Ağaçlardan ormanı görmemek tabirini Türkçede ''detaylarda kaybolmak, ayrıntılarda boğulmak'' olarak karşılıyoruz. Detay ve ayrıntı demişken aklıma tafsilat ve teferruat sözcükleri de geldi. Tafsilat ve teferruat bize Arapçadan, detay ise Fransızcadan girmiş, ayrıntı ise Türkçe. Tam bir kültür şöleni.. Son derece mozaik, kozmopolit ve kokteyl bir dil Türkçe. Kişi meşrebine uygun bir üslup ve lisan da takınabiliyor. Muhafazakar veya edebi bir meşrebi olan kimse tafsilat ve teferruat sözcüklerini yeğlerken seküler olan ve nispeten çağdaş sözcükleri seven detay ve ayrıntı sözcüklerini önceliyor. Sabah-ı şerifleriniz hayrolsun ile günaydın farkı gibi..
Ayrıntıda boğulmak da, At gözlüğüyle bakmak da tam olarak "Ağaçlardan dolayı ormanı görememek"in karşılığı değil... Aklıma gelen en yakın deyim: Büyük resmi görememek.
çok fazla seçenek olduğunda, o anda bariz şekılde dogru olanı görememek anlamında kullanılır bu deyim genelde. Yani o fazla olan seçenekler bir tarafta yanıltıcı, gereksiz veya tamamen yanlış bile olabiliyor. Yalnız, aynı zamanda sadece seçeneklerin çokluğundan dolayı kararsız kalındığında da kullanılabiliyor bu cümle.
Ben Türkçe ifadeleri arkadaşlarıma İsveççe söylüyorum çok şaşırıyorlar... Çocuklarımın öğretmenlerinin öğretmenler gününü kullandım, kadınlar çok şaşırdı. Yemekten sonra afiyet olsun diyorum şaşırıyorlar yine... kesinlikle Türkçedeki ikili ilişkilerde söyleyen çok güzel sözler var. Bunun sıkıntısını çok fazla yaşıyorum. Kesinlikle haklısın!..✌️👍
"Kolay gelsin" ifadesinin Almancada olmasini isterdim. Bizim yaşadığımız sokakta yolu tamir eden, emek veren insanlarin yanindan gecerken sadece Hallo deyip geçmek, o anda hissettiğim minnettarliği karşılamıyor
Bunu ben de cok hissediyorum. Bazı ifadeler sözlükte var aslinda ama günlük dilde kullanımı yok galiba. Frohes Schaffen/ leicht zu kommen! gibi.. ama bir alman a sormak lazım bunlar nerede kullanılıyor diye :-))
@@mdeniz35 God speed ifadesi var İngilizce'de. Buna yakın. Tanri sana hiz versin, işini kolaylastirsin gibi bir anlam. Ama günlük hayatta kullanıyorlar mi bilmiyorum...
Bana göre: Almancada karşılığı olmayan veya bizdeki gibi kullanılmayan ifadeler: 1-Eline/ağızına sağlık 2-Kolay Gelsin 3- biriyle yada birşeye takılmak 4- kalb kalbe karşı 5- birini yada birşeyi sallamak 6-memleket hasreti 7-gözüyle sevmek 8-bir eşyaya çökmek 9-insanlara yedirip içirmek 10-misafire hizmet etmek 11-gününü gün etmek 12-mıncırmak 13-benim yerime öp/sev/sarıl 14-hayırlısı 15-Aşkım 16-el kol yapmak 17-göz hapsine almak 18-Ahiretligim 19-kanka,pampa,kanki,kardo 20-Mekanı cennet olsun/nur icinde yatsin/Allah rahmet eylesin/Başın sagolsun/Allah sıralı ölüm versin 21-cicim ayları 22-Zahmet etme 23-baldız,teyze,kayınço,anane,babane,hala,amca,enişte 24-kulağını çınlatmak 25-Pes,oha,çüş 26-Dost kazığı 27-Kılıfına uydurmak 28-Nazar etmek/nazara gelmek
Julia, Türklerden bir çok kişi Almanca için de seni takip ediyor. Bu içeriği çok sevdim❤ benzeri içerikler bu takipçiler için harika olur, daha fazla yapmalısın.
Bir Türk ile evlendiğin için sözüme şöyle başlıyorum ''Julia Yenge'' Sen sadece Türkçe öğrenmemişsin Türk Dilinin Felsefesini de keşfetmişsin. Türk Dili doğa ile ve yaşamın kendisi ile iç içedir. Yaşam dilidir ve asla yapay dilidir. Fiilleri eşsizdir, doğrudan atasözlerimiz ve deyimlerimiz felsefi derinliği vardır. Umarım birçok Türk de sizin gibi Türk Dilinin felsefesini anlayabilirler. Sana ve Enişte beye mutluluklar diliyorum. Büyük Türk Ailesine hoş geldin Julia / Hülya Yenge.
İyi geceler derken, gecenin sonundaki ler çoğul eki değildir. Gelecek (şu andan itibaren gelecek) bildiren bir ektir. İyi günler deriz. Bütün günleri kasdetmeyiz, bu günü kasdederiz. Günün şimdiden gün boyu iyi olsun anlamı vardır. Mutluluklar, güzellikler, saadetler gibi kelimelerin aldığı lar/ler ekleri de şimdiden başlayan gelecek anlamındadır, aynı zamanda süren devam eden anlamı kattığından çoğul eki değildir.
@@egitimg Bana cevap verdiğinizi sanıyorum.Durmadan değiştirilen yazım kuralları vs ile Türkçemiz bir alem oldu.. MUTLULUK kelimesi . çoğul kelimedir."Çoğulun çoğulu olmaz.Bab-ı Ali(Şimdi şapkalar nerede dersiniz?Haklısınız) büyük kapısı gibi olur..Şimdi siz bir yabancıya ler ,lar takısını çoğul diye anlatacaksınız ,sonra da iyi geceler derken şöyle, şarkılarda olduğu gibi geceler böyle diye anlatacaksınız.Anlarmı,anlatabilirmisiniz.? Zulmetle ayrılık bestesi yapan GECELER. GECELER yarim oldu vs vs. Derken bir tek gecemi kastediliyor.?Siz MUTLULUKlar demeye ,yazmaya devam edin.Türk veya Türkçe derken cümle içinde küçük harfle yazanlar gibi.....
@@yakupkeser248 Hocam mutluluk ne bakımdan çoğul. Mutluluk mutlu olma hali değil mi? Mutluluklar da bir sürü mutluluk dilemektir yani anlayamadım neyi kastettiğinizi.
@@Kemalbasnr Sizden ve diğer yorumculardan özür diliyorum. İnceledim..Mutluluklar olmuş..Atatürk'e bile uzandılar.“Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!” sözündeki Akdeniz için demediklerini bırakmadılar.O denizin adı ne zaman Ege oldu? Daha bir çok şeyi her yere yerleştirdiler.Nesiller arasındaki bağı kopardılar. Kafasına göre önüne gelen ülkenin dolayısı ile bu milletin meydanlarını,yollarını, dilini , tarihini,dinini vs de değiştirmeye kalktılar.Başarılı da oldular.Celâl Bayar'ın anılarında 15 mayıs 1919 da kimin ateş ettiği yazılı.Kendisi de orada imiş.Ama Hasan Tahsin diye Sabetayist kafalara kazındı.İzmir de anıtı Yunan askerlerine arkasını dönmüş durumda.Dr Behçet Uz ve daha bir çok kişi böyle biri atmadı dediler.Açın o tarihteki gazeteleri okuyun.Genel Kurmay kayıtları ülkemizde esastır.Orada Dörtyol da ilk kurşunun atıldığı ve kimin attığı yazılı..Çanakkale savaşı için 2 resim çıkarıldı. Tarih diye ne masallar anlatıldı.Hangi birini yazayım.?Din konusunda İsrailiyat anlatılıyor..Sözü uzattım.Ben dil,tarih uzmanı değilim.Bir ülkenin,milletin dili Arnavut Şemseddin Sami Fraşeri,Ermeni Dilaçar(esas ismi başka) ,Tuğlacıyan ,Nişanyan'a kalmışsa başka ne denilebilir?.Bildiğim kadarı ile her yönden bu kadar savaş açılan başka bir millet yok.Sürekli savunmada.. M.Bardakçı 'nın bir yazısını internetten kes- yapıştır ile buraya alıyorum.Tekrar özür diliyorum.Kabahat bizde değil.Bizi yetiştirenlerde...Hoşça kalın. Bardakçı'dan TDK'ye: O cehalet sizin eseriniz! TDK'nin basını cahillikle suçlayan 'kesme işareti' açıklamasına Murat Bardakçı tepki gösterdi: 'Bir cehalet varsa sizin eseriniz' dedi. 03 Ekim Pazartesi 2016 Saat: 12:11 Güncellenme: 03 Ekim Pazartesi 2016 Saat: 12:13 Bardakçı'dan TDK'ye: O cehalet sizin eseriniz! Google Haberlere Abone ol DUVAR - Türk Dil Kurumu (TDK)'nun kesme işaretiyle ilgili geçtiğimiz günlerde yaptığı "Haber yanlış, basın bilgisiz, işaretin adından bile emin değilsiniz" açıklamalarına Habertürk gazetesi yazarlarından tarihçi Murat Bardakçı yanıt verdi. Bardakçı yazısında, TDK'nin tavrını "hiddet buyurup köpürmüş" şeklinde nitelerken kurumun her baskısında değiştirilen kurallarını da eleştirdi. Bardakçı'nın "Hem suçlu, hem güçlü, üstelik küstah!" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle: Dili ve imlâyı seksen küsur seneden bu yana azimle katleden, Türkçe’yi Afrika kabilelerinden birinin ikiyüz-ikiyüz elli kelimelik hırıltısı hâline getirip yerlere seren Türk Dil Kurumu hiddet buyurup köpürmüş; basını“ilgisizlikle”, “bilgisizlikle” ve “ilkokul çocuklarının bildiklerini bile bilmemekle”suçlamış! Sebep, geçenlerde gazetelerde çıkan ve “Türk Dil Kurumu kesme işaretinin kullanımına değişiklikler getirdi” meâlindeki haber... Sadece bir konuda, “dikkatsizlik” meselesinde haklılar, zira haber her nereden geldi ise ilk yazan arkadaş kesme ile tırnak işaretlerini karıştırmış, başlıkta“tırnak”, metinde de “kesme” demiş... Kurum şimdi “Biz değiştirmediiiiik! İmlâ Kılavuzu’nun filânca baskısında şöyle deniyordu ama sonraki falanca baskıda böyle dedik. Cahil basın n’olacak!” diye feryâd u figan birşeyler söylemeye çalışıyor! BU İŞLERİ BASIN MI ETTİ? Üstadlar! Senelerdir yıkmakla meşgul olduğunuz Türkçe’de bilinecek, öğrenilecek ve kullanılacak kural mı bıraktınız ki böyle celâllenip küstahlaşıyorsunuz? İmlâyı seneler boyu kim tâciz etti? Aklına estiğinde şapka işaretlerini kaldırıp“hâlâ”yı “hala”, “kâr”ı “kar”, “vâris”i “varis” yapan “Kârı elde ettim” diyecek olanlara “Karı elde ettim” dedirten kimdi? Ya bu imlâ kıyımından sonra hiç sıkılmadan “Şapka işaretini geri getirdik” diyebilen? Her baskısında farklı kurallar yazılı olan o evlere şenlik İmlâ Kılavuzu sizin eseriniz değil mi? Yetmiş küsur senedir “tümlev”, “görüngübilim”, “elmek”, “uziletişim”, “yelleç”, “gündedün”, “tüytop”, “burgaç” misâli ruhsuz, tatsız ve âhenksiz daha binlerce takır-tukur kelimeyi kim uydurdu? “Bisiklet”i bile “çifteker” hâline getirme densizliğini kim gösterdi? Bitmediii! “Uluslararası”, “çalıkuşu”, işbirliği” gibi bileşik kelimeleri aklına estiği zaman ayrı yazdıran, sonra vazgeçip birleştiren kimdi? Etrafa şirin görünmek uğruna lisanın ayrılmaz parçası olan o zengin Türk argosundan “müsait” yahut“kirli” gibi kelimelerin mecazî mânâlarını basın mı kazımaya kalktı? Bundan seneler önce yayınlanan “Tarama” ve “Derleme” sözlüklerinin ardından ortaya o âyarda ne koydunuz? Temel kuruluş maksatlarınızdan olan “Türkçe’nin Büyük Etimolojik Sözlüğü” hani, nerede? Seksen senedir trafiğin açılmasını mı bekliyor? Eski âlimlerin hazırladıkları onbinlerce fişe ne oldu? Fareler mi yedi, yoksa ilmî seviyeniz onları derleyip toparlayıp yayınlamaya yetmiyor mu? Bu ve yazmadığım daha dünya kadar lisan cinayetinin fâili Nalburiye Cemiyeti, Biyologlar Derneği, Zerzevatçılar Federasyonu yahut o “cahil” basın değil, başında bulunduğunuz mâlûm “Türk Dil Kurumu”dur ve ortada şayet bir cehalet varsa, o da eserinizdir beyler! BİR İZZET-İ NEFİS MESELESİ! Önce başka milletlerin, meselâ İngilizler’in, Fransızlar’ın ve Araplar’ın en az bir buçuk asırdır neredeyse hiç değişmeyen imlâ kılavuzlarına; sonra da Türkçe’yi yerlere seren Kurum’un hemen her baskısı farklı yayınlarına bakacak olursanız lisana hürmet ile hakaret arasında hayal bile edemeyeceğiniz farkların mevcudiyetini görürsünüz! Türkçe’yi tâcizle, tecavüzle, bilmemne ile perişan eden işte bu Kurum şimdi hiç utanmadan ve sıkılmadan kalkıyor ve basın için “Bunlar ilkokul çocuklarının bildiklerini bile bilmiyorlar” diyebiliyor! Basınımızın “âlim” olduğunu hiçbir zaman iddia etmedim, hattâ bazı konulardaki mâlûmat seviyesinin yerlerde süründüğünü dile getirmekten de çekinmedim, arada bir açıkça yazıp söyledim... Ama bu iş başka, birilerinin basını cahillikle suçlaması, hele Merd-i Kıptî misâli lâflar etmesi bambaşka... Basının seksen küsur senedir dili tahrif ve güdükleştirmekten başka pek bir marifet göstermeyen Türk Dil Kurumu’nun hakaretini nasıl karşılayacağını ve sineye çekip çekmeyeceğini bilemem ama Kurum’un hakareti benim için izzet-i nefis meselesidir ve meslekî haysiyetim de işte bu şekilde cevap vermemi gerektirir... Zira, tekrar söyleyeyim, sadece basın değil, toplumun neredeyse tamamı imlâ konusunda cahil kalmış, özellikle de gençler konuşma ve ifade özürlü olmuş iseler, bunun tek müsebbibi o mâlûm Kurum’dur!
