Bakar mısın, seni beklememeliymişim! Gelmeyecekmişsin çünkü. Boş laf! Sen beni ebediyen terk edebilir misin? İçinde kocaman bir boşluk olmaz mı o zaman? İrfan Gürkan Çelebi
Kardeşlerim, ruhlu ve platonik arkadaşlarım. Ceyhun bey muhteşem okumuş, şiir de harika. Ama beklemeyin be kankalar. Hayatınıza devam edin. Gelecek olsa gelirdi. Kendinizi üzmeyin siz değerlisiniz
Bir çiçek dalından kopuyor, Bir çakıl taşı denizde sekiyor, Dut ağacı meyvelerini döküyor, Toprak yol, tozu dumana katıyor, Tahta kapı, sövesinden kopayazıyor. Kalbim çarpıyor, İçim içime sığmıyor, Sen geldin diye deliriyorum! Tüm zamanlarımı seni beklemek için değerlendiriyorum. Bir saniye boş vaktim yok. Şimdi içeri girsen, hazırlıksız yakalayamazsın beni. Hazırım, seni bekliyorum. Bana ördüğün kazağım sırtımda… Atkım boynumda… Yaz kış çıkartamıyorum… Gelirde görürsün diye, bîtamam bekliyorum. Dışarıda bir çıt çıksa, kapının ardında bitiyorum. Biliyorum, vakitsiz zamanlarda iş çevirmeye bayılırsın. Kışın, denize ayağını sokmaya… Yazın, boğazlı çizmelerini giymeye… Baharda somurtup durmaya… Bayılırsın biliyorum. Terslik sen de mi; ben de mi… bilemiyorum. Çok meraklısı da değilim zaten… Ben sadece seni seviyorum. Ne tersliğe, ne de kim de olduğuna aldırmıyorum. Benim canımı acıtan… İçimi bunaltan… Beni kederden kudurtan… Yanımda olmayışın şu an! Telefona bakıyorum, çalmıyor. Mutfaktaysan “bir su getir” diye bağırıyorum. Su içmekliğim yok… seni sınıyorum. İnsan günde elli bardak su içemez ya! Hastayım biliyor musun? Bilsen yanımda olurdun, şüphem yok. Yalancıktan hastalanayım diyorum… Gelesin diye bir ateş çıksın benden… İnce hastalığa tutulmuş gibi öksüreyim… Elimi karnıma tutup ağlayayım istiyorum. Sonra vazgeçiyorum… Çocukça şeyleri sevmezsin sen… Zaten biliyorum; bir evde bir kişi şımarır… Bizim evin şımarığı sensin. Peki, ben ne olacağım? Hastalanmak, şımarmak, seni sıkmak yok. Peki, ben ne olacağım? Kapı beklemekten, mutfak kollamaktan, telefon kurcalamaktan korkuyorum. Aslında seni kaybetmekten korkuyorum. Benden nefret ettiklerini anladığım en yakın arkadaşlarım… Bekleme diyorlar! Bakar mısın, seni beklememeliymişim! Gelmeyecekmişsin çünkü. Boş laf! Sen beni ebediyen terk edebilir misin? İçinde kocaman bir boşluk olmaz mı o zaman? Anlamıyorlar işte bütün bunları, beni sevmediklerini yeni anladığım en yakın arkadaşlarım. Ama sende bunca zamandır bir telefon olsa açsaydın ne olurdu? Kızgınsız biliyorum, beni cezalandırıyorsun. Ancak bu kadar yeter, ben dersimi aldım. Bundan sonrası beni öldürmeye girer. Arkamızdan dedikodu ediyorlar biliyor musun? Güya sen başka biriyle delicesine sevişiyormuşsun! Dedikoduları azdırma çabuk dön. İçim sızlıyor, yalan olduğunu bildiğim halde… Yine kızma bana, yalan da insanın içini acıtabilir. Gel yanıma, geç karşıma, “yok öyle şey” de bana. Sana inanmaya yazgılıyım ben, meraklanma. Ortalıkta benim için, “bu kız uğruna kafayı yedi” diyorlarmış, aldırma. Kafayı yemedim ya, bu aralar gelsen hiç fena olmaz. Bir kuş uçuyor, Bir çiçek dalından kopuyor, Bir çakıl taşı denizde sekiyor, Ben sensin sanıyorum. Millet beni deli sanıyor. Bu aralar gelsen hiç fena olmaz. İrfan Gürkan Çelebi
Çünkü sen varsın.Bunu yapmak doğru. Seni sevmek...Seni sevmek doğru.Seni sevmek güzel.Gideceğini bilerek.Sensizliğim bile güzel.Geleceğini biliyorum ya. Yokluğun dokunmuyor.
