Nazan İnan
Nazan İnan
  • 2
  • 105 291
Tek Koleji Bando Takımı 29 Ekim 2021 Kortej geçişi
Tek Koleji Bando Takımı 29 Ekim 2021 Kortej geçişi
zhlédnutí: 102 755

Video

Tek Koleji Bando Takımı 29 Ekim Solo Performans
zhlédnutí 2,5KPřed 2 lety
Tek Koleji Bando Takımı 29 Ekim Solo Performans

Komentáře

  • @nomku9735
    @nomku9735 Před měsícem

    Harikasınız. Bando çalışmaları sürmeli, bu coşku yurda yayılmalı

  • @veligamzecoskun5275
    @veligamzecoskun5275 Před 2 měsíci

    Muhteşem..insanı eski bayramlara götürüyor..Stadyum bile nostalji kokuyor..çok ciddi hazırlanmislar tam Atatürk çocukları gibi..Atam da n yadigar bu orjinal kutlamalar..tebrikler Tek Koleji..

  • @pianissi
    @pianissi Před 2 měsíci

    Harika .Emeklerinize sağlık

  • @hamzacelik4461
    @hamzacelik4461 Před 3 měsíci

    Uyum ahenk ritim herşey süper helal olsun çocuklar canımızsınız tebriklerrr

  • @filizcaparsahin4565
    @filizcaparsahin4565 Před 4 měsíci

    Canım ya...Kurban olurum ben size...Türk Gençliği....

  • @Aaaaa726wuwq
    @Aaaaa726wuwq Před 7 měsíci

    Tuylerim diken diken oldu yasasin cumhuriyet

  • @halukalpkaya7895
    @halukalpkaya7895 Před 8 měsíci

    ❤😊❤❤❤

  • @temelyasarseymenoglu8788
    @temelyasarseymenoglu8788 Před 8 měsíci

    AFERUN BANDO AFERUN TAM ASKER GİBİ BANDO GİBİSUNUZ

  • @cengizhanbozkurt34
    @cengizhanbozkurt34 Před 8 měsíci

    Çocukluğum didimde geçmiş biri olarak milli bayramlarda bütün okullar aynı saatte bando ekibiyle beraber top sahasına doğru ellerimizde bayraklarla top sahasına giderdik insanlar pencere balkonlarda bizi izler bayrak sallarlardı ne güzel günlerdi be❤

  • @yasardemirtas8792
    @yasardemirtas8792 Před 9 měsíci

    Yazık çocuklara

  • @user-qj1xh3vx1o
    @user-qj1xh3vx1o Před rokem

    Adapazarı Atatürk ilkokulundan bando takımınıza saygılar. Çok harikasınız çocuklar. Emeğinize sağlık. Emeği geçen öğretmenleriniz ve siz bando takımına sevgiler. Türk çocuğu isterse en iyiyi başarır.

  • @acelik5898
    @acelik5898 Před rokem

    Bu müziğin bestesi ve kaynağı kimin bilen var mi

    • @tugcekocabyk4183
      @tugcekocabyk4183 Před rokem

      Müzik derken bandoda yer alan marşlardan mı bahsediyosunuz

    • @bebehyoda6908
      @bebehyoda6908 Před 9 měsíci

      @@tugcekocabyk4183 evet marş'ın ismi nedir biliyor musunuz?

  • @ottomanslapx7157
    @ottomanslapx7157 Před rokem

    Şaşırtıcı derecede ritmik ve ahenkli bir bando takımı. Çok iyi çalışmışlar tebrikler.