Türkçede biri sana iltifat ettiğinde yada milli değerlerimizle ilgili güzel sözler aöylediğinde ağzın bal yesin deriz. Ayrıca boşver anlamına gelen en güzel sözlerimizden birisi canın sağolsun. Yani takma kafana sen daha önemlisin demek
Yalakalık yapmak deyimini el etek öpmek ile de tabir ediyoruz. Yalakalık olarak değil de (çok sevdiği) biri için kendini feda etmek, kendinden vaz geçmek anlamında yoluna toprak olmak deriz. Bal ile ilgili tabirlerimize gelince birkaç misal zikretmeden geçemeyeceğim. Birine küçük bir menfaat sağlamak veya birinin hoşlanacağı bir şeyi az miktarda yapmak (mesela sevdiği bir şiirden bir parça okumak ya da sevdiği müzikten bir miktar dinletmek veya güzel bir sohbet ederken sohbetin yarım kalması gibi durumlarda) ağzına bir parça bal çalmak sözünü kullanırız. Ayrıca bal tutan parmağını yalar diye de tabirimiz mevcut. Güle güle kullan temennisine veya bir eşyamı beğendiğini ifade eden birisine karşı genelde teşekkür edilir, ben 'daha güzeli senin olsun' şeklinde karşılık veriyorum. İki kişinin birlikteliği ile ilgili olarak ilişkinin niteliğine göre tabirlerimiz var aslında. Mesela eğer birbirine çok aşık kadın ve erkek söz konusu ise kumrular gibi tabirini kullanırız. Gönüldaş aynı hisleri paylaşan kişiler için kullanılır ki ya bir ruh iki beden gibi yaşayan arkadaşlardır ya yine birbirine aşık kadın-erkektir veya aynı davaya kendini adamış kişilerdir. Birbiriyle iyi anlaşan, kafaları uyuşan kişilere kafadar deriz. Bir de 'baş başa kalmak' var iki kişinin başka kimse olmaksızın birlikteliğini ifade eden. Üç kardeşiz, çocukluğumuzda en küçük kardeşim, henüz okula başlamadığı dönemde beni ve erkek kardeşimi okula uğurlarken anneme sarılır 'ikiciğimiz kaldık' derdi :)
@hdersoz iltifat olarak kabul ediyorum yorumunuzu. Çocuk hekimiyim. Ama kitap okumayı çok severim. Yaşım da 42, Z kuşağına göre biraz eski sayılabilirim :)
Hicbir Turk kizinda bu samimi enerjiyi gormek mumkun degil Turk kizlar gergin agresifik kadinsi degil daha cok dominant ve Alfa enerjileri var . Kontrolcu ve sacma derece de kiskanç . Hicbir alman erkegi Turk kizini tercih etmez.
gönül sözcüğünün çevirisi yok. ilginç bulduğum bir sözcüktür. tüm türk dillerinde yer alan kadim bir sözcük. yalnızca yürek demek değildir. istem istenç hepsini kapsar. çok kullanışlı bir sözcüktür gerçekten de.
Selam Julia, Türkçen her geçen gün daha da iyiye gidiyor, aksanın azalıyor, yakında seni aksanından yabancı olduğunu ayıramayacaklar. Zweisamkeit harika bir ifadeymiş. Sanırım dil kültürle iç içe olduğundan olacak, bizde bunu karşılayacak bir ifade yok, varsa da günlük dilde kullandığımız bir ifade yok. Günlük konuşma dilinde "edi ile büdü" olarak kullandığımız bir ifade var ama daha çok yaşlı çiftler için kullanıyoruz. Çocuklar evlenip aileden ayrılınca edi ile büdü kalmak gibi. Bu güzel video için teşekkürler. Zweisamkeit favori Almanca ifadem olacak sanırım:)
Sevgili Julia hanım, bu güzel programınız için teşekkür ederim, sizi keyifle dinliyorum. Deyim yerindeyse, mest oluyorum. Taze havayı İngilizlerden duyunca, bana itici gelmişti. Havanın tazesi, eskisi olmaz diye düşünmüştüm. Siz, "taze hava almaya çıkacağım" yerine, "dışarı çıkıyorum, biraz hava alacağım" dediğinizde, taze havaya gittiğinizi anlarız. Dostlukla, selâmlar...
Gönül kelimesi çok özel bir kelime. Tam olarak kalbi işaret etmiyor. Türk edebiyatında kullanımını düşündüğümde çok şaşırmışımdır, bütün dünya insanları da şaşırır. Şöyle kullanılıyor. Sanki insanın içinde, onun kontrol edemediği, yaşayan başka bir canlı var. Ve adı da gönül. "Gönül gel seninle muhabbet edelim" "Gönül ne gezersin seyran yerinde" "Gönül arz ediyor dostu görmeyi" "Gönül ferman dinlemez." "Gönül senin elinden" "Ne ağlarsın deli gönül" "Yapma dedim yaptın gönül" "Aldırma gönül aldırma" Bütün sözler böyle. Gönül sanki başka bir kişilik. Bu sonucun Türklerin duygu ve düşünce dünyalarının bir gelişiminin sonucunda olduğu muhakkak. Yunus Emre, Karacaoğlan .... buna katkı yapan isimlerden olmalı. Sevgiyi kalp ile ilişkilendirdiğimiz için gönül kalp ile ilişkili gibi görünüyor. Oysa kalp ile bir ilgisi yok. Kesin olan şu gönül insanın kontrol edemediği bir şeyi. Sadece sevgi yada aşk ile de sınırlı değil. İnsanın bir düşünceleri var. Birde duyguları var ya. Düşünceler beyin kaynaklı kontrol edilebiliyor. Duyguların kaynağı ise gönül ve kontrol edilemiyor ve insanı yönetiyor. Abartmıyorum Gönül kelimesinin geçtiği yüzlerce deyim var. Katı gönüllü, gönülden sevmek, gönül zenginliği, gönül rızası, gönül köprüsü, gönül eğlemek, gönül ferahlığı, gönül dolusu, gönüne su serpmek, ayran gönüllü, alçak gönüllü, yüce gönüllü, canı gönülden ........
Kısmet, nasibin dahilinde senin olan sana gelen, çaban dahilinde eline ulaşandır. Kimse kimsenin kısmetini alamaz diye cümle var. Mesela planda olmayan kişinin birlikte yemeğe oturması orada kısmeti varmış denilir.
"Gemütlich", Türkçe de tam karşılığı tek kelime olarak olmayan en orjinal ve güzel almanca kelimelerden biri. Türkçe karşılığı; keyifli+ hoş+rahat+ ambiansı yakalamış+atmosfer şahane+ huzurlu + kafasi rahat+stressiz+ konsept güzel anlamlarının hepsini içeriyor. 😊🥰❤
@@Kemalbasnr değil 😊 mesela kitap okumayı çok seven biri kafa dinlemek için bi tatile gitmiştir. Orada öyle bir köşe vardir ki sallanan koltuk, loş ışık, karşıda de niz manzarası, elinde sıcak çayı ve sessizlik; o kitap okuma yeri ve imkanı onun için gemütlich olur. Ya da uzun kış gecelerinde sobada kestane ve çay eşliğinde aile sohbetleri , sıcacık muhabbetler; bu gemütlich bi ortam. Ya da sadece güzel bi kafede arkadaşınla ailenle sakin huzurlu kahveni iciyorsundur, ortam güzel kafan rahat, oh ne gemütlich denilebilir 😊
@@Migrant2008 Aaa anladım sanırım çok güzel açıklamışsınız o duyguyu. Biraz modifikasyonla türkçeye monte edilebilir belki de 😊 Teşekkürler üşenmeyip güzelce açıkladığınız için. Bol bol “gemütlich” vakitler diliyorum.
@@Migrant2008 Bu arada kestane örneğini de vermeniz çok hoşuma gitti çocukluğuma döndüm birden. Rize de yaşıyorum dökülen kestaneleri yoldan toplayıp kesip fırına verirdik güzel günlerdi 😊
İki kişinin beraberliği bizde "çift" olarak kullanılır. Anladığım kadarıyla "zweisamkeit" kelimesinin karşılığı. Aynı zamanda çorap, ayakkabı gibi ikisi bir arada eşya için de kullanılıyor. (Bir çift ayakkabı, beş çift çorap, bu ikisi çok iyi bir çift oluşturuyorlar).
Boşverme için gençlerin en çok kullandığı ifade "Salla" . Kader ve kısmet ile ilgili şunu söyleyebilirim. Kader kelimesi kısmet kelimesini kapsıyor. Mesela aşk, başarı, makam ,mevki gibi şeyler için yani olumlu şeyler için daha çok kısmet kullanırız. Kader ise hem kısmet kelimesinin bu anlamları için hem de deprem ,ölüm, kaza gibi başa gelen tüm olumsuz şeyler için de kullanılır. Türkçe'de başarılar diliyorum... Size bir Atasözleri ve deyimler sözlüğü
Çok teşekkürler Julia. Emeğine sağlık. Lisan-dil gibi çok önemli bir konuda çalışma yapmanız, bu konuya kafa yormanız, bana çok değerli geldi. Çok da güzel, tatlı bir sunum yapmışsınız. Zevkle izledim. Bilgilendim.
Ben Amerikada yasiyorum. Ingilizcede olmayan ama olmasini cok istedigim iki ifade "kolay gelsin" ve "eline saglik". Amerikali arkadaslarima bunlari anlattigimda "eline saglik" hoslarina gidiyor ama "kolay gelsin"i anlamakta zorlaniyorlar. Senin soyledigin "agzinin etrafina bal sur" ifadesinin Turkcedeki benzeri "agzindan bal damliyor". Birisi sana cok hosuna giden, cok guzel bir soz soylediginde veya bir sorununu halledecek bir oneride bulundugunda cevap olarak "agzindan bal damliyor" diyebilirsin. Soyledigin sozler bal gibi tatli anlamina geliyor. Bir diger benzeri de "agzin bal yesin". Turkcede cok fazla temenni var. Biz surekli bir insanin iyiligi icin dilekte bulunuyoruz. Kolay gelsin, afiyet olsun, basin sag olsun, gecmis olsun, sihhatler olsun, sirtinda eskisin, Allah beterinden saklasin, Allah mesut etsin.... Surekli birilerinin hayati hakkinda dilek ve temennilerimiz var. Amerikalilarda ise hemen hemen kimse kimsenin hayati hakkinda temennide bulunmuyor. Bu sadece cok yakininda olan insanlar icin yapabilecegin birsey. Komsun, is arkadasin, mahalle esnafin icin temennide bulunmak biraz tuhaf kaciyor. Daha cok kendi fikrini beyan etmen bekleniyor. Evlenen birine "mutluluklar dilerim" demek yerine "seni boyle gormek beni mutlu etti" demek daha normal. Komsum beni cam silerken gorunce "kolay gelsin" demek yerine "cok zor bir is yapiyorsun" demisti. Konu hakkinda kendi fikrini beyan ediyorsun Amerikan kulturunde.
Çok uzun zaman önce takip etmeye başlamıştım kanalınızı. Ancak uzun zamandır yoğunluktan dolayı takip edememiştim. Aslında sizin gibi başka kültür, dil, inanç ve milliyete sahip insanların Türkiye ve Türkçe ilgili içerik oluşturduğu pek çok kanal var. Özellikle sizin paylaşımlarınızı sevmemim nedeni sizin daha derin bir kültürel bakışa ulaşmaya çalışmanız. Bazen sizin Türkçe ile alakalı anlam arayışınız bende de merak uyandırıyor. Yani "neden böyle söyleniyor" ile ilgili sorgulamalarınız bazen bende "ben neden daha önce bunu hiç düşünmedim" duygusuna neden oluyor. Yine aslında çok akıcı, eğlenceli ama bir o kadar da derinlik içeren ve samimi bir paylaşım olmuş. Bu vesile ile "KADER önceden belirlenmiş olayların değiştirilemez gidişatını, KISMET ise önceden belirlenmiş olayların değiştirilebilir gidişatını anlatıyor." Dramatik ve ağır olacak belki ancak en iyi örnek ölümle alakalıdır. Ölüm mutlaktır herkes bir gün ölecek. Ölümümüz kaderdir ancak nasıl öleceğimiz kısmettir. Ne kadar sağlıklı yaşarsak yaşayalım ömrümüzü uzatamayız ancak fena hastalıklardan kaynaklanan ızdırapları çekmeden ölürüz. Mutluluklar dilerim.