Bekliyorsun bekliyorsun ama gelmiyor. Herkes gelmez diyor ama sen bekliyorsun pişman da olsa çocuklu da olsa bir kere de olsa gelsin. Aslında aklına getirmeye gerek yok. O sen istemesen de önce seni yatağa yatınca uyutmuyor. Sonrasında rüyana da senin isteğin olmadan geçiyor. Kısacası seni rahat bırakmıyor. Seni onun düşüne, onun gelme ihtimaline mühebbet hapisliyor .
35 dislike yallah Vuhan’a, ulan Ceyhun parti kursun oy veriyim, içelim desin içelim, geç çay taşı desin taşıyım öyle seviyorum abi seni. Zaten sevmemek için kimin nasıl bi sebebi olur onu da anlamış değilim
Tüm zamanlarımı seni beklemek için değerlendiriyorum. Bir saniye boş vaktim yok. Şimdi içeri girsen, hazırlıksız yakalayamazsın beni. Hazırım, seni bekliyorum.
KADROLU YALNIZLAR İÇİN unuttuklarınızı soruyorum hiç hatırlamak istemediklerinizi teninize iz bırakanları ve izinizi taşıyan tenleri görmeseniz de sezdikleriniz var mı sizin unutmasanız da unutur gibi yaptıklarınız dualarınız var mı ya duvarlarınız gidenleriniz çekip gidenleriniz oldu mu sizin hiç beklemeden bir şey söylemeden elinizde kalan gidişleri soruyorum yüreğinizde ki bitişleri kimin hayali kaldı gözlerinizde o kalp o yarayı kimden aldı aşkı en son kime hapsettiniz ya da kime terk ettiniz aşkı siz siz birinin sonu oldunuz mu hiç ya da bir şiire konu oldunuz mu yoksa siz hep terk mi edildiniz unutmayı kim öğretti size söyleyin ihaneti kim ezberletti artık sevmeseniz de hala rüyalarınızda gördükleriniz var mı sizin söyleyin bilmem hangi sokakta ve banklar üstünde kimin ismini yana yana karaladınız bir kenara ya da unutulduğunuz o caddede ve yine yağmur altında kimi buruşturup attınız bir tarafa söyleyin yıllar sonra döndükleriniz oldu mu sizin yollar aldıklarını geri verdi mi peki değer miydi bir hiç için söyleyin yalnızlığı size kilitlediklerinden beri artık geceler hiç bitmiyor değil mi şimdi her sabah uyandığınızda yanınızda olmayan o kişiden artık nefret ediyorsunuz değil mi biteceğini bile bile başladığınız aşkları soruyorum ben demiştim dediğiniz o anları hep yanındayım diyenlerin yokluğunda ve yüzlerce ölü varken yüzünüzde ne yapacağınızı bilmeden dolaştınız mı sokaklarda söyleyin iyi ki yapmışım dediğiniz hatalarınız var mı bu hayatta onu hatırlarım diye dinlemediğiniz şarkılar yine ağlarım diye izleyemediğiniz filmler kafanızın karıştığı durumları soruyorum okuyup okuyup anlamadığınız kitapları gözlerinizin boşluğa daldığı anları uzaklara hani çok uzaklara başınızı bir omuza yaslamayalı çok oldu değil mi ya da kalkıp gitmeyeli birinden bir kalp yangınından arta kalan duygularınızla siz gitmek istediniz mi hiç iyi niyetinizi kaybettiğiniz anları soruyorum kara kaplıya kaydettiklerinizi sizi kandırdığını zannedenlere inanmış gibi yapıp belki bir gün düzelir diye sabrettiniz mi hiç ama bazılarının büyüdüklerini hiç göremediniz değil mi hatıralar baş ucunuzda nöbet tuttu hep çünkü o sizi hep unuttu unuttu değil mi hani bazen bir sigara yakıp bir şarkı açarsın ve susarsın hani o şarkı senin söylemek istediklerini söyler ya hani işte anlaşılmak tam da böyle bir şey değil mi bilirim hala kokladığınız elbiseler vardır elbet ya da unutabilmek için hiç gitmediğiniz yerler söyleyin birine kendine iyi bak dediniz mi hiç hoşça kal diyebildiniz mi kendine iyi bakabildi mi peki hoşça kalabildi mi her yeni aşkta hep aynı ezberi yaşıyorsunuz değil mi söyleyin en başa dönüp te yeniden yaşanmak isteyen hayat mıdır peki yaşadıklarını inkar eden adam mıdır adam mıdır