Cumhuriyetin Diğer Kurucu Babaları: Mahmut Esat Bozkurt

Sdílet
Vložit
  • čas přidán 20. 07. 2022
  • Geç dönem Osmanlı ve erken dönem Cumhuriyet üzerine odaklanan çalışmalarıyla bilinen tarihçi Ümit Kurt ve zihniyetler tarihi bağlamında Osmanlı'dan Türkiye'ye süreklilik çizgisini çalışmalarında sıkça konu eden sosyal bilimci Mert Kayhan, İstanbul Edebiyat Evi'nde birkaç sezondur yer verdiğimiz "Tarih-i Ahval & Ahval-ı Tarih" sohbetlerinin yeni sezonunda odaklarını "Cumhuriyetin Kurucu Babaları" olarak anılan figürlere çeviriyorlar.
    Bu sezonun ilk bölümünün konusu, Cumhuriyet’in kuruluş yıllarının en önemli ideologlarından biri olarak kabul edilen; anayasa hukukçusu, uluslararası Bozkurt-Lotus Davası kahramanı, farklı dönemlerde İktisat ve Adalet bakanlıkları yapmış, Masonlar Dinleyiniz! ve Liberalizm Yalanı kitaplarının yazarı Mahmut Esat Bozkurt.
    Bozkurt’un Kemalizm, demokrasi ve Türkiye’deki azınlıklarla ilgili düşüncelerinin kapsamlı biçimde ele alınacağı bu bölüm, kuruluş yıllarından itibaren, demokrasinin ve azınlıkların hakim zihniyetteki yerine dair de detaylı bir panorama sunacak.
    Ümit Kurt: ODTÜ’de lisans ve Sabancı’da yüksek lisans eğitiminin ardından 2016’da Clark Üniversitesi Tarih Bölümü’nde doktorasını tamamladı. Geç dönem Osmanlı ve Erken dönem Cumhuriyet tarihi, Ermeni Soykırımı, mikro/yerel tarih, modern Türk milliyetçiliği ve kolektif şiddet gibi konularda yerli ve uluslararası birçok dergi ve kitapta makaleleri yayımlandı. İletişim Yayınları’ndan “Türk’ün Büyük Biçare Irkı”: Türk Yurdu’nda Milliyetçiliğin Esasları (1911-1916), Kanunların Ruhu: Emval-i Metruke Kanunlarında Soykırımın İzini Sürmek (Taner Akçam ile birlikte) ve Antep 1915: Soykırım ve Failler kitapları yayımlandı. Kıyam ve Kıtal: Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Kolektif Şiddet (Tarih Vakfı Yurt Yayınları’ndan Güney Çeğin ile birlikte) ve Türkiye’de Tarih ve Tarihçilik: Kavramlar ve Pratikler (Heretik Yayınları’ndan Doğan Gürpınar ile birlikte) isimli kitapları derledi ve Ermeniceden Türkçeye ve İngilizceye kitaplar tercüme etti. 2016-2017’de Harvard Üniversitesi’ne bağlı Ortadoğu Çalışmaları Merkezi’nde doktora sonrası araştırmacı olarak bulundu. Halen The Van Leer Jerusalem Institute'a bağlı Polonsky Academy’de araştırmacı olarak çalışmakta ve Hebrew University of Jerusalem’de dersler vermektedir.
    Mert Kayhan: Galatasaray Lisesi mezunu. Uluslararası İlişkiler lisans derecesini İstanbul Kültür Üniversitesi’nden, idari bilimler alanındaki yüksek lisans derecesini ise, Chevening bursuyla kabul edildiği London School of Economics and Political Science’dan almıştır. Akabinde, Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı, Demokratikleşme Programı’nda milliyetçilik, anayasal vatandaşlık, azınlık hakları, zorla yerinden edilme gibi konular üzerine çalışmalar yapmış, Türkiye’de Azınlık Hakları Sorunu: Vatandaşlık ve Demokrasi Eksenli Bir Yaklaşım (2006) kitabını derlemiştir (Derya Demirler ile birlikte). Londra Üniversitesi’nde başladığı doktora çalışmasını, Amsterdam Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde, Türkiye’de sivil-asker ilişkilerini zihniyet perspektifiyle değerlendirdiği teziyle tamamlamıştır. Pek çok makalesine ilaveten, Promoting Good Governance in the Security Sector: Principles and Challenges (2013) başlığıyla derlediği (Merijn Hartog ile) kitabı Hollanda’da yayımlanmıştır. Bahçeşehir Üniversitesi Yeni Medya Bölümü’nde yeni medya sosyolojisi, popüler kültür, toplumsal hareketler ve yeni medya konuları üzerine; Işık Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde ise, siyaset sosyolojisi, uluslararası güncel konular ve gene toplumsal hareketler üzerine dersler vermektedir. Tasarım ve sanatta demokratikleşme ve birarada çalışma pratikleri üzerine yoğunlaşan kümülatif’in kurucu üyesidir. Sürdürmekte olduğu Politik Psikoloji programı (F.B. Ekim ile) Daktilo1984 tarafından video ve podcast serisi olarak yayınlanmaktadır.
    #İstanbulEdebiyatEvi #Yaz2022Sezonu #TarihKonuşmaları
  • Zábava