Ağaçlardan dolayı ormanı görememe tabirini gerçekten çok beğendim.Türkçe de "bir adım geri git ve resmin bütününü gör" var. Ya da resmin bütütünne bakma gibi...
Julia selam, bu içerikler ben de Almanca öğrendiğim için çok faydalı oluyor teşekkürler! Rica etsem arada kullanıdığın almanca kelimeleri de altyazıya ekler misin? Sizdeki "gern" kullanımı birşeyi keyifle yapmak biraz benzer geldi. Bir de bizde de "Ağzına bir parmak bal çalmak" deniyor bu kadar benzer olmasına çok şaşırdım :) Zweisamkeit türkçesi hayat arkadaşlığı olabilir mi ama bu kelime onaylanmayan ilişkileri anlatmak için de kullanılıyor hayat kadını buradan geliyor mesela... Hayat yolunda beraber olmak diye şarkılarda duyabilirsin.
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim. Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benziyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu dâvet bizim.... Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim... hatırlattığınız için teşekkürler. hep birlikte, orman gibi kardeşçe yaşamak dileğiyle
Sevgili Julia yaklaşık 3 saattir senin videolarını izliyorum... Öncelikle teşekkür ediyor, saygılarımı iletiyorum... Konuların ve konukların gerçekten dolu dolu ve sonuna kadar izlemeden bırakamıyorsun... Dilek Türker'le yaptığın bir söyleşiyi face sayfamda paylaştım ve seni izlemeyi arkadaşlarıma önerdim... Emeğin ve ilgin bizi onurlandırıyor, gururlandırıyor... Gözlerinden öpüyorum... küçücük bir katkı da benden olsun... "Bu kelimeler bizim dile çevrilemiyor" saygılar, selamlar... 😘
uygulamada küçük bir aksan farkınız olsa da..Türkçe deyimlerin anlamlarını kafanızda o kadar güzel oturtmuşsunuz ki..bana ancak sizi nefes almadan dinlemek düştü.. yine harika bir konuydu..emekleriniz için teşekkürler Julia Graner ...
Julia sen gerçekten Türkçe’de ki deyimlere, atasözlerine çok hakimsin. Hatta ortalama bir Türk’ten daha hakim olabilirsin. Polyglot olmanın da bunda etkisi vardır muhtemelen. Ve çok canayakın ve tatlı bir insansın 🥰🤗
Yeni bir dil öğrenmek ve bunu gerçekten o dilin derinliklerine dalarak yapmak çok büyük emek gerektiren bir şey bence.Özellikle kendi diline yakın olmayan ,kendi kültüründen çok uzak olan bir dili öğrenmek çok daha zor.Sizi tebrik ediyorum gerçekten
Julia çok kullandığımız bir de "CAN" kelimesi var. Kökeni Farsça. En sevdiğimize "CANIM" deriz. Azerbaycan şivesinde, samimi yakınlara hitap olarak kullanılır. "Ahmet Can gel soluklan hele". CAN yaşayan varlıklara verdiğimiz sevgi ve saygı içeren bir kelime. Hayvanlara iyi davranma kültüründe " O da CAN" cümlesi çok etkilidir.
Bu yorumdan sonra dikkatimi çekti. Bir yerde canavarın ilk halinin canvar olduğu yazıyordu. Bir yaratığın hareket ettiğini de görünce canı da var anlamında bağrılmış olabilir. Veya imdat kurtarın anlamında burda canvar denmiş olabilir.@@husampehlivan8925
Çok ağlayan kişi için Almancadaki ifadenin ( suyun yakınında inşaa edilmiş) benzeri Türkçede "sulak alanda yetişmiş" ama biz bunu çabuk ve çok büyümüş manasında kullanıyoruz.
Türkçe konuşmana hayran kaldım. Çok akıcı olmasa da neredeyse tüm kelimeleri, anlamlarını, mecaz anlamlarına kadar biliyorsun ve kendini çok da güzel ifade edebiliyorsun. Tebrik ederim...
Türkiye'de yaşayanların bir kısmı her nekadar anlam ve önemini idrak edemeselerde Türkçe dünyanın en güzel dili olduğu gerçeğini kimse değiştiremiyor Sayın Julia Teşekkür ederim. (Bütün güzel dillere saygım sonsuzdur.)
Günlük hayatta kullandığımız “ağaçlara bakmaktan, ormanı görmüyorsun" ifadesi; tek tek ağaçlara odaklanmaktan ormanı fark edememek, detayda boğulup geniş resmi görememek anlamına geliyor.🌲🌴
"Boşver gitsin, umursama, dert etme " gibi kavramları pek kullanmıyoruz onun yerine gündelik hayatta " salla gitsin, koyver gitsin, takma kafana " kullanıyoruz.
Julia merhaba, mesela bir alman ile karşılaşıp, bir büroda veya kamusal alanda, "Hallo gutenTag, wie geht es Ihnen?" deyince şöyle bir garip bakıyorlar. Sanki bu soru onlar için fazla gibi hissediyorum. Artık bu soruyu sormuyorum çok tanıdık biri olmadıkça. Yani "nasılsınız?" sorusu almanlar için çok özel (privat) ve sınırları aşan bir soru mu acaba?
Almanlar da genelde iyi, sen nasılsın derler. Ama “besser nicht klagen” dedikleri de olur. Yani daha fazla şikayet edemezdim gibi. Gerçekten “klagen” yani şikayet etmek Almanların ata sporudur. İlla ki şikayet edecek bir şeyler bulurlar. Bu genelde hava olur. Bazen trafik, bazen bürokrasi bazen yere atışan çöpler. Ama mutlaka şikayet edilir.
Türkçede uzamnlaştın baya Julia. Türkçe yaptığın şu muhabbeti benimi gibi birçok Türk yapamaz. Birçok eşanlamlı kelimeyi ardarda sıralıyorsun. İki lafın belini kırmayı bile biliyorsun. Onu da Türklerin % 90 i bilmez. Tebrik ediyorum. Türkçenin kıymetini bilmek bir payedir. Duyguları daha iyi ifade edebiliyoruz.
@SS-cu9qp _ Ünlü bir Türkçe deyimi olan "İki lafın belini kırmayı" Türklerin çoğu (%90'nı) gayet iyi bilirde (sizin aile ve arkadaş çevrenizin kültür seviyesi ne derecede olmasından kaynaklı, yani sizin, ailenizin ve çevrenizin kelime haznesi ne derece kıt veya zengin olmasından kaynaklı). Bence sadece kendi adınıza konuşun, siz, aileninz veya muhatap olup takıldığınız çevrenizdeki insanlar bu ünlü Türk deyimini belki bilmemektedir, ancak Türkiyedeki Türklerin çoğu bu deyimin anlamını hem bilmektedir, hemde gayette sık kullanmaktadır, ancak kıro'lar pek bilmez, özellikle doğuda'ki kırolar. Genelde avrupadaki Türklerde bu deyimi pek bilmezler, ilk kuşak bilmediği gibi (% 80'ni) torunlarıda bilmemektedir, özellikle doğunun kırsal kesimlerinden gelmiş ilkokul mezunu gurbetciler.
"Türkçe" sadece Türkiye de konuşulan bir dil değildir. Türkiye dışında diğer Türk devlet ve topluluklarının Türkçeleriyle de ilgilenebilirsin. Bütün konuşulan Türk aksanları aslında tek bir Türkçedir. Bu senin için uzun yıllar alsa da çok değerli olacaktır. Başarılar ve sağlıklı günler dilerim.
Güle güle kullan demişsiniz ya. Bir de mesela araba alınca “tekerine taş değmesin, hayırlı olsun, güzel günlerde kullan” da derler. Bir de değişik deyiş şu var belki duymuşsunuzdur; biri yeni bir işe girdiyse ilk maaşıyla arkadaşlarına ya da ailesine yemek ısmarlar. Buna da maaşı ıslatmak ya da ezmek denir. Türkçemi geliştirmek için sizi izliyorum ben de❤
part3) formation of germanic language As a result of the mixing of Turkish with the Romance language, a spoken language today called Vulger Latin emerged. From this language, today's Latin languages were born. Page 17 The part of the Eastern Gut Turks who settled in Italy gradually mixed with the Romans and formed the present-day Italian people. The part to the east of the Adriatic later became Slavic and formed Croats and Serbs. When the Kun khan Attila died unexpectedly in 453, the khanate began to disintegrate. After Attila's death, a fight for the khanate began between his sons Illig, Dikkiz [Cengiz/Yengiş: victory] and Ernac [Ernek: finger]. When the brothers began to fight each other, the Kept tribe rebelled. Although the army under the command of Illig fought the Kepits in 453, they were defeated and Illig was killed in the battle. The Sabirs (Suvars), who were driven from their homelands in Western Siberia by the Avars in 463, migrated to the Black Sea Steppe, attacked the Yellow Oğurs and Urogs living here and expelled them from their homeland. The Yellow Oğurs, who were looking for a new home, also attacked the White Oğurs. The Yellow Sons, Ten Sons, and Urogs sent envoys to win the friendship of Eastern Rome. Thus, the Oğur union, which formed the base on which the khanate was based, began to disintegrate. The khanate tried to survive under Attila's two surviving sons, Cengiz and Ernek. In 464, Genghis reorganized the khanate, bringing together the Beş Oğur, Altı Oğur and Eastern Gut Turks in the western part of the country. Ernek also struggled to suppress the internal uprisings and to gather the disintegrated Oğur unit. Meanwhile, the other Oğur clans, especially the Ak Oğurs, were in turmoil. Genghis attacked Rome by forming an army from the remaining Five and Six Oghurs and the Eastern Gut Turks. However, the Romans provoked the Eastern Gut Turks in the Kun army to revolt, forcing Genghis to retreat. In 469, Genghis was killed by the Eastern Gut Turks as a result of a Byzantine intrigue. Ernek was probably killed while he was trying to suppress the uprisings of the Oğur tribes. Thus, the Kun Khaganate disappeared. After the collapse of the Apar Khanate in Central Asia in 552, a branch of the Apars who migrated to Europe established the Avar Khanate here. A small part of the Apars, who did not submit to the Turkish ("Kök Türk") Khaganate, fled to the west and first settled in the region between the Aral Sea and the İdil River. The Avars dominated the Danube basin and the Black Sea Steppe in 562. However, upon the arrival of the Turkish Khaganate armies behind them, they descended towards the Balkans. By about 580, the Avar khan Bayan [Miss: rich, high] dominated most of the Turkish tribes living in Pannonia and the Carpathian Basin. By 600 B.C. the Avars had established an empire stretching from present-day Austria in the west to the Black Sea Steppe in the east. In 791, the Avars Khaganate began to disintegrate and in 804 completely disappeared. Source: Arif Cengiz Erman's book Introduction to Turan History, 2020. Unfortunately These posts are so valueable but underestemated. Western history tells exactly the same but smartly twisted given other names deliberately some parts hidden. Specially the word Turk. Coz All Europeans are transformed from it. End of Part 1 Maybe I go in detail in part 2, which Turkish tribes Became Judiac which Tribes became Christian and which Tribes become Muslim and by Which nation they go by now. and language they spea
@@beautifulllady3275 Umarım yazdıklarım yani paylaştıklarımın hepsini görüp okuyabiliyorsundur. sanıyorum 10 -15 yazı paylaştım ama aşağıya doğru atıyorlar kimse görmüyor. kanal sahibi bile sanki görmüyor
@@alisarikaya6327 bence işlerine gelmiyordur Ali,umursamiyordurlar.Benim umrumda ama hatta insta,feysin varsa oradan da iletisime gecebiliriz,senin gibi biriyle sohbet etmek eğlenceli olabilir😊 Selamlar bulundugun ulkeye... 👋😊
Güzel insan Julia, Bu güzel video için sonsuz teşekkürler. Ben bir Türk olarak Hollanda’da Hollandaca ders veriyorum ve dillerin bende büyüleyici bir etkisi var. Deyimler atasözleri vs. Çeşitli yabancı dil bildiğim için karşılaştırma yapabiliyorum, vergleichen. Türk olduğum için söylemiyorum ama Türkçede iki üç kelime ile ifade ettiğin şeyi başka dillerde 2, 3 misli daha çok kelime kullanıyorsun ve gramerde istisnalar çok nadirdir ve aynı anda çok mantıklı ve fonetik bir dil. Almanca dilini sevmemin nedeni de fonetik bir dile yakın olduğundan dolayı. Saygılar, Haluk Kurtoğlu.