söyleyin içinizde öldürdükleriniz oldu mu sizin tarihe gömdükleriniz inkar etmeyin kalbiniz mezarlık gibi değil mi ve bu mezarlıkta artık bir ölü için dahi boş yer yok değil mi lafı ağzınızdan alan şarkılarınız mı sizin hayallerinizi erteleyip masadan kalktıklarınız yalan duymamak için soru sormadığınız kişileri soruyorum hani burada öpmüştü sizi hani şurada çiçek vermişti şimdi aynı kişi binlerce kez çoğaltıp hüzünleri size milyon kere öldürüyor değil mi göğsünüzün daraldığı anları soruyorum kalbinizin sıkıştığı söyleyin firar etti mi aklınız hiç peşin uçup gitti mi lanet olası usulca yaklaşan uğursuzluk size de uğradı mı hiç ya gözleriniz kimi görmezden geldi geçenlerde ya o denildiği zaman aklınıza kim geldi en önemlisi siz beklediniz mi hiç hiç gelmeyeceğini bile bile gözlerinizi tavana çakıp onun yattığı tarafı boş bırakıp ve resimlere bakıp bakıp kahretsin beklediniz mi hiç uyku tutmayan anlarınızı kime anlattınız en çok ve kim gerçekten anladı sizi söyleyin suç benim dediniz mi hiç kendinize suç benim kırılgan mektuplar yazardınız ya hani hani katiyen gönderememek için adresi yoktu ve kokusu ve teni sizi sizden habersizce alıp götüren o kişiden artık nefret ediyorsunuz değil mi yüreğinizin sızladığı anları soruyorum göz bebeğinizin titrediği ne varsa birden bire koyar ya hani yıkar geçer ya her şey yıllar geçmiş olsa da üstünden ardından hala garip garip el salladıklarınız var mı sizin gitme kal dediğiniz oldu mu bu hayatta ya kimin imzası var gülücüklerinizin altında hıçkıra hıçkıra ağladığınız anları soruyorum artık uyku uyutulduğunuzu anladığınızdan beri hiç hiç değil mi hiç sevmemiş gibi yaptınız ya hani hani kaybetmemek için ne oldu peki söyleyin (ben söyleyeyim) yine o şarkıyla gözleriniz doldu aptal aptal yani böyle her gece konuştuğunuz insanla konuşamayıp çektiğiniz resimleri ona gönderememek garip oluyor değil mi uyanamam diye uyumadığınız geceleriniz var mı sizin hani gözleriniz yine o imkansız resme bakarken mezarlıklara bıraktığınız duvakları soruyorum durup da inmediğiniz durakları hayalini kurduğunuz dudakları yani tuzakları yani elini her gün biraz daha bıraktıklarınızı soruyorum hesaplarken gidişlerle bitişleri artık durulur gibi değil değil mi yani siz zorundayım zorundasın derken bir yolun sonuna geldiniz mi hiç İnsanlık bende kalsın dediğinizde İnsanlık sizde kaldı mı hiç söyleyin hani gözlerine bakardınız ya en çok hani derin bir uçuruma bakar gibi ben gitmem diye hep söz veren o insandan artık nefret ediyorsunuz değil mi siz dinleyerek eskittiğiniz ve hep yarım kalan hayallerinizin üstüne yemin etmediniz mi bir daha sevmeyeceğim bir daha sevmeyeceğim bir daha sevmeyeceğim diye hani o sahile gitmeyecektiniz bir daha hani o yolda bir daha yürümeyecektiniz oysa siz dua ederken hep ondan önce ölmeyi dilerdiniz avuç içinizin hiç kapanmadığı anlarınız oldu mu bu hayatta aşkı temiz tutmak isterken kirlendiğinizi hissettiniz mi acaba şimdi ne yapıyor dediklerinizden nefret ettiniz mi hiç söyleyin son pişmanlığın işe yaradığını gören var mı aramızda ve hiç af etmeyeceğiniz insanlar var mı benim var Turgut Sakin
Kardeşlerim, ruhlu ve platonik arkadaşlarım. Ceyhun bey muhteşem okumuş, şiir de harika. Ama beklemeyin be kankalar. Hayatınıza devam edin. Gelecek olsa gelirdi. Kendinizi üzmeyin siz değerlisiniz
Bir çiçek dalından kopuyor,
Bir çakıl taşı denizde sekiyor,
Dut ağacı meyvelerini döküyor,
Toprak yol, tozu dumana katıyor,
Tahta kapı, sövesinden kopayazıyor.