  • @batuhansan5179
    @batuhansan5179 Před rokem

    dxdcccfhhhg2

  • @nemutluturkumdiyenee1205

    Süper ya

  • @FurkanSar1907
    @FurkanSar1907 Před rokem

    Türk milletinin dunyaya nizam getirdigi askeri sistemin kucugunden buyugune kadsr herkesin damarlarinda akmasi bu milletin disiplinini ve muhasir medeniyetlerine çıkmasında ki basamaktir.Suurumuzu daha iyi yasayarak.ülkümüz olan kizil elmayi gerceklestirebiliriz inşallah

  • @keremkarabas393
    @keremkarabas393 Před rokem

    Harika

  • @bebehyoda6908
    @bebehyoda6908 Před rokem

    Dün aynisi oldu

  • @muratklcarslan4418
    @muratklcarslan4418 Před rokem

    Emeği geçenleri tebrik ediyorum,iyiki varsınız.....

  • @m.e215
    @m.e215 Před rokem

    İnanılmaz beğendim tebrik ediyorum hiç bir yerde bu kadar güzel çalan göremedim başarılarınızın devamını dilerim

  • @muraterol1636
    @muraterol1636 Před rokem

    Harika üstü mükemmel yaşasın onurlu Türkiyem

  • @serdaryldrm2334
    @serdaryldrm2334 Před 2 lety

    ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUK ANISI: ARKADAŞ DEDİĞİN BÖYLE OLUR Bazı günler Mustafa Makbule’yi bakla tarlasında yalnız bırakıp çevrede gezmeye çıkıyordu. Bir gün Mustafa gezerken bir kaval sesi duydu. Bu kavalı kimin çaldığını merak edip kaval sesinin geldiği tarafa doğru yürüdü. Biraz gidince baktı ilerdeki bir ağacın altında on yaşlarında bir çoban kaval çalıyor, etrafında da koyunlar otluyordu. Mustafa bu çocuğun kavalıyla yarattığı sihirli dünyasını bozmak istemedi. “ Varsın çalsın garip “ diye düşündü. “ Ben de o kaval çalmayı bırakıncaya kadar burada oturur, beklerim. “ Aradan yarım saat geçti. Çocuk, türküler, oyun havaları çaldıktan sonra kavalını ağaca yasladı ve azık torbasını açıp yanında getirdiği yiyecekleri yemeye başladı. Mustafa oturduğu yerden kalktı, çocuğun yanına doğru yürümeye başladı. Karşıdan birisinin gelmekte olduğunu otların hışırtısından duyan çocuk başını kaldırdı. Geleni tanımıyordu. “ Acaba kim ki? “ diye düşündü. Mustafa çocuğun yanına gelince gülümseyerek: “ Merhaba arkadaş, afiyet olsun “ dedi. “ Benim adım Mustafa. İzin verirsen yanına oturmak istiyorum. “ Çoban çocuk: “ Tabii gel gel, buyur şöyle “ dedi. “ Hem bak acıktıysan hiç çekinme ye bir şeyler karnını doyur. Yemezsen, darılırım. “ Mustafa çocuğun yanına oturdu. Sessizce ikisi birlikte yemeklerini yediler. Daha sonra Mustafa: “ Arkadaş, çok güzel kaval çalıyorsun. Kendi kendine mi öğrendin yoksa bir öğreten mi oldu? “ diye sordu. Çoban çocuk: “ Köylük yerde böyle eften püften işleri öğreten olmaz “ dedi. “ Benim dedem de çoban, babam da çoban, eh, ben de çoban. Beş yaşına bastığımda babam, haydi bakalım Ali, al güt şu koyunları, deyip on tane koyun verdi bana. O günden bu yana çoban olup çıktık işte. Dedemi, babamı kaval çalarken dinledimdi. Bir gün canım sıkıldı, bu kavalı yaptım. Öyle böyle derken öğrendim çalmasını. Güzel çaldığımı az önce sen dediydin. Sağ olasın. “ “ Peki arkadaş, çoban olarak yaşamını sürdüreceğini