Sevgili Julia. Tebrik ediyorum. Türkçeye olan sevgin ve hakimiyetin için. Ben de Almanca öğrenmeye çalışıyorum. Kolay gelsin, hayırlı işler, eyvallah, eline sağlık gibi ifadelerin Almancasını bulamadım. Belki siz yardımcı olursunuz. Selamlar saygılar
"Nah am Wasser gebaut" => Benzer ifade var: "Sulak yerde büyümüş (auf dem wasserreichen (nasssen) Boden gewachsen)". Çok uzun boylu insanlar için kullanılır.
ÖZGÜRLÜK kelimesindeki sırrı yeni farkettim, hazine bulmuş gibi sevindim. Özün Gür , Güçlü olması. Bireylerin Özlerinin Gürlemesi ÖZGÜRLEŞMEK. Öz, self, Gürleşmek To grow, to take control. Moda tabir "selfdetermination" kelimesinin tarihten gelen çok daha anlamlı hakiki hali.
@@fatmacolakseferoglu8167 Hakikatten öğle ve çok kapsayıcı. Her varlık için anlamlı. Bağımsızlık, İngilizce'de independent, freedom, Fransızca'da liberty bu kavramı esaretin yokluğu şeklinde anlatıyor doğrudan ifade edemiyor. Hür doğmuş, hür yaşamış Atalarımız böyle derinlikli şekilde ifade etmişler.
Biz de iki kişinin beraberliği için çift denir. Sizdeki yalnızlık ve beraberlik ifadelerinde kullanılan sayılar bizde tek ve çift olarak ifade edilir. Örneğin Tek başıma geldim ve çok mutlu bir çift gibi
Sizi dinlemek müthişş keyifli 🥰. Harika konuşuyorsunuz Türkçe yi .. Hiç ummazdım. Böyle bir, konu içeren video izlemeyi . Ancak dedim ya sizi dinlemek pozitif bir enerji verdi bana 🔊🎧💙🎶🌊⛵️🌿🕊✌️👏
"Ağzından bal akıyor." Deyimi var. Çok tatlı, hoş konuştuğu gibi aynı zamanda iyi güzel öneriler ve müjdeler veren içerikler de konuşuyor anlamına geliyor. Sizde 8:22'de belirttiğiniz Almanca deyime karşılık kullanılabilir mi?
Sizi ilk defa izledim Ne tatlısınız ❤ Ben de Almanya'da "kolay gelsin" ifadesinin karşılığına ihtiyaç duyuyorum bazen. (Yeniyim almanca öğreniyorum) Var mıdır bu ifadenin karşılığı??
Julia, Freundeler arkadaslarlar gibi oluyor. Ne bileyim, kulağıma tuhaf geldi. Bir de; belki 20 yıldır bu "ağaçlarin sıklığından ormanı görememek" terimini duyuyorum. Almanya'da yaşayan türklerin türkçeye katkısıdır diye düşünüyorum. Sevgiler...
Merhaba Julia. Umarım iyisindir. Çoktan beri Almanya'dayım ve bazı almanca deyimleri ilk defa senden duydum. Türkçedeki deyimleri fark etmen, harika bir şey. Konusunu ettiğin bazı almanca deyimlerin Türkçesi var tabii ki lakin sen bunlarında en kısa zamanda öğreneceğini düşünüyorum. Allah'a emanet ol. Rabbim hidayet versin. Alles Gute.
Selam🌿 seni dinlerken eş anlamlı yada yakın anlamlı ifadelerin zenginliğinden hoşlanman ve bunu zenginleştirmen için aklıma şu geldi, Bazı ilçe veya köylerin yerel tarihi ve yerel kullanılan kelimeleri olan kitaplar oluyor. Mesela Almanca da ağzına bal sürmek, yalakalığı kısmen karşılasa da kayseride yağ yakmak veya yağlayıp ballamak denir. yalakalık kelimesini karşılamasa da o kişiyi abartarak yüceltmek,fazlaca övmek anlamı var Aslında önemli olan kelimeyi söylemeden öncesive söyledikten sonrası kısmı . bal sürmek, yağ yakmak, yalakalık yapmanın sonucunda o kişiyi rahatça kullanıp yönlendirebilmektir... .Çok tatlısın🌻dil sohbetini iki satırla anlatmak çok sığ kalıyor eminim karşılıklı sohbet etmek çok güzel olurdu başarılar dilerim☺️☺️🌻🌻🌿
"Fingerspitzengefühl" ifadesi, Türkçe'ye "parmak uçları duygusu" şeklinde çevrilebilir. Bu Almanca kökenli bir deyimdir ve bir kişinin hassas bir şekilde duyarlılık, dikkat ve sezgiyle hareket etme yeteneğini ifade eder. Fingerspitzengefühl, özellikle sosyal ilişkilerde, yönetimde veya karmaşık durumlarda doğru kararlar verme ve uygun tepkiler gösterme becerisini ifade eder.
@@mr.veryqqinteresting879 Evet bunu Wikipedia da okumuştum. Türkçe çevirisi,açıklaması yapılabiliyor. Ben " Tam karşılığı" bir sözcüğe rastlamadım. Siz rastladıysanız ve paylaşırsanız çok güzel olur elbette.
Bunun nesine bayıldın? Üç kelime yan yana getirilmiş sadece. Aynı farb fern zeh apparat gibi. Batı dilkeri ki aslı hint arap latin kökünden gelir ve kelimeleri yan yana getirilmesinden oluşur. Yani aslında dil bile değil, kelime topluluklarıdır, hepsi kök olarak aynı kelimeleri kullanır. Yani bir Alman’ın İngilizce öğrenmesi kendi dilinin bir aksanını öğrenmesi gibidir, en fazla iki üç ayını alır. Türkçe ise kelimelerin yan yana getirilmesi ile konuşulmaz ve yazılmaz, yani gerçekten bir dildir. Türkçemiz şiirsel ve matematikseldir, gerçek bir sanattır. Başkalarının dillerini öğrenin fakat özenmeyin, Türkçe gibi bir dil dünyada yoktur.
@@anamas32 Söz ettiğiniz gibi,kelimelerin birleşip harikulade ve üstelik Türkçe'de hiç kullanmadığımız,daha evvel hiç duymadığım bir anlam oluşturmasına bayıldım. Türkçe karşılığının olmadığını belirtmiş olmam size tuhaf hatta küçümseyici gelmiş olmalı ki,dilimizi savunmaya geçmişsiniz. Benim söz ettiğim şey ile sizin algıladığınız aynı şey değil. Dünya tarihinde göçler başta olmak üzere bir çok sebeple diller ve kültürler birbirine karışmış,karışmaya devam ediyor,edecek ve bu değişim içinde rastladığımız şeyleri hoş bulabilir,bunu dile getirebiliriz. Size anlamsız gelen herhangi bir şey benim veya başkaları için anlam teşkil edebilir.
Julia, bizim Oma yarı Alman, yarı Türk. Çocukken Türkçe’de kullandığımız ama Almanca’da karşılığını bulamadığımız şeyler için kendi kendimize uyduruyormuşuz: Oma, schau dir die Blumen an, die sind alle „Ropp Rot“ (kıp kırmızı) „Gümm Grün“ (yem yeşil)
😊farklı dillerin kelimeleri ile oynamak çok zevkli..bende torunumla 4 farklı dili harmanlayıp sonuçlarına kahkahalarla yerlere yatıyoruz..🙊aynı kelimelrin farklı dillerdeki anlamlarını dillendirip eglenebiliyoruz....
Her dilde başka bir dile tam anlamıyla çevrilemeyen o kültüre has anlamları olan kelimeler var, bazen ben de senin gibi düşünüyorum ama tam karşılığını alamıyorum çevirilerin. Çok güzel Türkçe konuşuyorsun. Bir de Türkçe Maşallah deriz beğendiğimiz şeylerde. Arapçadan aldığımız kelimelerden biridir. Almanca’da bunun da karşılığını ben bulamadım.Hoşçal🙋♀️
Ağaçlardan ormanı görmemek tabirini Türkçede ''detaylarda kaybolmak, ayrıntılarda boğulmak'' olarak karşılıyoruz.
Detay ve ayrıntı demişken aklıma tafsilat ve teferruat sözcükleri de geldi.
Tafsilat ve teferruat bize Arapçadan, detay ise Fransızcadan girmiş, ayrıntı ise Türkçe.
Tam bir kültür şöleni.. Son derece mozaik, kozmopolit ve kokteyl bir dil Türkçe. Kişi meşrebine uygun bir üslup ve lisan da takınabiliyor.
Muhafazakar veya edebi bir meşrebi olan kimse tafsilat ve teferruat sözcüklerini yeğlerken seküler olan ve nispeten çağdaş sözcükleri seven detay ve ayrıntı sözcüklerini önceliyor.
Sabah-ı şerifleriniz hayrolsun ile günaydın farkı gibi..
Merhabalar bu kelimeyle ilgili bir deyimimiz de var At gözlüğüyle bakmak yani olaylara dar bir açıdan bakmak.
Ayrıntıda boğulmak da, At gözlüğüyle bakmak da tam olarak "Ağaçlardan dolayı ormanı görememek"in karşılığı değil... Aklıma gelen en yakın deyim: Büyük resmi görememek.
çok fazla seçenek olduğunda, o anda bariz şekılde dogru olanı görememek anlamında kullanılır bu deyim genelde. Yani o fazla olan seçenekler bir tarafta yanıltıcı, gereksiz veya tamamen yanlış bile olabiliyor. Yalnız, aynı zamanda sadece seçeneklerin çokluğundan dolayı kararsız kalındığında da kullanılabiliyor bu cümle.
Tam olmuş ❤
Ben Türkçe ifadeleri arkadaşlarıma İsveççe söylüyorum çok şaşırıyorlar... Çocuklarımın öğretmenlerinin öğretmenler gününü kullandım, kadınlar çok şaşırdı. Yemekten sonra afiyet olsun diyorum şaşırıyorlar yine... kesinlikle Türkçedeki ikili ilişkilerde söyleyen çok güzel sözler var. Bunun sıkıntısını çok fazla yaşıyorum.
Kesinlikle haklısın!..✌️👍
Almanca, "Zweisamkeit" Türkçe karşılığı deyimler : "İki ahbap çavuş", "Bir Köroğlu bir Ayvaz" "Edi ile büdü", "Muhteşem ikili"
"Kolay gelsin" ifadesinin Almancada olmasini isterdim. Bizim yaşadığımız sokakta yolu tamir eden, emek veren insanlarin yanindan gecerken sadece Hallo deyip geçmek, o anda hissettiğim minnettarliği karşılamıyor
Bunu ben de cok hissediyorum. Bazı ifadeler sözlükte var aslinda ama günlük dilde kullanımı yok galiba. Frohes Schaffen/ leicht zu kommen! gibi.. ama bir alman a sormak lazım bunlar nerede kullanılıyor diye :-))
„Gutes Gelingen“ diye bilirsin
Bildiğim kadarıyla İngilizcede de yok.
@@mdeniz35 God speed ifadesi var İngilizce'de. Buna yakın. Tanri sana hiz versin, işini kolaylastirsin gibi bir anlam. Ama günlük hayatta kullanıyorlar mi bilmiyorum...
@@Migrant2008 o da çok güzelmiş...
Almanca da karşılığı olmayan : hatır, muhabbet, canın sağolsun, eline sağlık…Genelde insan ilişkileriyle ilgili şeyler😅
😂😂😂 evt cok kitlar o konuda 😅
hatırın karsılıgı var almancada liebe zu dir diyorlar senin hatrın için
Bana göre: Almancada karşılığı olmayan veya bizdeki gibi kullanılmayan ifadeler:
1-Eline/ağızına sağlık
2-Kolay Gelsin
3- biriyle yada birşeye takılmak
4- kalb kalbe karşı
5- birini yada birşeyi sallamak
6-memleket hasreti
7-gözüyle sevmek
8-bir eşyaya çökmek
9-insanlara yedirip içirmek
10-misafire hizmet etmek
11-gününü gün etmek
12-mıncırmak
13-benim yerime öp/sev/sarıl
14-hayırlısı
15-Aşkım
16-el kol yapmak
17-göz hapsine almak
18-Ahiretligim
19-kanka,pampa,kanki,kardo
20-Mekanı cennet olsun/nur icinde yatsin/Allah rahmet eylesin/Başın sagolsun/Allah sıralı ölüm versin
21-cicim ayları
22-Zahmet etme
23-baldız,teyze,kayınço,anane,babane,hala,amca,enişte
24-kulağını çınlatmak
25-Pes,oha,çüş
26-Dost kazığı
27-Kılıfına uydurmak
28-Nazar etmek/nazara gelmek
Oha kelimesi inanmayacaksin ama almancadan bize gelmiş 😂
@@kemaloksuz6128tamtersi bizden almanlara geçti
"Keyif eşekte olur, insanda zevk olur" derler birde. Bu söylemin kökenini bilmiyorum ama halk söylemi olacak kadar dile yerleşmiş bir söyleyiştir.
Julia, Türklerden bir çok kişi Almanca için de seni takip ediyor. Bu içeriği çok sevdim❤ benzeri içerikler bu takipçiler için harika olur, daha fazla yapmalısın.
Bir Türk ile evlendiğin için sözüme şöyle başlıyorum ''Julia Yenge'' Sen sadece Türkçe öğrenmemişsin Türk Dilinin Felsefesini de keşfetmişsin. Türk Dili doğa ile ve yaşamın kendisi ile iç içedir. Yaşam dilidir ve asla yapay dilidir. Fiilleri eşsizdir, doğrudan atasözlerimiz ve deyimlerimiz felsefi derinliği vardır. Umarım birçok Türk de sizin gibi Türk Dilinin felsefesini anlayabilirler. Sana ve Enişte beye mutluluklar diliyorum. Büyük Türk Ailesine hoş geldin Julia / Hülya Yenge.