Kalbim çarpıyor,
İçim içime sığmıyor,
Sen geldin diye deliriyorum!
Tüm zamanlarımı seni beklemek için değerlendiriyorum.
Bir saniye boş vaktim yok.
Şimdi içeri girsen, hazırlıksız yakalayamazsın beni.
Hazırım, seni bekliyorum.
Bana ördüğün kazağım sırtımda…
Atkım boynumda…
Yaz kış çıkartamıyorum…
Gelirde görürsün diye, bîtamam bekliyorum.
Dışarıda bir çıt çıksa, kapının ardında bitiyorum.
Biliyorum, vakitsiz zamanlarda iş çevirmeye bayılırsın.
Kışın, denize ayağını sokmaya…
Yazın, boğazlı çizmelerini giymeye…
Baharda somurtup durmaya…
Bayılırsın biliyorum.
Terslik sen de mi; ben de mi… bilemiyorum.
Çok meraklısı da değilim zaten…
Ben sadece seni seviyorum.
Ne tersliğe, ne de kim de olduğuna aldırmıyorum.
Benim canımı acıtan…
İçimi bunaltan…
Beni kederden kudurtan…
Yanımda olmayışın şu an!
Telefona bakıyorum, çalmıyor.
Mutfaktaysan “bir su getir” diye bağırıyorum.
Su içmekliğim yok… seni sınıyorum.
İnsan günde elli bardak su içemez ya!
Hastayım biliyor musun?
Bilsen yanımda olurdun, şüphem yok.
Yalancıktan hastalanayım diyorum…
Gelesin diye bir ateş çıksın benden…
İnce hastalığa tutulmuş gibi öksüreyim…
Elimi karnıma tutup ağlayayım istiyorum.
Sonra vazgeçiyorum… Çocukça şeyleri sevmezsin sen…
Zaten biliyorum; bir evde bir kişi şımarır…
Bizim evin şımarığı sensin.
Peki, ben ne olacağım?
Hastalanmak, şımarmak, seni sıkmak yok.
Peki, ben ne olacağım?
Kapı beklemekten, mutfak kollamaktan, telefon kurcalamaktan korkuyorum.
Aslında seni kaybetmekten korkuyorum.
Benden nefret ettiklerini anladığım en yakın arkadaşlarım…
Bekleme diyorlar!
Bakar mısın, seni beklememeliymişim!
Gelmeyecekmişsin çünkü. Boş laf!
Sen beni ebediyen terk edebilir misin?
İçinde kocaman bir boşluk olmaz mı o zaman?
Anlamıyorlar işte bütün bunları, beni sevmediklerini yeni anladığım en yakın arkadaşlarım.
Ama sende bunca zamandır bir telefon olsa açsaydın ne olurdu?
Kızgınsız biliyorum, beni cezalandırıyorsun.
Ancak bu kadar yeter, ben dersimi aldım.
Bundan sonrası beni öldürmeye girer.
Arkamızdan dedikodu ediyorlar biliyor musun?
Güya sen başka biriyle delicesine sevişiyormuşsun!
Dedikoduları azdırma çabuk dön.
İçim sızlıyor, yalan olduğunu bildiğim halde…
Yine kızma bana, yalan da insanın içini acıtabilir.
Gel yanıma, geç karşıma, “yok öyle şey” de bana.
Sana inanmaya yazgılıyım ben, meraklanma.
Ortalıkta benim için, “bu kız uğruna kafayı yedi” diyorlarmış, aldırma.
Kafayı yemedim ya, bu aralar gelsen hiç fena olmaz.