Komentáře • 37

  • @busterbabaerenler7060
    @busterbabaerenler7060 Před 2 lety +2

    Leziz bir program olmuş, istifade ettim fazlasıyla. Emeğe sağlık

  • @ylmazyildiz6929
    @ylmazyildiz6929 Před 3 měsíci +1

    Emeğinize sağlık gerçekten büyük bir emek

  • @mehmetalicetinkaya7480
    @mehmetalicetinkaya7480 Před 3 měsíci +1

    harikasınız, çok bilgi alıyoruz sağolun

  • @korkutolmez5810
    @korkutolmez5810 Před 2 lety +2

    Müthiş bir video, teşekkürler.

  •  Před 2 lety +2

    Muhteşemsiniz

  • @emrekafkasyal9963
    @emrekafkasyal9963 Před 7 měsíci

    İzlemekten keyif aldığım muhteşem bir program. Sadece ufak bir hatayı düzelteyim ceza kanunun İtalya’dan, idari kanun Fransa’dan iktibas edilmiştir

  • @bulentpoyraz10696
    @bulentpoyraz10696 Před 2 lety +1

    Aleykum selam :) Cok tesekkurler

  • @AyseBetulKara
    @AyseBetulKara Před 2 lety +2

    Çok teşekkürler, emeğinize sağlık. Özlemişiz sizleri. İşinin ehli insanlardan tarih dinlemek ne güzel, iyi ki varsınız!..

  • @mehmetb84
    @mehmetb84 Před 2 měsíci

    moderatör aynı cümleleri tekrar ederek içeriksiz müdahaleler yapmasa daha bir keyifli program olur.

  • @cakohasan69
    @cakohasan69 Před 6 měsíci

    Mahmut Esat Bozkurt bugün yasiyor olsaydi, bugün ki siyasette ki pozisyonu ne olurdu?

  • @TheMavrosillo
    @TheMavrosillo Před rokem

    İsmet İnönü üzerine program yapıldı mı? Yoksa ben mi kaçırdım?

    • @kazaim
      @kazaim Před rokem

      24 Ekim'de yayında

  • @5385614125
    @5385614125 Před 7 měsíci +1

    Teşekkürler. Şimdiye kadar izlediğim programlarınızı en az spekülasyon ve " dedikodu" bulunduranı. Şahsen źamanin ruhuna inemediginizi düşündüğümden ve yapılan spekülasyonlar nedeniyle bazı videolarınızı sonuna kadar izleyemedim. Ama hepsinden bir bilgi eksiğim yama yapabildim. O dönemin bir ulus devlet inşa süreci olduğunu kabul edersniz , başarısız bir imparatorluk döneminden sonra, yüzde yüze yakın cahil bir toplumda, cumhuriyet inşası yapan bir avuç misyonerin gitgellerinini daha anlayışla ve küçümsemeden anlatabilirsiniz dinleyenlerinize. Ben her halükarda videolarınızı izlemeye devam edeceğim, anlatılan zamanın bugünler olmadığını nazarı itibara alarak. Emeklerinize sağlık.

  • @haydem9847
    @haydem9847 Před 8 měsíci

    Yeterince hazırlanmadan program yapıyorsunuz sürekli aynı kelimeleri söyleyip duruyorsunuz aynı anlama gelen kelimeleri niye durmadan tekrar ediyorsunuz ki ben çok bilgiliyim mesajı mı veriyorsunuz anlayamadık

  • @mustafaates1501
    @mustafaates1501 Před 7 měsíci

    Bozat kurt mahmut (ss)

  • @johnoscar1363
    @johnoscar1363 Před rokem +2

    Türkler Hıristiyan olsun diyen adamın nesini övüyorsunuz annnamadım Len

    • @sedatbayrak1598
      @sedatbayrak1598 Před 7 měsíci

      Sen neden salaksın, önce onu bir araştır.

  • @denizfiratkaplan6419
    @denizfiratkaplan6419 Před 10 měsíci

    Kahve muhabbetine cevirmeden, lutfen. Bir de araya Ingilizce kelimeler serpistirmeden.