Sizin bir kelimenizi düzeltmeme izin verirmisiniz?MUTLULUK zaten çoğuldur,LAR eki ayrıca eklenmez.Diğer yazdıklarınızın hepsine katılıyorum.
İyi geceler derken, gecenin sonundaki ler çoğul eki değildir. Gelecek (şu andan itibaren gelecek) bildiren bir ektir. İyi günler deriz. Bütün günleri kasdetmeyiz, bu günü kasdederiz. Günün şimdiden gün boyu iyi olsun anlamı vardır.
Mutluluklar, güzellikler, saadetler gibi kelimelerin aldığı lar/ler ekleri de şimdiden başlayan gelecek anlamındadır, aynı zamanda süren devam eden anlamı kattığından çoğul eki değildir.
@@egitimg Bana cevap verdiğinizi sanıyorum.Durmadan değiştirilen yazım kuralları vs ile Türkçemiz bir alem oldu.. MUTLULUK kelimesi . çoğul kelimedir."Çoğulun çoğulu olmaz.Bab-ı Ali(Şimdi şapkalar nerede dersiniz?Haklısınız) büyük kapısı gibi olur..Şimdi siz bir yabancıya ler ,lar takısını çoğul diye anlatacaksınız ,sonra da iyi geceler derken şöyle, şarkılarda olduğu gibi geceler böyle diye anlatacaksınız.Anlarmı,anlatabilirmisiniz.?
Zulmetle ayrılık bestesi yapan GECELER.
GECELER yarim oldu vs vs. Derken bir tek gecemi kastediliyor.?Siz MUTLULUKlar demeye ,yazmaya devam edin.Türk veya Türkçe derken cümle içinde küçük harfle yazanlar gibi.....
@@yakupkeser248 Hocam mutluluk ne bakımdan çoğul. Mutluluk mutlu olma hali değil mi? Mutluluklar da bir sürü mutluluk dilemektir yani anlayamadım neyi kastettiğinizi.
@@Kemalbasnr Sizden ve diğer yorumculardan özür diliyorum. İnceledim..Mutluluklar olmuş..Atatürk'e bile uzandılar.“Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!” sözündeki Akdeniz için demediklerini bırakmadılar.O denizin adı ne zaman Ege oldu? Daha bir çok şeyi her yere yerleştirdiler.Nesiller arasındaki bağı kopardılar. Kafasına göre önüne gelen ülkenin dolayısı ile bu milletin meydanlarını,yollarını, dilini , tarihini,dinini vs de değiştirmeye kalktılar.Başarılı da oldular.Celâl Bayar'ın anılarında 15 mayıs 1919 da kimin ateş ettiği yazılı.Kendisi de orada imiş.Ama Hasan Tahsin diye Sabetayist kafalara kazındı.İzmir de anıtı Yunan askerlerine arkasını dönmüş durumda.Dr Behçet Uz ve daha bir çok kişi böyle biri atmadı dediler.Açın o tarihteki gazeteleri okuyun.Genel Kurmay kayıtları ülkemizde esastır.Orada Dörtyol da ilk kurşunun atıldığı ve kimin attığı yazılı..Çanakkale savaşı için 2 resim çıkarıldı. Tarih diye ne masallar anlatıldı.Hangi birini yazayım.?Din konusunda İsrailiyat anlatılıyor..Sözü uzattım.Ben dil,tarih uzmanı değilim.Bir ülkenin,milletin dili Arnavut Şemseddin Sami Fraşeri,Ermeni Dilaçar(esas ismi başka) ,Tuğlacıyan ,Nişanyan'a kalmışsa başka ne denilebilir?.Bildiğim kadarı ile her yönden bu kadar savaş açılan başka bir millet yok.Sürekli savunmada..
M.Bardakçı 'nın bir yazısını internetten kes- yapıştır ile buraya alıyorum.Tekrar özür diliyorum.Kabahat bizde değil.Bizi yetiştirenlerde...Hoşça kalın.
Bardakçı'dan TDK'ye: O cehalet sizin eseriniz!
TDK'nin basını cahillikle suçlayan 'kesme işareti' açıklamasına Murat Bardakçı tepki gösterdi: 'Bir cehalet varsa sizin eseriniz' dedi.
03 Ekim Pazartesi 2016 Saat: 12:11
Güncellenme: 03 Ekim Pazartesi 2016 Saat: 12:13
Bardakçı'dan TDK'ye: O cehalet sizin eseriniz!
Google Haberlere Abone ol
DUVAR - Türk Dil Kurumu (TDK)'nun kesme işaretiyle ilgili geçtiğimiz günlerde yaptığı "Haber yanlış, basın bilgisiz, işaretin adından bile emin değilsiniz" açıklamalarına Habertürk gazetesi yazarlarından tarihçi Murat Bardakçı yanıt verdi.
Bardakçı yazısında, TDK'nin tavrını "hiddet buyurup köpürmüş" şeklinde nitelerken kurumun her baskısında değiştirilen kurallarını da eleştirdi.
Bardakçı'nın "Hem suçlu, hem güçlü, üstelik küstah!" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Dili ve imlâyı seksen küsur seneden bu yana azimle katleden, Türkçe’yi Afrika kabilelerinden birinin ikiyüz-ikiyüz elli kelimelik hırıltısı hâline getirip yerlere seren Türk Dil Kurumu hiddet buyurup köpürmüş; basını“ilgisizlikle”, “bilgisizlikle” ve “ilkokul çocuklarının bildiklerini bile bilmemekle”suçlamış!
Sebep, geçenlerde gazetelerde çıkan ve “Türk Dil Kurumu kesme işaretinin kullanımına değişiklikler getirdi” meâlindeki haber...
Sadece bir konuda, “dikkatsizlik” meselesinde haklılar, zira haber her nereden geldi ise ilk yazan arkadaş kesme ile tırnak işaretlerini karıştırmış, başlıkta“tırnak”, metinde de “kesme” demiş...
Kurum şimdi “Biz değiştirmediiiiik! İmlâ Kılavuzu’nun filânca baskısında şöyle deniyordu ama sonraki falanca baskıda böyle dedik. Cahil basın n’olacak!” diye feryâd u figan birşeyler söylemeye çalışıyor!
BU İŞLERİ BASIN MI ETTİ?
Üstadlar! Senelerdir yıkmakla meşgul olduğunuz Türkçe’de bilinecek, öğrenilecek ve kullanılacak kural mı bıraktınız ki böyle celâllenip küstahlaşıyorsunuz?
İmlâyı seneler boyu kim tâciz etti? Aklına estiğinde şapka işaretlerini kaldırıp“hâlâ”yı “hala”, “kâr”ı “kar”, “vâris”i “varis” yapan “Kârı elde ettim” diyecek olanlara “Karı elde ettim” dedirten kimdi? Ya bu imlâ kıyımından sonra hiç sıkılmadan “Şapka işaretini geri getirdik” diyebilen?
Her baskısında farklı kurallar yazılı olan o evlere şenlik İmlâ Kılavuzu sizin eseriniz değil mi? Yetmiş küsur senedir “tümlev”, “görüngübilim”, “elmek”, “uziletişim”, “yelleç”, “gündedün”, “tüytop”, “burgaç” misâli ruhsuz, tatsız ve âhenksiz daha binlerce takır-tukur kelimeyi kim uydurdu? “Bisiklet”i bile “çifteker” hâline getirme densizliğini kim gösterdi?
Bitmediii! “Uluslararası”, “çalıkuşu”, işbirliği” gibi bileşik kelimeleri aklına estiği zaman ayrı yazdıran, sonra vazgeçip birleştiren kimdi?
Etrafa şirin görünmek uğruna lisanın ayrılmaz parçası olan o zengin Türk argosundan “müsait” yahut“kirli” gibi kelimelerin mecazî mânâlarını basın mı kazımaya kalktı? Bundan seneler önce yayınlanan “Tarama” ve “Derleme” sözlüklerinin ardından ortaya o âyarda ne koydunuz? Temel kuruluş maksatlarınızdan olan “Türkçe’nin Büyük Etimolojik Sözlüğü” hani, nerede? Seksen senedir trafiğin açılmasını mı bekliyor? Eski âlimlerin hazırladıkları onbinlerce fişe ne oldu? Fareler mi yedi, yoksa ilmî seviyeniz onları derleyip toparlayıp yayınlamaya yetmiyor mu?
Bu ve yazmadığım daha dünya kadar lisan cinayetinin fâili Nalburiye Cemiyeti, Biyologlar Derneği, Zerzevatçılar Federasyonu yahut o “cahil” basın değil, başında bulunduğunuz mâlûm “Türk Dil Kurumu”dur ve ortada şayet bir cehalet varsa, o da eserinizdir beyler!
BİR İZZET-İ NEFİS MESELESİ!
Önce başka milletlerin, meselâ İngilizler’in, Fransızlar’ın ve Araplar’ın en az bir buçuk asırdır neredeyse hiç değişmeyen imlâ kılavuzlarına; sonra da Türkçe’yi yerlere seren Kurum’un hemen her baskısı farklı yayınlarına bakacak olursanız lisana hürmet ile hakaret arasında hayal bile edemeyeceğiniz farkların mevcudiyetini görürsünüz!
Türkçe’yi tâcizle, tecavüzle, bilmemne ile perişan eden işte bu Kurum şimdi hiç utanmadan ve sıkılmadan kalkıyor ve basın için “Bunlar ilkokul çocuklarının bildiklerini bile bilmiyorlar” diyebiliyor!
Basınımızın “âlim” olduğunu hiçbir zaman iddia etmedim, hattâ bazı konulardaki mâlûmat seviyesinin yerlerde süründüğünü dile getirmekten de çekinmedim, arada bir açıkça yazıp söyledim... Ama bu iş başka, birilerinin basını cahillikle suçlaması, hele Merd-i Kıptî misâli lâflar etmesi bambaşka...
Basının seksen küsur senedir dili tahrif ve güdükleştirmekten başka pek bir marifet göstermeyen Türk Dil Kurumu’nun hakaretini nasıl karşılayacağını ve sineye çekip çekmeyeceğini bilemem ama Kurum’un hakareti benim için izzet-i nefis meselesidir ve meslekî haysiyetim de işte bu şekilde cevap vermemi gerektirir...
Zira, tekrar söyleyeyim, sadece basın değil, toplumun neredeyse tamamı imlâ konusunda cahil kalmış, özellikle de gençler konuşma ve ifade özürlü olmuş iseler, bunun tek müsebbibi o mâlûm Kurum’dur!
Türkçede biri sana iltifat ettiğinde yada milli değerlerimizle ilgili güzel sözler aöylediğinde ağzın bal yesin deriz. Ayrıca boşver anlamına gelen en güzel sözlerimizden birisi canın sağolsun. Yani takma kafana sen daha önemlisin demek
''salla / salla gitsin''i eklemek istedim ben de videoyu izlerken:))
Yalakalık yapmak deyimini el etek öpmek ile de tabir ediyoruz. Yalakalık olarak değil de (çok sevdiği) biri için kendini feda etmek, kendinden vaz geçmek anlamında yoluna toprak olmak deriz. Bal ile ilgili tabirlerimize gelince birkaç misal zikretmeden geçemeyeceğim. Birine küçük bir menfaat sağlamak veya birinin hoşlanacağı bir şeyi az miktarda yapmak (mesela sevdiği bir şiirden bir parça okumak ya da sevdiği müzikten bir miktar dinletmek veya güzel bir sohbet ederken sohbetin yarım kalması gibi durumlarda) ağzına bir parça bal çalmak sözünü kullanırız. Ayrıca bal tutan parmağını yalar diye de tabirimiz mevcut. Güle güle kullan temennisine veya bir eşyamı beğendiğini ifade eden birisine karşı genelde teşekkür edilir, ben 'daha güzeli senin olsun' şeklinde karşılık veriyorum. İki kişinin birlikteliği ile ilgili olarak ilişkinin niteliğine göre tabirlerimiz var aslında. Mesela eğer birbirine çok aşık kadın ve erkek söz konusu ise kumrular gibi tabirini kullanırız. Gönüldaş aynı hisleri paylaşan kişiler için kullanılır ki ya bir ruh iki beden gibi yaşayan arkadaşlardır ya yine birbirine aşık kadın-erkektir veya aynı davaya kendini adamış kişilerdir. Birbiriyle iyi anlaşan, kafaları uyuşan kişilere kafadar deriz. Bir de 'baş başa kalmak' var iki kişinin başka kimse olmaksızın birlikteliğini ifade eden. Üç kardeşiz, çocukluğumuzda en küçük kardeşim, henüz okula başlamadığı dönemde beni ve erkek kardeşimi okula uğurlarken anneme sarılır 'ikiciğimiz kaldık' derdi :)
bal çalmak benim de aklımdan geçmişti ya ne güzel açıkladın
Cok guzel ornekler
Konuya hakimsiniz. Türkçe ya da Edebiyat öğretmeni olduğunuzu tahmin ediyorum, ancak yeni değil eski kuşaktan...