Bir kuş uçuyor,
Bir çiçek dalından kopuyor,
Bir çakıl taşı denizde sekiyor,
Ben sensin sanıyorum.
Millet beni deli sanıyor.
Bu aralar gelsen hiç fena olmaz.
İrfan Gürkan Çelebi
2. dakikasında ağlamaya başladım...muhteşemsin..
Çünkü sen varsın.Bunu yapmak doğru. Seni sevmek...Seni sevmek doğru.Seni sevmek güzel.Gideceğini bilerek.Sensizliğim bile güzel.Geleceğini biliyorum ya. Yokluğun dokunmuyor.
Her kelimesi beni anlatıyor sanki.. :/
sen beni ebediyen terk edebilir misin? içinde kocaman bir boşluk olmaz mı o zaman? anlamıyorlar işte...
Bekliyorsun bekliyorsun ama gelmiyor. Herkes gelmez diyor ama sen bekliyorsun pişman da olsa çocuklu da olsa bir kere de olsa gelsin. Aslında aklına getirmeye gerek yok. O sen istemesen de önce seni yatağa yatınca uyutmuyor. Sonrasında rüyana da senin isteğin olmadan geçiyor. Kısacası seni rahat bırakmıyor. Seni onun düşüne, onun gelme ihtimaline mühebbet hapisliyor .
artık beklemek istemiyorum ama bekliyorum gelsen bu aralar
''bu aralar gelsen'' twitine gitmiştim. hala dönemedim kendime..
ilk bir kaç dinlememde sanki sıradanlık vardı ama hissetmek lazımmış düşünmek derince çok şey çok çok şey anlatıyor hissedene...
lann ne yaptın ceyhun öldük burada!!!
İçinde kocaman bi boşluk olmaz mı o zaman...
Limana yanaşmayan gemiye halat sallamak niye...
Çok çok çok iyi okumuş helal olsun. Şiiiri yaşattı adeta
Sen ne güzel bi şiirsin, ne güzel seslendirmişsin 👏
35 dislike yallah Vuhan’a, ulan Ceyhun parti kursun oy veriyim, içelim desin içelim, geç çay taşı desin taşıyım öyle seviyorum abi seni. Zaten sevmemek için kimin nasıl bi sebebi olur onu da anlamış değilim
Özledim
Tüm zamanlarımı seni beklemek için değerlendiriyorum.
Bir saniye boş vaktim yok.
Şimdi içeri girsen, hazırlıksız yakalayamazsın beni.
Hazırım, seni bekliyorum.
Reis herkes bu denli şiirin duygusunu yansıtamaz fenasın resmen deli birinden dinledik şiiri
Sen adamın dibisin adaş ;)
Ne güzel okumuşsun be abi
02:55 Dikkat...
Çok güzel
bundan sonrası beni öldürmeye girer...
İnce hastalığa da tutulsak gelmez...
İçim sızladııı:(
Ancak bu kadar yeter, ben dersimi aldım . Bundan sonrası beni öldürmeye girer ..
Sen beni ebediyen terk edebilir misin?
İçinde kocaman bir boşluk olmaz mı o zaman?
Bizim evin çocuğu hep sen ol ve şımar 🌼
O vakit sagliginiza
müthiş..
harika bi insan.
öyle deme öyle
Seviyorum Nurgül seviyorum
bu aralar gelsen hiç fena olmaz.
Kafayı yemedim ya...
ceyhun yılmaz söylerse başka tabi
Gelmeyecekmişsin çünkü. Boş laf!
Elif Kaya ya gitmesi gerektiğini düşünmüşse
Yanlış ta olsa öyle olması gerektiğini düşünüp inandıysa... :(
peki ya ben ben nolucam?
Yoldaym üzgünm yazamadm.
Bu Aralar Gelsen
ilk başta çalan müziği bilen var mı?
bu arada mükemmel okumuşsun abi
👏🏻👏🏻
ezginin günlügü
içekmi illa.