  • @dorukhanyarar4026
    @dorukhanyarar4026 Před rokem +3

    Bence Mahmut Esat Bozkurt Atatürkten sonraki en büyük isimdir. Kemalizm/Atatürkçülük ideolojisinin teorisyenidir yer yer maksadınızı aşan ırkçı yaftası yakıştırsanız da hayatı hakkında youtubeda daha çok video olması güzel, teşekkürler...

    • @xaniedits4088
      @xaniedits4088 Před rokem

      Esat Mahmut Karakurt'un aslî yüzü :
      "" [...] Kimi kitaplarda da benden söz ediyordu ama bir alçak , hırsız , eşkiya , hain , mendebur , güvenilmez , cahil , vahşi , barbar , yalancı , acımasız vb. [...] Kürtten hiç söz edilmiyor ama söz gelimi anlatıda bir hırsız ya da cani varsa ona bir Kürt lakabı rahatlıkla yapıştırılıyordu. Kimi anlatılar da 1925-38 yılları arasındaki Kürt direnişlerini ve yıkımlarını konu alıyordu ama uygarların barbarlara karşı bir uygarlık mücadelesi olarak. [...]
      O kitaplar içinde , "ötekileri" durmadan aşağlayan ırkçı , ultra-milliyetçi edebiyatın en usta örneği , Karakurt'un Dağları Bekleyen Kız isimli romanıydı. Karaosmanoğlu kadar usta bir yazar olmayan , savrukça daha basit ve popüler serüvenler yazan ama Karaosmanoğlu gibi resmi ideolojik edebiyatın en önemli isimlerinden ve yine onun gibi , iyi edebiyatın felaketi iktidar koridorlarıyla edebiyat dünyasının yollarını muhkem biçimde birleştiren , rejimin tek partisi Cumhuriyet Halk Partisi'nin şuurlu bir avangardı olan [...] Karakurt , tam da Yaban'ın yazıldığı tarihlerde , 1928-30 yılları arasında Ağrı Dağı çevresindeki Kürt direnişini ve kırılışını konu alan romanını yazmıştı. Bir romanın asgari niteliklerinden dahi yoksun olan bu roman , "isyanın liderlerinden Şeyh Fuat'ın kızı Zeynep" ile isyanı bastırmak için bölgeye askeri yığınak yapmış Türk ordusundaki subay "Mülazım Adnan'ın" aşkını anlatıyor , isyan bir eşkiya hareketi , isyancılar ise "acayip sesler çıkaran , acayip kıyafetli birtakım insanlar... hainler... kudurmuş şakiler... eşkiyalar ... haydutlar... Sırtları çuvallı çapulcu alayı... vahşilerdir." Askeri harekatı yöneten bir binbaşının deyimiyle, " buranın yanlız insanlar değil , havası da vahşi" romanın erkek kahramanı Mülazım Adnan, "kestane renkli gözlerinin üzerine düşen kestane renkli saçlı... ince esmer bıyıklı... atletik yapılı,cesaretli... kudretli,damarlarında Türk kanı dolaşan... kahraman genç bir subaydır." Kadın kahraman Zeynep ise isyanın elebaşlarından olan yobaz Şeyh Fuat'ın okumuş kızı , kafası çelinmiş , mitralyözüyle üstlerine gelen Türk uçaklarına karşı mücadele eden "vahşi bir kahpedir... Kahpelerin kahpesidir." Bir başka subayın sevgilisi olan Nerime'nin Zeynep'le ilgili Mülazım Adnan'a dediği gibi: " Ah Adnan Bey, bu kadın beni o kadar alâkadar ediyor ki... Öyle Amerika'da tahsil eden , İstanbul'da büyüyen , genç , güzel bir kız , yarı vahşi bir aşiretin içinde ve kendi vatanında , kendi vatandaşına nasıl silah çekiyor. Anlayamıyorum bir türlü, ne vahşi şeymiş bu!..." [...]Mülazım Adnan , "hakikaten vahşi bir adama benzemek" için şakiler gibi giyinir ve yola çıkmadan önce son bir kez harekatı yöneten paşanın huzuruna çıkar. "Aç bakayım şu kaputunu , hakikaten şakilere benzedin mi, bir görelim!" diye emreder Paşa. "Adnan kaputunu çıkardı," diye anlatıyı sürdürür Karakurt , "herkes gayriihtiyari gülmeye başladı. Erkanıharp Reisi: -Aman paşam , bu adeta Afrika vahşilerine benzemiş. Kumandan da kahkaha ile gülüyordu." Göz yaşartıcı kahramanlıklardan sonra Mülazım Adnan hedeflenen yere iner ve bir süre sonra "karşısına zebellâ gibi bir Kürt dikiliverir." Adnan bozuntuya vermez , lakayt bir sesle merhaba, der. Zebellâ Kürt de "dana gibi iri gözlerini" açarak merhaba dedikten sonra nedense Kürtçe değil de bozuk bir Türkçeyle "yüzünü çevreleyen iri bıyıklarını göbeğine kadar uzanan kirli ve siyah sakalına karıştırarak... Sen İraklisan?" diye sorar.[...] Adnan gibi bir kahramanın başaracağı biçimde tekrar karargaha döner ve gördüklerimi gururla üstlerine anlatır:"Kumandanım , hunhar ne demek? İnsan bunlarım arasında insanlığından nefret ediyor. Vahşetin , insafsızlığın , alçaklığın bu derecesi görülmemiştir. [...] Ne din var , ne iman var, ne Allah... Hiçbir şeye inandıkları yok. İşte görüyorsunuz; ayaklarında bir don , kafalarında bir keçe külah , Allah'ın dağlarında sabahtan akşama kadar öldürecek adam arayıp duruyorlar... Hepsinin beş , on karısı var. Hâlâ içlerinde kız çocuklarını boğan mevcut. Ne ev , ne yer , ne de vicdan tanırlar. Toprağın dibinde kazdıkları oyuklarda , mağaralarda , kaya diplerinde yaşarlar. Ne askerlik bilirler , ne de vatan. Yalnız bir şey! Taptıkları , tanıdıkları her şeyleri şeyhtir... dedim ya bunlar insan değildir. Bunlar öyle bir nevi mahluklardır ki , isim vermek bile müşkül..." [...] ama sonunds Adnan , sabrı , metaneti , vakarı ve haysiyetiyle tüm o olayların da üstesinden gelerek artık evlendiği Zeynep'i o vahşi topraklardan ve insanlardan uzaklaştırarak, layık olduğu yere, İstanbul'un Kalamış koyundaki bahçeli evin , gecenin mehtabıyla aydınlanmış terasına götürür; roman , gönülleri ferahlatacak biçimde mutlu bir sonla biter.
      Kurgusuna , diline , üslubuna hiç özen gösterilmeden çalakalem yazdığı belli olam Karakurt'un Dağları Bekleyen Kız romanı , tam bir harika ; kirli edebiyat diye isimlendirdiğim edebiyat türünün herked tarafından mutlaka okunması gereken muhteşem bir örneği. Avrupadaki kolonyalist edebiyatın kolonilere bakışıyla yazılmış ama bir anlatıdan çok , hezeyanlı bir küfürname , anlatıya yapıştırılmış gülünç bir ideolojik yama olan zoraki edebiyat. Amaç yine aynı ; yaşanan olayları , resmi gerçeklere uygun anlatı haline getirmek , sesleri kısılmış mağlupları , ehlileştirilmesi gereken barbarlar gibi anlatarak , yapılanları gerekçelendirmek.[...]"
      (Mehmed Uzun , Ruhun Gökkuşağı , İthaki Yayınları , 9. baskı , s.260-64 , Eylül 2018 , İstanbul. ISBN : 978-605-375-857-0)