@hdersoz iltifat olarak kabul ediyorum yorumunuzu. Çocuk hekimiyim. Ama kitap okumayı çok severim. Yaşım da 42, Z kuşağına göre biraz eski sayılabilirim :)
Agzina bal calmak bilakis negatif anlamlidir. kandirmak maksadi ile umut vermek demektir.
Senin şu pozitifliğin, güler yüzün izlerken bana enerji veriyor :)
Hicbir Turk kizinda bu samimi enerjiyi gormek mumkun degil
Turk kizlar gergin agresifik kadinsi degil daha cok dominant ve Alfa enerjileri var .
Kontrolcu ve sacma derece de kiskanç .
Hicbir alman erkegi Turk kizini tercih etmez.
Güzel sözler ve iyi dileklerde bulunanlara Ağzından Bal Damlıyor diyoruz.
Ağzın bal yesin de güzel bir ifademiz.
gönül sözcüğünün çevirisi yok. ilginç bulduğum bir sözcüktür. tüm türk dillerinde yer alan kadim bir sözcük. yalnızca yürek demek değildir. istem istenç hepsini kapsar. çok kullanışlı bir sözcüktür gerçekten de.
Gönül sözcüğünün batı dillerinde mukabili yok, yoksa şark lisanlarında yok değil. Misalen
Arapça olan : Kalp, fuad, sadr, lüb, vicdan, insaf ile
Arapça olan: Akıl, izan, idrak, fehim, muhakeme, muhasebe, havsala, tefekkür, tedebbür, taakkul, tezekkür, temaşa, istihraç, istinbat, istibsar, sünuhat, tuluat, hutur, kariha, saniha
Kelimelerinin Türkçelerini yazar mısın?
“O mahiler ki derya içre deryayı bilmez”. Ağaçlardan ormanı göremez sözünün Türkçe karşılığı
hayir onun manasi balik su icindeyken suyun kiymetini bilmez, yesillik bir ulkede yasayan ancak cole gidince kiymetini bilir demek gibi bir seydir
Yahu ne alakası var? Belki 'detaya takılıp kalmak' olabilir.
@@RealTakuniakatılıyorum
Sabir hakkinda söylediklerine aynen katiliyorum, süper analizler yapmissin, bravo tebrik ediyorum.
kendi ana dilim olmasına rağmen Julia hanım bahsettikten sonra kelimelerimizin gücünü,sihrini,saçmalığını,mantıklığını,komikliğini farkediyorum
hiç mişli geçmiş zaman kullanmıyor ama. insan, hazır keşfetmişken bir tadını çıkarır.
Hilafeti Muhammediye CZcams
czcams.com/play/PLPXqYl-lYD4vqQZ_mzgOQgT0_PWdZBO4-.html
Hz Mehti alesselam aramızda yakında Hz İsa peygamberde gelecek, Hilafeti Muhammediye CZcams kanalı
@@muhammetatilla54444 hz. isa gelsin tabi. hasan abimi de çağırın oraya. o da gelsin.
Selam Julia, Türkçen her geçen gün daha da iyiye gidiyor, aksanın azalıyor, yakında seni aksanından yabancı olduğunu ayıramayacaklar.
Zweisamkeit harika bir ifadeymiş. Sanırım dil kültürle iç içe olduğundan olacak, bizde bunu karşılayacak bir ifade yok, varsa da günlük dilde kullandığımız bir ifade yok. Günlük konuşma dilinde "edi ile büdü" olarak kullandığımız bir ifade var ama daha çok yaşlı çiftler için kullanıyoruz. Çocuklar evlenip aileden ayrılınca edi ile büdü kalmak gibi.
Bu güzel video için teşekkürler. Zweisamkeit favori Almanca ifadem olacak sanırım:)
Sevgili Julia hanım,
bu güzel programınız için teşekkür ederim, sizi keyifle dinliyorum. Deyim yerindeyse, mest oluyorum.
Taze havayı İngilizlerden duyunca, bana itici gelmişti. Havanın tazesi, eskisi olmaz diye düşünmüştüm. Siz, "taze hava almaya çıkacağım" yerine, "dışarı çıkıyorum, biraz hava alacağım" dediğinizde, taze havaya gittiğinizi anlarız. Dostlukla, selâmlar...
Gönül kelimesi çok özel bir kelime. Tam olarak kalbi işaret etmiyor. Türk edebiyatında kullanımını düşündüğümde çok şaşırmışımdır, bütün dünya insanları da şaşırır. Şöyle kullanılıyor. Sanki insanın içinde, onun kontrol edemediği, yaşayan başka bir canlı var. Ve adı da gönül.
"Gönül gel seninle muhabbet edelim"
"Gönül ne gezersin seyran yerinde"
"Gönül arz ediyor dostu görmeyi"
"Gönül ferman dinlemez."
"Gönül senin elinden"
"Ne ağlarsın deli gönül"
"Yapma dedim yaptın gönül"
"Aldırma gönül aldırma"
Bütün sözler böyle. Gönül sanki başka bir kişilik. Bu sonucun Türklerin duygu ve düşünce dünyalarının bir gelişiminin sonucunda olduğu muhakkak. Yunus Emre, Karacaoğlan .... buna katkı yapan isimlerden olmalı.
Sevgiyi kalp ile ilişkilendirdiğimiz için gönül kalp ile ilişkili gibi görünüyor. Oysa kalp ile bir ilgisi yok. Kesin olan şu gönül insanın kontrol edemediği bir şeyi. Sadece sevgi yada aşk ile de sınırlı değil. İnsanın bir düşünceleri var. Birde duyguları var ya. Düşünceler beyin kaynaklı kontrol edilebiliyor. Duyguların kaynağı ise gönül ve kontrol edilemiyor ve insanı yönetiyor.
Abartmıyorum Gönül kelimesinin geçtiği yüzlerce deyim var. Katı gönüllü, gönülden sevmek, gönül zenginliği, gönül rızası, gönül köprüsü, gönül eğlemek, gönül ferahlığı, gönül dolusu, gönüne su serpmek, ayran gönüllü, alçak gönüllü, yüce gönüllü, canı gönülden ........
Kısmet, nasibin dahilinde senin olan sana gelen, çaban dahilinde eline ulaşandır.
Kimse kimsenin kısmetini alamaz diye cümle var. Mesela planda olmayan kişinin birlikte yemeğe oturması orada kısmeti varmış denilir.
İçinde yaşadığım durumu çok güzel ifade etmişsin. Alman arkadaşlarıma bazen ben de bu deyimleri anlatmaya çalışıyorum.
Üretim yılı ne ya? 😂😂 Haykırdım. Birine gidip "üretim yılın ne?" diye soracağım umarım beni kürekle kovalamaz. 🤣🤣🤣
bu tatli sohbet icin cok tesekkurler, bu format cok keyifli, devamini dilerim...
İki kişinin bir araya gelmesi sevgi ise Yarim, Ahiretlik gibi, sıkı arkadaşlara Kan Kardeşliğinin kısaltılmışı Kanka var, dost var.
"Gemütlich", Türkçe de tam karşılığı tek kelime olarak olmayan en orjinal ve güzel almanca kelimelerden biri. Türkçe karşılığı; keyifli+ hoş+rahat+ ambiansı yakalamış+atmosfer şahane+ huzurlu + kafasi rahat+stressiz+ konsept güzel anlamlarının hepsini içeriyor. 😊🥰❤
“kebap” söylemi gibi mi 😂
@@Kemalbasnr değil 😊 mesela kitap okumayı çok seven biri kafa dinlemek için bi tatile gitmiştir. Orada öyle bir köşe vardir ki sallanan koltuk, loş ışık, karşıda de niz manzarası, elinde sıcak çayı ve sessizlik; o kitap okuma yeri ve imkanı onun için gemütlich olur. Ya da uzun kış gecelerinde sobada kestane ve çay eşliğinde aile sohbetleri , sıcacık muhabbetler; bu gemütlich bi ortam. Ya da sadece güzel bi kafede arkadaşınla ailenle sakin huzurlu kahveni iciyorsundur, ortam güzel kafan rahat, oh ne gemütlich denilebilir 😊
Ben böyle anlıyorum yani en azından. Ben de öğrenme asamasindayim almancayi 😊
@@Migrant2008 Aaa anladım sanırım çok güzel açıklamışsınız o duyguyu. Biraz modifikasyonla türkçeye monte edilebilir belki de 😊 Teşekkürler üşenmeyip güzelce açıkladığınız için. Bol bol “gemütlich” vakitler diliyorum.
@@Migrant2008 Bu arada kestane örneğini de vermeniz çok hoşuma gitti çocukluğuma döndüm birden. Rize de yaşıyorum dökülen kestaneleri yoldan toplayıp kesip fırına verirdik güzel günlerdi 😊
Türkiye sevdalısı bir Alman bayan helal olsun.. Bazı Türklerden daha çok Türkiye sevdalısı negüzel 🙏👍🇹🇷
Bu konuşma gazete köşe yazısı gibi bilgilendirici ve zevkli olmuş. Tşk.ler
İki kişinin beraberliği bizde "çift" olarak kullanılır. Anladığım kadarıyla "zweisamkeit" kelimesinin karşılığı. Aynı zamanda çorap, ayakkabı gibi ikisi bir arada eşya için de kullanılıyor. (Bir çift ayakkabı, beş çift çorap, bu ikisi çok iyi bir çift oluşturuyorlar).
ben de buna yorum yapan var mı diye arıyordum buldum :) "kumrular gibi" ya da "bi elmanın iki yarısı" tabirleri de kullanılıyor, aklıma bunlar geldi
Boşverme için gençlerin en çok kullandığı ifade "Salla" .
Kader ve kısmet ile ilgili şunu söyleyebilirim. Kader kelimesi kısmet kelimesini kapsıyor. Mesela aşk, başarı, makam ,mevki gibi şeyler için yani olumlu şeyler için daha çok kısmet kullanırız. Kader ise hem kısmet kelimesinin bu anlamları için hem de deprem ,ölüm, kaza gibi başa gelen tüm olumsuz şeyler için de kullanılır.
Türkçe'de başarılar diliyorum... Size bir Atasözleri ve deyimler sözlüğü
Çok teşekkürler Julia.
Emeğine sağlık.
Lisan-dil gibi çok önemli bir konuda çalışma yapmanız, bu konuya kafa yormanız, bana çok değerli geldi. Çok da güzel, tatlı bir sunum yapmışsınız. Zevkle izledim. Bilgilendim.
Ben Amerikada yasiyorum. Ingilizcede olmayan ama olmasini cok istedigim iki ifade "kolay gelsin" ve "eline saglik". Amerikali arkadaslarima bunlari anlattigimda "eline saglik" hoslarina gidiyor ama "kolay gelsin"i anlamakta zorlaniyorlar. Senin soyledigin "agzinin etrafina bal sur" ifadesinin Turkcedeki benzeri "agzindan bal damliyor". Birisi sana cok hosuna giden, cok guzel bir soz soylediginde veya bir sorununu halledecek bir oneride bulundugunda cevap olarak "agzindan bal damliyor" diyebilirsin. Soyledigin sozler bal gibi tatli anlamina geliyor. Bir diger benzeri de "agzin bal yesin". Turkcede cok fazla temenni var. Biz surekli bir insanin iyiligi icin dilekte bulunuyoruz. Kolay gelsin, afiyet olsun, basin sag olsun, gecmis olsun, sihhatler olsun, sirtinda eskisin, Allah beterinden saklasin, Allah mesut etsin.... Surekli birilerinin hayati hakkinda dilek ve temennilerimiz var. Amerikalilarda ise hemen hemen kimse kimsenin hayati hakkinda temennide bulunmuyor. Bu sadece cok yakininda olan insanlar icin yapabilecegin birsey. Komsun, is arkadasin, mahalle esnafin icin temennide bulunmak biraz tuhaf kaciyor. Daha cok kendi fikrini beyan etmen bekleniyor. Evlenen birine "mutluluklar dilerim" demek yerine "seni boyle gormek beni mutlu etti" demek daha normal. Komsum beni cam silerken gorunce "kolay gelsin" demek yerine "cok zor bir is yapiyorsun" demisti. Konu hakkinda kendi fikrini beyan ediyorsun Amerikan kulturunde.
Çok uzun zaman önce takip etmeye başlamıştım kanalınızı. Ancak uzun zamandır yoğunluktan dolayı takip edememiştim. Aslında sizin gibi başka kültür, dil, inanç ve milliyete sahip insanların Türkiye ve Türkçe ilgili içerik oluşturduğu pek çok kanal var. Özellikle sizin paylaşımlarınızı sevmemim nedeni sizin daha derin bir kültürel bakışa ulaşmaya çalışmanız. Bazen sizin Türkçe ile alakalı anlam arayışınız bende de merak uyandırıyor. Yani "neden böyle söyleniyor" ile ilgili sorgulamalarınız bazen bende "ben neden daha önce bunu hiç düşünmedim" duygusuna neden oluyor. Yine aslında çok akıcı, eğlenceli ama bir o kadar da derinlik içeren ve samimi bir paylaşım olmuş. Bu vesile ile "KADER önceden belirlenmiş olayların değiştirilemez gidişatını, KISMET ise önceden belirlenmiş olayların değiştirilebilir gidişatını anlatıyor." Dramatik ve ağır olacak belki ancak en iyi örnek ölümle alakalıdır. Ölüm mutlaktır herkes bir gün ölecek. Ölümümüz kaderdir ancak nasıl öleceğimiz kısmettir. Ne kadar sağlıklı yaşarsak yaşayalım ömrümüzü uzatamayız ancak fena hastalıklardan kaynaklanan ızdırapları çekmeden ölürüz. Mutluluklar dilerim.