KADROLU YALNIZLAR İÇİN
unuttuklarınızı soruyorum
hiç hatırlamak istemediklerinizi
teninize iz bırakanları
ve izinizi taşıyan tenleri
görmeseniz de sezdikleriniz var mı sizin
unutmasanız da unutur gibi yaptıklarınız
dualarınız var mı
ya duvarlarınız
gidenleriniz
çekip gidenleriniz oldu mu sizin
hiç beklemeden
bir şey söylemeden
elinizde kalan gidişleri soruyorum
yüreğinizde ki bitişleri
kimin hayali kaldı gözlerinizde
o kalp o yarayı kimden aldı
aşkı en son kime hapsettiniz
ya da kime terk ettiniz aşkı
siz
siz birinin sonu oldunuz mu hiç
ya da bir şiire konu oldunuz mu
yoksa siz hep terk mi edildiniz
unutmayı kim öğretti size söyleyin
ihaneti kim ezberletti
artık sevmeseniz de
hala rüyalarınızda gördükleriniz var mı sizin
söyleyin
bilmem hangi sokakta ve banklar üstünde
kimin ismini yana yana karaladınız bir kenara
ya da unutulduğunuz o caddede ve yine yağmur altında
kimi buruşturup attınız bir tarafa
söyleyin
yıllar sonra döndükleriniz oldu mu sizin
yollar aldıklarını geri verdi mi
peki değer miydi bir hiç için
söyleyin
yalnızlığı size kilitlediklerinden beri
artık geceler hiç bitmiyor değil mi
şimdi
her sabah uyandığınızda
yanınızda olmayan o kişiden
artık nefret ediyorsunuz değil mi
biteceğini bile bile başladığınız aşkları soruyorum
ben demiştim dediğiniz o anları
hep yanındayım diyenlerin yokluğunda
ve yüzlerce ölü varken yüzünüzde
ne yapacağınızı bilmeden dolaştınız mı sokaklarda
söyleyin
iyi ki yapmışım dediğiniz hatalarınız var mı bu hayatta
onu hatırlarım diye dinlemediğiniz şarkılar
yine ağlarım diye izleyemediğiniz filmler
kafanızın karıştığı durumları soruyorum
okuyup okuyup anlamadığınız kitapları
gözlerinizin boşluğa daldığı anları
uzaklara
hani çok uzaklara
başınızı bir omuza yaslamayalı çok oldu değil mi
ya da kalkıp gitmeyeli birinden
bir kalp yangınından arta kalan duygularınızla
siz
gitmek istediniz mi hiç
iyi niyetinizi kaybettiğiniz anları soruyorum
kara kaplıya kaydettiklerinizi
sizi kandırdığını zannedenlere inanmış gibi yapıp
belki bir gün düzelir diye sabrettiniz mi hiç
ama bazılarının büyüdüklerini hiç göremediniz değil mi
hatıralar baş ucunuzda nöbet tuttu hep
çünkü o sizi hep unuttu
unuttu değil mi
hani bazen bir sigara yakıp bir şarkı açarsın ve susarsın
hani o şarkı senin söylemek istediklerini söyler ya hani
işte anlaşılmak tam da böyle bir şey değil mi
bilirim
hala kokladığınız elbiseler vardır elbet
ya da unutabilmek için hiç gitmediğiniz yerler
söyleyin
birine kendine iyi bak dediniz mi hiç
hoşça kal diyebildiniz mi
kendine iyi bakabildi mi peki
hoşça kalabildi mi
her yeni aşkta hep aynı ezberi yaşıyorsunuz değil mi
söyleyin
en başa dönüp te yeniden yaşanmak isteyen hayat mıdır
peki yaşadıklarını inkar eden adam mıdır
adam mıdır söyleyin
içinizde öldürdükleriniz oldu mu sizin
tarihe gömdükleriniz
inkar etmeyin
kalbiniz mezarlık gibi değil mi
ve bu mezarlıkta artık bir ölü için dahi boş yer yok değil mi
lafı ağzınızdan alan şarkılarınız mı sizin
hayallerinizi erteleyip masadan kalktıklarınız
yalan duymamak için soru sormadığınız kişileri soruyorum
hani burada öpmüştü sizi
hani şurada çiçek vermişti
şimdi
aynı kişi
binlerce kez çoğaltıp hüzünleri
size milyon kere öldürüyor değil mi
göğsünüzün daraldığı anları soruyorum
kalbinizin sıkıştığı
söyleyin
firar etti mi aklınız hiç
peşin uçup gitti mi