söylüyorsun. Tabiatla iç içesin, koyunlarını güdüyorsun, dilediğince kavalını çalıyorsun. İşine pek karışan olmaz. Özgürsün, belki mutlusun da. Fakat senden öncekilerden gördüğün, onların yaşadığı yaşam tarzının dışına çıkarak, dışarıya taşarak, daha aktif bir hayat yaşamayı arzulamaz mısın? Kendine bir hedef seçersin ve hedefine varmak için yeterli bilgiyi öğrenmeye okula gidersin. Bu ön bilgiyi öğrendikçe, öğrendiklerinin ışığında fikirlerini geliştirirsin. Eğer isterse kişi vatanına, milletine faydalı olabilecek pek çok iş başarır. “ “ Ne yalan söyleyeyim, söylediklerinin bazı yerlerini tam olarak anlayamadıysam da çoğunu anladım. İyi güzel diyorsun da bizim köyde okul yok ki. Şehirdeki okula gitmeye kalksam, hiç tanıdığımız yok orada, kalacak yerim yok. Zaten babamlar bırakmazlar gideyim. Belki onlar da isterler Ali amir-memur olsun ama şu gördüğün koyunların başına bir çoban lazım. Herkes amir-memur olsa, çobanlığı kim yapacak? Boş ver beni be, düşünme beni be, bırak ben çoban kalayım. Sen asıl kendinden haber ver, buralarda kimlere misafir geldin ki? Hem senin geldiğin şehir büyük mü? Sizin okulda çok çocuk var mı okula giden? “ “ Bak arkadaş, hayatta insanın eline birtakım fırsatlar geçer. Önemli olan ele geçen bu fırsatları en iyi şekilde değerlendirebilmektir. Bunun için de gayret gereklidir. Eğer biz seçtiğimiz hedefe ulaşmak için yeterli gayreti göstermezsek, zaman içinde, hedefimize gittikçe yaklaştığımızı değil, bilakis hedefimizden giderek uzaklaştığımızı fark ederiz. Kimsenin kimseye zorla meslek seçtirmesine taraftar değilim. Severek yapılmayan bir iş, bir uğraş, kişiye hayatı anlamsız kılar. Böyle biri de, eğer çıkış yolu bulamazsa yani hayatını anlamsızlıktan kurtaramazsa vatanına, milletine gerektiği şekilde faydalı olamaz. Şimdi arkadaş, sen şehirdeki okula gitmeye kalksan orada yatılı bir okula girerdin ve kalacak yer diye bir sorunun olmazdı. Az önceki sözlerinden bunun için birtakım engeller çıkabileceğinden çekindiğini anladım. Ayrıca da, senin buradaki yaşantından pek şikayetçi olmadığını fark ettim. Fakat okuma-yazma isteği ile yanıp tutuştuğun belli. Benim okuduğum okulda okuyan çocukları merak etmen bunu gösteriyor. Ben, annem ve kız kardeşimle birlikte Selanik’ten dayım Hüseyin Ağa’nın yanına geldik. Kız kardeşimle birlikte dayımın bakla tarlasında bekçilik yapıyoruz. Fırsat buldukça çevrede gezintiye çıkıyorum. İşte böyle bir gezinti anında seni gördüm, yanına geldim, oturduk, konuşuyoruz. İki ay kadar dayımın çiftliğinde kalacağız. Yani iki ay seninle bir arada olabiliriz demek istiyorum. Arkadaş, eğer istersen sana okuma-yazma öğretmek istiyorum. Biz buradan giderken sen okuma-yazma öğrenmiş olursun ve sana bırakacağım ders kitaplarını okuyup iyice öğrenirsin. Bu arada boş durmayıp arkadaşlarına da okuma-yazma öğretmek için çaba sarf edersin. Yakın bir gelecekte sizin köyün öğretmeni olursun. Ne dersin arkadaş, ister misin okuma-yazma öğrenmek? “ “ Tabii ki, isterim istemesine de, becerebilir miyim dersin