Kader ve kısmet bukadar iyi anlatılamazdı, tebrikler
harikasınız, çok güzel açıklamışsınız.
Çocuk olunca , "Allah analı babalı büyütsün" dileği vardır. Julya hanım Almancada da var mı
Almancada öyle bir cümle (deyim) yok. Sadece doğumdan sonra ebevenler tebrik edilir.
Ne güzel konuşur bu kız! Aferin 👏
Ağaçlardan dolayı ormanı görememe tabirini gerçekten çok beğendim.Türkçe de "bir adım geri git ve resmin bütününü gör" var. Ya da resmin bütütünne bakma gibi...
Julia selam, bu içerikler ben de Almanca öğrendiğim için çok faydalı oluyor teşekkürler! Rica etsem arada kullanıdığın almanca kelimeleri de altyazıya ekler misin? Sizdeki "gern" kullanımı birşeyi keyifle yapmak biraz benzer geldi. Bir de bizde de "Ağzına bir parmak bal çalmak" deniyor bu kadar benzer olmasına çok şaşırdım :) Zweisamkeit türkçesi hayat arkadaşlığı olabilir mi ama bu kelime onaylanmayan ilişkileri anlatmak için de kullanılıyor hayat kadını buradan geliyor mesela... Hayat yolunda beraber olmak diye şarkılarda duyabilirsin.
"Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim..."
Nazım Hikmet Ran
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim.
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benziyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu dâvet bizim....
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim...
hatırlattığınız için teşekkürler. hep birlikte, orman gibi kardeşçe yaşamak dileğiyle
Sevgili Julia yaklaşık 3 saattir senin videolarını izliyorum... Öncelikle teşekkür ediyor, saygılarımı iletiyorum... Konuların ve konukların gerçekten dolu dolu ve sonuna kadar izlemeden bırakamıyorsun... Dilek Türker'le yaptığın bir söyleşiyi face sayfamda paylaştım ve seni izlemeyi arkadaşlarıma önerdim... Emeğin ve ilgin bizi onurlandırıyor, gururlandırıyor... Gözlerinden öpüyorum... küçücük bir katkı da benden olsun... "Bu kelimeler bizim dile çevrilemiyor" saygılar, selamlar... 😘
Gözlerinden öpüyorum.😊sıcacık bir temenni....hadi bunuda alamancaya çevirek baam nassı olcek...🙊
uygulamada küçük bir aksan farkınız olsa da..Türkçe deyimlerin anlamlarını kafanızda o kadar güzel oturtmuşsunuz ki..bana ancak sizi nefes almadan dinlemek düştü.. yine harika bir konuydu..emekleriniz için teşekkürler Julia Graner ...
''İnsaf kalmamış ben-i ademde, anamı ağlattılar Acıbadem'de'' şeklinde bir deyimi olan bir dilden bahsediyoruz.
😂😂😂
😂😂 o nasıl deyim la
Julia sen gerçekten Türkçe’de ki deyimlere, atasözlerine çok hakimsin. Hatta ortalama bir Türk’ten daha hakim olabilirsin. Polyglot olmanın da bunda etkisi vardır muhtemelen. Ve çok canayakın ve tatlı bir insansın 🥰🤗
Yeni bir dil öğrenmek ve bunu gerçekten o dilin derinliklerine dalarak yapmak çok büyük emek gerektiren bir şey bence.Özellikle kendi diline yakın olmayan ,kendi kültüründen çok uzak olan bir dili öğrenmek çok daha zor.Sizi tebrik ediyorum gerçekten
Ağızın,bal yesin.
Türk Alman dostluğunuz önemli köşe taşlarından birisin.Allah nazardan saklasın.
Julia çok kullandığımız bir de "CAN" kelimesi var. Kökeni Farsça. En sevdiğimize "CANIM" deriz. Azerbaycan şivesinde, samimi yakınlara hitap olarak kullanılır. "Ahmet Can gel soluklan hele". CAN yaşayan varlıklara verdiğimiz sevgi ve saygı içeren bir kelime. Hayvanlara iyi davranma kültüründe " O da CAN" cümlesi çok etkilidir.
Vahşi hayvanlara da canavar diyoruz 😅 çok ilginç gelmişti bana
Sevilen anlamında da canan var
@@husampehlivan8925 muhteşem tesbit, hiç fark etmemişim 😂
Bu yorumdan sonra dikkatimi çekti. Bir yerde canavarın ilk halinin canvar olduğu yazıyordu. Bir yaratığın hareket ettiğini de görünce canı da var anlamında bağrılmış olabilir. Veya imdat kurtarın anlamında burda canvar denmiş olabilir.@@husampehlivan8925
Çok ağlayan kişi için Almancadaki ifadenin ( suyun yakınında inşaa edilmiş) benzeri Türkçede "sulak alanda yetişmiş" ama biz bunu çabuk ve çok büyümüş manasında kullanıyoruz.
Sulu göz
Türkçe konuşmana hayran kaldım. Çok akıcı olmasa da neredeyse tüm kelimeleri, anlamlarını, mecaz anlamlarına kadar biliyorsun ve kendini çok da güzel ifade edebiliyorsun. Tebrik ederim...
Ne kadar boşvermişsek artik 300 yıldır 😢 bir sürü kelime üretmişiz...
Türkiye'de yaşayanların bir kısmı her nekadar anlam ve önemini idrak edemeselerde Türkçe dünyanın en güzel dili olduğu gerçeğini kimse değiştiremiyor Sayın Julia Teşekkür ederim. (Bütün güzel dillere saygım sonsuzdur.)
Günlük hayatta kullandığımız “ağaçlara bakmaktan, ormanı görmüyorsun" ifadesi; tek tek ağaçlara odaklanmaktan ormanı fark edememek, detayda boğulup geniş resmi görememek anlamına geliyor.🌲🌴
Almanya’da en büyük eksikliği “kolay gelsin” demek istediğimde yaşıyorum 😂😂
👏👏👏👏👍👍❤❤Çok keyifli videolar yapıyorsun,Julia.Tebrikler.Mach so weiter!
"Boşver gitsin, umursama, dert etme " gibi kavramları pek kullanmıyoruz onun yerine gündelik hayatta " salla gitsin, koyver gitsin, takma kafana " kullanıyoruz.
Koy kıçına rahvan gitsin de var.
Koyver gitsin
Julia merhaba, mesela bir alman ile karşılaşıp, bir büroda veya kamusal alanda, "Hallo gutenTag, wie geht es Ihnen?" deyince şöyle bir garip bakıyorlar. Sanki bu soru onlar için fazla gibi hissediyorum. Artık bu soruyu sormuyorum çok tanıdık biri olmadıkça. Yani "nasılsınız?" sorusu almanlar için çok özel (privat) ve sınırları aşan bir soru mu acaba?
Ben de merak ettim. Amerika'da normal bir soru, ama cevabın kısa ve olumlu olması bekleniyor. Ör: "I'm doing great." En kötü "alright" olabilirsiniz.
Almanlar da genelde iyi, sen nasılsın derler.
Ama “besser nicht klagen” dedikleri de olur. Yani daha fazla şikayet edemezdim gibi.
Gerçekten “klagen” yani şikayet etmek Almanların ata sporudur. İlla ki şikayet edecek bir şeyler bulurlar. Bu genelde hava olur. Bazen trafik, bazen bürokrasi bazen yere atışan çöpler. Ama mutlaka şikayet edilir.
Türkce dil becerin mükemmel ! Sonradan Türkce ögrenen birisi icin acaip iyi , tebrik ederim .
Konuşma esnasında bir şeyleri anlatırken Ne bileyim ya diye ağzından çıktığındaki anı çok beğendim yani o an ki hissiyatını.Tek kelime ile Yaşa.
Türkçede uzamnlaştın baya Julia. Türkçe yaptığın şu muhabbeti benimi gibi birçok Türk yapamaz. Birçok eşanlamlı kelimeyi ardarda sıralıyorsun. İki lafın belini kırmayı bile biliyorsun. Onu da Türklerin % 90 i bilmez. Tebrik ediyorum. Türkçenin kıymetini bilmek bir payedir. Duyguları daha iyi ifade edebiliyoruz.
@SS-cu9qp _ Ünlü bir Türkçe deyimi olan "İki lafın belini kırmayı" Türklerin çoğu (%90'nı) gayet iyi bilirde (sizin aile ve arkadaş çevrenizin kültür seviyesi ne derecede olmasından kaynaklı, yani sizin, ailenizin ve çevrenizin kelime haznesi ne derece kıt veya zengin olmasından kaynaklı). Bence sadece kendi adınıza konuşun, siz, aileninz veya muhatap olup takıldığınız çevrenizdeki insanlar bu ünlü Türk deyimini belki bilmemektedir, ancak Türkiyedeki Türklerin çoğu bu deyimin anlamını hem bilmektedir, hemde gayette sık kullanmaktadır, ancak kıro'lar pek bilmez, özellikle doğuda'ki kırolar. Genelde avrupadaki Türklerde bu deyimi pek bilmezler, ilk kuşak bilmediği gibi (% 80'ni) torunlarıda bilmemektedir, özellikle doğunun kırsal kesimlerinden gelmiş ilkokul mezunu gurbetciler.
"Türkçe" sadece Türkiye de konuşulan bir dil değildir. Türkiye dışında diğer Türk devlet ve topluluklarının Türkçeleriyle de ilgilenebilirsin. Bütün konuşulan Türk aksanları aslında tek bir Türkçedir. Bu senin için uzun yıllar alsa da çok değerli olacaktır. Başarılar ve sağlıklı günler dilerim.
Hepimiz arapca, farsca ve oz turkce karisik bi dil konusuyoruz. Bizim millet, Azerbaycan turkcesini bile anlamiyor. Kolay degil hele bir yabanci icin
Ne güzel Türkçe konuşuyorsunuz. Sana teşekkür ederim
Güle güle kullan demişsiniz ya. Bir de mesela araba alınca “tekerine taş değmesin, hayırlı olsun, güzel günlerde kullan” da derler. Bir de değişik deyiş şu var belki duymuşsunuzdur; biri yeni bir işe girdiyse ilk maaşıyla arkadaşlarına ya da ailesine yemek ısmarlar. Buna da maaşı ıslatmak ya da ezmek denir. Türkçemi geliştirmek için sizi izliyorum ben de❤
part3) formation of germanic language As a result of the mixing of Turkish with the Romance language, a spoken language today called Vulger Latin emerged. From this language, today's Latin languages were born. Page 17
The part of the Eastern Gut Turks who settled in Italy gradually mixed with the Romans and formed the present-day Italian people. The part to the east of the Adriatic later became Slavic and formed Croats and Serbs. When the Kun khan Attila died unexpectedly in 453, the khanate began to disintegrate. After Attila's death, a fight for the khanate began between his sons Illig, Dikkiz [Cengiz/Yengiş: victory] and Ernac [Ernek: finger]. When the brothers began to fight each other, the Kept tribe rebelled. Although the army under the command of Illig fought the Kepits in 453, they were defeated and Illig was killed in the battle. The Sabirs (Suvars), who were driven from their homelands in Western Siberia by the Avars in 463, migrated to the Black Sea Steppe, attacked the Yellow Oğurs and Urogs living here and expelled them from their homeland. The Yellow Oğurs, who were looking for a new home, also attacked the White Oğurs. The Yellow Sons, Ten Sons, and Urogs sent envoys to win the friendship of Eastern Rome. Thus, the Oğur union, which formed the base on which the khanate was based, began to disintegrate. The khanate tried to survive under Attila's two surviving sons, Cengiz and Ernek. In 464, Genghis reorganized the khanate, bringing together the Beş Oğur, Altı Oğur and Eastern Gut Turks in the western part of the country. Ernek also struggled to suppress the internal uprisings and to gather the disintegrated Oğur unit. Meanwhile, the other Oğur clans, especially the Ak Oğurs, were in turmoil. Genghis attacked Rome by forming an army from the remaining Five and Six Oghurs and the Eastern Gut Turks. However, the Romans provoked the Eastern Gut Turks in the Kun army to revolt, forcing Genghis to retreat. In 469, Genghis was killed by the Eastern Gut Turks as a result of a Byzantine intrigue. Ernek was probably killed while he was trying to suppress the uprisings of the Oğur tribes. Thus, the Kun Khaganate disappeared. After the collapse of the Apar Khanate in Central Asia in 552, a branch of the Apars who migrated to Europe established the Avar Khanate here. A small part of the Apars, who did not submit to the Turkish ("Kök Türk") Khaganate, fled to the west and first settled in the region between the Aral Sea and the İdil River. The Avars dominated the Danube basin and the Black Sea Steppe in 562. However, upon the arrival of the Turkish Khaganate armies behind them, they descended towards the Balkans. By about 580, the Avar khan Bayan [Miss: rich, high] dominated most of the Turkish tribes living in Pannonia and the Carpathian Basin. By 600 B.C. the Avars had established an empire stretching from present-day Austria in the west to the Black Sea Steppe in the east. In 791, the Avars Khaganate began to disintegrate and in 804 completely disappeared. Source: Arif Cengiz Erman's book Introduction to Turan History, 2020.