lanet olası usulca yaklaşan uğursuzluk size de uğradı mı hiç
ya gözleriniz
kimi görmezden geldi geçenlerde
ya o denildiği zaman aklınıza kim geldi
en önemlisi siz
beklediniz mi hiç
hiç gelmeyeceğini bile bile
gözlerinizi tavana çakıp
onun yattığı tarafı boş bırakıp
ve resimlere bakıp bakıp
kahretsin
beklediniz mi hiç
uyku tutmayan anlarınızı kime anlattınız en çok
ve kim gerçekten anladı sizi söyleyin
suç benim dediniz mi hiç kendinize
suç benim
kırılgan mektuplar yazardınız ya hani
hani katiyen gönderememek için
adresi yoktu
ve kokusu
ve teni
sizi sizden
habersizce alıp götüren
o kişiden
artık nefret ediyorsunuz değil mi
yüreğinizin sızladığı anları soruyorum
göz bebeğinizin titrediği
ne varsa birden bire koyar ya hani
yıkar geçer ya her şey
yıllar geçmiş olsa da üstünden
ardından hala garip garip
el salladıklarınız var mı sizin
gitme kal dediğiniz oldu mu bu hayatta
ya kimin imzası var gülücüklerinizin altında
hıçkıra hıçkıra ağladığınız anları soruyorum
artık uyku
uyutulduğunuzu anladığınızdan beri hiç
hiç değil mi
hiç sevmemiş gibi yaptınız ya hani
hani kaybetmemek için
ne oldu peki söyleyin
(ben söyleyeyim)
yine o şarkıyla gözleriniz doldu aptal aptal
yani böyle her gece konuştuğunuz insanla konuşamayıp
çektiğiniz resimleri ona gönderememek
garip oluyor değil mi
uyanamam diye uyumadığınız geceleriniz var mı sizin
hani gözleriniz yine o imkansız resme bakarken
mezarlıklara bıraktığınız duvakları soruyorum
durup da inmediğiniz durakları
hayalini kurduğunuz dudakları
yani tuzakları
yani elini her gün biraz daha bıraktıklarınızı soruyorum
hesaplarken gidişlerle bitişleri
artık durulur gibi değil değil mi
yani siz
zorundayım zorundasın derken
bir yolun sonuna geldiniz mi hiç
İnsanlık bende kalsın dediğinizde
İnsanlık sizde kaldı mı hiç
söyleyin
hani gözlerine bakardınız ya en çok
hani derin bir uçuruma bakar gibi
ben gitmem diye hep söz veren o insandan
artık nefret ediyorsunuz değil mi
siz
dinleyerek eskittiğiniz
ve hep yarım kalan hayallerinizin üstüne yemin etmediniz mi
bir daha sevmeyeceğim
bir daha sevmeyeceğim
bir daha sevmeyeceğim diye
hani o sahile gitmeyecektiniz bir daha
hani o yolda bir daha yürümeyecektiniz
oysa siz dua ederken
hep ondan önce ölmeyi dilerdiniz
avuç içinizin hiç kapanmadığı anlarınız oldu mu bu hayatta
aşkı temiz tutmak isterken
kirlendiğinizi hissettiniz mi
acaba şimdi ne yapıyor dediklerinizden nefret ettiniz mi hiç
söyleyin
son pişmanlığın işe yaradığını gören var mı aramızda
ve hiç af etmeyeceğiniz insanlar var mı
benim var
Turgut Sakin
ezginin günlüğü.
ezginin günlüğü
bu aralar gelsen be lavinya. terliklerinle. gelsen hani
Ezginin Günlüğü
fon müzik bilen var mı
eksik bi seyler var ve siir kelimesi kelimesine eksikligimden bahsediyor. bu aralar gelsen..
R ler nerde Ceyhun :)
peki ya ben ben nolucam?????????????????????????
altta piyanoyla çalınan fon müziğin adını bilen var mı?
Fazıl Say -Baldızı Feysten Dürtmüşler
Neremle güleceğimi şaşırdım :DDDDDD
Ejder Tas :D
15 disslike veren arsız belacılar :D
Olmuyo abicim gidenin içinde kocaman.boşluk filan olmuyoor,
Şiirin şairi kim bilen var mı
Anlamıyorlar.
Bu pazar sabahı da ağzıma sıçtın ya, Helal olsun...
Ben cezamı çektim, Bu aralar Gelsen artık...
Abi ölelim mi biz, niye böyle bu düzen amk
Olmamış
EKSİK BİR ŞEY Mİ VAR I KİM SESLENDİRİYO Bİ SÖYLEYİN LANNNN
Hüsnü arkan