okuma-yazma öğrenmeyi? “ “ Becerirsin, becerirsin. Sen istedikten, biraz da gayret gösterdikten sonra başarılı olmaman için hiçbir neden göremiyorum. “ Mustafa daha sonra konuşmasının bir bölümünde Selanik’te Şemsi Efendi’nin İlkokulunda okuduğunu fakat babası Ali Rıza Efendi’nin ölümü üzerine, annesi ve kız kardeşiyle dayısının yanına geldiklerini anlattı. İlkokulu bitirdikten sonraki amacının Askeri Rüşdiye’nin imtihanlarını kazanarak oraya girmek, Rüşdiye’yi bitirdikten sonra yüksek öğrenimine devam ederek sonunda subay olmak olduğunu belirtti. Mustafa ile Ali bir süre daha konuşmalarına devam ettiler ve yarın aynı yerde buluşmak üzere birbirlerinden ayrıldılar. Mustafa fırsat buldukça Çoban Ali ile bir araya geldi; ona okuma-yazma öğretebilmek için çırpınıp durdu. Mustafa’nın bu iyi niyetli çabaları boşa gitmedi. Bir süre sonra Ali, okuma-yazma öğrenmeye muvaffak oldu. Aradan birkaç hafta geçtikten sonra Mustafa: “ Arkadaş, annem beni Selanik’e teyzemin yanına gönderiyor. Yarın gidiyorum. Selanik’te okumaya devam edeceğim. İşte ders kitaplarımı getirdim. İlk tanıştığımız günkü konuştuklarımızı unutmadın sanırım. Bu kitapları iyice oku, öğren. Fakat öğrendiklerin sende kalmasın. Öğrendiklerini arkadaşlarına da öğret, onlara da okuma-yazma öğret. Bir ülkede cahiller ne kadar çoksa, o ülke, o kadar geri kalmış demektir. Ülkemizin medeni milletler seviyesine erişebilmesi, her ferdin, üzerine düşen görevi yapmasıyla gerçekleşir. Sadece ben okuma-yazma biliyorum, ben bilgiliyim demekle olmaz. Başkalarına da okuma-yazma öğretmedikçe, eğitmedikçe, bilgilendirmedikçe görevin tamamlanmış sayılmaz, yarım kalır. Bunu sakın aklından çıkarma. En güzel günler senin olsun arkadaş, hoşça kal. ” dedi ve elini uzattı. Çoban Ali, kendisine uzatılan dost eli sevgiyle sıktıktan sonra: “ Seni subay olmuş yürürken görür gibi oluyorum, Mustafa. İnşallah vatana, millete yararlı olursun. Mustafa adını hiç unutmayacağım, sen de, Çoban Ali adını unutma. Subay olunca fırsat bulursan gel gör beni, ben hep buralardayım, olur mu Mustafa? “ derken göz pınarlarından akan yaşları silmek gereğini duymuyordu. SON ATATÜRK'ÜN LİDERLİK SIRLARI Tutku Yayınevi 7. Basım Haziran 2011 Sayfa 40 - 53 YAŞAMA YÖN VERENLER Atatürk'ün Çocukluk Anıları Ata Yayıncılık - Ankara 2012 Sayfa 15 - 36

  • @veyselkilicoglu547
    @veyselkilicoglu547 Před 2 lety

    Kizlar borozon ne alaka eskiden hababam gibi saplar çalardı sadece ,şimdi o borozanin ne tadı kalmış ne tuzu eyvah eyvah

    • @tugcekocabyk4183
      @tugcekocabyk4183 Před 2 lety

      Borozan değil boru takımı ayrıca cinsiyetleştirmeye gerek yok bu durumu kızlarımız yer aldığı için gurur duyacaksınız düşünceniz çok geri kafalılık bilmediğiniz şey hakkında yorum yapmanızda ayrıca tartışılır

  • @rajikumarkalyan6212
    @rajikumarkalyan6212 Před 2 lety

    🏆🇮🇳🏆✌🏀🥅🏑✌🇮🇳✌

  • @happydog4224
    @happydog4224 Před 2 lety

    tek college? burası ingiltere mi. eğitimi özelleştiren zihniyet bu ülkeye en kötü şeyi yapıyor.