Unfortunately These posts are so valueable but underestemated. Western history tells exactly the same but smartly twisted given other names deliberately some parts hidden. Specially the word Turk. Coz All Europeans are transformed from it.
End of Part 1
Maybe I go in detail in part 2, which Turkish tribes Became Judiac which Tribes became Christian and which Tribes become Muslim and by Which nation they go by now. and language they spea
supersin 👏🏻👏🏻👏🏻 yeni biseyler ogrendim,sagol😊🤗💟
@@beautifulllady3275 Umarım yazdıklarım yani paylaştıklarımın hepsini görüp okuyabiliyorsundur. sanıyorum 10 -15 yazı paylaştım ama aşağıya doğru atıyorlar kimse görmüyor. kanal sahibi bile sanki görmüyor
@@alisarikaya6327 bence işlerine gelmiyordur Ali,umursamiyordurlar.Benim umrumda ama hatta insta,feysin varsa oradan da iletisime gecebiliriz,senin gibi biriyle sohbet etmek eğlenceli olabilir😊 Selamlar bulundugun ulkeye... 👋😊
Almancada kolay gelsin kadar samimi birşey arıyorum bazen ☺️
Ormanı ağaçlardan dolayı görememek sözünün Türkçe'de benzeri "Cahil kişi gülün güzelliğini görmez, gider dikenine takılır." (Mevlana)
Güzel insan Julia,
Bu güzel video için sonsuz teşekkürler. Ben bir Türk olarak Hollanda’da Hollandaca ders veriyorum ve dillerin bende büyüleyici bir etkisi var. Deyimler atasözleri vs.
Çeşitli yabancı dil bildiğim için karşılaştırma yapabiliyorum, vergleichen.
Türk olduğum için söylemiyorum ama Türkçede iki üç kelime ile ifade ettiğin şeyi başka dillerde 2, 3 misli daha çok kelime kullanıyorsun ve gramerde istisnalar çok nadirdir ve aynı anda çok mantıklı ve fonetik bir dil.
Almanca dilini sevmemin nedeni de fonetik bir dile yakın olduğundan dolayı.
Saygılar,
Haluk Kurtoğlu.
Ne kadar güzel konusuyorsun Julia ve cok dogru düsünüyorsun...cok dogru...türkce cok zengin bir Dil...tebrik ederim Bol basarilar dilerim
Çoook tatlısınız bugün keşfettim ve abone oldum. Sevgiler
İlk defa izledim ve beğendim, bu tür kıyaslamalar dillerin zenginleşmesine katkı yapacağı düşüncesindeyim. ☺
Ağzından bal akıyor ne kadar güzel ve tatlı konuşuyorsun.
Çok tatlı bir anlatımın var. Çok güzel şeyleri yakalamış. Dile nüfuz etmek böyle bir şey.
Sözcüklerin ruhuna yolculuk senin yaptığın, en sevdiğim. 👏👏👏
Süpersin Julia! Ben de aynı şekilde Almanca ile ilgileniyorum. Karşılaştırıyorum iki dili, sana ilk defa rastladım, görüşmek üzere...
Sevgili Julia. Tebrik ediyorum. Türkçeye olan sevgin ve hakimiyetin için. Ben de Almanca öğrenmeye çalışıyorum. Kolay gelsin, hayırlı işler, eyvallah, eline sağlık gibi ifadelerin Almancasını bulamadım. Belki siz yardımcı olursunuz. Selamlar saygılar
"Nah am Wasser gebaut" => Benzer ifade var: "Sulak yerde büyümüş (auf dem wasserreichen (nasssen) Boden gewachsen)". Çok uzun boylu insanlar için kullanılır.
Sevgili Julia, bizde bu güle güle kullan deyimini espri olarak birebir cevirip kullanirdik. Aklima simdi o geldi seni dinleyince:)) "lachen lachen gebrauchen" :)))
Almanca deyimleri çok beğendim. Daha fazlasını öğrenmek isterim senden
ÖZGÜRLÜK kelimesindeki sırrı yeni farkettim, hazine bulmuş gibi sevindim. Özün Gür , Güçlü olması. Bireylerin Özlerinin Gürlemesi ÖZGÜRLEŞMEK. Öz, self, Gürleşmek To grow, to take control. Moda tabir "selfdetermination" kelimesinin tarihten gelen çok daha anlamlı hakiki hali.
Ben de en yaratıcı kelimelerden biri diye düşünmüştüm.
@@fatmacolakseferoglu8167 Hakikatten öğle ve çok kapsayıcı. Her varlık için anlamlı. Bağımsızlık, İngilizce'de independent, freedom, Fransızca'da liberty bu kavramı esaretin yokluğu şeklinde anlatıyor doğrudan ifade edemiyor. Hür doğmuş, hür yaşamış Atalarımız böyle derinlikli şekilde ifade etmişler.
Bu güzel videoyu severek izledim, teşekkürler 🙂👍👏
Ich bin beeindruckt..!!! Deine Aussprache ist super..
Ben bile bu kadar güzel Türkce konusamiyorum.
Çok tatlı bir anlatımı var,brawo.
Biz de iki kişinin beraberliği için çift denir. Sizdeki yalnızlık ve beraberlik ifadelerinde kullanılan sayılar bizde tek ve çift olarak ifade edilir. Örneğin Tek başıma geldim ve çok mutlu bir çift gibi
Sizi dinlemek müthişş keyifli 🥰. Harika konuşuyorsunuz Türkçe yi .. Hiç ummazdım. Böyle bir, konu içeren video izlemeyi . Ancak dedim ya sizi dinlemek pozitif bir enerji verdi bana 🔊🎧💙🎶🌊⛵️🌿🕊✌️👏
Helal olsun sana cogu turklerden daha guzel konusuyorsun ve Almanyada 40 senedir olup turkler var❤❤❤
çok eğlendim videoyu izlerken.ayrıca türkçen de çok iyi. sevgiler
Boş vermek demişken, "Hayırlısı olsun"u atlamayalım. Boş verebilmek çoğunlukla kültürel ama biraz teslim biraz da tevekkülün de payı var sanırım.
Eline sağlık, kolay gelsin :)
'Detaylarda kaybolup bütünü göremiyorsun' diyebilirsin, ağaçla ormanla uğraşana kadar 😊
"Ağzından bal akıyor." Deyimi var. Çok tatlı, hoş konuştuğu gibi aynı zamanda iyi güzel öneriler ve müjdeler veren içerikler de konuşuyor anlamına geliyor. Sizde 8:22'de belirttiğiniz Almanca deyime karşılık kullanılabilir mi?
Türkçeyi ne kadar güzel anlamışsiniz tebrikler
Baujahr , çok güldüm buna😂😂😂.anne baba fabrikadindan kaç yılında üretildi der gibi
Sizi ilk defa izledim
Ne tatlısınız ❤ Ben de Almanya'da "kolay gelsin" ifadesinin karşılığına ihtiyaç duyuyorum bazen. (Yeniyim almanca öğreniyorum) Var mıdır bu ifadenin karşılığı??
Tam karşılığı yok ona yakın kullanılan Gutes Schaffen Mahlzeit falan var..
Geçmiş olsun, eline sağlık, kolay gelsin, bir yastıkta kocayın, her işte bir hayır vardır, çıkmadık candan ümit kesilmez.
Julia, Freundeler arkadaslarlar gibi oluyor. Ne bileyim, kulağıma tuhaf geldi. Bir de; belki 20 yıldır bu "ağaçlarin sıklığından ormanı görememek" terimini duyuyorum. Almanya'da yaşayan türklerin türkçeye katkısıdır diye düşünüyorum. Sevgiler...
Hayırlı olsun!
Allah bir avazda kurtarsın!
Allah bu acıyı unutturmasın!
Lehçe biliyorum başın sağolsun çok eksik geliyor. Eline sağlık veya kolay gelsin yok. Senin dediğin gibi güle güle kullan da ne yazıkki yok
Kader kısmet hemen hemen ayni anlami❤
Merhaba Julia. Umarım iyisindir. Çoktan beri Almanya'dayım ve bazı almanca deyimleri ilk defa senden duydum. Türkçedeki deyimleri fark etmen, harika bir şey. Konusunu ettiğin bazı almanca deyimlerin Türkçesi var tabii ki lakin sen bunlarında en kısa zamanda öğreneceğini düşünüyorum. Allah'a emanet ol. Rabbim hidayet versin. Alles Gute.
Selam🌿 seni dinlerken eş anlamlı yada yakın anlamlı ifadelerin zenginliğinden hoşlanman ve bunu zenginleştirmen için aklıma şu geldi,
Bazı ilçe veya köylerin yerel tarihi ve yerel kullanılan kelimeleri olan kitaplar oluyor. Mesela Almanca da ağzına bal sürmek, yalakalığı kısmen karşılasa da kayseride yağ yakmak veya yağlayıp ballamak denir. yalakalık kelimesini karşılamasa da o kişiyi abartarak yüceltmek,fazlaca övmek anlamı var Aslında önemli olan kelimeyi söylemeden öncesive söyledikten sonrası kısmı . bal sürmek, yağ yakmak, yalakalık yapmanın sonucunda o kişiyi rahatça kullanıp yönlendirebilmektir...
.Çok tatlısın🌻dil sohbetini iki satırla anlatmak çok sığ kalıyor eminim karşılıklı sohbet etmek çok güzel olurdu başarılar dilerim☺️☺️🌻🌻🌿
fingerspitzengefühl ❤
Almanca öğreniyorum ve yakın zamanda bu tabire denk geldim ve bayıldım. Araştırdım ama tam Türkçe karşılığını bulamadım.
"Fingerspitzengefühl" ifadesi, Türkçe'ye "parmak uçları duygusu" şeklinde çevrilebilir. Bu Almanca kökenli bir deyimdir ve bir kişinin hassas bir şekilde duyarlılık, dikkat ve sezgiyle hareket etme yeteneğini ifade eder. Fingerspitzengefühl, özellikle sosyal ilişkilerde, yönetimde veya karmaşık durumlarda doğru kararlar verme ve uygun tepkiler gösterme becerisini ifade eder.
@@mr.veryqqinteresting879 Evet bunu Wikipedia da okumuştum. Türkçe çevirisi,açıklaması yapılabiliyor. Ben " Tam karşılığı" bir sözcüğe rastlamadım. Siz rastladıysanız ve paylaşırsanız çok güzel olur elbette.
@@MelekKomanovali Biz daha çok 'Pratik zekâlı' deriz. :)
Bunun nesine bayıldın?
Üç kelime yan yana getirilmiş sadece.
Aynı farb fern zeh apparat gibi.
Batı dilkeri ki aslı hint arap latin kökünden gelir ve kelimeleri yan yana getirilmesinden oluşur.
Yani aslında dil bile değil, kelime topluluklarıdır, hepsi kök olarak aynı kelimeleri kullanır.
Yani bir Alman’ın İngilizce öğrenmesi kendi dilinin bir aksanını öğrenmesi gibidir, en fazla iki üç ayını alır.
Türkçe ise kelimelerin yan yana getirilmesi ile konuşulmaz ve yazılmaz, yani gerçekten bir dildir.
Türkçemiz şiirsel ve matematikseldir, gerçek bir sanattır.
Başkalarının dillerini öğrenin fakat özenmeyin, Türkçe gibi bir dil dünyada yoktur.
@@anamas32 Söz ettiğiniz gibi,kelimelerin birleşip harikulade ve üstelik Türkçe'de hiç kullanmadığımız,daha evvel hiç duymadığım bir anlam oluşturmasına bayıldım. Türkçe karşılığının olmadığını belirtmiş olmam size tuhaf hatta küçümseyici gelmiş olmalı ki,dilimizi savunmaya geçmişsiniz. Benim söz ettiğim şey ile sizin algıladığınız aynı şey değil. Dünya tarihinde göçler başta olmak üzere bir çok sebeple diller ve kültürler birbirine karışmış,karışmaya devam ediyor,edecek ve bu değişim içinde rastladığımız şeyleri hoş bulabilir,bunu dile getirebiliriz. Size anlamsız gelen herhangi bir şey benim veya başkaları için anlam teşkil edebilir.
Julia, bizim Oma yarı Alman, yarı Türk. Çocukken Türkçe’de kullandığımız ama Almanca’da karşılığını bulamadığımız şeyler için kendi kendimize uyduruyormuşuz: Oma, schau dir die Blumen an, die sind alle „Ropp Rot“ (kıp kırmızı) „Gümm Grün“ (yem yeşil)
😊farklı dillerin kelimeleri ile oynamak çok zevkli..bende torunumla 4 farklı dili harmanlayıp sonuçlarına kahkahalarla yerlere yatıyoruz..🙊aynı kelimelrin farklı dillerdeki anlamlarını dillendirip eglenebiliyoruz....
Her dilde başka bir dile tam anlamıyla çevrilemeyen o kültüre has anlamları olan kelimeler var, bazen ben de senin gibi düşünüyorum ama tam karşılığını alamıyorum çevirilerin. Çok güzel Türkçe konuşuyorsun. Bir de Türkçe Maşallah deriz beğendiğimiz şeylerde. Arapçadan aldığımız kelimelerden biridir. Almanca’da bunun da karşılığını ben bulamadım.Hoşçal🙋♀️
Maşallah ve İnşallah Duden'e de girmiş kelimeler.. Almanca olarak kullanabilirsiniz