    • @besterman6451
      @besterman6451 Před 7 měsíci +3

      Bu mantik hitleri de aklar hitlerde makul biridir 😂😂

    • @merwanberf3447
      @merwanberf3447 Před 7 měsíci

      İyi bir İttihatçı Kemalist faşistti

  • @aliivediklioglu8746
    @aliivediklioglu8746 Před 3 měsíci +1

    ADULHAMİT HAN devrinde meclis milletvekilleri vardı tek partiyle idare edilen döneme ben cumhuriyet diyemem Avrupa'nın geleneğine giysisine müziğine vals dansına özenmenin özgürlüklerin yasakların yasakların en aşırı istibtadın 1950 yılında Amerika'nın baskısıyla demokrasiye geçilmesine kadar geçen yılların neyini övüyorsunuz

    • @mahmutozalp1393
      @mahmutozalp1393 Před 3 měsíci

      Elbette cumhuriyet çiçekli yollardan koşarak sevgi pıtircıkları içinde ilan olmadı. Sahte dinci, ulemacı, üfurükcü , milletin sırtından geçinen softa sürüsünü süngü zoruyla vatansever yaptı. Son 20 yılda lafta düşünce özgürlüğü adı altında bu softaların 2 3 kusak sonra torunları sizin gibi cumhuriyet ve değerlerini aşağılama, küçük düşürme hakaret etme gibi girişimleri ni görüyoruz. Bu kuyruk acısını anlıyoruz. Fakat size kötü bir şey söyleyeyim. Büyük başbuğun dediği gibi " Cumhuriyet ilelebet payidar kalacaktır." Başka bir konu şapkayı, valsı, dansı görürsünüz de yüzde yüz devlet sermayesine yapılan fabrikaları bankaları üretim atölyelerini görmezsiniz. Bağımsızlığı okuma oranının artmasını toplumsal değişimi görmezsiniz.