Adanmış Ruhların Hayat Felsefesi

Sdílet
Vložit
  • čas přidán 15. 06. 2013
  • *Ne dünya debdebesi ve saltanatı yolunuzu yönünüzü değiştirmeli ne de gözleri âhu dilberler, Boğaziçi'nde yalılar, yazlıklar-kışlıklar, servet ü sâmânlar, ikbal ve imkanlar, güç ve kuvvetler. Çünkü kendinizi vakfettiğiniz bu yol, adanmışlar yoludur, beklentisizler yoludur. (00:36)
    *Sen güneş ol, başları okşa; sana ne hidrojen ne de helyum gönderen olsun!.. Kendine rağmen yan, kavrul.. fakat kimseden bir şey bekleme. Sen ırmaklar gibi çağla, ak; sür başını yerden yere; fakat zinhar kimseden bir şey bekleme. Toprak ol, her tohuma bağrını aç; analar gibi bağrında neler neler besle.. ayaklar altında ol, katiyen başlara sıçramayı düşünme. Rüzgar ol, es; onu onunla, onu da onunla aşıla; zinhar hiçbir şey bekleme. Yâd-ı cemil olmaya bile bel bağlama!.. "Cenazeme gelsinler" deme. "Namazımı kılsınlar" deme. Allah sana yeter!.. (03:00)
    *Cenâb-ı Hak, başa kakmayı, insanları minnet altında bırakmayı ve bu şekilde onlara eziyet etmeyi yapılan işin sevabını iptal edecek bir sebep olarak zikrediyor: "Ey iman edenler! Sadaka verdiğiniz kimselere minnet etmek, onları incitmek suretiyle o sadakalarınızı boşa çıkarmayın." (Bakara, 2/264) buyuruyor. Evet, her türlü sadakat emaresine bu açıdan yaklaşılmalı; riya, süm'a, eza, başa kakma ve minnet altında bırakma sebebiyle yapılan o iyilik zayi edilmemeli. Beklentilerle o iş kirletilmemeli. (06:27)
    *İstiğnâ ve beklentisizlik, Peygamberlik mesleğinin şiarıdır; insanları kurtarmak için kendi hayatını istihkâr ederek her gün ölüp ölüp dirilme, sürekli çalışma, hep koşturma, zahmet çekip meşakkatlere katlanma ama bütün bunlara bedel hiçbir ücret istememe irşad yolunun hususiyetidir. Nitekim, Hazreti Nuh, Hazreti Hûd, Hazreti Salih, Hazreti Lût ve Hazreti Şuayb (Allah'ın salat ve selamı Efendimizin ve bütün peygamberlerin üzerine olsun) hep aynı cümleyi tekrar etmiş;
    وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى رَبِّ الْعَالَمِينَ
    "Bu hizmetten ötürü sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan, ancak Rabbülâlemîn'dir." (Şuarâ, 26/109) diyerek, bütün peygamberlerin ortak duygu ve düşüncesini dile getirmişlerdir. Mevlâ-yı Müteâl, Sultân-ı Rusül Efendimiz'e, "De ki: Sizden bu hizmetim için hiçbir ücret istemiyorum, malınız sizin olsun! Benim ücretim yalnız Allah'a aittir ve O, her şeye şahittir." (Sebe', 34/47) buyururken de nübüvvetin bu ulvî yönünü nazara vermiştir. (07:00)
    *Yâsîn Sûresi'nde anlatılan kahraman (Habib-i Neccar),
    اِتَّبِعُوا مَنْ لاَ يَسْأَلُكُمْ أَجْراً وَهُمْ مُهْتَدُونَ
    "Yaptıkları tebliğ karşılığında sizden bir ücret istemeyen, hiç menfaat beklemeyen, dosdoğru yolda yürüyen bu kimselere uyun." (Yâsîn, 36/21) demek suretiyle, yine irşad erlerinin aynı vasfına dikkat çekmiştir. Habib-i Neccar, arkasında yürünecek rehberlerin en önemli iki vasfını nazara verirken, onların hizmetlerine mukabil hiçbir ücret/menfaat beklemediklerini ve herkesten önce kendilerinin dosdoğru yolda yürüdüklerini belirtmiştir ki, doğrusu, bu iki sıfatı üzerinde taşımayan kimselerin başkalarına hidayet yolunu göstermeleri hiç mümkün değildir. (08:00)
    *İnsanlar canlı kitaplara bakarlar. Kitaplar kitaplaşan insanlarla bir şey ifade eder. (09:20)
    *Kur'ân-ı Kerim, Yûsuf Sûresi'nde geçen,
    قُلْ هٰذِهِ سَبِيلِۤي أَدْعُو إِلَى اللّٰهِ عَلٰى بَصِيرَةٍ أَنَا وَمَنِ اتَّبَعَنِي
    "De ki: İşte benim yolum! Ben Allah'a körü körüne değil basiret üzere davet ediyorum.. bana tâbi olanlar da öyle..." (Yûsuf Sûresi, 12/108) âyetiyle Rasûl-i Ekrem Efendimiz'in (sallallâhu aleyhi ve sellem) irşat ve tebliğ vazifesini basiret üzere gerçekleştirdiğine ve ümmet-i Muhammed'in de O'nun yolu üzere yürüdüklerine dikkatleri çeker. Öyleyse, adanmış ruhlar, ruhunun ufkuna yürürken zırhını rehin bırakan o Rehber-i Ekmel gibi yaşamalıdırlar. Evet, "Varım ol Dost'a verdim hânümânım kalmadı / Cümlesinden el yudum pes dü-cihanım kalmadı" düşüncesi yeni bir dünyayı inşa edecek mimarların genel dinamikleri ve en büyük sermayeleridir. (12:14)

Komentáře •